RSS Feed for This Post

İtiraf et! Müslümanmısın ideolojist mi?

İnsan garip bir varlık ; Kendi söylediğinin mutlak doğru olduğunu iddia edecek kadar hadsiz ve yine kendi diliyle konuşmasına rağmen söylediğinden daha fazlasını ima ettiğini hatta söylediğini de fark etmeyecek denli aciz.Yani hem söylediğinin sahibi ve savunucusu aynı zamanda söylediklerinin etkisinde bir mapus.

Ben sosyal yaşam içerisindeki insanların filmlerde işlendiği gibi bütüncül bir kötülük ile yoğrulduğunu düşünmüyorum.Hiç bir insan yoktur ki ‘ kötü ‘ olmakla itham edilsin ama bu kötülüğünün yanı sıra bir iyiliği olmasın.Artık klişe kabul edebileceğimiz bir daire içerisinde, iyiliğin simgesi beyazın içerisindeki siyah,kötülüğün sembolü siyahın içerisindeki beyaz.Ancak bununda insanın idraki bir seçimi değil kendi idrakinin dışında geliştiğine inanıyorum.

İnsanın bilinçli olarak yanlış olanı kabul etmez,onun doğru olduğuna bir şekilde kendini inandırır ve o uydurduğu kılıf üzerinden geliştirdiği doğruyu,doğru olarak kabul eder.Bu eylem ise bir hinlik barındırmaz,sadece bireyin farkında olmadan dönüştüğü bir hal olarak gelip yaşamına ve tercihlerinin arasına yerleşir.Ve farkında olmadan gerçekleştirilen bir eylem art niyet özelliği taşımaz,art niyet taşımayan eylemler ise sadece tespitler için ortaya konur,böyle eylemleri eleştirmekte çok ahlaki değildir.

Şimdilerde İslam’ın ne olduğu sorusu,tek gömlekli –ideolojist olmayan salt Müslüman olanlar– bireylerin verdiği cevaplar ile cevaplanmıyor da maalesef çift gömlekli -ideolojist+Müslüman olanlar– olan ağızlardan cevaplanıyor.Dolayısı ile ortaya olması gerektiği gibi bir İslam tanımı değil,ideolojik duruşun esansına büründürülmüş bir İslam tanımı çıkıyor.Sonuç ; Liberal İslam,Sosyalist İslam !Yani ortada saf bir İslam yok ve konuşulan İslam değil, ideolojik İslam.

Somut örnekleri benim kısmen beğendiğim bir yazar İhsan Eliaçık ve patronculuğu Müslümanlık zanneden Erol Yarar oluşturuyor.Bu iki ismin makalelerinin ve açıklamalarının gölgesinden ise liberal Müslümanlar,sosyalist Müslümanlar,sosyalistler, liberaller konuyu İslam lehine değil kendi ideolojilerinin lehine yorumluyor,onuyor ya da eleştiriyor.Tartışmalara müdahil olan taraflar kah bilinçli,daha çok başta belirttiğim gibi bilinçsizce kendi ideolojilerine yatırım yaparken İslam’ın ucundan bucağından kopartıp tarumar etmeyi de ihmal etmiyorlar,daha avam bir tanımla ‘olan dine oluyor’ diyebiliriz.

Aylar önce Liberal İslam iddiasında bulunanları eleştirdiğim bir yazımda İslam’ın çok geniş bir yapılanma olduğunu,ideolojik bir doktirinin dar kalıplarına sığmayacağını,bir ideolojiyi savunmanın başka bir şey,İslam X ideolojisini onaylar demenin başka bir şey olduğunu,dolayısı ile ‘ İslam = X ‘ ideolojisi gibi bir cümlenin kesinlikle ama kesinlikle doğru olamayacağını belirtmiştim.Bunu Liberal İslamcılar için kullanmıştım.Son dönem ‘İslam-Sol’ seslerinin yükselmeye başladığı günlerde aynı tezimi pekala sol içinde öne sürebilirim.

Bir Müslüman ya da dindar,elbet aynı zamanda bir ideolojiye mensup olabilir,bunun ne eleştirilecek ne de sorgulanacak bir tarafı yok.Lakin aynı Müslüman kendi ideolojisinin kayıtsız ve şartsız İslam’ın özüyle ve içeriğiyle uyum gösterdiğini savunuyorsa bu durum kabul edilebilecek bir durum değildir, en azından benim gibi ideolojik yatkınlığı olmayan biri için. Çünkü İslam ne bir liberal sistemin aşkın serbestliğini,eşitsizliğini onaylar ne de sosyalizmin aşkın kısıtlayıcılığını.Maalesef tutulup kulağından çekiştirilen ayetler ve hadisler,Allah’ın sözüne ve Rasulullah’ın sünnetine yapılan taraflı bir montajdan öteye geçmez,her keyfi,taraflı montaj gibi olanı değil,olması isteneni verir,doğruyu değil.Çünkü İslam tekil örneklerden yandaşlık çıkararak yaşanmaz,modern yapılı zihinlerin parçalı düşünme tekniğinden de bir hayli uzaktır,çünkü İslam aynı zamanda bir bütündür.O nedenledir ki ganimet mallarından bir hurma bahçesini kişiye devreden Rasulullah,şimdiki tanımla serbest piyasa ekonomisini sağlayacak kadar solculuktan uzak,yine aynı peygamber ticaret alanları fiyat kontrolü ile görevlendiği bir zabıta ile serbest piyasanın gidişatını kontrol edecek,patronun vicdanına piyasayı bırakmayacak kadar liberallikten,kapitalistlikten uzaktır.

Dikkat ederseniz serbest piyasaya imkan veren liberaldir ya da piyasayı kontrol eden sosyalisttir gibi bir tanım kullanmadım,bunlardan ‘değildir’ tanımı kullandım çünkü yineliyorum ‘ İslam bir ideoloji altında onu desteklemek üzere programlanmış küçük bir destek aracı değil,tüm bahsi geçen ideolojileri kısmen barındıracak kadar geniştir;ne liberallik gibi bir ifrat noktası ne solculuk gibi bir tefrit hali vardır,bilakis bunu red eder,İslam itidal ( orta yol ) üzeredir ve bunu tavsiye eder,emreder ‘.

Maalesef başta belirttiğim gibi söylediğinin doğruluğundan emin insanlar,söylediğine sahip insanlar aynı zamanda farkında olmadan söylediklerinin esiri olmuşlardır,ortada dönen tartışmalar ise İslam nedenli değil,ideolojik nedenlidir.Ve maalesef birbirine diş bileyen solcu ve liberallerin kendi içsel tartışmalarına kurban edilmeye çalışılmaktadır.

Eğer İslam’ın liberalizm ile örtüştüğünü ya da sosyalizm ile örtüştüğünü cımbızlanmış ayetler ve hadisler ile savunacak olursak,bu iddialara tek gömlekli Müslümanlar olarak eleştiri getirmezsek bugün bir ideolojik duruş olarak kabul ettiğimiz Ulusalcı kitlenin ‘ İslam aslında şudur,İslam aslında budur ‘ şeklindeki örneklerini de kabul etmek,‘ İslam evet budur ‘ tanımlarını da kabul etmek zorunda kalırız.

Çünkü sosyalizmin çıktığı nokta dini red eder-gerek gördüğünde-,liberalizm modern ve sekülerdir ve Allah’ı uygulama sırasında hükümleri ile rafa kaldırabilecek bir ideolojidir-gerek gördüğünde-,aynı ulusalcılıkta olduğu gibi.Hadislerden yola çıkıp ideolojik bir İslam örneği ortaya koymak ile camiilere ideolojik mahya asmak arasında üslup olarak bir fark var mı?İdeolojik İslam’ın savunuculuğunu yapmak her ideolojistin son dönem görevi ise biz neden bizim başörtüsü nedeni ile eğitim hakkımızı gasp eden kitlenin karşısına İslami argümanlar ile çıkıyoruz ki?Zaten bizim eğitim hakkımızı gasp edenler çoğunlukla Müslüman,bu kitlenin en az %80’i ‘elhamdülillah Müslümanım’ diyebilen bireylerden oluşuyor.Öyle ise ya İslam’ın ideolojik,taraflı yorumlanması durumunda ‘ öz ‘ İslam’ı bütünüyle savunalım ya da biz(1)* gibi olmayanlara*(2),susalım !İdeolojist,Müslüman ya da herhangi birşey olmazsak dahi en azından ‘ adaletli ‘ olalım.

* (1) Biz,özgürlükçüler ;Demokrat Müslümanlar,Liberaller,Solcular.

* (2) Biz gibi olmayanlar;Ulusalcılar,Kemalistler,Totaliter Laik Dayatmacılar.

Trackback URL

  1. 20 Yorum

  2. Yazan:eg Tarih: Ara 4, 2009 | Reply

    ben cemile hanım’ın bu yazısını çok beğendim. islam dini, kimsenin kendi politik, zihinsel ufkuna sığıştırmaya kalkarak daraltamayacağı bir din. aynı zamanda hiç kimsenin “ne yapsan gider” tarzı bir keyfi genişliği islamî diye sunamayacağı kadar da ilkeleri olan bir din. bir müslümanın sosyalist, liberal, kapitalist olmasında sorun görmüyorum. esas sorun, bu algının tekil bir islam algısı olarak dayatılmasıdır. erol yarar’ın da problemi kendisinin kapitalist olması değildi kapitalist bir algıyı “şimdiye kadar bize bir lokma bir hırka zokasını yutturdular” diyerek,”biz” ile “müslüman” kelimelerini bir ve eşit yapmasıdır. aslında hepimiz bazen farkında olmadan benzer şeyler yapıyoruz. bu anlamda cemile hanımın yazısı önemli tespitler içeriyor.

  3. Yazan:İlhami Tarih: Ara 4, 2009 | Reply

    ideolojist veya müslüman veya hiçbiri olamazsak susalım..peki bende yazıya yorum katkı yapmak isterim..

    siyasiler halka kendilerini tanıtırken kimi atatürkçülüğünden kimi sosyal demokrat olduğundan vs dem vuruyor..velhasılı bir partinin atatürkçü olmasından bana ne veya karşıtı..sosyal demokratım diyende zaten mevcut yasalarla bu işin üstesinden gelemez…yani şöyle diyeyim ben..

    ”bugünkü yasalarla atatürk gelse bu memleketi düze çıkaramaz”

    çünkü yasaların özünde MÜLKün temeli adalettir düşünüşü var..kapital,maddiyatçı vs..

    bize düşen bünyemize uygun yönetim biçimi belirlemek demiştin Selam kardeşim..evet aynen bu..YÖNETİM BİÇİMİ…

    radikal görüşlere sahip bir parti kişi vs değil..ben bu yönetim biçiminin ”sosyalist demokrasi” olabileceğini düşünüyorum..dikkat ederseniz çoğunluk demokrasisi değil..sosyalist düşünce demokrasisi…örnek vermek gerekirse..isviçre..isviçre bugün memleketinde minare yapımını referanduma götürdü..sonuç;minare yasağı..bu halkın yanlış karar vermesinden öte,fikirsel zararlı ve düşman bir alt yapıda olduklarını gösterdi..tahammül edemeyen..paylaşımsız..eski sosyalist düşünce sahiplerinin önemli, bir kısmı dinin aslında önerdiğini az buçuk işlerken dinden habersizlerdi..ne yazık ki ezilen çoğunluğun iktidarlarını dinsiz olarak tanıdık veya öyle tanıttılar..düşüncem şu ki..hanif sosyalist bir oluşum daha evvel yeryüzünde elçiler dışında yaşanmadı..lakin bunun imkansız veya bunun yaşanmayacağı anlamına da gelmiyor..çünkü benim düşündüğüm hanif sosyalist demokrasi bu dünya için tek kurtuluş ve çıkar yol..ötesi yok..dün gece chenin belgeselini izledim..kübada abd yanlısı dikta batistanın yönetimine karşı bu adam fidelle beraber bir mücadele içine girmişlerdi..che;aslında bir doktordu..lakin sistemin sömürüden taraf olduğunu gördükçede kahroluyordu..nitekim fidelle kübanın dağlık bölgelerinde ora halkının sömürüye maruz kaldığı gerçeğini onlara duyurdu ve kısa sürede halk ve askerinde desteğini alarak kübada yönetimi değiştirdiler..ilk iş olarak emperyalist öğeleri rusyanında ticari yardımıyla temizledi..abd elbet buna karşı çıktı ve rejimi yıkmak için domuzlar koyun açıkarma yaptı..düşünebiliyor musunuz..abd ta o zamanlar bir ülkenin sosyal yapısının içine etmek için gereken ne ise onu yapıyor ve halada yapmakta..sonuçta abd o zamanın şartlarıyla kübayla askeri anlamda uğraşmayı bıraksada ticari ambargolarla ülkeyi kaosa sürüklemek istemişti..che rusyanın ticari desteğini her ne kadar alsada bu yetersizdi..bunun düzelebilmesi için diğer ülkelerinde kendi sistemlerine uygun yapılanması gerekmekteydi..che sosyalist demokrasiden yana iken fidel komunist bir yapılanmadan yana idi..aslında sosyalizmin komunizm olmadığı gerçeğini burada bile görüyoruz..her ne kadar küba için çalışmış olsada küba chenin ana vatanı değildi..fidelin ana vatanıydı..en nihayetinde che,gücünün yettiği yere kadar kübada sanayi tarım hatta eğitim alanlarında çalışsada komunist sosyalistiz diyen rusyanın emperyallerle olan kısıtlıda olsa ilişkilerinden rahatsızlık duyuyordu..çünkü ona göre;kapitalizm asla iyi yönü olmayan ve ondan asla bir hayır gelmeyecek olan bir kötülük kaynağıydı…ve dünyadan onların ellerinin çekilmesi gerekmekteydi..bunun için diğer ülkelerdeki komunist taraflarla bir araya geldi..konuşmalar yaptı vs vs vs …ve en sonunda bolivyada bir direniş şuuruna haiz taraf oluşturmak adına oraya gitti..ne var ki işte makam hırs iktidar hatta IRKÇI özelliklere sahip komunistlerin kendisini yanlız bırakacağını hesab edememişti..ve en nihayetinde yalnızlığın ötesinde,ülkede YABANCI GERİLLA olarak anılmış ve uzun bir takip sonucunda bolivyanın bir köyünde okul binası içinde kendisini öldümek heveslisi gönüllü tarafından hayatına son verilmiştir…

    che kübada istediğini kısmen olsada başarmıştır..ancak diğer ülkelerde bu başarıyı sağlayamamıştır çünkü diğer halkların sosyalist liderleri IRKÇI ve gerçekte mülk hırsıyla yananlar olarak karşına çıkmıştır..kübada halk uyandırılmış ve uyanan halkla devrim gerçekleşmişken diğer ülkelerde halkın uyanmasını sağlayacak ara elemanlar en başta ihanet etmişlerdir..

    şimdi düşünüyorum…bir doktor..dilediği her memlekette mevki elde edebilir karnını doyurabilirken ve hatta kübada dilediği makam ve mevkilere gelmişken bunları elinin tersiye itip mücadaleye canı pahasına girdi..neden?Gül

    bir rahatsızlık var..sömürü karşısında duyulan bir tiksinti var..yoksulların o hallerinin KADER olmadığının idrakı var…İNSANı rahatsız eden bu..

    Kapitalist sistemleri övenler,yerlere göklere sığdıramayanlar ve özgürlükleri savunanlara şunu demek lazım…o kadar özgürüz ki..kendi yurdumuzda açlıktan geberme özgürlüğünü! bile bize sağladınız AFFERİN size…!!ama ne aferin…

    Omzunda binbir kalabalık, surat bir daha asla tüy çıkmayacak görüntüsü verilmişçesine traşlı ve o yerine göre(adamına göre),ifade..kimi yerde derin devletin bir elemanı,kimi yerde ruhsuz bir kafa…ki emekliliği gözleyip lanet çeken çalıştığı günlere…

    bu yazık her alanda böyle..elçi Hz Muhammet devrim yapmış..yapar tabi çünkü o elçi… Gülümseme mazerete bak o,o elçi..sen nesin peki..ben cürmü kadar alan kaplayan sıradan adam..

    musa devrim yapmış,onların yaşayışlarını ve yaşam alanını değiştirdi..o yapar çünkü o elçi.. Gülümseme mazerete bak..sen nesin peki.. ben?ben cürmü kadar alan kaplayan sıradan bir adam..

    bunları neden anlatıyorum?

    hiçbir şeye gücümüz yetmeyebilir ki zaten yetmiyor da..ama kimse dinlemese de en azından kendi aile ve çocuklarına güç yetmekte…neden varız?neden insanlar sömürülmekte…neden toplum olarak yıkık durumdayız..vs vs vs …bunlar gerekli..çünkü biz bunları ancak bu yaşta kavrayabildik..bizim ellerimizle şekillendireceğimiz genç hamurlar,mayalanmalarını çok erken zamanlarda tamamlarlar ve bizle olmasa da bizden sonrakilerle bir umut var olabilir…düşüncelerim bunlar..belki heyecanlı belki absürt belki öfkeli..

    Kapitalizm illeti..bu öyle bir illet ki,ince hastalık gibi ilerliyor zihinlerde ve sonuçta kişilerin hassasiyetlerini felç hale getirip orada noktalıyor..sosyalizm ise dünyada ezilen sınıftan kasıt hep işçi liderliği olarak anılmış..ezilmişlerin eziklerin yönetimi…aslında bu iki uçta tam anlamıyla toplumsal refahı gerçekleştirmekten uzak görünüyor..

    ben başka kavram bulamadım da bu nedenle sosyalizm dedim velev ki Kuranizim desekte bu hakkı kendimde göremedim,Aydınında dediği gibi kısa zaman sonra olur ki ortaya çıkacak sapmalar o adıda kullanılamaz hale getirir..

    refah için toplumsal barış şarttır..bunun içindir ki takip edilecek İNSANI kucaklamalıdır..insan dinle var olur insan paylaşımla var olur insan tüketerek var olur..ne yazık ki sosyalizm denince hep şu doğu bloğu ülkelerinin başarısızlıkları akla geliyor..kaldı ki müslüman toplum, helede abdestli kapitalizme şükür deyip nemalananların elbet ortaya çözüm bir kavram getirmeleri beklenemez..getirselerde afgan tarzı aşırı sağ sapmış bir zihniyettende iyisi olmaz..

    Eğer,başka bir kavrama düşüncelerimizi yükleyemiyorsak ve ortaya bir önerme koyamamışsak ki koyamadık bu durumda,ne yazık ki zihinlerde emekçi hareketinden çok dinsizlik hareketi olarak anılan komunizmden türemiş sosyalizme makyajla demokratik sosyalizm demek zorundayız..

    Kapitalizmi şuna benzetiyorum..atalar dini,gelenek dini..bana göre tanımı işleyişi aynen bu..ve içine doğulan ve onunla hayata adım atanların TOPLUMSAL HASSASİYET göstermesi gerçek anlamda beklenemiyor..ne yazık ki bu böyle..ve zaten kapitalizmin arasına sıkışık vaziyette 40 da 1 malından vermek veya dilenciye sadaka ile işin içinden çıkılıyor..

    İnsanlar bir fabrikada çalışmalarından dolayı o ay veya sene işverenine yüklü miktarda para kazandırıyorsa ve çalışanların tamamı bundan nemalandırılmıyorsa burada fabrikanın duvarları makineleri kurulu alan o çalışanların emeğinden daha değerlidir..oysaki boş makinalar ve fabrika binası tek kuruş kazandırmaz zararına satmaktan gayri..

    kaldı ki çalışan ücretlerinin bu sistem içersinde çok az zamla karşılanması normalleştirilmiş kanıksatılmıştır..bir huy haline gelmiş tamamiyle…oysa

    İnsan ömrü ve emeği değerlidir…bunun idrakine VARDIRMAK gerek..

    Şu an ki mevcut sistemin işleyişine itiraz edenler kimlerdir?Ezilenler?emekçiler?…hangisi.. hani tembel tembel yattıktan sonra hakkım nerede diye ortalığı velveleye verenlerin hareketi midir hak aramak? var sayalım ki onlarda olsun..bukalemun adamlar olsun birileride..haydi onları tasfiye ettik..peki hak hukuk araya…nlar tam olarak kimlerdir? BU sorunun cevabı ”ben buradayım ”diyenlerce elbet verilir..şimdi o işi onlara bırakıp tembellik etmiş olalım biraz.. mevcut işleyişe bakalım.. şu an ki işleyiş, emekçilerin sonuna kadar en düşük ücretle çalıştırılma ve bunun sonucunda hemen her tür sosyal aktivitenin dışına itilmiş,en büyük korkusu işsizlik olan,karnını doyurma ve gelecek endişesi duymak düşünmekten öte insani düşünüşlere fırsat bulamayan yığınlar… ben sosyalist demokrasi derken aslında bu fikrimin Marksın öğretisinden apayrı olduğunu ifade edemiyorum..materyalist düşünürün ortaya attığı elbet kendi kök inançları dolayısıyla olacaktır..hani hem sosyalist hem müslüman tanımına kahkahayla gülenler olabilir lakin onlar sosyalizm dendiğinde islamın paylaşımcı tarafını alakasız şekilde marksın materyalist tarafına bağlarlar.. İslam mülk sahipliğini asla dışlamaz..buna göre mülkün,bir hayırda olsa zorla sahibi elinden alınmasını gasp olarak görürken,insanlara EMEĞİNİZE SAHİP ÇIKIN emrini iletir..eğer mülk sahibi zulme sapmışsa burada ona dur deyin..olay budur.. Bir bakalım..ne durumdayız? Taşeron=İşverenin iş verdiği ve işçilerinden sorumlu tutulamayacağı kazanç kapısı..burada kaybeden emek sahibidir..kaldı ki devletin kadrolu bünyesinde olup da hak aramasına müsade edilmemektedir..adres olarak masa başı gösterilmekte ve gerçekte buda soytarılıktan başka birşey değildir..tepkiye zaman ayırmasına, medya ve vatan millet sakarya nakaratlarıyla vakit tanınmayan emekçi,işte ortaya çıkarak yav çok bunaldım bu işten ve hep kayıptayım buna bir çare yok mu dediğinde bizde buyur sana sosyalist demokrasi demişiz..lakin bizim anladığımız sosyalizm ile muhatapların anladığı sosyalizm bir değil o ayrı..

  4. Yazan:cb Tarih: Ara 4, 2009 | Reply

    enver bey,

    çok teşekkür ederim,biliyorsunuz ki sizin görüşleriniz benim için çok önemli hem geniş bakabildiğiniz için hem de samimiyetinizden şüphe etmedğim için,sağolun,eleştirdiğiniz içinde onayladığınız içinde varolun 🙂

  5. Yazan:cb Tarih: Ara 4, 2009 | Reply

    ilhami bey,

    ideolojist veya müslüman veya hiçbiri olamazsak susalım..

    bu cümleyi benim yazımdan bir sonuç olarak mı çıkarttınız?eğer öyle ise yanlış,ben öyle birşey söylemedim,ima etmedim,değilse problem yok.zaten yazıyı küyerel’den okuyan biri ‘islam demokrasi ile uzlaşmaz’ sonucunu çıkartmış ki çok uğraşsa da çıkmaz,o nedenle söylemediklerim yazımda varmış gibi yorumlar alınca antenlerim harekete geçiyor

  6. Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: Ara 4, 2009 | Reply

    yazının başlığını görünce aklıma nedense Reha Muhtar geliverdi.bilirsiniz eskiden sütüdyoya davet ettiği konuklarını sorularla köşeye sıkıştırırdı,belki de oradan çağrışım yaptı.

    o hesap,soru biraz terletiyor hani.peki ben ikisi de değilim desem mahzuru olur mu?yani ne ideolojist ne de müslüman:)

    ha ikisi de olunmadan adaletli olunabilir mi?evet pekâlâ olunur.

    yalnız bir şey var,bizim şu garip memleketimizde birinden biri olmadan insanlara adaleti anlatmak deveye hendek atlatmaktan zor:)

    eh ben de “insanım”diyerek pozisyonumu korumaya çalışıyorum.tabi rahat verilirse.malum ille şucu bucu olmak gibi ideoloji sertifikası falan gerekiyor.

    ehliyetsizlik gibi bir şey.olmadı mı bedelini ödeyeceksiniz.
    ben ödüyorum şahsen.
    mesela:içinden geldiğim etnik köken itibariyle-kürtlerce-teslimiyetçi
    yine köken olarak ait olduğum sünnilerce dinsiz
    fikir olarak yakın olduğum çevrelerce de dönek oluyorum:)

    az kalsın unutuyordum,ulusalcı tayfalarca da büyük bir ihtimalle bölücü olarak biliniyorum.

    garip bir denklem velhasıl:
    ideolojist+müslüman olamamak=teslimiyetçi+dinsiz+dönek yani ateşten gömlek:)

    insan kalabilmek zor iş vesselam.yine de halimden memnunum,varsın kim nasıl biliyorsa öyle bilsin.vicdanen rahat olduktan sonra başkalarının hakkımızda ne düşündüğünün fazla da bir ehemmiyeti olmamalı.

    ********
    sevgili cemile hanım,
    bu insanlık hallerimizi anlatan güzel bir yazı olmuş.minare kavgasının üzerine iyi geldi anlayacağınız.kaleminize sağlık diyorum.
    insanların kendilerini bir etiketle tanımlamak zorunda kalmadığı bir dünya dileğiyle yorumumuzu bağlayalım.
    selamlar.

  7. Yazan:cb Tarih: Ara 4, 2009 | Reply

    aziz bey,

    çok teşekkür ederim.

    aslında ben de sizden farklı sayılmam,kendinden geçmiş liberalizmi eleştirdiğim zaman birileri beni solcu ilan ediyor,solu eleştirince liberal bir ağızmışım yaftası yiyorum,başımda örtü olup konuşunca yobaz,müslüman dindarları eleştirince ‘tüü bir de başörtülüsün'(bunun minare yazımdaki tartışmalar ile alakası yok) diye hakarete uğruyorum,ben aslında solcu müslüman olunmaz,liberal müslüman olunmaz,şu şudur,bu budur gibi birşeyler söylemedim sadece gözlerimden bir tespit çıkartmaya çalıştım ve üzüntüm şudur ki ortada birbirine diş bileyen solcular-liberaller son zamanlarda islamı tekelleştirmeye ve referans göstermeye başlayınca ‘hooop ne oluyoruz’ demek istedim,derdiniz ideoloji ise dini kundaklamayın!

    mesela bence erol yarar liberalliği,ihsan eliaçık kısmen solu savunuyor,ihsan beyi biraz daha tenzih ederekten ortada iki msülüman tartışması değil iki farklı ideolog tartışması dönüyor.mesela son zamanlrda solun ebuzeri zikretmesi sahabenin islami vicdanından değil,sadece muaviyenin kapitalist duruşuna muhalefet oluşundan,yani akp gibi din tarafı olan bir hükümeti eleştirmek için dinin kendi argümanlarından bir sahabe duruşunu bilinçli olarak seçiyorlar,bu bana samimi gelmiyor,biraz fırsatçılık gibi görüyorum ve bunuda eleştiriyorum.

  8. Yazan:cengiz maçoğlu Tarih: Ara 5, 2009 | Reply

    Kaderde Cemile Hanım’ın bir yazısına dirençli bir itiraz göstermek de varmış.:) İnsan emeğinin ürünlerinin meta biçimini aldıkları toplumlarda insanlar arasındaki canalıcı ilişkiler tümüyle ideolojik alandır. Din de ideolojik alanın önemli bir atmosferidir.İster ilahi olan mükemmel yaratılışa, mükemmel yaşayışa inanın ister sorunlu yaratılış ve sorunlu yaşayışa inanın ikisinde de canalıcı ilişkiler dedğimiz mistifye inanç, hurafe, akıl yürüterek inanç geliştirme maddi yaşamın geliştirdiği ağlar sonucundadır. Bu genel belirlemeden sonra Müslüman denildiği zaman; köylü müslüman, işçi Müslüman, patron Müslüman, gibi sınıfsal ayrımları zikretmek sorundayız. Hatta mesleki ayrımları bile zikreettiğimizde (müslüman gazeteci, Müslüman öğretmen vs vs vs ) ortaya o sınıfsal alanın ya da mesleki alanın tüm ideolojik birikimleri çıkar. Tüm bu ayrımlardan soyutlanmış Müslümanlar düşünemyiz de…Haliyle İslamın siyasal alanda da ayrımlarla zikredilmesi doğal kabul edilmelidir. Bir varlığa inanmak bir ihtiyaçtan doğmuştur, bunu hepimiz kabul ederiz, İdealistler metafizik bir takım olgulardan yola çıkarak varlığına ihtiyaç duyduğumuz şeyin yaşamımızın temel varlık gerekçesi sayarlar, materyalistler metafizik korkulardan kaynaklı ihtiyaçlardan yola çıkarak varlığımızın gerekçesini beslenme, barınma, kimlik, ifade ve saygınlık olarak belirler. Her iki durumda da ideoljik alan oluşur, bu ideolojik alan bir bütün inançlarımızı, bilgimizi, dünyaya bakışaçımızı, sevgimizi, gülmemizi hatta ağlamamızı bile temsil eder. Müslümanın sınıfı, mesleği, kavmiyeti olduğuna göre Liberal, solcu, kapitalist, milliyetçi diye tanımlanması da mümkündür ki bu nitelemeler modern dünyanın kavramlarıdır, modern öncesi dünyada da islamiyetin ideolojik alanını belirleyenler de mezhep-tarikat-yol-cemaat vs gibi tasavufi alancıklardı. Göüreleceği üzere kavramların evirlerek günümüze uyum göstermesi sözkonusu. sınıfatn, ekonomiden, siyasetten yalıtılmış bir müslümanlık olmayacağı gibi böyle bir şeyi de düşlemek fazla fantastik bir yaklaşım, İslamın ilk dönemlerindeki tüccar kesimin inanç alanını dolduran unsurlar aynı zamanda yönetim alanı için de öenmli bir birikim oluşturdu, şimdi o tüğcar kesim gelişti dallandı budaklandı sınıflaştı bugünkü sözünü ettğiniz kesimler çıkıverdi ortaya…:) Bence iyi cevaptı Ceöile Hanım kabul ediniz efendim:) bal gibi liberal, sosyalist bilmem ne müslüman olunur, mesela türklerin önemli bir kesimi faşist müsülümanlardır, zamanında enver sedat ve tayfasının nazi hayranı müslümanlar olduğu gibi:)

  9. Yazan:cb Tarih: Ara 5, 2009 | Reply

    cengiz bey,

    sizden bir önceki yorumumu dikkatle okyunuz efendim,yazımıda o zaman yazdığınız yorum gibi eleştiri almayacak şeyler söylediğime şahit olursunuz,cevabınız iyi cevap ama ortaya olmuş bana değil :))dirençli itirazlarınız tuttuğu zaman her şekilde buyrun lütfen,hem itiraz siz gibi dostlarımızdan gelsin,canınız sağolsun 🙂

    bir de samimi bir sol eleştirisi ekleyeyim,islami kesim patron oldu,değişti,dallandı budaklandı,amenna ama sol halen sadece ben kendmi bildim bileli ki yaşım artık 30 oldu ortada bir laf ‘yeni sol,sol yapılanmalı’ sadece laf,daha sağlam bir sol kendini ortaya dahi koyamadı,ben solcu değilim ama liberalliğin ayyuka çıktığı,kapitalizmin alıp yürüdüğü bir ortamda aklı başında bir solun makul muhalefet oluşturması gerektiğini her zaman savunurum 🙂

    sevgiler

  10. Yazan:cengiz maçoğlu Tarih: Ara 5, 2009 | Reply

    Sevgili CB;
    Evet sözünü ettiğiniz yorum ben yorumumu yazarken yoktu, gayet açık belirtmişisniz olayı…Sol mu? Bizde sol geriye doğru evriliyor, ulusalcı sol, feodal sol, köleci sol diye gider bence, ne deseniz haklsınız sol konusunda…Marksistler din üzerinde epey çalışma yapmışlardır ama hep Avrupa’daki dinlerin teorik ve pratiğyile ilgilenmişlerdir. İslam konusunda çok ciddi ahım şahım bir analiz olduğunu duymadım, okumadım. Okuduğum en iyi İslam analizi ABdullah ÖCalan’nın 1990yıllarında yazdığı İslamın dönüştürücü uygarlaştırıcı yönünü öven yazıları… Sanırım Batı’nın sorunu İslamı da herhangi bir dinmiş gibi algılamaları…Batı dinleri tıkandıkça devrimci gelişmeler baş göstermiş( reform, rönesans, keşifler, devrimler vs vs vs ) İslam’da ise din zirve yaptıkça muthiş bir uygarlık gelişmiş. (Abbasiler, Selçuklular) İşin özeti Sol, batılı marksistlerin batı dinlerine yaklaşımını Müslümanlığa indirgedikçe sanırım topal-kör-gay sol olur…(Can yücel’e gönderme)

  11. Yazan:Rakaful Tarih: Ara 5, 2009 | Reply

    Ve farkında olmadan gerçekleştirilen bir eylem art niyet özelliği taşımaz,art niyet taşımayan eylemler ise sadece tespitler için ortaya konur,böyle eylemleri eleştirmekte çok ahlaki değildir.

    Bu söylediğinize katılmıyorum.Çünkü Allah, puta tapan ve bunda bir sakınca görmeyen müşriklerin, yaptıklarından dolayı cehennemi hak ettiklerini Kur’an’da defalarca söylüyor.İslâm’ın -yeni bir peygamberle birlikte gelen- her döneminde, bilmeyerek de olsa yanlış yapanlar, Allah tarafından sert bir şekilde eleştirilmişlerdir.Siz ahlaki demişsiniz, bu durumda ifadenizi yaratılmışlar için kullanmış olmalısınız.Ama bu durumda, yine Allah’a tabi olanlar, yine bilinçsizce hatalı eylemler yapanların eylemlerini eleştirirler.Bir insanın bilmeyerek zulüm yapması, onun zulümünü meşru kılar mı?Sadece bir örnek… (Yanlış anladı isem lütfen düzeltin)

    İkinci olarak, İslâm’ın onayladığı ya da onaylamadığı ideolojiler diye bir ayrım yapmayı doğru bulmak mümkün gözükmüyor.Çünkü o ideolojilerin savunduğu düşünceler, zaten en mükemmel şekli ile Allah’ın dininde mevcuttur.Eğer İslâm’ın ideolojilere gereksinim duyabileceğini -istemeden dahi ima etmiş olsanız- söylerseniz, İslâm’ı hayattan koparıp onu ritüele indirgemişsiniz demektir.Bunu İslâm’ın kabul etmediği kanaatini taşıdığım için ben dahi kabul etmiyorum

    “..Bugün dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladım. Size din olarak İslâmı beğendim…” (Maide 3)

    Şunu belirtmemde de yarar var, dîn; şimdikilerin söylediği gibi, bir hayat tarzıdır.Bir insanın tek hayat tarzı olur.

  12. Yazan:cb Tarih: Ara 5, 2009 | Reply

    rakaful,

    sitenizi kısaca ziyaret ettim,ve örneklediğiniz maide suresi ayetinden yaptığınız yorum ile bir tespit olarak selefi bir islam algınız olduğu kanaatindeyim,islam çoğulculuğu mümkün olduğu için elbet sizinde böyle bir islam algınız olması oldukça olası tabi islam algısı sizin tekelinizde değil ben islami yöntemler içerisinde sizden çok farklı düşünüyorum,yani siz gibi düşünen arkadaşlarımızın ‘peygamber ordusu’ vs. gibisinden iddialı sloganları ve keskin sözleri var ben hem şahsen,hem fikren hem de islami olarak keskin köşelerden çok insana yakın,insanı,özünden ödün vermeyen esneyebilen bir din anlıyorum,Kuran’dan,farklı düşünmekteki nedenlerimizn kökünde bunlar yatmaktadır.

    hem art niyet taşımamak aynı zamanda bilinçsiz gerçekleştirilen eylemleri kapsar,islam keskin uçlu bir doktirin değildir ki farkında olmadan yapılan şeyleri ceza kapsamında yargılasın,bahsettiğiniz müşrikler bilinçli,art niyetli ve farkında olarak yaptıkları eylemlerin sonucu olarak bahsi geçen karşıkları kendi istekleri ile elde derler,fail Allah’tan çok o müşriklerdir.ki benim bahsettiğim ideoloji+islam durumunda farkında olmadan yorum yapan insanlar kafir değildir,bu kafir konusuna nasıl bağladınız anlamış değilim,ya yazıyı doğru anlayamadınız ya da sağolsun bizim cehennem nüfusunu arttırmaya çalışan,insanın insan olduğunu unutan ki bunu yazının başında tespitlediğim gibi farkında olmadan yapanlardansınız ki kendimi bildim bileli islamcı,müslüman dindar çevre içerisinde bulundum ama siz gibi düşünen insanlardan itina ile uzak durdum.

  13. Yazan:Rakaful Tarih: Ara 6, 2009 | Reply

    Tespitlerinizin bazıları doğru bazıları ise önyargıdan başka bir şey değil.

    Doğru olan tespitiniz şudur ki; evet bir anlamda Selefî’yim.Elhamdulillah, seleflerimin yolunu izlemekteyim.Seleflerimin rehberi Efendimiz (s.a.s) ve O’nun (s.a.s) elinde yetişen güzide sahabe ve sahabenin elinde yetişen tabi’in ve tabi’in’in elinde yetişen tebe-i tabi’in…

    Amelde mezhebim İmam Azam Ebu Hanife’nin mezhebi, itikatta mezhebim ise yine İmam Azam’ın mezhebidir.Eğer siz bundan başka Selefîlik biliyorsanız, o safsatadır, Selefîlik ismini kullanarak Selefîliğe zulemetmektir.

    İkinci olarak, evet ben Muhammed Ordusundanım.Siz bunu ümmet olarak ya da millet olarak teleffuz edebilirsiniz.Ben bunu ordu olarak telaffuz etmek istedim ve siteme de öyle yazdım.Bunun rahatsızlık duyulacak bir şey olduğunu düşünen Müslümanlar varsa, o benim sorunum olamaz.

    İkinci olarak, sitemizi incelemeyip direk logo üzerinden konuşarak, sitenin içeriği hakkında bir bilginiz olmadığını göstermiş oldunuz ve hem bize hem de hakikate zulmettiniz.Eğer sitemizi dolaşsa idiniz, saf bir İslâm’dan başka bir şey göremeyecektiniz.(Her insan gibi hatadan beri değiliz.)

    Üçüncü mesele, insanları öldürmek gibi bir şeyden bahsetmedim hatta ima dahi etmedim.Gördüğünüz “ordu” lafzına binaen bizi de katil yerine koydunuz, bu da bizim sorunumuz değildir.Herkes baktığı gibi görür.

    Dördüncü olarak, bir insanın açıkça küfür hareketini/sözünü görsem, ona küfür olan bunu söylerim.Yalnız kişiyi asla tekfir etmem.Yaptığını/söylediğini tekfir ederim.

    Son olarak, biz ilhamlarımızı taştan, topraktan, sanattan, bilimden ya da insandan almayız.Biz ilhamlarımızı doğrudan doğruya Kur’an’ın nurundan alırız.Eğer siz saf bir İslâm sloganıyla yazı yazıyorsanız, bunu Kur’an ile temellendirmelisiniz.Aksi durumda, iddianız havada kalacaktır ve kalmıştır da.Sebebi ise, İslâm’ın kesin ve yumuşak uçlarınından sadece yumuşak ucunu kendinize şiar edinmenizdir.

    İslâm orta yol ise, dengeli yol ise, onun sadece yumuşak yüzü yoktur.Gerektiğinde sert yüzü de açıkça gösterilir.Nitekim Efendimiz (s.a.s) bu konuda çok nettir, en güzel rehber ve örnektir.

    Not: Hakkımız var ise helaldir, siz de helal edin.

  14. Yazan:MY Tarih: Ara 6, 2009 | Reply

    “Son olarak, biz ilhamlarımızı taştan, topraktan, sanattan, bilimden ya da insandan almayız.Biz ilhamlarımızı doğrudan doğruya Kur’an’ın nurundan alırız.Eğer siz saf bir İslâm sloganıyla yazı yazıyorsanız, bunu Kur’an ile temellendirmelisiniz.” (RAKAFUL)

    Yani 7ci yüzyildan itibaren Hint, Yunan, Iran eserlerinden tercüme yapan, Yunan filozoflarina serh yazan Islam âlimleri hata mi ettiler? “Sadece Müslümanlarla iliski kurariz, onlardan istifade ederiz” deyip kendi cografyalarina kilitli mi kalmalari gerekiyordu? Neden Islam’in ve bütün insanligin en parlak sehirleri Islam ile diger dinlerin temas ettigi yerler oldu? Istanbul, Endülüs, Bagdat… Eger DISA KAPALI bir Islam anlayisi iyi olsaydi bu sehirler yerine çölün ortasindaki yerler yükselirdi degil mi? (mealen) “Ilim çin’de bile olsa aliniz” diyen hadisine nasil bakiyorsunuz bir Selefî olarak?

    Selefî demek “içe kapanik ve Islam disindan gelen herseyden korkan” mi demektir? Selefîligin gayri-Islamî dünyaya söyleyebilecegi hiç bir sey yok mudur?

    Sizi bilmiyorum Rakaful kardesim ama Fas ve Cezayir’den Fransa’ya gelmis Selefî dostlarim var. Onlar da böyle içe kapanik bir Islam savunuyorlar. Bence Islam’in son asirlarda ugradigi tecavüzlere verilmis bir savunma refleksi bu. Dinimizin özü bence bu degil. Islam’i koruyalim derken havasiz ve susuz birakmis olmayin sakin?

    Hz Muhammed (SAV) hangi mezhebdendi? Selefî oldugunu hiç sanmiyorum yoksa Islam ümmeti 50 kisiyi asamazdi bugün bile 🙂

  15. Yazan:Rakaful Tarih: Ara 6, 2009 | Reply

    Sayın MY,

    Neden ima dahi etmediğim şeyleri, sanki açıkça söylemişim gibi bana nisbet ediyorsunuz?

    İlk önce “İlim Çin’de de olsa…” sözü hadis değildir.Bunun için Aliyyu’l Kari ve Hafız Acluni’nin uydurma hadisleri derledikleri eserlerini okuyabilirsiniz.

    İkincisi, Selefi takib etmek demek, İslâm’ı ilk kaynaklarına uygun şekilde öğrenip uygulamak demektir.Sanırım sizin de bundan farklı bir iddianız yoktur?

    Ben Kur’an dışında bir şey okumayalım demedim.Ben yazıya uygun bir yorum yazdım ve İslâm saf olarak öğrenilecekse, bu Kur’an ile olur dedim.”Kur’an’dan başka kitapları yakın, camiden başka binaları yıkın” felsefesine sahib değilim.Hele hele ima ettiğiniz gibi “aşırıcı” bir insan hiç değilim.Söylediklerimi aynen isbat ederim hem de hiç kendi yorumlarımı katmadan, direk size Kur’an’ı kaynak göstererek…

    Beni yanlış anlamaya odaklanmasa idiniz, doğru anlama ihtimaliniz daha yüksekti.Hayırlı kalın…

  16. Yazan:cb Tarih: Ara 6, 2009 | Reply

    rakaful,

    ben İslam çoğulculuğunu anlayabiliyorum hatta bu konuda Mustafa Akyol güzel bir yazı yazmıştı,okumanızı tavsiye ederim.Dolayısı ile beni selefiler,sufiler,kelamcılar,tarikatlar,cemaatlerin varlığı rahatsız etmiyor,kendimi merkeze alıp benim dışımdakileri ‘sen dini bilmiyorsun’ diyerek itham etmiyorum,mesela sizin yaptığınız gibi ‘ İslam’dan söz ediyorsanız,söylediklerinizi Kuran ile kaynaklamalısınız ama bunu başaramamışsınız ‘ gibi kendimi merkezleyen birşey söylemem,sizin selefiliğiniz;selefiyeyi İslam merkezi kabul etmek handikapından nasiplenmiş,o sizin sorununuz.Halen benim söylemek istediğimi anlayamışsanız yapabileceğim birşey yok ki bahsettiğim herşey Kuran’a ve dolayısı ile İslam’a dayandırdığım içinde vicdanen oldukça rahatım.

    biz İslam’a farklı noktalardan bakıyoruz,mesela ben Müslüman kitleyi örneklerken ‘ordu’ gibi bir kelime seçmem,bu İslam’ı tanıtmam,zikretmem sırasında İslam’ın özüne olumsuz yönde etki edecek endişhesiyle böyle savaşı temsil eden kelimelerden uzak dururum,bu benim ve sizin İslam ve tebliği anlayşımızın farklılığından kaynaklanan bir tercih tabi burada ayrıldığımız bir nokta var,ben size benim gibi düşünmeniz gerekmez dediğim halde siz sırf sizin gibi düşünmediğim için İslam adına konuşurken Kuran dışı konuştuğumu iddia edecek kadar ileri gidebiliyorsunuz,ben bundan itina ile kaçınırım,size de bunu tavsiye ederim,yine de sizinle hangi görüşe ait olduğumuz tespitinde bulunmaktan başka herhangi bir tartışmaya girmem çünkü kendi dışınızdakileri anlayamayacak,kabul etmeyecek bir süre sonra Kuran dışı konuşmakla itham edeceksiniz,kendinize zulmetmenizi istemem,aynı yazının başında geçen bölüme örnek olan ‘art niyet taşımadığı halde yaptığının farkında olmadan zararlı olan’ örneği temsil ediyorsunuz,yazımı böyle bir anlamda onaylamış olduğunuz için teşekkür ederim.hakkım helaldir

  17. Yazan:Rakaful Tarih: Ara 7, 2009 | Reply

    cb,

    Ben yazınızı ve sizi gayet iyi anladığım halde, siz hala benim söylemediğim şeyleri bana nisbet etmeye devam ediyorsunuz.Dolayısı ile bu da benim, size “dar bir açıdan bakıyorsunuz” deme hakkına sahip olduğumu gösteriyor.

    Ortada anlaşılacak olan konu İslâm ise, bunu Kur’an ile temellendirin dememe neden bu kadar tepki verdiniz onu da anlamış değilim.İslâm’ın saflığını anlatmak için, başka hangi kaynağa başvurulabilir bunu bana açıklayın lütfen.

    Büyük insanlara yapılan tavsiyeler, bir küçükten bile gelse, o tavsiye müsbet olduğu sürece ona uymak gerçek büyüklüktür.Ama insanın meşrebi küçük olursa, tavsiyeleri düşmanlık veya böbürlenme gibi algılayabilir.

    Bir de atalarımız “Yarası olan gocunur” derler ve çok yerinde söylerler.

  18. Yazan:MY Tarih: Ara 7, 2009 | Reply

    Rakaful Kardesim,

    Bir yandan (mealen) Islam’in özü, saf Islam, baska referans istemeyiz, Islam’dan bska mesned olmaz…diye yaziyorsunuz, sonra “ben öyle demedim, yanlis anlasildim” diyorsunuz. Sizi yanlis anlayan(!) insanlar da en az sizin kadar okumus ve Türk diline hakim kimseler olduguna göre sakin KENDiNi ANLATMA sorunu olan siz olmayasiniz?

    Önce herseyi standartlara, normlara baglayan bir dil kullandiniz. Bir Müslüman degil ISLAMATOR edasiyla yazdiniz. Adeta “bu din benim dinim, kimseye yâr etmem” dediniz. Felsefeyi Müslümanlara yasak etmeye kadar gittiniz 🙂

    Hepimiz insaniz. Siz de yanilgi ve çeliskileriniz ortaya çikinca neden hatalarinizi kabul etmediniz? Diger yorumculari AçIKçA tevazuya davet etmedek yerine kendiniz BiZZAT TAVRINIZLA mütevazi olsaniz? Alttan alsaniz? hatalirinizi görseniz? Belki biz de sayenizde ögreniriz bir seyler hem ilim hem de tavir olarak.

    Islamator kardesim, ALLAH hepimizi islah etsin. Amiiiin.

  19. Yazan:Rakaful Tarih: Ara 7, 2009 | Reply

    Bakın, Felsefe kelimesinin kökenini size anlatcak değilim.Bunun kökeni benden daha iyi bilirsiniz.Üstelik bu kavramın çıktığı coğrafyanın da İslâm ile uzaktan yakından alakası olmadığını çok iyi bilirsiniz.Durum böyle olduğu halde, İslâm’ı Felsefe ile nasıl öğreneceksiniz bunun mantığı nedir?

    Saf bir İslâm Kur’an’dan başka ne ile öğrenilir?Felsefe okunarak İslâm’ın öğrenilebileceğini ilk defa burada sizden okuyorum.

    Felsefe’yi de bana karşı öyle bir savunuyorsunuz ki, sanki Felsefe’ye bir zarar versem, ahiretiniz elden gidecekmiş gibi yapıyorsunuz bunu.Ben şahsım adına Felsefe’ye karşıyım.Akidesi sağlam olmayan bir Müslüman Felsefe okuduğunda, nasıl bir duruma geldiğini arkadaşı kafir olan birisi olandan daha iyi bileceksiniz buyrun bilin!Sanki ben Felsefe okumayın, sadece Kur’an okuyun diyorum…Bunu vehm eden sizsiniz.Elbette Felsefe okunabilir, ama ilk önce sağlam bir akide oluşturmanız gereklidir.Kaldı ki -daha önce de belirttim- İslâm Hukuku Müslümanlara, kendi leh ve aleyhlerinde olanları bilmelerini emreder.Felsefe lehinizde ise öğrenmek zorundasınız, aleyhinizde ise öğrenmek zorundasınız.Felsefe ve felsefe dışındaki her şey, kainattaki her şey, her zerre bu kurala dahildir.

    Tabi daha önce yazıklarımızı bir kenara atarak, önceki yazdıklarımızın devamı niteliğinde olan yazılarımızı onlardan kopararak, cevab verdiğimiz şeylere tekrar tekrar cevab verdiriyorsunuz.

    Ben burada düşüncemi yazıyorum, burası derin düşünmek için açılan bir site ise, senin düşüncen yanlış bizimki doğru dayatması yapamazsınız.Zaten bu tavrı gördükten sonra ne kadar sığ düşünüldüğünü gördük ve bundan sonra da yazmayı düşünmüyorum.Size bu küçük kardeşinizden tavsiye:

    Karşınızdaki insana önyargı ile yaklaşmayın.Karşınızdakine tevazu tavsiye ederken, ilk önce kendi tekebbürünüzü ve gururunuzu bir kenara koymadan bu işi yapmayın.

    Allah sonunuzu hayr etsin.

  20. Yazan:MY Tarih: Ara 7, 2009 | Reply

    “… Ben şahsım adına Felsefe’ye karşıyım.Akidesi sağlam olmayan bir Müslüman Felsefe okuduğunda, nasıl bir duruma geldiğini arkadaşı kafir olan birisi olandan daha iyi bileceksiniz buyrun bilin! …”(RAKAFUL)

    Akidesi sağlam olmayan bir Müslüman’in problemi felsefe kitaplari degil akidesinin sağlam olMAmasidir. Bu kafayla sinema, futbol veya güzel kizlar yüzünden de kâfir olabilir.

    Para yüzünden kâfir olmus insanlar da var. Bayraga tapan, heykellere tapan insanlar da var.

    Süleyman Nazif (1870-1927) Batarya ile Ateş adlı kitabında şöyle diyor:

    “Benim dinim kinimdir… Irkına, vatanına, tarihine ihanet etmiş olan insanların ve milletlerin hiçbirini unutma Türkoğlu! Unutma ve affetme”(PKK’lıları affetmek)

    Simdi ne sonuç çikar bundan? “Para, bayrak, vatan millet sevgisi ve FELSEFE Islam’a aykiridir, adami kâfir yapar” denebilir mi?

    çocuk dogurduktan sonra kafayi yiyen, sadece kâfir degil ayni zamanda timarhanelik olan kadinlar var. çocuk sevgisi de insanlari kâfir yapabilir. “Evine TAPAN anne” sözünü hiç duymadiniz mi?

    Siz felsefe yüzünden kâfir olan dostunuzdan bahsetmissiniz. Dogrudur. Sözüm meclisten disari, ben dinle kafayi bozup kâfir olanlar gördüm. Kendini ALLAH yerine koyup önüne geleni cehennemlik ilân edenler var.

    çocuk sevgisi ve hatta din bile insani kâfir yapabiliyor mu?

    Hayir. Kâfir olma durumu insanin içindedir. Bayrak, felsefe, otomobil sevdasi, futbol “hastaligi”, sporculara, sarkicilara TAPMA gibi durumlar bu iç meselenin disa vurumudur sadece. Okumayi seven FELSEFE’yi kullanir sapmak için. Fiziksel gücü olan SPOR’a takar kafayi, BEDEN mutlak olur. Günde 5 vakit namaz kilan ve 25 vakit ZAYIFLAMAK derdinde olan bir insan ne durumdadir sizce?

    Kiz kardesine yan bakti diye bir insani öldüren, “ölürüm yoluna Fenerbahçe” diye sarki söyleyen, Müslüm Gürses konserinde kendini jiletle kesen insanlari Eflatun mu mi saptirmistir yoksa Niçe mi?

    Felsefeyi bu kadar ciddiye almayin derim. Insan’i ve onu yaratan ALLAH’i düsüncelerimize odak yaparsak DiN FETiSiZMi yapmaktan kurtulabiliriz 🙂

    Sevgilerimle

  21. Yazan:Mustafa Demircioğlu Tarih: Ara 8, 2009 | Reply

    İdeolojilerin nasıl birer dogmaya evrilebildiğine açıklık getiren güzel bir yazı olmuş.Gerçekten de insanlık adına kaybedilen her değerin altında hep aşırı ideolojik saplantılar yatar.

    Bunun iki türlüsü vardır.
    Bir tanesi kendi doğrusunu dokunulmaz,tartışılmaz bulan statik anlayıştır.Bu gruba genelde “her şeyi en iyi ben bilirim”ciler girer.Bunlar,kendilerini çevreleyen dünyanın gerçekleriyle pek ilgilenmezler…İnsana,eşyaya,doğaya…hülasa yaşama ve varoluşa dair tüm anlamları”kullanma klavuzu” niyetine okuduklarıyla yorumlamaya çalışırlar.Bir nevi koşulsuz şartlanma hali.Ve ne ikna ederler ne de ikna olurlar.Çünkü koşulsuz biat ettikleri ideolojileri her şeyin üzerindedir.

    Bir diğeri ise daha tehlikeli olandır.Birinci gruptakilerle ortak benzerlikleri olmasına karşın bu gruptakiler,dört elle sarıldıkları katı ideolojilerini ayrıca kişisel çıkarlarına alet etmekten kaçınmazlar.

    Sonuçta bu her iki düşünce biçimi de arızalıdır.Zira hayatı,benimsediklerini iddia ettikleri din,felsefe veya inancın ilkelerine göre yaşamak yerine,işlerine geldiği gibi seçtikleri yaşantılarına dinleri,inançları(duruma göre ideolojileri) uyarlamaya çalışırlar.

    Sonuç olarak bir insan hem dindar hem de ideoloji sahibi olabilir.Sonuçta bir tercihtir bu.Ancak duruma göre “biraz ondan biraz bundan”felsefesi tercih edilecekse bari bunun doğru olduğu dikte ettirilmemeli.Yani müslümansa müslüman,ideolojistse ideolojist olunmalı.

    Bence ikisini bir arada götürerek doğruculuk taslayanların sayısı bir hayli fazla.Baksanıza birileri islamı kapitalizmle bile bağdaştırmaya çalışıyor.Mantık bu mantık olduktan sonra ideolojilerle de haydi haydi bağdaştırılabilir.Neden olmasın.

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin