Müslümanların Kapitalizme İkna Olma Süreci
By Nurhayat Kizilkan on May 29, 2010 in Basın günlüğü, Kapitalizm, Liberalizm
Karl Polanyi ünlü eseri Büyük Dönüşüm’de (2000) liberal itikadın doğuşunun kapitalizmin iyice yerleşme ve genişleme çabasının bir sonucu olduğunu ifade eder. Yani liberal itikat tüm “doğallık” iddialarına rağmen kapitalizmin oluşmasından sonra türetilmiştir. Türkiye’de sol ilahiyat tartışmalarını geliştirmek için de, dindar zihinlerde “kapitalist itikadın” oluşum sürecini değerlendirmek icap eder. Bu tarihsel dönüşüm ve oluşum sürecini anlamak için, kapitalist sistemin yayılmasının getirdiği sonuçlar yanında, yerel bazı psikolojik ve sosyolojik etkenleri de hesaba katmak gerekir. Bugün Müslümanların kapitalist zihniyeti temellük etmelerinin bir sembolü haline gelen ifadeyle “başörtülülerin de jipe binmeye başlaması” aslında dindarların “jipe” zaten çok önceden binmeye hazırlandıkları gerçeğini DEVAMI
…Bu makale ilginizi çektiyse…
Liberalizm asırlardır bir çok aşamalardan geçmiş, tarihi olaylarla kendisini imtihan etmiş bir düşünce geleneği. Değişmiş yanları var ama sabitleri de var. Bu sabitlerin içinde liberalizmin tehlikeli yönleri hatta YIKICI UNSURLARI da var. Bunları ortaya çıkarmak için “doğru” soruları sormak ve liberal perspektifte kalarak yanıt aramak gerekiyor… Büyük bir kısmı bu gelenekten olan düşünürlerin fikirlerinden istifade ederek liberalizmin kusurlarını ele alıyoruz bu kara kitapta: Adam Smith, Mandeville, John Stuart Mill, Hayek, Friedman, Röpke, Immanuel Kant, Alexis de Tocqville, John Rawls, Popper, Berlin, Mises, Rothbard ve Türkiye’de Mustafa Akyol, Atilla Yayla, Mustafa Erdoğan…
Liberallere, liberalimsilere ve anti-liberallere duyurulur.
1930 model bir ulus-devletin, bir “devlet babanın” çocuklarıyız. Son derecede “Millî” bir eğitim gördük, öğrenim değil. Hayatta işimize yarayacak meslekî bilgileri ya da eleştirel bir bakışı öğrenmedik “millî” okullarda. “Varlığımızı Türk varlığına armağan etmek” için eğitildik, eğilip büküldük.
Liberallerin dilinden düşmeyen “Bireysel haklar ve özgürlükler” bizim gibi Kemalist çamaşırhanelerde yıkanmış beyinler için çok yeni. Türkiye’de yaşayan insanların ulus-devlet boyunduruğundan kurtulmasında önemli bir rol oynuyor liberaller. Biz de bu kitapta liberalizmin temel tezleriyle uyumlu, bu fikir akımına doğrudan ya da dolaylı destek veren makaleleri birleştirdik. Buradan indirin.
1 Yorum
Yazan:aziz yılmaz Tarih: May 29, 2010 | Reply
Yazının tamamını okuyamadım.Ağır ve sıkıcı geldi.Eski Türkçe kavramların çokluğu da ayrı bir sorun.
Bu bağlamda yazının anateması sanırım kapitalizm-islam ilşkisi üzerine kurulmak istenmiş.Dolayısıyla da Osmanlı dönemi de dahil edilerek kısmen gerçekleşmiş olan entegrasyon sürecinin tarihçesine geniş yer verilmiş.
Burada akla ilk gelen soru şu:Acaba islam dünyası veya müslüman topluluklar gerçekten kapitalizme ciddi bir dirençle karşılık vermişler midir?Ya da soruyu şöyle sorulalım,feodalizmden kapitalizme geçiş sürecinde müslümanların kendi dışındaki kültür ve mediniyetlerden(Hırıstiyan Avrupa,doğu dinlerine mensup uzak Asya ülkeleri vd.topluluklar)farklı reaksiyon gösterebilmişler midir?
Meseleye bu perspektiften bakıldığında toplumsal geçişlerde yaşanan sınıfsal çelişkiler dışında müslümanların ciddi bir karşı koyuşu pek bulunmuyor.Dolayısıyla yaşanan kısmi çatışmalar/itirazlar genelde sınıf karekterlidir.Kısacası dünya topluluklarında bu sistemin yaygınlaşıp kabül görme süreci nasıl gelişmişse müslüman topluluklarında da aynısı olmuştur.
Bu da şu demektir:Yazı başlığının çağrıştırdığı gibi kapitalizme “ikna olmak”bir durum sözkonusu değildir.Baştan reddedilmemiş ki sonradan ikna olunsun.
Ancak özelinde islam dinini merkeze alarak bir elştiride bulunmuyorum.Genelde diğer dini toplulukları(dinleri demiyorum) kapitalizm ile ilişkileri nasılsa müslümanlarınki de öyledir.Hatırladığım kadarıyla hırıstiyanların protestan mezhebine mensup Amiş’ler(Amish)teknolijiyi kullanmakta dahil her türlü gösterişten uzak bir yaşam seçmişlerdir.Bunun dışında bazı istisnai durumlar olmakla beraber hiçbir kültür ve medeniyette dini inanca dayalı bir kapitalizm karşıtlığı örneği pek bulunmuyor.
Ha kapitalist işleyişe ve getirdiği yeni yaşam biçimine bu uyumun doğru mu yanlış mı olduğu ayrı bir tartışma konusu.Ancak müslümanlar sonradan bu işe bulaştı demek ve bunu bir ikna sürecine bağlamak bana göre son derece yanıltıcıdır.Dolayısıyla bir “karşı koyuş”tan sözedilecekse sosyalizm ve üst aşaması olan komünizm kısmen alternatif olmayı hedeflemişlerdir.
Özetle ahlaki anlamda müslümanlarca tartışılsa bile kapitalist düzenin/sistemin islam toplulukları arasında asla ciddi bir sorun teşkil ettiğini düşünüyorum.