İran’da rejim halk ve ulemadan koptu mu?
By Ayla Chignardet on Ara 29, 2009 in Adalet, Basın günlüğü, Ortadoğu, Şeriat, vicdan, Zulüm
İran Devlet Televizyonu, hafta sonu başlayan ve dün de devam eden sokak gösterileri sırasında hayatını kaybedenlerin sayısının 15’e ulaştığını açıkladı. Bu rakamın İran Ulusal Güvenlik Konseyi’nin verdiği 8 ölü rakamının neredeyse iki katı olmasından anlaşılacağı üzere çatışmalarda ölenlerin gerçek sayısını bilmek mümkün değil. İran muhalefetinin yegane bilgi paylaşım mekanizması olan web siteleri de kayıpların sayısından çok kimliğiyle ilgileniyor. Bu sitelerin iddia ettiği gibi hayatını kaybeden göstericilerin içinde cumhurbaşkanlığı eski adayı Mir Hüseyin Musavi’nin yeğeni Seyid Ali Musavi de bulunuyorsa, yine bu sitelerin iddia ettiği gibi Musavi’nin başdanışmanı Ali Rıza Beheşti ve liberal İslamcı çizgide politika üreten İran Özgürlük Hareketi Genel Sekreteri İbrahim Yezdi de dahil yedi üst düzey muhalefet lideri tutuklandıysa Tahran sokaklarında çıkan ayaklanma, rejimi zora sokacak boyutlara ulaşabilir.
Son cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında ortaya çıkan Yeşil Hareket’in bütün bastırmalara rağmen durulmayacağı ve belli aralıklarla gündemi meşgul edecek muhalif gösteriler organize edeceği tahmin ediliyordu. Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu’nun (USAK) İran uzmanı Arzu Celalifer, seçimlerde ilk defa dini liderin taraf olduğunu ve bunu yaparken de rejimin kuvvet zemini olarak halkı ve ulemayı değil, asker ve rejim muhafızlarını gördüğünü hatırlatıyor ve ekliyor: “İnsanlar her geçen gün ülkelerinin bir polis devletine dönüştüğünü düşünüyor. Seçim sonrasında bastırılan olaylar Ayetullah Hüseyin Ali Muntazeri’nin cenazesinde ve Aşure Günü programları sırasında patlak verdi. Tabii İran uzmanlarının ‘siviller’ dedikleri sivil kıyafetli ultra-muhafazakar provokatörlerin payını da unutmamak lazım.”
Celalifer’in de katıldığı üzere İran’da yerel basın üzerinde dayatılan filtreleme mekanizması, ülkede olan biten hakkında net bir kanaatin edinilmesine müsaade etmiyor. Muhalif internet siteleri de çoğunlukla propagandist amaçlarla rakamları abartabiliyor veya sağlıksız bilgileri hakikat olarak sunabiliyor.
Bu haber karışıklığı içinde kesin olan bir şey var: Gösterilerin itici gücü harici bir güç değil. İhtilafın tarafları İran’ın kendi içinde. “Tabii ki karmaşanın olduğu her yerde dış güçler cirit atmaya başlar. Tabii ki Amerikalılar, İran’a doğrudan saldırmak yerine İran sokaklarındaki çatışmaları alevlendirmeyi tercih eder. Ama eğer dini lider seçimlerde taraf tutmamış ve açıktan (Cumhurbaşkanı Mahmud) Ahmedinejad’ı desteklememiş olsaydı bunlar yaşanmazdı.” diyor Arzu Celalifer. Ahmedinejad’ın garip bir şekilde sessizliğe büründüğüne dikkat çeken Celalifer’e göre dini liderin bu yanlı tutumunun devam etmesi durumunda İran hem dış müdahalelere daha açık hale gelecek hem de sokak gösterileri rejimin bekasını tehlikeye atabilecek boyutlara ulaşacak. Aşure Günü başlayan gösterilerde tutuklananların Özgürlük Hareketi ve Mücahidin-i Halk gibi farklı örgütlerden olması ve tepkilerin Musavi kadar muhalif lider Mehdi Kerrubi tarafından da dillendirilmesi, Celalifer’in bu öngörüsünü doğrular nitelikte.