RSS Feed for This Post

CHP kafası, MHP kafası, DTP kafası

Şunuş: Tabutlar gelmeye başladı ya, Türk bayrağına sarılı tabutlar. Tamam. Bizim KAN siyasetçileri de zil takıp oynamaya başladılar: “Demokratik açılımı derhal durdurun! Önce şiddet dursun! Ötekiler silahı bıraksın!” Bre kana susamış vampirler! Zaten demokratik açılımı bunun için yapılıyor. Silahlar bırakılsın diye. Kan dursun diye. Sizin gibi vampir siyasetçiler aç kalsın, oysuz kalsın diye.

İyi ama bu DTP’lilere ne oluyor? “arkadaşlar açılım bitti, ha ha ha!” diyenler kim? Partilerini kapattırıp “terörden başka çaremiz yok” mu demek istiyorlar? Öyle ya… Türk kanı, Kürt kanı…Ne fark eder? ikisi de aynı derecede besleyici. Zira vampirin Kürdü, Türkü olmuyor.

 

Açılım, DTP ve sokaklar (Bejan Matur)

‘En büyük zalimler, boynu vurulmamış mazlumlardan çıkar.’ Büyük karamsar Cioran’ın sözleri bunlar. Mazlumun öfkesi kadar yıkıcı bir öfke yok. Olamaz. Kendinde hak görür çünkü. Alacaklıdır.
Bugün olan bu. Sokakları ateş deryasına çeviren kalabalıklar herkeste korku yaratıyor. Haklılar korkmakta. Bir son prova gibi. Son bir kalkışma. Gücü göstermenin, ‘ben de varım’ demenin aracı sokakları ateşe vermek. Ölümü yaşamak, yaşatmak iktidarlarının işareti. En acar terör uzmanlarının bile ‘terörün beli henüz bükülmedi’ dediği bir durum bu.

En net ifadesini Emine Ayna’nın sözlerinde bulan bu kalkışmanın ne anlama geldiğini anlamak için geçmiş 80 yıla bakmak gerekiyor. Ama asıl bakmamız gereken yer son 30 yıl.

Bugün sokaklarda ellerinde molotof masumların hayatına kastedenlerin hikâyesinde hep yaşanmış bir şiddet var. Her birinin köyü yanmış, çoğunun bir tanıdığı faili meçhule kurban gitmiş. Varoşlarda arabaları ateşe veren gençlerin çoğu zorla göç ettirilenler. Ailesi bir gecede yakılmış köylerden kamyonların sırtında şehirlerin kıyısına sürüklenenler. Tanımadıkları bir dünya ve yabancısı oldukları bir gerçekle yaşamak zorunda bırakılanlar. Hepsi öfkeli evet. Hayata hınçla dolular. Çünkü şiddet şiddeti doğurur. Ve bunu sadece fizik kanunları değil, hayat da test eder. Bugün yaşadıklarımıza hayret edenler, olanlara lanet yağdıranlar sadece meseleyi görmezden gelenler değil. Devletle hesaplarını Kürt meselesi üzerinden görmeye çalışanlar da şaşılası bir hayret içindeler!

Ama şaşırmanın artık kimseye faydası yok! Olanları anlamayanlara şu küçük örnek belki fikir verir; Diyarbakır’daki Kürt Çalıştay’ında söz alan Emine Ayna her zamanki üslubuyla bir ülke portresi çiziyordu. Onu dinlerken bir cehennemde yaşadığınızı düşünüp, öfkeye kapılmamanız mümkün değil. Buna alışmıştık zaten. Ama bütün bu öfke ve karamsarlığın altında yatanın onun erken hikâyesi olduğunu öğrenmek çarpıcıydı. Ayna, çocukluğuna ait bir anıyı anlattı o gün; çocukken yakılan evlerini. Kütahya’da işçi olan babasının sırf Kürt olmasından dolayı mahallede dışlanıp evlerinin yakıldığını. Sonrasında aylarca bir kamyonun kasasında yaşamak zorunda kaldıklarını anlatırken, farkında olmadan bugüne taşıdığı öfkenin nedenine işaret ediyordu.

Bu onun hikâyesi, buna benzer binlerce, yüz binlerce hikâye var. Şiddet şiddeti doğurur. Gerçek bu. DTP’nin kapatma davası görüşülürken bunları düşünmek acı veriyor. Barışı savunan herkes Kürtlerin siyasette temsilinin ne kadar hayati önemde olduğunu savunup durdu. Çoğumuz hâlâ umudumuzu yitirmiş değiliz. Ben hukuka değil ama halkın vicdanına güveniyorum hâlâ. Bu ülkede son otuz yılda bizi birbirimize düşürmeyen her neyse o mayaya inanıyorum. Bu toplumun kodlarında o kardeşlik var çünkü.

Ama o kardeşliği bir iktidara değişecek o kadar çok insan var ki.

Ahmet Türk’ün yüzüne baktığımda hissettiğim samimiyet ve vicdan ne yazık ki, kanı çağıran siyasetçilere bakınca dağılıyor. Ama bu tür zamanlarda kan isteyenlerin sesi duyulur. Çünkü itaat etmişlerdir. Sadakatleri sözlerine yansır. Onların Öcalan’a sadakatini anlamak için, en başa, PKK’nın kuruluşuna bakmak gerekiyor. PKK bugün varlık savaşını kentlere taşıyor. Dağda yerinin kalmadığını görüyor çünkü. Bu meseleyi çözmek üzere yola çıkanlar şunu görmekte geç kaldılar; PKK dağda olsaydı çözüm kolay olurdu. PKK epeydir düzde yer edinmenin mücadelesini veriyor. Kendisini sürece dahil etmeyen açılımı ateşe vermeyi, masumların hayatına kastetmeyi kendine hak görüyor. Kitlesini gözünü karartmış halde sokağa sürüyor. Ama şunu görmesinde fayda var; sokağa çıkan Filistinliler hâlâ dönmediler!

Devleti yönetenlerin ve Türkiye kamuoyunun görmesi gereken ise şu; bu tarz sokak eylemleri sadece bir nedenden kaynaklanmıyor. Sokağa çıkan kitle sosyolojik bir vaka. Bu vakanın sonuçlarından çok, nedenleri önemli. O nedenlere yeniden cesaretle bakmak çözümü getirir. Bu da ancak demokratikleşmeden geri adım atmamakla mümkün. Topluma sinen şiddet kültürünü rehabilite etmenin yolu bu. Birilerinin işine gelmese de böyle…

Trackback URL

  1. 20 Yorum

  2. Yazan:Gokhan Tarih: Ara 10, 2009 | Reply

    Onlar tabut değil Mehmet Yılmaz sehit! 7 Şehit! Şehitler!
    Bizim evlatlarımız.
    Bunu sokağa çıkın halka da soyleyin . Eminim size katılacaklardır.
    Tek kafa sizde var başkalarında yok zaten. Açılımı da sizdeki kafa anlamış tebrikler. Bu arada bu açılımdan PKK dışında faydalanan oldu mu?
    ‘Si vis pacern parabellum.’

  3. Yazan:MY Tarih: Ara 10, 2009 | Reply

    Gökhan Bey,

    Baris istiyorsan savasa hazir ol diye bitirmissiniz sözlerinizi, bu mantikla zaten dünya kana bulantdi, Türkiye kana bulandi…
    Ocak 2008’den bir yazi:

    Zayıflamak istiyorsan daha çok yemelisin
    « Hazır ol cenge, eğer istersen sulh-u salâh » sözünü ilk defa İstanbul-Tuzla’dan trenle geçerken bir talim alanında görmüştüm. Büyük beyaz bir duvara iri kırmızı harflerle yazılmıştı. “Barış istiyorsan savaşa hazır ol!” bilgeliği(!) aslında Roma imparatorluğundan kalma :” Si vis pacem para bellum”.

    İçinde yetiştiğimiz militarist eğitim bizi başka türlü düşünmekten alıkoyduğu için bu söz kulağımıza çok hoş geliyordu o gençlik yıllarında.

    Millî eğitim adı altında yapılan beyin yıkama öyle etkili ki “Zayıflamak istiyorsan daha çok yemelisin” veya “zengin olmak istiyorsan daha az para kazanmalısın” gibi bir mantık(!) insanlara gayet güzel yutturulabiliyor. Soğuk savaş sırasında üretilen binlerce nükleer başlık hala imha edilmeyi bekliyor. Yaşasın barış!

    Geçen gün büyüklerimiz gene mutluluk gözyaşlarını tutamadılar. Zira 13 öğretmen lisesi örgencisi (geleceğin öğretmenleri) kanlarıyla bir Türk bayrağı yapmışlar. “işte biz böyle büyük bir milletiz” dendi bu bayrak karşısında.

    Umarım bu gençler resim öğretmeni olurlar. Düşünsenize ilkokula giden kızınız/oğlunuz haldır haldır jilet veya ustura arıyor evde. Nedenini soruyorsunuz. “Resim öğretmeni istedi, yarın kanımızla bayrak yapmayı öğretecek bize”. Bir kez daha düşmanlarımıza bizi nasıl kışkırtacaklarını, nasıl manipüle edebileceklerini göstermiş olduk.

  4. Yazan:ikbal Tarih: Ara 10, 2009 | Reply

    Şu deneyi belki siz de duymuşsunuzdur. Kafesin tepesinde iple asılmış bir kangal muz,altında da bir merdiven…Maymunlar merdivene tırmanarak muzları almak istediklerinde üzerine soğuk su sıkılır.Sadece merdivene çıkana değil,diğerlerine de…Hepsi buz gibi suyla sırılsıklam hale gelir.Bir süre sonra da içlerinden biri muzları almak için hamle yaptığında diğer maymunlar onu engellemke için pataklarlar.Deneyi yapanlar suyu kapatırlar.Islanmış maymunu çıkarıp yerine kuru bir maymunu içeri alırlar.Yeni gelen maymun muzları almak için merdivene tırmanmaya çalışır haliyle… Ancak diğer maymunlar musaade etmez onu da pataklarlar.Daha sonra ıslanmış maymunlardan bir diğeri daha dışarı alınıp yerine yenisi getirilir.O merdivene yöneldiğinde patağı yer tabiki üstelik daha önce ıslanmamış ama diğer maymunlardan az önce dayak yemiş olan maymun daha gayretli dövmüştür.
    Kafeste ıslak maymun kalmayıncaya kadar bu işlem teker teker sürer.Kafeste artık ıslanmış maymun kalmamasına rağmen yeni gelen maymun hep dayağı yemiştir.Kafese yeni gelen maymunu niye dövdükleri konusunda hiçbir fikirleri yoktur.Ve tepelirindeki muz öylece durur merdivene yaklaşmazlar…

    Bu deneyin adı Selligman Öğrenilmiş Çaresizlik Deneyi ilk defa sitenizde yorumda bulunuyorum ama paylaşmak istedim ne zaman biraz demokrasiden, insan haklarından, konuşulabilecek hale gelsek açılımlardan bahsedilse ya da yasa değişiklikleri yapılsa, yapılmaya çalışılsa bu ülke, bu vatan nasıl tarif edersek edelim bu kafesten bir farkı kalmıyor.Barış ,huzur ,kalkınma,istikrar tepemizde duradursun birileri soğuk suyla başlatıyor kavgayı gerisi malum biz birbirimizi dövmeye zaten alışığız başkasına gerek kalmıyor…

  5. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Ara 10, 2009 | Reply

    Sn.ikbal,

    Mükemmel bir örnek, teşekkürler.

  6. Yazan:ikbal Tarih: Ara 10, 2009 | Reply

    Teşekkür ederim Ekrem Bey
    ama ben bu deneyi okuduğumda yüreğimin yandığını hissettim.Dağda çoban kızı Ceylan parçalanır şehirde babasının gözü önünde bir genç kız yakılır diyarbakırda bir başka genç kalleşçe sırtından vurulur ve neden bilmem açılıma birde böyle tokat vururuz der gibi Tokat’ta erler şehit edilir…
    Bu açılımın bir türüydü eğitimi gasbedilenleri umutları bir anda elinden alınanları saymıyorum.olan hep gençlerimize oluyor.onlara umutsuzluğu miras bırakıyoruz…

    Keşke iyi bir örnek değil deseydiniz siz nerden bahsediyorsunuz.hangi muz cumhuriyeti burası deseydiniz…Ama malesef burası işte tamda burası…

  7. Yazan:Bigalıoğlu Tarih: Ara 10, 2009 | Reply

    “Sokağa çıkan kitle sosyolojik bir vaka. Bu vakanın sonuçlarından çok, nedenleri önemli.”

    nedenleri nelerdir efem.ben acı çektim,o zaman sizde çekin zihniyetimidir.akıl ve vicdan böyle mi diyor,yak,yık,parçala.vur,öldür.

    peki 10 çocuğuna bakmayan baba ne olacak.geleceğini düşünmeden çocuk doğurmak,o çocuğu daha en baştan sokağa atmak,ağalara ırgat olarak sunmak değilmidir.pkk’ya terörist olarak vermek değilmidir.

    devlet ne yapsın,ne istiyor bu insanlar?bir arkadaşın dediği gibi dünya’nın hiçbir yerinde DTP benzeri bir parti olamaz,yok böyle bir şey.devlet daha nasıl bir musamaha göstersin.

    “sen haklısın kardeşim gel kafamı kır” bu mudur yani.elbette türk halkı,artık eskisi gibi galeyana gelmiyor.ancak ipin ucu kaçmıştır.dtp kapatılmalıdır.demokratik açılımla kürtlerin kültürel ve etnik istekleri zaten yerine getiriliyor,getirilecek.güneydoğudaki işsizlik içinse kürtler artık kendi içindeki pkk yanlılarının kulaklarını çekmeleliler,sadece asker değil pkk’ya karşı kürtlerde mücadele etmeli.

  8. Yazan:Gokhan Tarih: Ara 10, 2009 | Reply

    Mehmet Bey,
    Cevabınız için teşekkür ederim.
    Evet doğru ‘Si vis pacern parabellum.’ yazdım yani ‘Baris istiyorsan savasa hazir ol.’ ama şunu yazmadım ‘Barış istiyorsan savaş’ (Si vis pacem fac bellum.) Aradaki farkı okuyucuların ince zekasına bırakıyorum. Kafa mevzu yani anlayacağınız…

  9. Yazan:ÖZLEM.T. Tarih: Ara 10, 2009 | Reply

    Merhabalar,
    ”DTP kapatılmalıdır.” hayır yanılıyorsunuz aslında geldiğimiz bu noktada DTP kapatılmamalıdır.Zira herkes DTP’nin pkk’nın siyasi uzantısı olduğunu biliyor ve parti kapatmakla problemelre çözüm bulunamaz,aksine istedikleri gerçekleimiş olur.Emine Ayna öcalan meselesi ile açılımı kapatttıklarını söyledi.Bejan m. nin yazısına katılmıyorum ”TERÖR’ ÜN MAZARETİ OLAMAZ.Olaylara hep tek bir yerden bakamazsınız evet 80 yıl yaşananlar Kürtlerin acıları,insanihakları ama yaşananlar Öcalanı ve kurmayalarını masum yapmaz.Ki ayrıca Ergenokon meselesi de var.B.M.
    ”Ahmet Türk’ün yüzüne baktığımda hissettiğim samimiyet ve vicdan ne yazık ki, kanı çağıran siyasetçilere bakınca dağılıyor. Ama bu tür zamanlarda kan isteyenlerin sesi duyulur. Çünkü itaat etmişlerdir. Sadakatleri sözlerine yansır. Onların Öcalan’a sadakatini anlamak için, en başa, PKK’nın kuruluşuna bakmak gerekiyor”

    demiş ama samimi olsalardı açılımı destekler terörün,kanın bir an evvel durması için ve gerçekten Kürtler için,hepimiz için iyi olacağını düşündüğümüz demokrasinin altına imza atarlardı.Samimi olsalardı mecliste yaptığı konuşmanın arkasında dururdu.Biz demokrasi demokrasi diye duralım evet haklılar diyelim ama bu Dtp li siyasetçilerin ”öcalan ,dağa çıkarız,açılım bizim için bitmiştir” gibi kışkırtıcı,sağduyudan uzak,siyasetten,özgürlükten uzak ve kurulmuş ,ayarlanmış zamanını bekleyen açıklamalarını ne yalan söyleyeyim benim aklım ve vicdanım kabul etmiyor.

  10. Yazan:Bigalıoğlu Tarih: Ara 10, 2009 | Reply

    “”DTP kapatılmalıdır.” hayır yanılıyorsunuz aslında geldiğimiz bu noktada DTP kapatılmamalıdır.”

    o 2 sene evveldi,şartlar değişti.DTP’liler kapatılmalarından endişe ediyor.2 sene evvel bu konu gündeme gelseydi,kapatılmalarına sevinirlerdi.

    birileri yanlış ata oynadı ve artık mat olma vakitleri geldi.daha fazla anlatmayayım.mahkeme hele bir kararını versin.

  11. Yazan:Halil Kara (Danimarka) Tarih: Ara 11, 2009 | Reply

    DTP kapatilmalimi kapatilmamalimi, acilalimmi acilmayalimmi, acilacaksak ne kadar acilacagiz,az mi acilacagiz yoksa cokmu acilacagiz, kan durmalimi durmamalimi, Mardin, Diyarbakir, Van, Hakkari ve diger Kürt illerindeki durum sosyal vakamidir yoksa degilmidir ve buna benzer yüzlerce cümleler, ifadeler ve yorumlar.
    Bu cümleleri, ifadeleri ve yorumlari burada, bu sitede, derindüsünce sitesinde görmek, okumak bana dogrusu hem aci veriyor vede bu siteye, bu basliga (bu site her kesin kendini özgürce ifade edebilecegi bir platform oldugunu bilmeme ragmen) hakaret sayiyorum.
    Ayni zamanda bu hakaret Türkiye`de yasayan 80 milyon insanadir da.
    Cünkü bu cümleleri, ifadeleri ve yorumlari Türkiye`nin, geliri uyusturucu, silah kacakciligi, fuhus, insan ticareti, organ ticareti, hirsizlik vb olan, tv kanallari ve gazetelerinin genelinde günlük görüyoruz, okuyoruz.
    Diyarbakir, Mardin, Van ve diger Kürt illeri sosyal vakaliktan cikti beyler, oralarda savas var. Sosyal vaka Izmir`de, Istanbul`da, Ankara`da ve diger bati illerinde.
    Psikolojik sorunlar, depresyonlar yüzünden cinnet gecirip bütün aileyi katl eden aile babasi sosyal vakadir. Ekonomik sorunlar yüzünden kücük büyük demeden cocugunu satan vatandas sosyal vakadir. Ben senden daha milliyetciyim, sen benden daha az yurtseversin mantigi ile penceresine astigi bayragi günden güne büyütmeye calisan vatandas sosyal vakadir. Bu örnekleri cogaltabilirim.
    Beyler ve hanimefendiler, 2010 yilina girmek üzereyiz, hala bu konulari konusmakla vakit harcamaya devam edersek, bu ülkeye demokrasiyi, insan haklarini, ifade özgürlügünü, acilimlari getirmeye daha cooookk zaman gerekecektir. Insani, dogayi, canliyi sevene sesleniyorum; umarim en kisa zamanda kendimize geliriz, hem bu akan kani durdururuz hemde memleket insaninin icinde bulundugu bu zor sartlardan kurtarmaya calisiriz. Birbirimize degil, komsumuza, beraber calistigimiz is arkadaslarimiza, sokaktaki insana anlatmaya, onu ikna etmeye calisacagiz. Cünkü onlarin bu gelecege benden daha fazla ihtiyaci var.
    Son olarak; Hakkari`de kirsal kesimde yakalanip yere yatirildiktan sonra tüfek dipcigi ile, “emniyet gücleri” tarafindan basindan öldüresiye darbeler alan cocuk ve gene Mardin`de kirsal kesimde yakalanip, “emniyet memuru” tarafindan dövüldükten sonra, tv kamerasinin icine baka baka, arkadan kolu bükülüp kirilan 7-8 yaslarindaki cocuklara ne oldu, bileniniz varmi ?
    Saygilarimla…

  12. Yazan:ali duman Tarih: Ara 11, 2009 | Reply

    DTP’nin kapatılmasını isteyen türkler olduğu gibi, hemde DTP’nin bünyesinde kürtlerde DTP’nin kapatılmasını istiyorlar, zira DTP kapatılmalı ki; esasen hiç bir misyonu bulunmamamasına rağmen dağda elde silah savaşan PKK’nın bir müddet daha bölünmeden, dağılmadan ayakta kalabilmesine güçlü bir gerekçe olsun.

    “bak işte görüyorsunuz, TC bize meşru kanallardan siyaset yapma hakkı tanımıyor” denilebilsin, dağda olmanın, eli silahlı olmanın, terör ve kandan medet ummanın bir haklı gerekçesi olabilsin.

    savaş lobisinin, kardeşlik ve barışa düşman lobinin, onun çelik çekirdeği faşist ergenekon yapılanmasının kuyruğu sıkıştı, onunla birlikte PKK’nın da kuyruğu sıkıştı. BARIŞ, KARDEŞLİK VE DEMOKRATİK AÇILIM inatla sürdürülmelidir, bu sürdürüldüğü takdirde eminim ki PKK kan kaybedecek, hatta çok kısa bir sürede dağılma sürecine girilecektir. Bu gerçeği pkk’ya yandaşlık yapan herkes görmekte, başta abdullah öcalan olmak üzere.
    Evet pkk dağılacak, ancak acaba bundan bir kazanç elde edebilir miyiz? bunu pazarlık konusu yapıp, APO’ya bir özgürlük kopartabilir miyiz? tiyniyetsizliği, siyaset haline getirilmiştir.
    Ezilen kürt halkının umudu, bugüne kadar kurban verilen kürt memetlerin kanı pazara çıkarılmıştır, ne uğruna; sırf apo’nun özgürlüğü uğruna. Gelinen nokta ne yazıkki budur.
    Tokat’la birlikte düğmeye basılmıştır, gelecek günler çok daha kanlı olacaktır, zira faşist ergenekon yapılanmasını da kapsayan savaş lobisi bir dahaki seçimlerde iktidara gelmek istiyor, baykal başbakanlığında yeni faşist mc’ler planlanıyor.

    DTP’yi, Emine Ayna, Fatma Kurtalan gibiler üzerinden kontrol eden APO, eline geçecek ilk fırsatta Ahmet Türk’ü tasfiye edecektir, Anayasa Mahkemesi ondan daha hızlı davranacak gibi görünüyor. Ahmet Türk’ün siyasi yasaklı olmasına, Emine Ayna’nın ise bundan muaf olmasına hiç şaşırmayacağız, biz artık oynanan oyundaki GİZLİ ELİ çok iyi görüyor ve tanıyoruz.

    bu oyunlar BARIŞ, KARDEŞLİK ve DEMOKRASİ CEPHESİnin yaratılmasını zorunlu kılmaktadır. Zira oluşturulmamış bu cephenin karşıtı olan FAŞİST ERGENEKON CEPHESİ (barış ve kardeşlik düşmanı savaş lobisi) neredeyse 80 yıldır var ve görev icra eyliyor.

    demokrasiden yana olan azınsanmayacak türk olduğu gibi, ancak demokrasiden yana kürtler de var, aleviler de, sünnilerde var, solcular olduğu gibi demokrat sağcılar da var, peki bunların yan yana gelmesi gerekmez mi? bu cephe kurulmaz ise, hükümet yalnız bırakılırsa FAŞİST SAVAŞ LOBİSİ bir kez daha galip gelecektir.

    birkaç gündür Türkiyeyi kan, ölüm, barut, molotof, kargaşa, çatışma içerisinde savaş arenası gibi gösteren TV kanallarını izleyince yaratılmak istenen kaos ortamını görmüyor musunuz?

    kafes eylem planını ve benzerlerinin adını dahi anmayan bu savaş lobisinin malum tv.leri çatışma, kaos, kardeş kavgasını özleyen, provaksyon kokan haber yayınları kendilerinin özlediği kötü günlerin ayak seslerini verir gibi.

    DEMOKRATİK AÇILIM yenildiği gün, türkiyeyi 12 eylülden çok daha vahşi bir faşizm beklemektedir. Bu faşizm, türkiyeyi ahtopot gibi sarmış ergenekonun planladığı, uygulamak için uygun ortam beklediği bir faşizmdir. Ve faşist ergenekon yapılanmasının uygun ortam bekleme/uygun ortam yaratma lüksü kalmamıştır, karşısındaki gücü (hükümet, akp) alt ettiği anda, faşizmini yürürlüğe sokacaktır, kuyruğunu kaptırdığı için başka bir alternatifi de kalmamıştır. Bu zor koşullarda tüm demokratların yan yana gelmeleri kaçınılmazdır. Oluşturulacak DEMOKRATİK GÜÇ BİRLİĞİ; demokrasi adına atılan her adımı desteklemelidir, en başta açılımı başlatmış olan hükümeti desteklemeli ve demokratik açılım konusunun daha ileri noktaya taşınmasında hükümete baskı uygulamalıdır.
    Demokratlar bu güçbirliğini sağlayamadıklarında, yeni bir takım tertiplerle (yargı darbesi, kaos ve iç savaş çıkartma, akp’yi kapatma vb.)hükümetin alaşağı edileceği aşikardır, sonra bu günleri de ararız, bundan emin olun.

    not : karamsarlığım için kimse kusura bakmasın, ancak yapılan kafes planları, ıslak planlar ve daha niceleri karamsarlığım göstergesi değil ise nedir? (bu planlar sadece ortaya çıkarılabilenlerdir, birde çıkarılamayanları düşünmek gerekir)

  13. Yazan:ali duman Tarih: Ara 11, 2009 | Reply

    marxsit-leninist bir parti olarak kurulan pkk, 1990 sonrası milliyetçiliğe yatay geçiş yapmıştır, akp’nin zorlaması halinde dinsel ağırlıklı bir yapıya da geçmenin potansiyelini taşımaktadır.

    ML’likten milliyetçiliğe geçmek, hatta milliyetçilikten dinselliğe de geçmenin işaretlerini vermek, ilkesizliğe bakarmısınız.

    ML bir örgütün silahlı ve dağda olmasını anlayabiliriz, üstelik her ağzını açanın komünizmi övmekten ceza aldığı 141-142 nci maddelerin varlığını da düşündüğümüzde, ML bir örgütün silahlı olmasını da, dağda olmasını da anlayabiliriz.

    ancak, bir özgürlük talebi olmayan, tüm talepleri meşrutiyet içerisinde kalan, üstelikte Marxizme de veda etmiş milliyetçi bir pkk’nın dağda oluşuna da, silahlı oluşunu da anlamak mümkün değildir.

    siz hiç “demokrasi istiyorum, “ana dilde eğitim istiyorum”, “kültürel haklar istiyorum”, “eşit yurtaşlık istiyorum” taleplerinde bulunan İLLEGAL SİLAHLI örgüt gördünüz mü? duydunuz mu? bu talepler MEŞRU TALEPLERDİR, bunları talep etmek için İLLEGAL OLMAYA gerek yoktur. (meğer ki MARXLİKTEN istifa ettin, öyle ise dağda ne işin var?)

    peki pkk misyonsuz ve vizyonsuz, milliyetçi yapısıyla silahlı örgüt olarak dağda kalmayı nasıl başarmıştır?

    türkiye cumhuriyetinin demokratik olmayan kararları, kürt iradesini ve temsiliyetini MECLİS dışına iten, adaletten uzak, siyasi YARGI KARARLARIYLA dağda ve ayakta kalabilmiştir.

    EMİNE AYNA gibi apo ve pkk yanlılarının, gözleri parlayarak ve gülerek “AÇILIM BİTTİ” açıklamaları yapmaları bundandır. AÇILIM BİTSİN, GELSİN KAPATMA KARARLARI….
    tüm bu uygulamalar hiç bir misyonu ve hedefi olmayan PKK’ya yaramış ve PKK’yı ayakta tutmuştur. DEMOKRATİK AÇILIM sürdürüldüğünde PKK’nın nasıl dağıldığını, kan ve güç kaybettiğini göreceğiz, buna tanıklık edeceğiz, DTP’deki PKK yanlılarının da, savaş lobisinin de AÇILIMA düşmanlıkları bundandır.

    Hükümete sesleniyorum, AÇILIM AÇILIM AÇILIM, inatla AÇILIM, tüm maskeler düşsün, tüm takkeler düşsün kel görünsün, bahçelininki de, baykalınki de, öcalanın da, emine aynanın da.
    Maskeler ve takkeler düşünce FAŞİZM GÖRECEĞİZ, SAVAŞ LOBİSİNİ GÖRECEĞİZ, ancak ne var ki HİÇ ŞAŞIRMAYACAĞIZ…

    (açılımın bitmesine deniz baykal nasıl seviniyorsa, emine ayna da o denli seviniyor, bu bile perde arkasında ergenekon-pkk işbirliğinin göstergesidir ve şeytan ayrıntıda gizlidir)

  14. Yazan:rıza altunışık Tarih: Ara 12, 2009 | Reply

    Bu topraklarda yaşayan hiç kimse ama istisnasız hiç kimsenin gönlü bin yıldır beraber yaşayıp, beraber güldükleri, beraber ağladıkları, tasa ve kıvancı birlikte paylaştıkları, aynı Allah’a, aynı kitaba ve aynı peygambere inanan insanların birbirine zulmetmesine razı olamaz. Hiç kimsenin ölümü kendi elinde olmadığı gibi farklı milletlerden, soylardan ve ırklardan doğma şansıda yoktur. Bütün insanlara Allah’ın yarattığı bir kul gözüyle görerek onları sevmek zorunda değilmiyiz?. Peki pkk terör örgütünün kuruluşu Bin yıllık kardeşliğimizi BOZMAK İÇİN değilmi? 25 yıldır bu kardeşliği birbirini boğazlatmak için milletimizin arasına nifak tohumları ekmedimi? Herşeye ama herşeye rağmen, bütün provakasyonlara rağmen Türk milletini oluşturan etnik kökenlerin arasında derin bir uçurum yoktur. Milletimizin basireti, bu kan ve gözyaşını durduracaktır. Bu süreçtede, ister etnik ırkçı kürtçüler ister etnik ırkçı türkçülerden olsun yukarıda zikrettiğiniz MHP’de yoktur, olmasıda mimkün değildir. Bu parti ırkçılığı şiddetle redderek milliyetçiliği bütünlüğü savunmaktadır.

  15. Yazan:rıza altunışık Tarih: Ara 12, 2009 | Reply

    BARIŞ VE HUZURU BOZULAN HANGİ TOPLUM SAĞLIKLI DÜŞÜNEBİLİR? SOKAKLARDA ARAÇLARI YANAN, GÜPEGÜNDÜZ TOPLU TAŞIMA ARAÇLARINDA İNSANLARIN CAYIR CAYIR YANMASINA KİMİN YÜREĞİ DAYANIR. İŞYERLERİ TAHRİP EDİLEN, VATANI VE BAYRAĞINI KORUMASI İÇİN DAVUL-ZURNAYLA ASKERE GÖNEDDİĞİ CİVANMERTLERİNİ ALBAYRAĞA SARILI TABUTLARLA GERİ GELMESİNE HANGİ GÖZLER KAPALI. UFAK BİR KAVGAYI DAHİ ETNİK AYRIMCILIĞA DÖNÜŞEN BİR MİLLETİN HUZURLU OLMASI MÜMKÜN MÜ?
    FAKİRLİK,İŞSİZLİK VE YOKSULLUK SADECE BİR BÖLGEYEMİ MAHSUS? GİDİN KARADENİZE İÇ ANADOLUYA BİR LOKMA EKMEĞE MUHTAÇ YÜZBİNLERCE İNSANIMIZ DEVLETİNE KARŞI İSYANI AKLINDAN DAHİ GEÇİRİYORMU? BU AYRILIK NİYE BU NİFAK NİYE?

  16. Yazan:Tuğrul Paşa Tarih: Ara 12, 2009 | Reply

    Üzüldüm Demokratik bir sistemde parti kapatmak olmamalıdır.
    Amma Ne sistem düzen demokratik düzen, ne de kapatılan Dtp demokrat bir parti…
    Olacağı buydu…

    Dahası el şeyi ile gerdeğe girenlerden damat olmaz diye.Hiç bir olumlu sürece katkı yapmadılar.İçte başka davrandılar yani itimata layık güvenilir bir profil çizemediler hele hele AYNA.Nedense AYNA listede yok!

    Demekki APO ona onay vermemişki, AYNA safdışı kalmış hayret..!?

    Belki de geleceğin PKK partisinin genelbaşkanı AYNA olur, bellimi olur?!
    Bence Ahmet Türk’ün yapacağı hayırlı bir iş var, bizzat kendisi müstakil bir parti kurmalı yalnız hür bağımsız olmalı. Uzaktan kumandalı olursa akibet yine iyi olmaz.
    Kıyakçılığın sonu…

    Particilik değilde tetikçilik yapılırsa…
    Kemalizmin alt edilmesi, Tsk’nın kendi yetki alanlarına çekilmesi.
    Bunun yolu da Kürd ve Türklerin ittifakı ile olur, başka türlü asla…

  17. Yazan:rümeysa hacer Tarih: Ara 12, 2009 | Reply

    dtp nin kapatılması beraberinde üzücü sorunları da getirecek gibi görünüyor,sonuç olarak,dtp parlamentodaki görevini ifa edemedi,ama aym de partiyi tasfiye etmekle sorunun hallolmayacağını göremedi,önce sakat zihinler tasfiye edilmeli…

  18. Yazan:rıza altunışık Tarih: Ara 12, 2009 | Reply

    Savaşın adını barış diye değiştirip beşikteki bebekten yetmişlik nineme kadar yirmi kurşun sıkan emperyalizmin silahlı maşaşsı pkk’ya kürt kardeşlerimizin prim vermemesi gerekiyor. Ayrılıkçı terör ne kadar azarsa, Türkiye’de özgürlüklerin ve demokrasinin gelişmesi o kadar yavaşlar. Bin yıllık kardeşiliğimizi bozmaya yönelik ayrılıkçı hareketler ister terörlü olsun ister terörsüz olsun hep birlikte önüne set çekmeliyiz. Bugün sokakta yaşanan terör olaylarından sadece pkk’yı sorumlu tutarak işin içinden sıyrılmak ise işin en kolay yönü. Çüknü, pkk çok kolay bulduğu bir zemin üzerinden kirli oyunlara alet olabiliyor. Görevini tam yapmayan, yada çeşitli suçlara bulkaşmış kamu görevlilerinin güneydoğuya gönderilmesi bu zeminin hazırlanmasında en büyük payı olduğunu düşünüyorum. Bununda ötesinde özellikle asayiş olaylarında vatandaş ile teröristler arasına kalın bir çizgi belirlenmesi gerekirken bu hassasiyet göz önünde bulundurulmamıştır. Ama buna rağmen en son güneydğu illerimizde yapılan bir ankette dtp’yi kendilerini temsil etmediğini söyleyenlerin oranı yüzde ellinin üzerindedir. Adı geçen ankette 28 bin kişi görüş bildirmiştir. Pkk’nın eylemlerini kınamayan dtp’yi benimsemeyen halk, bu kadar baskı ve şidedete rağmen terör örgütünün arkasına takılmaz. Takılmamalıdırda, yeterki devlet şevkat eli ekonmik sosyal ve kültürel bir yaklaşımla insanlarımız kucaklansın.
    evet bin yıllık kardeşliğimizi yaşayıp yaşatmak için terörden değil huzurdan yana, ayrışmadan değil kaynaşmadan yana tavır alınmalı.

  19. Yazan:ILYAS Tarih: Ara 24, 2009 | Reply

    yorumlari okuyorum fakat hemen hemen herkesin yorumunda siddet var.peki kimse dusundu mu neden pkk daga cikti? ssebebi nedir bunun? biri aciklarsa bende aydinlanacam…ve eger baris istiyorsaniz arkadaslar iki taraftan biri illaki zarar gorecek. hergun analar aglayacagina bir sefer aglayalim bu is bitsin.

  20. Yazan:ali duman Tarih: Ara 24, 2009 | Reply

    İlyas kardeşim, kendimce pkk”nın neden dağa çıktığını, dağa çıkma koşulları ortadan kalktığı halde niye inmediğini anlatmaya çalışayım.

    pkk, marksist-leninist bir örgüt olarak kuruldu, kurulduğunda türkiyede ceza kanunun 141-142 maddeleri vardı, komünizmi övmek suçtu, sırf bu yüzden dahi konünist düşünce örgütleri, yada kişiler illegal olmak durumundaydılar, hele bir de silahlı olarak düzeni devirmek bir komünist ihtilal yapmak istiyorsanız dağa çıkmaktan başka çareniz yoktu.

    peki sonra ne oldu, 141-142 nci maddeler kaldırıldı, komünist olmak suç olmaktan çıktı, hatta bu maddeler kalkınca yasa dışı olan TBKP yurda dönüş kararı aldı ve döndü (ancak ne varki TBKP yine de düzen tarafından kapatıldı, yöneticileri birkaç yıl hapiste yattı, resmi ideolojinin hakiki sola karşı hiç bitmeyen düşmanlığını biliyoruz malum)

    bir dönem marksist-leninist olan pkk nın, türkiyedeki yasaların değiştiği döneme kadar yasadışılığını anlamak mümkün, ancak 1990 sscb’nin çöküşü ile pkk’da marksist-leninistlikten, kürt milliyetçiliğine zorunlu olarak dönüş yaptı, zira kendine ait tabanı ancak kürt milliyetçiliği ile tutabilecekti ve öyle davrandı.

    şimdi, bir kürt milliyetçisi olan pkk, dağda kalabilmek için bir özgürlük mücadelesi, bağımsızlık mücadelesi, en azından bir federasyon mücadelesi vermesi gerekir, zira yasadışı olmak, yasadışı taleplerde bulunmayı icap ettirir.

    pkk, özgürlüğü, bağımsızlığı, federasyonu savunuyor mu?

    savunmuyor, zira savunmak istese tabanını kaybedecek, çünkü tabanı türkiyeden ayrılmak istemiyor.

    pkk neyi savunuyor?

    pkk, anadilde eğitim hakkını, kürtlere eşit yurttaşlık hakkını, kültürel hakları vs. savunuyor.

    bu demokratik hakları savunması çok doğal, zaten bu hakları savunan geçmişte bir sol parti (TİP) olmuştu, yani yeni bir şey değil.

    işin asıl can alıcı yanı, pkk meşru hakları savunuyor ise neden gayri-meşrudur? tüm savunduğu hakları meşru koşullarda da savunması mümkündür, yani savunduğu tüm haklar yasaldır, peki kendisi neden yasadışıdır?

    burada söyle bir hata yapılmaktadır, dtp içerisinde yer alan şahin kanadı, pkk’nın dağda kalmasının meşru olduğunu tabana açıklayabilmek için, partilerinin sistem tarafından kapatılmasını arzulamaktadırlar, kürt partisi kapatıldığında dağılması muhtemelen olan pkk, dağılmayarak, “işte görüyorsunuz kürt halkının bir partisine bile tahammül edilemiyor, öyle ise dağdaki mücadelemize devam etmeliyiz” anlayışı ortaya çıkmaktadır.

    pkk’nın dağda kalmasının hiç bir meşru temeli kalmamışken, bu meşrutiyet bizzat kürt partilerini kapatan kemalist düzen tarafından sağlanmaktadır, kapatılan her kürt partisinin sonucunda pkk güç kazanmakta, meşru olmayan durumunu kürt halkı nezninde meşru hale getirmektedir.

    kapatılan kürt partilerinin, kürt halkının talepleri, sorunları için siyaset ve çözüm ürettiklerine hiç tanık olmadım, tıpkı türklerin sorunlarına hiç bir çözümü olmayan chp gibi. hiç bir çözümü olmayan chp nasıl belden aşağı vurarak eften püften demogojik söylemlerle siyaset yapmaya çalışıyorsa, aynısını kürt partisi yapmaktadır, tek bir farkla, kemalist sistemin, sürekli yargı-siyaset dar alanına sıkıştırdığı durumu istismar ederek, chp’den daha somut bir şey olan mağduriyeti üzerinden siyaset yapmaktadır. uzatmayayım, hukuki olmayan parti kapatmalar vs. gibi baskılar olmamış olsaydı, pkk’nın dağda kalma dayanağı da ortadan kalkacak, hatta çok kısa sürede pkk dağılma sürecine girecekti, ayrıca kürt halkının hiç bir sorununa çözüm üretmeyen kürt partisi de ya kendine çeki düzen verecek, ya da kürt halkı nezninde desteğini yitirecektir, doğru olanı halk için, hizmet için siyaset yapmaktır, siyaset adres gösterme yeri değildir, 2 milyon kürtten oy alan bir siyasi partinin görevi imralıyı ya da kandili adres gösterme değildir, bu demokrasiye de, temsili sisteme de aykırıdır, ancak ne var ki kemalist düzen tamda kürt halkının temsiliyetine önem veren kemal türk gibi kişilikleri siyasetin dışına iterek, bilinçli bir şekilde pkk’ya ve onun gayri-meşruluğu mücadelesine destek vermektedir, (bu durum açılıma karşı çıkışından da belli değil midir?) çünkü savaş rantından geçinen savaş lobisi böyle istemektedir.

    sonuç, türk milliyetçiliği kürt milliyetçiliğini, kürt milliyetçiliği de türk milliyetçiliğini desteklemekte, bir hastalık olan milliyetçilik, iki halkı karşı karşı getirmekte, iki tarafın da kanına ve canına mal olmaktadır, acil barış, kardeşlik ve demokrasiye ihtiyaç vardır, dökülen kan -etle tırnak gibi birbirine geçmiş- kardeş kanıdır.

    selamlar.

  21. Yazan:M.Utku Şentürk Tarih: Ara 28, 2009 | Reply

    CHP kuş mudur deve midir?
    CHP’nin bilinç altı bir kez daha bütün netliğiyle su yüzüne çıktı. CHP Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt, geçtiğimiz günlerde ABD’de özel bir televizyon kanalında Türkiye’nin bölünmüş haritasının gösterildiğini ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile hükümetin buna sessiz kaldığını ileri sürerken ırkçı sözler sarf ederek, Dışişleri Bakanı’na “Kardeşim sen Davutoğlu musun, Davutyan mısın?” dedi.
     
    Bu yıl icerisinde benzer bir ifadeyi Canan Arıtman, Gül’ün Ermeniler’den özür kampanyasını desteklemesine “Anne tarafından etnik kökenini araştırırsanız görürsünüz” diye buyurmasıyla gördük. Ardından TBMM Genel Kurulunda’ demokratik açılım’a karşı görüşlerini açıklayan CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen’in verdiği örnekler tarihin acı olaylarına CHP’nin bakış açısını da gözler önüne serdi. Kadın, çocuk yaşlı demeden binlerce insanın öldürüldüğü Dersim olaylarını hatırlatan Öymen “O zaman kimse anaların gözyaşından bahsetmiyordu”dedi.
     
    Demokratik açılım sürecinde açılımın gerekçesi olarak ‘’Analar ağlamasın’’ denildiğini anımsatan Öymen, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Maalesef bu ülkenin anaları çok ağladı. Tarihimiz boyunca çok şehit verdik. Çanakkale Savaşı’nda 200 bin şehidimiz vardı, hepsinin anası ağladı. Kimse çıkıp ‘bu savaşı bitirelim’ demedi. Kurtuluş Savaşı’nda, Şeyh Sait isyanında, Dersim isyanında, Kıbrıs’ta analar ağlamadı mı? Kimse ‘analar ağlamasın, mücadeleyi durduralım’ dedi mi? İlk siz diyorsunuz. Çünkü sizin terörle mücadele cesaretiniz yok.’’
     
    CHP’nin Türkiye Devleti’nin ve Resmi İdeolijisi’nin kurucusu olduğunu göz ardı etmeyenler için tüm bu ırkçı çıkışlar şüphesiz şaşılacak bir olgu değildir.
     
    Ama bu parti hala kendine ısrarla ‘sol ‘ demeye devam ediyor. O zaman bu partinin ileri gelenlerine soruyorum;
    Bu parti nasıl bir ‘sol’ partidir ki, ‘Kurtuluş Savaşı’nın verildiği dönemde alelacele İzmir İktisat Kongresi ile kurulacak yeni devletin dayanacağı hakim sınıfların çıkarları koruma altına alınırken, Mustafa Suphi ve yoldaşları Karadeniz’in “çırpınan” sularında boğdurularak söz konusu hakim sınıfları tehdit edebilecek olası bir güç de “ortadan kaldırılmıştır”?
     
    Bu parti nasıl bir ‘sol’ partidir ki, Dersim Katliamı ile Kürtlerini “fareler gibi” mağaralarda katletmiştir?
     
    Bu parti nasıl ‘solcu’ bir partidir ki Recep Peker, Şükrü Saraçoğlu gibi “Nazi dostu” liderler eliyle, azınlıklara, sosyalistlere ve tüm muhaliflere “kan kusturulmuştur”?
     
    Bu parti nasıl ‘solcu’ bir partidir ki Varlık Vergisi ile Ermenilerini, Yahudilerini, Rumlarını “soyup soğana” çevirmiş, Naziler benzeri ‘Aşkalelerde’ kurdukları toplama kamplarında ölümlere göndermiştir?
     
    Bu parti nasıl ‘solcu’ bir partidir ki bu ülkede yaşayan “yetmiş iki milletin” çocuklarını “Ulus-Devlet” kurma hezeyanı ile “Türk” olarak tek potada eritmeye çalışmış, “Ne Mutlu Türk’üm Diyene”, “Bir Türk Dünya’ya Bedeldir”, “Varlığım Varlığına Armağan Olsun” gibi daha binlerce düstur ile monolitik, devlet ve millet fetişizmini göklere çıkaran, korporatist ve militarist bir toplum inşa etmeye çalışsın?

    Ama bu partinin dayandığı “okumuş” sermeye sınıfı ve asker-sivil bürokratik sınıf bilmezlerki bu ülkenin adı bile Türkçe değildir. Selçuklular ve Osmanlılar’ın Diyar-ı Rum (Roma ülkesi) dedikleri Anadolu’ya Turchia adını 12. yüzyılda İtalyanlar vermişlerdir. Osmanlı, Türkiye adını hiçbir zaman kullanmamış; ya Memalik-i Osmani (Osmanlı’nın Mülkü) ya da Rum ülkesi (kendine de Rum sultanı) demiştir.

    Türkiye Cumhuriyeti’nin başkentinin adı bir Kelt kabilesi olan Galatların dilindeki Ancyra’dan gelir. En büyük şehrinin adı Rumca Eis tin polis’ten (işte şehir, İstanbul) türemiştir. “Sıkmabaşlara” ve Kürtlere alejisi olan “Çağdaş” İzmirlilerin sevgili memleketlerinin adı Luvice Zmirna’dan türeyen Yunanca Smirna adından gelir. Cumhuriyetin ilk yıllarında bile İzmir’e, Yunanca telaffuzuyla Zmirni denmekteydi.
     
    Cumhurbaşkanımızın Kayseri’si, Yunanca Kaisareia’dan; Başbakanımızın Rize’si, Yunanca Rhizios’tan; Deniz Baykal’ın Antalya’sı, Yunanca Attalia’dan; Devlet Bahçeli’nin Osmaniye’si, Arapça Otman’dan, Ermenilerden “haz almayan” ( ki ne yazık ki hemşehrimdir) Ensar Öğüt’ün memleketi ve milletvekili olduğu Ardahan, Gürcüce Ardana’dan gelmektedir.
     
    “Fil dişi kulelerde” yaşayan ve bu ülkenin halklarını, tarihini, dinini, kültürünü tanımayan ırkçılığı ve yabancı düşmanlığını 86 yıldır Anti-Emperyalizm sanan, bizlere de yutturmaya çalışan, “Halka Rağmen Halk İçin” aydınlanmayı bu ülkeye getirdikleri sanan ve “Anadolu Mozağini” 86 yıldır “Mermer” yapmaya çalışanlar artık kararlarını vermeli. CHP’ yi hala “sol” sanan tabanındaki insanları da daha fazla kandırmasınlar. CHP kuş mudur deve midir?
    M.UTKU ŞENTÜRK
    Gazeteci-AB ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı

  1. 3 Trackback(s)

  2. Ara 22, 2009: Son 90 günde en çok okunan ve tartışılan yazılar : Derin Düşünce
  3. Oca 8, 2010: Son 30 günde en çok okunanlar : Derin Düşünce
  4. Oca 28, 2010: Son 90 günde en çok okunan ve tartışılanlar : Derin Düşünce

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin