RSS Feed for This Post

İkna odaları ve yobaz laiklik

Trackback URL

  1. 18 Yorum

  2. Yazan:KOMÜNİST Tarih: Mar 13, 2010 | Reply

    Ufuk Uras’ın ihtiyacı olan şey sadece birkaç aylık İran ziyareti! Orada kalsın, yaşasın, topluma karışsın… Sonra “demokrasi”, “özgürlük”, “türban” ne demek, kafasında şimşekler çakacak.

    Toplumu olduğu gibi kabul etmek, liberallerin işi.

    Biz solcular, asla toplumu olduğu gibi kabullenmiyor ve değiştirmek niyetinde olduğumuzu belirtelim.

    Biz solculara göre, türban takma çağdaş yaşam biçimi değildir. Bu nedenle türban takan insanların ikna edilerek; vazgeçirmeye çalışmak devrimci bir yöntemdir.

    Toplumu laik yaşam biçimini benimseterek değiştirmek, boynumuzun borcu olsun. Örnek olsun, gericilik ve karşı devrim tohumları 12 Eylül darbesiyle hız kazanmış ve karanlık toplumu kuşatmış ve AKP iktidarıyla zirve yapmıştır.

    Gerici düzeni yıkıp laik bir sistem kurmak, zorunluluk halini almıştır. Sol, ülkemizdeki gericileşmeyi, işbirlikçiliği görmezden gelemez, bu gericilik ve işbirlikçilikle hesaplaşmadan siyaset üretemez ve işçi sınıfını kurtuluş mücadelesine örgütleyemez.

    Böyle bir ortamda solun görevi açıktı: Gücü yettiğince gericiliğe karşı bütünsel bir ideolojik ve siyasal mücadele yürütmek, kendi kavramlarıyla yeni bir aydınlanmacı kültür kurmak ama bu arada sürmekte olan somut tartışmalara hiç ödünsüz bir konumlanışla katılmak. Üniversitelerde öğrencilerin türban takmasına bu nedenle karşı çıkılmalı.

    Bununla birlikte, Türkiye ilericiliğinin kendini “türban” başlığında sönümlendirmesine de izin verilemez. Bu ülkede gericilik hemen her konuda Üsküdar’ı geçmiş durumdadır ve hâlâ “mevzi” elde etmeye çalışması bizim hesabımıza yanıltıcıdır. Türkiye solu, sosyalist hareketimizdir “mevzi” elde etmeyi kafaya koyması gereken. Bu bağlamda gericilikle mücadelede “türban” merkez eksen olmaktan çıkmalıdır.

    Bugün ise Türkiye her açıdan tuhaf bir ülkedir ve Türkiye’de gericiliğin elde ettiği mevziler tek tek düşürülmeden üniversitelerde türbanın serbest bırakılmasının karşısında durulmalıdır.

  3. Yazan:eg Tarih: Mar 13, 2010 | Reply

    komunist bey,
    szin gibi komunistlere bizim literatürde faşist deniyor!

  4. Yazan:Tayfun_Korkut Tarih: Mar 13, 2010 | Reply

    Sevgili komunist,

    Sana Iran’la ilgili bir Iran’lidan, ve Iran’a gitmis, orada yasamis birinin izlenimlerinden, internette Iran’a gidenlerin izlenimlerinden anlatiyim. Hepsinin anlattiklari da birbirine cok yakin olunca ilgimi cekti.

    Iran’da hepimizin bildigi uzere kamuya acik yerlerde basortusu takma zorunlulugu var. Ancak bu zorunluluk ozel mulkiyete ait yerleri kapsamiyor. Buna ornek olarak ozel arabalar, kapali kafeler, restoranlari verebiliriz. Yani kadinlar cafenin kapisindan iceri adimini attigi anda basortusunu cikarabiliyor. Sokaktaki basortusu yasagi da cok sembolik. Sacin yarisini acan basortuler takiliyor, onden baktigin zaman basortulu oldugunu tespit etmek bile guc.

    Ayrica Iran’da genel gelir duzeyi yuksek. Dolayisiyla herkesin arabasi var. Bir aileye 3 araba falan dusmesi normal bir durum Iran’da. Kendi milli uretimleri ucuz bir araba var. Hicbirsey alamayan bundan aliyor. Inanilmaz bir trafik var bu ulkede. Kadin, erkek, herkes rahatlikla araba kullaniyor. KADINLAR TRAFIKTE TACIZE UGRAMIYOR! Kadinlar arabada baslarini acmakta serbestler. Herkesin arabasi olmasindan dolayi ve arabalarin icinde giyim-kusam serbestisi olmasindan dolayi arabadan arabaya flort son derece yaygin. Kirmizi isikta duran araclardaki bayanlar sagindaki, solundaki yakisikli erkekleri kesip, begendigine kartvizitini, ismini ve numarasini camdan uzatiyor. Erkek de kizi begenirse bu karti aliyor ve aksam ariyor.

    Simdi soracaksin, bunlarda her turlu zina yasak, nerede bulusuyor bunlar?

    Mesela bizde ortalama bir ailenin kizi Cuma-Cumartesi aksam disari cikayim dese, anne-babalari hayatta izin vermez. “Saka yapiyor olmalisin herhalde” tarzi bir tepki verir. Ancak Iran’da, bilhassa Tahran’da, ortalama bir aile, eger kizi Cuma-Cumartesi gecesi 10-11’de evde oturuyorsa “kizim, bir sorunun mu var? Neden arkadaslarinla disari cikip eglenmiyorsun?” diye sorar, kizinin disari cikmasini, arkadaslariyla eglenmesini destekler. “Ya hocam, iyi de yukarida da sormustum, bunlar bu kadar yasakci bir ulkede nerede gece hayati yasiyor olabilirler, nerede bulusur bu gencler?”

    Efendim, simdi Iran’da herkesin arabasi oldugundan, apartmanlarin 2 kat altinda cok genis kapali otoparklar olur. Mahallenin gencleri ve arkadaslari, mahalledeki apartmanlardan birinin altindaki otoparki bosaltir arabalari yola ceker ve apartman sakinleri de buna muhalefet etmez. Sonra bu otoparka ses sistemleri, DJ’ler, bar, envai cesit icki, hatta uyusturucu bile gelir ve haftasonu disco ortami olusturulur. Buraya kadar basortuleriyle gelen kizlar burada baslarini acmakla kalmaz, neredeyse yariciplak discoya -yani otoparka- girerler. Burada butun gece eglenilir, icilir, muhabbet, muzik ve hatta seks vs. hersey vardir. Tabi ki de yasak olan bu duruma karsi da, eger devriye gezen bir polis, olur da yerin 2 kat altindan gelen bu muzigi duyar da “noluyo lan burda?” diye sorarsa oraya gelen en az 50-100 genc para toplar, polisin cebine sikistirir ve partiye devam ederler.

    Ayrica eksisozlukte de birisi Iran’da mustakil bir evin arka bahcesinde yapilan cilgin bir partiden bahsetmisti.

    Iran’da alkol de alinir, ot da cekilir.

    Ayrica, Iran’lilar bize gore cok daha kibar insanlardir. Trafikteki onca kesmekese ragmen bir kisi arabasindan baska birine el kol hareketi yapmaz, inip kavga etmezler. Gece hayatinda kavga-dovus cikmaz.

    Iran’da baski sadece devlet eliyle yapilir. Bir toplum muhendisligi calismasi yoktur. Kimse genclerin tercihlerine karismaz. Mahalle, aile baskisi yoktur. Bizden misin, onlardan mi diye sormaz kimse. Bizdeki genel kaninin aksine Iran’lilar bizden daha mutludur. Sadece islamda gunah kabul edilen davranislarin KAMUYA ACIK ALANLARDA yapilmasi sonucu agir cezalar verilir. Bu da genellikle uygulanmaz, arada bir aleme ibret olsun diye TV’lere yansitilir. Acikcasi kimse ciddi anlamda kurallari takmaz. Aynen bizim ulkemize gelen yabancilarin “aa Turkiye’de ne kadar cok Ataturk heykeli var, demek ki Turkiye’de herkes Ataturk’u seviyor” seklinde yanlis bir zanna kapilmalari gibi Iran’la TV’lerde gorunen seyler de gostermelik bir show araci.

    Sonuc olarak Iran’da insanlar yasantilarinda bizdekine gore cok daha ozgur.

    Bizde bir kiz dusuk belli pantolon giyer, arkasindan bi suru hirbo laf atar, orospu gibi davranir; basortusu takar, laikler burnundan getirir, yobaz damgasi vurur.

    Evlenmeden once cinsel iliskiye girer, vay bekaretini verdi orospu diye toplumdan dislanir; erken evlense irticaci, toreci, banal olur, erkek egemenligini kabul eden kadin damgasi yer; sonuc olarak bizim kizimiz dunyaya ayak uydurmak icin dusuk belli pantolon giyer, ama dunyada dusuk belli pantolon giyenler gibi pantolonun icini bos birakmaz, bir de kicinin catalini orten fanila giyer. Dunyada bu manzarayla karsilasabileceginiz tek ulke Turkiye’dir. Sorsan batilidir bu universiteli, feminist kizimiz ama batili gibi evlilik oncesi sekse gelince de
    -Ya bugun eve erken gitmem lazim
    -Neden? Annen mi kiziyor?
    -Aaaa hic olur mu oyle sey? Ilahi, benim ailem cok moderndir, ozgurlukcudur, hic karismaz bana. Bu aksam cok isim var, ondan.
    -Ama her defasinda boyle diyorsun, gecenlerde de annenle eve gec kalma konusunda telefonda kavga ederken duydum seni.
    -Yaaaa uffffff!!! Bilmem ki, ustume gelme lutfen!

    Iran’da boyle diyaloglar yok. Kizlar harbi harbi evlenecekse erken yasta evleniyor, kimse karismiyor, kariyerine engel olmuyor; evlenmeden once cinsellik yasamak istiyorsa da deyim yerindeyse hic bir baski altinda kalmadan catir catir seks yapiyorlar.

    Iran’la sinirlarimiz da acildi, vizesiz gidiliyor. Gidilip gelindikce daha cok ogrenecegiz Iran hakkinda. Ama sonuc olarak, Iran’li arkadasimin da Turkiye’de bir sure yasadiktan sonra soyledigi gibi Iran’da kizlar Turkiye’ye gore daha ozgur ve rahat. Cunku baski tek bir taraftan ve o da danisikli. Aslinda Ahmedinejad da sehirde ne filmler dondugunu biliyor ancak halki fazla SIKIP hayatindan bezdirmemek, isyan ettirmemek icin hemen hemen herseye goz yumuyor.

    Bizim iktidar sevdalisi solumuz, komunistlerimiz de gencleri mumkun oldugunca aseksuellestirmeye calisiyor ki, orgazm olup rahatlayip, dunyayi toz pembe gormesinler.

    Acayip bir ulkede yasiyoruz. El birligiyle birbirimize hayati zehrediyoruz. Halbuki birakalim, isteyen istedigi hayati yasasin.

    Yani komunist arkadasim, soylediklerine katilmiyorum, bahsettigin gibi basortusune karsi ideolojik mucadeleye devam ettikce basortusu takma egilimi artacaktir. Insanin dogasinda yasak olani yapma, ezilenin yaninda olma gudusu vardir. Yani senin bahsettigin metod, er ya da gec basarisiz olmaya mahkumdur.

    Saygilar,

  5. Yazan:ali duman Tarih: Mar 14, 2010 | Reply

    kendini solcu, hatta komünist sanan ve kökü Atatürkün kurdurduğu sahte TKP’ye kadar giden neo-faşistlere;

    elinde kırbaçla “insan terbiyeciliği” zorbalığının adı ne zamandar beri devrimcilik oldu???

    tarih sizi neososyalist yanı kısa adı NAZİ olanların yanına gömecek, yeriniz hazır.

    kemalist diktatörlüğün akamete uğrattığı, faşist diktatörlüğün meclisine girebilen tarihteki tek sol ve sosyalist parti olan TİP’in önderi Behice Boran’ın 12 mart faşizminin sıkıyönetim mahkemelerine haykırarak yaptığı savunmalarını okursanız, “Türkiye İşçi Partisi; emperyalizme, faşizme, gericiliğe karşı savaştığı gibi, KEMALİZME ve CUNTACILIĞI karşı da MÜCADELE ETMİŞTİR” dediğini göreceksiniz (tabi görebilirseniz, zira bu ülkede gerçekleri görebilmek yürek işi oldu, resmi ideolojinin beyin yıkama politikaları yüzünden)

    laik yobazlık bakalım ne zaman keşfedebilecek mehmet ali aybar, behice boran çizgisinde kendine yol bulmuş olan türk sol ve sosyalist mücadelesini…

    yoksa kemalizmin kuyrukçuluğunda sol’culuk oynamaya devam mı??? (bakalım nereye kadar, ya da doğrusu herhalde silivriye kadardı, orada defin edilecek, meftune allah rahmet eylerken, türkye halklarının gözü aydın olsun)

    kendini sosyalist ve solcu sanan neofaşistlere inat, tam 40 yıl önce KEMALİZME VE CUNTACILIĞA karşı savaş açan Behice Boran’a selam olsun ve Behice Boran yoldaşın dediği gibi “SELAM OLSUN TÜRKİYENİN AYDINLIK GELECEĞİNE”

    türkiye yakın siyasi tarihi göstermektedir ki, sol ve sağ siyaseti iğdiş eden kemalizm dezerfarmasyonu sonucu türkiyenin dünyaya akredite olabilecek (uzun soluklu) ne sol, ne de sağ mücadele vardır, vicdanları karartan resmi ideoloji yüzünden, türkiyede siyaset VİCDAN sahipleri ile VİCDANSIZLAR arasında cereyan etmektedir. Vicdanlı solcu, sağcı, dindarlar vb., Vicdansız solcu, sağcı, dinci vb.lerine karşı mücadele vermektedir. Yani mücadele özünde bir insanlık mücadelesi, bir hukuk(un üstünlüğü) mücadelesi, bir demokrasi mücadelesidir.

    bir avuc iktidar sahibi beyaz türkün çıkarlarına hizmetçiliği çeşitli maskeler altında yapanlar yarın yaptıklarından utanacaklardır, sis perdesi aralandıkça halkımız bu utanmazları her geçen gün biraz daha fazlasıyla tanımaya başlamıştır.

    yalanın hükümranlığı bitti, sönsün sahne ışıkları, terkedin halkın sahnesini…. eyyyy halkım sahne senin…….

  6. Yazan:KOMÜNİST Tarih: Mar 17, 2010 | Reply

    Biz solcuyuz ve nerde durduğumuzu gayet iyi bilen bilinçli insanlarız. Ortada dönen yalanlara ses çıkaracağımızdan kimsenin şüphesi olmasın.

    Kemalizmi toptan reddetmek hatasına asla düşmem.

    Türkiye’de sol, doruğunu kemalizmin oluşturduğu bir tarihsel ilerlemeye ayaklarını basar. İşçi sınıfı da oradadır, bilim ve aydınlanma da, halka ve insanlara kaderlerini ellerine alma olanağının doğması da…

    Cumhuriyet değerleri saldırı altındadır; savunulmalıdır. Bu kemalistlerle birlikte ortak ve yan yana yapılmalıdır. Aynı zamanda ise cumhuriyetin gerçek içeriğinin “sosyalist” olması gerektiği onlara anlatılmalıdır. Kemalistler, sınıf açısından homojen değildirler. İçlerinde emekçiler olduğu gibi, burjuvazinin çeşitli kesimleri de olabilir. Buradan objektif olarak onların büyük bir kısmının sosyalizme daha baştan karşı çıkma olasılığı yüksektir. Ama cumhuriyeti birlik savunmaya hiç bir engel yoktur. Sosyalistler, komünistler “sosyalist” profillerini, kimliklerini hiç bir zaman unutmadan, emperyalizme ve gericiliğe karşı ileri her hareketi desteklemeli, aynı mücadeleyi veren diğer güçlerle ittifak yapabilmelidirler. Günümüz sınıf mücadelesinin başarısı, emperyalizme ve iç işbirlikçilerine karşı yakın vadedeki mücadele ile işçi sınıfının daha sonraki sosyalist amaçlı mücadelesinin ustalıkla uygulanan dialektik birliğinde yattığı unutulmamalıdır.

    Türban konusuna gelirsek…

    Türbanı serbest bırakmak, eğitim kurumlarına sokmak özgürlükle alakası yoktur. İkna odaları kurarak gençleri doğru yola iletmek, devrimci bir bakış açısıdır. İnançları kendi çıkarları için kullanmak isteyen dinciler kadar, liberaller de türbanı destekliyor. Haydi dinciler neyse de, bu liberaller bir alem oluyor.

    Türbana, türban değil de başörtüsü denmesini istiyorlar. Türbana (iki sözcüğü birbirinden ayırarak) baş örtüsü demek yanlış değil tabii; ne de olsa, türban da, eşarp, çarşaf, burka, puşi, serpuş ve başörtüsü gibi başı ve saçı örten bir şey; ancak (sözcükleri birleşik söyleyerek) başörtüsü demek doğru değil. Biliyorsunuz bu sözcüklerin her biri kullanma biçimini, kullanımdaki bir ayrıntıyı betimliyor; çarşafın da baş örtüsü olarak kullanılabildiği halde başörtüsü olmadığı gibi, türban da başörtüsü değil tabii.

    Başörtüsü kullananlar için, saç telinin görünmesi genelde günah konusu değil. Türban kullanan öyle mi, tek bir saçının ucunu gösterse günah olacağını düşünüyor, günaha gireceğine inanıyor. Saçının telini göstermemek için bir de türban içinde ek bir bant kullanıyorlar. Siyah/koyu/açık renkli bantsız türban var mı? Saçlarını ayrıca bantla örten başörtülü var mı? Öyleyse, neden türban başörtüsüdür diyorlar? Bu tür söylemlerle ne elde etmek istiyorlar?

    Ortaöğretime giden kızlarımız (özellikle yatılı okullarda) ve cemaat dershanelerinde yığınlar halinde, nasıl oluyorsa, türbanı öğreniyorlar! Özellikle AKP iktidar ile birlikte, bir bakıyorsunuz, öğrenciniz, kapıcının karısı, komşunun kızı türbana bürünmüş.

    Kız çocuklar, belli bir yaşa gelince, “Aman başımı kapatayım” diyerek yarışırcasına başlarını mı kapatıyorlar; birden bire vahiy inmişçesine, “Ben türban kullanacağım” mı diyorlar? Başlarını kapayan gençler, ninelerini, annelerini, ablalarını ve komşu teyzelerinin kullandığı başörtüsünü değil de “türbanı” seçiyorlar. Kur’an’da saçınızı göstermeyin mi deniyor; saçların türbanla kapanması mı emrediliyor? Din adamlarının bir bölümü, “Dinimizde böyle şey yok, saçın örtülmesi emri yok” diyorlar. İlahiyat fakültesi dekanlığı yapan kadınlar başlarını örtmüyorlar. Genç kızlarımız nedense bu yoruma itibar etmiyorlar da yığınlar halinde türbanlaşmayı yeğliyorlar?

    Sizce türban seçimi özgür iradeleriyle mi oluyor? Türbanın görüntüsüne çekiciliğine mi kapılıyorlar? Bir kaç istisna dışında, siz kızlarımızın, ilim ve irfan sahibi olmuş genç beyinlerin, hem de günümüzde, isteyerek ve koşarak türban takmanın peşine düşeceklerini mi düşünüyorsunuz? Yoksa birileri, ailesi, komşusu, mahallelisi, imamı, hocası, tarikatçısı onlara saç telini göstermenin zinnah günah ve saç örtme tekniğinin de türban olduğunu mu öğretiyor, bu konuda onlara baskı mı yapıyor?

    Başörtüsü geleneksel ama dinselden çok kültürel bir kullanım olduğu halde türbanın dinsel temelli bir kullanım olduğu yadsınıyor. Türban, kadının erkekle yan yana oturduğunda ve kadın-erkek tokalaştığında namusun elden gideceğini ve erkeğin üstünlüğünü kabullenenlerin (ya da öyle gösterenlerin) yeğlediği bir uygulama değil mi? Dinde, “Kadın erkek ayrı ayrı oturmalı” biçiminde bir kural var mı? Dinde bile olmayan kimi uygulamaları benimsemenin neresi başkaldırı Allah aşkına?

    Siz hiç işsizliğe, zamlara, ücret azlığına, emek sömürüsüne, çocuk istismarına, töre cinayetlerine, AB/ABD/DB/IMF’ye karşı çıkan türbanlı kalabalıklar gördünüz mü? Bu mu başkaldırı?

    Erkekleri, türbanlı “first lady” ile tokalaşmaktan alıkoyan şey, türbanın sağladığı başkaldırı mı?

  7. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Mar 18, 2010 | Reply

    Benim bildiğim komünist dediğin, halkçı bir adamdır. İsmini “komünist” koyan şapşallar ise halk yerine burjuvanın yanına yöresine ilişmeyi, egemenlerin söylemlerini ağzına pelesenk etmeyi, kapıcının karısının türbanıyla uğraşmayı tercih ediyor. Etsin varsın. Devrim tabandan başlar. Halk bu asalakları, bu faşist laklakları bitiriyor. Dibine darı ekiliyor. Bunların zihniyeti çürüdü, hala göremiyor, anlayamıyorlar. Halk devrimini yaptı. Devlet ve parazitleri “çıkar bu türbanı” dedi, o daha çok sarıldı. Devlet “iktidarı, cumhurbaşkanını sen seçemezsin” dedi, halk başına türbanlı firstlady’ler getirdi. “Darbe de yaparım, 1000 yıl da sürdürürüm” dedi, halk darbecilerin ipliğini pazara çıkardı. Şimdi “anayasayı değiştiremezsin” diyor. Şimdi izleyin bakalım, devrim ne demekmiş, nasıl olurmuş, halkın gücü neymiş, nelere kadirmiş öğrenin.
    Şair diyor ya;
    Şarka bakmaz, garbı bilmez görgüden yok vayesi
    Bir kızarmaz yüz, yaşarmaz göz bütün sermayesi

    Bunu şöyle uyarlamak lazım
    Marx’a bakmaz, Engels’i bilmez komünizmden yok vayesi
    Bir faşist kalıp, jakoben tavır bütün sermayesi

    Marx sizi görseydi yüzünüze tükürürdü…

  8. Yazan:Guler Tarih: Mar 18, 2010 | Reply

    Devlet ve parazitleri “çıkar bu türbanı” dedi, o daha çok sarıldı.

    Sadece burada sizden farklı düşünüyorum. Başörtüsü sokakta tesettür adabıyla hiç alakası olmayan biçimler almaya başladı. Eskiden bir tesettürlü mümin kızlarımız bir de başı açık, “çağdaşlar” vardı. Şimdi bazılarını görünce insan nereye koyacağını bilemiyor.

  9. Yazan:ali duman Tarih: Mar 19, 2010 | Reply

    atatürkün kurduğu sahte tkp geleneğinden bu yana sahte komunist ve sol takiyeciliği meslek edinmişlere fırsat verilmiş olsa, biraz taban yapmış olsalar alimallah türban/başörtüsü tarif etmeler, yasaklamalar onları kesmez, giydiğimiz iç çamaşıra kadar standartlar, yasaklar getirirler, alimallah , paçalı paşa donu, iğne uçkurlu paşa donu, normal halk donu, çengel uçkurlu halk donu vs. gibi kavramlar icat ederler de, birkez de don üzerinden bölmeyi denerler, bölüp bölüp durdukları halkımızı.

    insanlık tarihi demokrat olunmadan insan dahi olunulmayacak bir derinliğe doğru giderken, 1930’da çakılı kalmışların sonu dinazorların kaderiyle ortak olacaktır, türkiye halkları onları dikkate dahi almamamakla çokta haklı zira dinazorluk halkın değil olsa olsa bilimin konusudur.

  10. Yazan:Tayfun Tarih: Mar 20, 2010 | Reply

    Ali Duman,

    Kopardın beni! :))))))

    Harikasın!

  11. Yazan:mesut Tarih: Mar 28, 2010 | Reply

    kominist yaptığına yorum denir mi emin değilim.. üç beş tane üstlerinden devşirdiğin cümleyi sayıklayıp durmuşun.. doğrusu seni ve senin gibileri okurken insan epey eğleniyor.. Bu kadar üstünüzü başınızı yırtmanıza, yırtınmanıza rağmen bir adım ilerleme yok, üstelik bu kadar ilerlemeciliğinize karşın.. 1930’ların nostaljisine takılmış gövdenizin üzerinde bugüne dair bir düşünce kırıntısı bile taşımayan bu zavallı kafanıza bu kadar zulmü nasıl reva görürsünüz, izahı mümkün değil..

  12. Yazan:ali duman Tarih: Mar 29, 2010 | Reply

    sn. güler hanım,

    bize tarif edebileceğiniz bir don, fanila tarifi de var mı? ne bileyim belki o konuda da bir standartlar belirlersiniz, halkımızı her türlü bölmeniz yetmedi gibi, birde türbanlılar, türbansızlar, efendim söyle türbanlılar böyle türbanlılar, altan bağlamalılar, çengel iğneliler, toplu iğne ile tuturanlar diye bölmeye devam etmektesiniz…

    bu bölmenin modası geçince acaba diyorum sıra neye gelecek, dona, fanilaya gelme ihtimalı var ise şimdiden önlemimizi alalım, hazırlıklık olalım neme lazım.

    ancak size bir tavsiyem bölünerek artan tek şey sevgi’dir, sevgi dışında hiç bir şeyi bölmeyin, toplamaya bakın, bunu başırırsak 17nci türk devletini ayakta tutma başarısını gösterebiliriz, aksi takdirde daha çok devletler batırırız da, “bir hilal uğruna ne ocaklar batıyor” diye teselli ederiz kendimizi, oysa ben artık hilalin değil ocakların batmamasından yanayım.

  13. Yazan:Hilal Tarih: Haz 10, 2010 | Reply

    Bakın komünist bey…!
    Ben 14 yaşındayım…!
    Sizin dediklerinize sadece gülüyorum…!
    Siz Risale-i Nur’u duydunuz mu bilmem ama müellifi Said Nursi Hazretleri sizin gibi insanlara “hayvandan daha aciz” der…
    Ayrıca Kuran’ı okumadığınız yada herkesin (özellikle başörtüsü dinimizde emredilmiyor diyen şahıslar için) söylediklerine inanacak kadar SAF ve acizsiniz!
    İlk olarak ne haddinize ki Kuran’da başörtüsü emredilmiyor demek!!!!

    Okumadığınız yahut Elmalılı Hamdi Yazar gibi güvenilir kaynaklardan bilgi almadığınız için böyle iğrenç oyunlara geliyorsunuz…
    Ayrıca biz meraklı değiliz orasını burasını açan kızları görmeye!
    Lakin biz onlara yada sizlere ne kadar saygı duysak sizler tepemize çıkıyor kendinizi bir halt sanıyorsunuz.Lakin hayvanlardan bile daha aciz oluyorsunuz!
    Biz saygı duyuyorsak sizde saygı duyacaksınız!
    Nice insanlar görüyoruz İslam Dini ne geçiyorlar…Ne tesadüf ki islamla tanışanlar ama gerçek manada tanışanlar biiznillah İslam dan çıkmıyor Rabb’e itaat ediyorlar…
    Size Risale-i Nur’u okumanızı tavsiye ediyorum…Lakin ilk İslam’ı güzelce anlamaya çalışın…İnşaallah Rabbim doğru yola iletir sizi…Maksadımız sizi İslam’dan soğutmak değil, İslam’ı gerçek manada öğretmektir…

  14. Yazan:durhat Tarih: Haz 10, 2010 | Reply

    dün akşam habertürkte palçiçek pamir’in yönettiği tartışma proramının bir kısmını izleyebildim.kürt sorunu,demokratikleşme ve başörtüsü yasağının konuşulduğu prog.mın konukları: Erdoğan Aydın,Ataol Behramoğlu,ismini hatırlayamadığım bir vekil(chp’den)ve yine ismini hatırlamadığım chp pm’sinden bir isim.

    konumuzla ilgisi nedir diye soranlar olabilir.birebir ilgili olduğunu düşündüğüm için paylaşmak istedim zaten.konu başörtüsü yasağına gelince bazı itirazlar o kadar benzer ve tanıdık geldi ki o kadar olur.tam da ali duman beyin atıfta bulunduğu “dinazorca”itirazlar,akıllara zarar gerekçeler,ıkınmalar sıkınmalar…yok efendim annelerimiz,anneanelerimiz,babaenelerimiz de takıyorlarmış da,eskiden böyle bir problem yaşanmıyormuş da…siyasallaştırılıyormuş da(bunun da kanıtı bağlanma biçiminden falan yeterince anlaşılıyormuş,zira başındaki örtüyü nasıl bağlayacağına kullanan değil yasakçı rektörler,işgüzar hocalar belirleyecekmiş,bunun için içtüzükler,yığınla kurallar varmış,e bunun dışına çıkıldımıydı zaten siyasi simge oluveriyormuş)

    peki bu kabız düşüncelerin arkasına sığınıp geveleyenler kimlerdi dersiniz?tabii ki chp miletvekili,aydın geçinen behramoğlu hazretleri ve sıkı durun!çok ilginç bir örnek daha vardı:bu geveleme kervanına katılanlardan birisi de chp’nin yeni pm üyesi zattı…kendisi aynı zamanda eski müftüymüş,alttaki tanıtım kısmında öyle geçiyordu.

    nereye getireceğim?kör ideolojiler,siyasi kariyer,makam mevki insanı öyle bir noktaya getirir ki artık “ya ben ne söylüyorum,neyi savunuyorum”demekten alıkoyar insanı.eski müftünün,-kaptırdığı siyasi hesapların heyecanıyla olsa gerek-başörtüsünün her şeyden önce bireysel bir hak,hiç kimsenin müdahale edemeyeceği kişisel bir tercih olduğunu söylemeye bir türlü dili varmadı.canhıraş bir savunmayla en yobazından laikleri solladı geçti.debelendi,bocaladı ve çırpındıkça da battı.

    ancak ilginçtir,çoğu zaman din ve alevilik üzerine yazdığı yazılardan ötürü islami çevreler tarafından acımasızca eleştirilen,ateist ve kafir olmakla suçlanan erdoğan aydın’a düştü başörtüsü sebestisini savunmak.gerçi bay vekil,özgürlükçü geçinen behramoğlu ve müftü efendi tarafından konuşması sık sık kesildi,sabote edildi.ancak hepsini utandıracak kadar da insan haklarının arkasında durmayı onurluca başarabildi.

    özetle,ideolojiler bazen farkında olmayarak insanı rezil duruma sokabiliyor.bu üç insan o programda gerçek yüzlerini bir kez daha göstermiş oldular.maskeleri düştü ve foyaları kendi ikrarlarıyla ortaya çıkmış oldu.ilahi adalet dedikleri şey bu olsa gerek.ne demişler”yalancının mumu yatsıya kadar yanar”.

    bu yasakta ısrar ederek kendilerini küçük düşüren,yalan ve riyakarlıktan hala medet uman bu yobaz takımı acaba bir gün kendine gelip bu saçmalığa son verecek mi?

  15. Yazan:durhat Tarih: Haz 10, 2010 | Reply

    ha bu arada KOMÜNİST rumuzuyla yazan şahsı bence kalaa almaya gerek yok.muhtemelen Türk Solu Dergisinden fırlayıp gelmiştir.hani şu faşizmi sosyalizm/komününizm ile karıştıran tipler türedi,kesin o zihniyetin borazanlığını yapan tiplerdendir.ama döktürülen incilere bakınca komünistleri kötü imajla anılmasını isteyen bir komünist düşmanının sinsi marifeti olması da ihtimal dahilindedir.çünkü hiçbir komünist bu kadar saçmalamaz.

  16. Yazan:b.F.a Tarih: Haz 10, 2010 | Reply

    evet bu kadar saçmalayanını bende ilk defa görüyorum..komplo teoriniz üzerinde düşünülmeye değer 🙂 ama aynı şekilde o tartışma programlarındakileri de kale almaya gelmez diyorum. bunlar ciddiye alınıp dinlendikçe akıllı ve sözü dinlenir olduklarını düşünüyorlar. gülüp geçmek en iyisi sanırım. zamanla soylarının nasıl tükendiklerini göreceğiz (ki görüyoruz da yavaş yavaş) o zaman müzelerde bu programların kayıtlarını koyup torunlarımıza tarihimizin ibret alınması gereken kara örnekleri diye göstereceğiz ve onlarda bu trajikomik ve grotesk geçmişe gülecekleri mi ağlayacaklarımı konusuna karar versinler artık..

  17. Yazan:durhat Tarih: Haz 10, 2010 | Reply

    haklısınız aslında yobaz laiklerin kale alınacak tarafı yok.sanırım biraz meraktan,biraz da “bir umut”diyerekten bir zihin dönüşümü kıpırtısı beklentisi içine girdiğimden izlemiş bulunuyorum.ama nafile,bu yobaz takımının zihniyetinde en ufak bir değişim emaresine rastlamadım şimdiye kadar.

    nesilleri tükendi tükenecek diyorsunuz fakat bence eskilerini aratmayacak yeni nesiller geliyor.bir insan paranoyak olmaya görsün.gayri değil başörtüsü neredeyse gölgesinden nem kapacaklar.kelimesi bile ifrit görmüşe dönüştürmeya yetiyor.laiklik elden gidecek diye ödleri kopuyor.

    tabii bu mantaliteye saplanmış gençleri gördükçe gerçekten üzülüyorum.ülkem adına,gelecek adına üzülüyorum.nasıl olur da yapay korkulara,hayali tehditlere bu kadar teslim olunabiliyor?

    ideolojik bombardıman maalesef bilinçleri dumura uğratmıştır…felç etmiştir.

    işte bunun için söylecek sözümüz olabilmeli.yılmadan,bıkmadan ve usanmadan bu ayıbı her koşulda,her yerde dilimiz döndüğünce haykırmabilmeliyiz.aydınlık bir türkiye için bu her vicdanlı insanın insani görevidir.

    belki üzerimize kabus gibi çöken bu şer imparatorluğunu bir anda sonlandırmak mümkün olmayacak fakat direneceğiz.adalet için,hak için,insanlık omuru için direneceğiz…tarafımız belli olsun.hep beraber tükenmediğimizi göstereceğiz ve kazanacağız.çünkü haklıyız.ve adalet er veya geç tecelli edecektir.
    sevgi ve saygılarımla.

  18. Yazan:ozgeist Tarih: Eyl 20, 2010 | Reply

    “Türbanı serbest bırakmak, eğitim kurumlarına sokmak özgürlükle alakası yoktur. İkna odaları kurarak gençleri doğru yola iletmek, devrimci bir bakış açısıdır. İnançları kendi çıkarları için kullanmak isteyen dinciler…”

    – Bu sözlerinizden solcu iddiasında olmada sizin; özgürlük, eşitlik, vb. den hiç bir şey anlamadığınızı ve hissetmediğinizi görüyorum. İnsanlarn istediği gibi inanıp inancına göre giyinmesini nasıl özgürlük sınırlarının dışına itersiniz? Bu nasıl bir despotluk? Bir de odalarda ikna yöntemi.. Başı kapalı bir bayan, devlet erkini arkasına alarak açık bir bayanı odalarda ikna etmeye kalsa bunun da adı özgürlük olur muydu? “doğru yola iletmek” kime göre ? unutma ki onlar da en az senin kadar doğruluk iddiasında ve özgürlüğün sınırları “göz zevki” “çağdaş görünümlü türkiye” gibi bir kısım insanların idealleriyle sınırlanamaz! Bir takım cemaaler vb. İnancı o inanç geleniğine katılanların sayısını artımak için kullanıyor olabilir o doğru, ama sizlerin yaptığından farkı var mı bu duruşun? sen de anti inancını ya d her neyse, kendi düşüncelerini yaygınlaştırmak için kullanmıyor musun?

    Unutma ki oldukça açık giyinen bir kadın son derece kapalı bir kadına nasıl şaşırıyorsa, kapalı kadın da açık kadının nasıl o halde rahat gezdiğine şaşırır.. İkisi de sadece bir bakış açısıdır ve bu bakış açılarının doğruluk yönünden birbirine üstünlüğünü ilan edemezsin, odalara alıp ikna edemezsin.. Her fikir kendi mantığında doğrudur, önemli olan bu iki fikirde insanın dğrudan birbirinin yolunu kesmemesi sağlık, eğitim, ekonomik faaliyetler gibi alanlardan birbirini men etmemesi..

    en çok da, solculuğun “evrenselcilik,özgürlük, eşitlik” gibi güzelim kavramlarının sizlerin diline düştüğü için üzülüyorm.

    “Türbana, türban değil de başörtüsü denmesini istiyorlar.””Başörtüsü kullananlar için, saç telinin görünmesi genelde günah konusu değil. Türban kullanan öyle mi, tek bir saçının ucunu gösterse günah olacağını düşünüyor, günaha gireceğine inanıyor.”Saçlarını ayrıca bantla örten başörtülü var mı? Öyleyse, neden türban başörtüsüdür diyorlar? Bu tür söylemlerle ne elde etmek istiyorlar?”

    Komunist(?!), yazdıklarına yukarıda gerekeni yeterince demiler.. aslında yetmez ama neyse.. ama dur bir kaç soruna da ben yanıt vereyim. Öncelikle bir odağı eleştiriyorsan önce onun bilgisi ve emptisine sahip ol.
    1- Kur’an da elbette omuzdan aşağıya dökülen bir örtünme emredilir. Yukarıda bir arkadaş bunu demiş zaten.
    2- Türbana başörtü emeye çalışıyorlar demişsin de, be kapalı tek bir kişi duymadım ki günlük kullanımda türban kelimesini kullansın! başörtü alacağım, başörtüm nerde vb. kullanır. Tüban diyenlr, siz yobaz laiklerden başkası değil !! ayrıca başında estetik duruyor diye belli bir biçimi takması, saçı görünmesin ve kaymasın diye de içine bone takmasını, hatta iğneyle uğraşmasını bile boş siyasetlerinize alet etmeyiniz lütfen, zira komik oluyor.. Hayır o zaman başını şalla saçının teli görünmeyecek şekilde örtenlere eletiriniz ne olacak, merak ediyorum.. şimdi soruyorm, Başörtüsüne neden ısrarla türban deyip siyasi bir malzeme haline getiriyorlar? Bu tür söylemlerle ne elde etmek istiyorlar?

    Kısaca özetlediğim devrimcilik iddianız içinse şunu diyorum :

    “Sıradışı olmak için, illa sırayı bozmak gerekmez! Lütfen sıraya giriniz… Ama mevsimler gibi…”

  19. Yazan:ozgeist Tarih: Eyl 20, 2010 | Reply

    (Yönetici dikkat: Harf hataları düzeltilmiş oan bu metin dikkate alınsın !)

    Komunist(?!), yazdıklarına yukarıda gerekeni yeterince demişler.. Ama sizin bakış açınıza yetmez yetmez, dur birkaç soruna da ben yanıt vereyim.

    “Türbanı serbest bırakmak, eğitim kurumlarına sokmak özgürlükle alakası yoktur. İkna odaları kurarak gençleri doğru yola iletmek, devrimci bir bakış açısıdır. İnançları kendi çıkarları için kullanmak isteyen dinciler…”

    – Bu sözlerinizden solcu iddiasında olmada sizin; özgürlük, eşitlik, vb. den hiç bir şey anlamadığınızı ve hissetmediğinizi görüyorum. İnsanlarn istediği gibi inanıp inancına göre giyinmesini nasıl özgürlük sınırlarının dışına itersiniz? Bu nasıl bir despotluk? Bir de odalarda ikna yöntemi.. Başı kapalı bir bayan, devlet erkini arkasına alarak açık bir bayanı odalarda ikna etmeye kalsa bunun da adı özgürlük olur muydu? “doğru yola iletmek” kime göre ? unutma ki onlar da en az senin kadar doğruluk iddiasında ve özgürlüğün sınırları “göz zevki” “çağdaş görünümlü türkiye” gibi bir kısım insanların idealleriyle sınırlanamaz! Bir takım cemaaler vb. İnancı o inanç geleniğine katılanların sayısını artımak için kullanıyor olabilir o doğru, ama sizlerin yaptığından farkı var mı bu duruşun? sen de anti inancını ya d her neyse, kendi düşüncelerini yaygınlaştırmak için kullanmıyor musun?

    Unutma ki oldukça açık giyinen bir kadın son derece kapalı bir kadına nasıl şaşırıyorsa, kapalı kadın da açık kadının nasıl o halde rahat gezdiğine şaşırır.. İkisi de sadece bir bakış açısıdır ve bu bakış açılarının doğruluk yönünden birbirine üstünlüğünü ilan edemezsin, odalara alıp ikna edemezsin.. Her fikir kendi mantığında doğrudur, önemli olan bu iki fikirde insanın dğrudan birbirinin yolunu kesmemesi sağlık, eğitim, ekonomik faaliyetler gibi alanlardan birbirini men etmemesi..

    en çok da, solculuğun “evrenselcilik,özgürlük, eşitlik” gibi güzelim kavramlarının sizlerin diline düştüğü için üzülüyorm.

    “Türbana, türban değil de başörtüsü denmesini istiyorlar.””Başörtüsü kullananlar için, saç telinin görünmesi genelde günah konusu değil. Türban kullanan öyle mi, tek bir saçının ucunu gösterse günah olacağını düşünüyor, günaha gireceğine inanıyor.”Saçlarını ayrıca bantla örten başörtülü var mı? Öyleyse, neden türban başörtüsüdür diyorlar? Bu tür söylemlerle ne elde etmek istiyorlar?”

    Öncelikle bir odağı eleştiriyorsan önce onun bilgisi ve emptisine sahip ol.
    1- Kur’an da elbette omuzdan aşağıya dökülen bir örtünme emredilir. Yukarıda bir arkadaş bunu demiş zaten.Elbette saçın görünmemesi ideal olandır..
    2- Türbana başörtü emeye çalışıyorlar demişsiniz de, ben kapalı tek bir kişi duymadım ki günlük kullanımda türban kelimesini kullansın! Başörtü alacağım, başörtüm nerde vb. kullanır. Tüban diyenler, yobaz laiklerden başkası değil !! Ayrıca başında estetik duruyor diye belli bir biçimi takması, saçı görünmesin ve kaymasın diye de içine bone takmasını, hatta iğneyle uğraşmasını bile boş siyasetlerinize alet etmeyiniz lütfen, zira komik oluyor.. Hayır o zaman başını şalla saçının teli görünmeyecek şekilde örtenlere eletiriniz ne olacak, merak ediyorum.. Şimdi soruyorm, Başörtüsüne neden ısrarla türban deyip siyasi bir malzeme haline getiriyorlar? Bu tür söylemlerle ne elde etmek istiyorlar?

    Kısaca özetlediğim devrimcilik iddianız içinse şunu diyorum :

    “Sıradışı olmak için, illa sırayı bozmak gerekmez! Lütfen sıraya giriniz… Ama mevsimler gibi…”

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin