Sevgili Türkler…
By Ayla Chignardet on Nis 13, 2010 in Duyuru, Ergenekon Nedir?, Özgürlükler, Sivil itaatsizlik, vicdan
“…Kendi oğulları için Ege sahillerinde yazıcı masası ayarlarken, sizin oğullarınızı Hakkari dağlarına kutlama yaparak göndermenizi alkışlıyorlar, anlıyor musunuz? Bıraksanız 150 yaşına kadar yaşamak için herşeyini verecek hayatpereslerin, genç insanların cenazelerinin arkasından düzdükleri şehit ağıtlarının ne kadar sahte olduğunu hissediyor musunuz?
Bu insanlara; Türklüğünüz de sizin olsun Kürtlüğünüz de, biz insanız ve insanca birlikte yaşamak istiyoruz demeye var mısınız?…”
… Bu makale ilginizi çektiyse…
Hiç bir yeri işgal edemeyen ordular kendi ülkelerini işgal ederler. Çünkü bir ordunun ayakta durması için insan emeği ve maddî destek gereklidir. Normal bir ordu kaynaklarını emrinde olduğu milletten sağlar… Efendisi olan bu milletin gönüllü katkısıyla silah alır, asker toplar, YABANCI DÜŞMANLA savaşır.
Normal ordular efendilerini yani milleti, o milletin vatanını korurlar ya da ganimet getirebilecekleri ülkeleri işgal ederler. Yine efendilerinin emri ve izniyle yaparlar bunu.
Anormal ordular ise üniformalı eşkıyalardır. Disiplinsiz olduklarından YABANCI DÜŞMAN ile savaşamazlar. Kolayca yenebilecekleri İÇ DÜŞMANLAR uydururlar ve bu bahane ile kendi ülkelerini işgal ederler. Başbakan asarlar. Milletvekillerini hapse atarlar. Korumakla yükümlü oldukları halkı işkenceler altında inletirler. Üniformalı eşkiyalar ülkenin zenginliklerini tüketirler, geleceğini mahvederler.
Kendisini ülkenin sahibi zanneden üniformalı eşkıyaların hakim olduğu ülkeler yabancı orduların işgali altında gibidir. İşgalciler kimseye hesap vermezler. Halkın isyan etmesine engel olmak için “etrafımız düşmanla çevrili” diyerek KORKU PROPAGANDASI yaparlar.
Eleştirilerden uzak kalmak için farklı inançlardan ve kültürlerden olan insanların birbirine düşman olması da bu eşkiyaların işine gelir. Bu sebeple terörü destekleyebilir hatta teröristlere silah ve para yardımında bulunabilirler.
Okuyacağınız kitap kendi ülkesini işgal etmiş bir ordunun kısa tarihidir. Buradan indirebilirsiniz.
2 Yorum
Yazan:Besir Eymen Tarih: Nis 13, 2010 | Reply
Bir Türk olarak bu mektubu aldım ve okudum…
Yazan:Titan Mustafa Tarih: Nis 17, 2010 | Reply
Birlik Güçtür. Bu anlamda ifade edilen bu yazı bir değer taşımaktadır.
Evvela insanların insanlık çatısında birleşmesi ilk adımdır. Lakin bu adım tam kaynaşmayı sağlamaz ,sağlasa bile zamanla bozulma ve zayıflama riski vardır.
Tarihte zaten böyle kaynaşmalar hep büyük yaralardan sonra ister istemez olmuştur . Bunlar genelde yıllarca savaştıktan kan döküldükten büyük kayıplardan sonra bazı aklı selimler tarafından fark edilmiş ve denge bulunmuştur . Sonuç gene başa saran tarihi gerçeklerle acı bir şekilde tekrara maruz kalmıştır.
Bunun tek ilacı insan olarak birleşmek elzemdir, zaruridir inkar edilemez fakat sonraki adım . İnsanlığın zayıflığından beslenmeyen menfaat için değişmeyen, saf olan ve insandan her anlamda yüce olan , sınır tanımayan herkesi kucaklayan İlahi yolda birleşmektir.
Biliyorum bazı insanlar bu mısraları duyunca bu da dindar yada islamcı sıfatlarını yapıştıracak . Lakin unutulmamalıdır ki ne derseniz deyin ALLAH inancı hakim olmazsa ne sistemi gelirse gelsin hep menfaat ve insanın insan olmaktan kaynaklanan hastalıkları ile dejenere olacaktır. İnanmayan tarihe baksın ve düşünsün .
İnsanlar hür olduklarında ,güven duyduklarında menfeat beslemediklerinde, kardeşçe sevmeyi ve kucaklamayı gördüklerinde ALLAH rızası için yani kendisinin dışında yardım etmeyi fayda görmeden fedekarlık yapmayı anladığında ,kimsenin kimseden farkı olmadığını , bu dünyada gelip geçici olduğunu , zarar yapmanın bir kar getirmediğini faydanın ise iyilik olduğunu ….vs gibi duyguları gördüğünde anladığında yaşadığında ruh ve beden olarak kaynaşır. Ve bu zamk ne kadar kuvvetli olursa yaşam kaliteli olur ilişkiler halis olur .Bunlardan çıkan her meyve her anlamda bir öncekinden daha tatlı olur. Kısaca herkes eksikliğini maddevi ve manevi tamamlamış olur.
Bakın inanın yada inanmayın biz Müslümanlar diğer insanlardan torpilli yada farklı değiliz . Tek farkımız varsa o da bu dünyadan sonra oluşacak bu dünyada yaptıklarımızın takva terazisindeki ağırlığı ile ALLAH katında kazanacağımız yakınlık uzaklık derecesidir.
Yani her anlamda eşitiz ve herkez gibi bizde bu dünyada faniyiz ve diğerli gibi farklı düşünen ve yaşayan insanlar gibi ölücez. Ama biz bir ihtimal üzerine yaşarız ve hayatımızı şekillendiririz o ihtimalde inanmayanların göremediği anlamak istemediği düzerinde düşünmediği milyonda bir ihtimal dahi olsa Varlığını kabul ettiğimiz ve o ihtimali hayat hesabımıza katan bir akıl ile yaşarız. Bu da bizi dünyada müslüman diye bir tanıma tabi tutar.
Biz bu yaşam şeklinin en doğru olduğunu biliriz . Dikkat edin iddia etmiyoruz . İnanıp yaşama gayretiyle mücadele ediyor ve bir olma yolunda gidiyoruz.
Sizce biz neden Müslüman veya kendi adıma cevaplayayım neden Müslümanız . Çok basit 1500 yıl önce dünyaya orduları olmayan parası olmayan gücü olmayan ALLAH katından basit bir insan sana bana benzeyen çok nadir , zarif ve kıymetli bir insan geldi .
Bakın bir kişi ve neler yaptı ; 1500 yıldır devam eden bir sevgi seli toprağın altına gitti fakat üstündekiler hiç onu bırakmadı binlerce yıldır bize paramı veriyor yat kat arabamı alıyor sizce bu kadar insan belki annesini babasını bu kadar ziyaret etmiyor düşünmüyor yada sevmiyor ama ona gidiyor bence burda bir düşünün ..ve düşünelim .Bakın devletler, sistemler , kavramlar hep değişiyor ve insanlar bu materyalleri değiştirdikçe ürettikçe birbirleri ile mücadele ediyor ve ediyoruz ne oluyor zaman karşısında aşınıp etten kemiğe kemikten toza tozdan toprağa ve yok oluyoruz ne için…… ?
Evet çünkü her gelen Neden Neden sorusu ile hep kendi cevap arıyor ve kısır döngü başlıyor. Bu sonsuz döngü kendi ömrünü de tüketiyor etrafınıda nerde duracağını bilmek lazım gelir!
Kısacası ALLAH inancı olmazsa Peygamber sevgisi ve yaşayışı dünyada örnek alınmazsa Bizi Yaradanın adeta kullanma klavuzu okunmazsa işimiz çok zor. Burda bir noktayıdı aydınlatmak isterim ;Yaradan Rabbinin adıyla OKU ! Bazen insanlar bu okumayı kuru kuru okumak olarak değerlendiriyor ve saplanıyor. Buradaki oku hayatın her kademesinde ALLAHI bul ,gör,yaşa hisset anlamındadır . Yani her mahlukatı her nesneyi bu kainattaki nizami matematiği dengeyi gör onu bul oku anlamındadır. O yüzden okumak lazımdır ne mutlu Onu gören gözlere , okuyan kalplere hisseden ruhlara , yaşayan bedenlere.
Ne kadar güzel anlamlı ve duygulu kelimeler yazsakta boş. Gerisi size kalmış Biz uyardık hatırllattık paylaştık . Yanlış yaptıysak aff oluna..!
Saygılarımla