RSS Feed for This Post

Darbeciler Allah’tan değil milletten bulacak!

Fadime Özkan (Star)

Modern dansın öncü ismi Zeynep Tanbay: “AKP’ye oy vermedim ama yaptığı doğru işleri hep destekledim. O yüzden oyum ‘evet’. Darbecilerin tedirgin olmasını istiyorum.” 

 Zeynep Tanbay, modern dansın Türkiye’deki en önemli öncülerinden biri. Ama onunla bu röportajı yapma nedenimiz bu değil. Vicdanlı, duyarlı ve cesur olması. 16 yıl Amerika’da yaşadıktan sonra 1997’de Türkiye’ye dönen Zeynep Tanbay o günden beri ülkenin meselelerini kendine dert ediniyor. F tipi için, Manisalı Gençler için, Lice’de havan topuyla paramparça olan Ceylan Önkol için, Ergenekon savcılarını yalnız bırakmamak için, Hrant’ın gerçek katillerinin bulunması için çabalıyor. 

Şimdi de darbe anayasından kurtulmanın ilk adımı olan referandum için ‘yetmez ama evet’ diyor. Solun bağımsız adayı olarak Meclis’e giren BDP milletvekili Ufuk Uras’ın eşi olan Tanbay, Uras’ı da eleştiyor, üyesi olduğu BDP’yi de.

 Önce koordinatlarımızı belirleyelim: Siz dansçınız ve dans, diğer sanat dallarına nazaran daha steril, toplumsal-siyasal olana daha uzak. Bu alanda sanat icra edenler de pek ilgili değillerken bu alana, siz toplumsal meseleleri dert ediniyorsunuz. Nasıl oldu bu?

İlgim hep vardı ama dansçı olma aşamasındayken zaman ayıramamıyordum. Dansçı olmasaydım herhalde 80 öncesinde, 20’li yaşlarımda, sağcı-solcu çatışmalarında ya ölmüştüm ya hapse girmiştim. 16 sene Amerika’da yaşadıktan sonra 97 sonunda döndüm Türkiye’ye, 28 Şubat süreciydi. Manisalı Gençler, işkencenin onlarda bıraktığı hasar beni çok etkiledi. Sonra kendimi F tipiyle ilgili bir girişimin içinde buldum ve o öyle devam etti.

Demişsiniz ki: “Bunca pislik midemi bulandırıyor, hiç bir şey olmamış gibi yapamam”. Bu mudur sizi hak adalet arayışına, tavır almaya iten?

12 yaşındaki Uğur Kaymaz’ı 13 kurşunla vurdular ve failleri meşru müdafaa diye salıverildi! Türkiye’de bir şeyler yolunda gitmiyor ve kimse de umursamıyor hissine kapılıyorsunuz haliyle. Sokaklara çıkıp adalet arayışını sürdürmek, bu insanlar yalnız değil, demek gerekiyor. Herşey doğru düzgün işleseydi ben de daha çok stüdyomda olurdum.

 

MUTLAKA EVET

 

Şimdi de ‘Yetmez ama evet’ diyorsunuz. Nasıl bir pozisyon, ruh hali bu?

12 Eylül anayasasının değişmesi konusunda hiç arada kalmış değilim. Bu bir darbe anayasası, vesayetçi, mutlaka değişmeli. AKP çok güzel bir adım attı ama BDP’den, sivil toplumdan gelen önerilere yeterince kulak asmadı, hata etti. Buna rağmen paket, darbe anayasasından vesayet rejiminden sivil demokrasiye geçişin ilk adımı. O yüzden mutlaka: Evet.

Referandumda evet çıkması yeni sivil bir anayasayı öterler mi, önceler mi?

Kolaylaştıracaktır. Daha dirençli olacağız çünkü. Şimdi ben buna evet diyeceğim, ardından da diğer tüm eksikler tamamlansın diyeceğim.

AK Parti’nin yakasına yapışacaksınız yani?

Yapışacağız tabi. Bir evin badanasını yıllarca yapmıyorsunuz, nihayet biri gelip beyaza boyayacağım diyor. Panjurları mavi olsa daha iyi diyorsunuz, o inat ediyor. Peki, diyorsunuz ama sonradan o panjurları maviye boyayacağınızı biliyorsunuz. Buna benzer bir şey.

 

KAYMAKLI HAYIR OLUR MU?

 

Hayırcıları anlamıyorsunuz o zaman?

Mavi boyamıyorsan hiç boyama, duvarlar döküntü ve pis kalsın denmesini hiç anlamıyorum. Çok kötü bir durumda olduklarını düşünüyorum. MHP’nin ilerisinde ırkçı bir parti olsa da, CHP bunun hesabını bir gün mutlaka verecektir. Bir de bizim hayırımız başka, diyen solcular var. Böyle şey mi olur; kaymaklı, vişneli hayır mı olur?

 

BOYKOTU BOYKOT EDİYORUM

 

BDP de boykot ederek bir çeşit hayır diyor.

Ben DBP üyesiyim ve partime çok kırgınım. Boykot etmelerini boykot ediyorum.

Neden boykot ediyorlar, anlayabildiniz mi? Üstelik meclise de girmediler değişiklik geçerken. En çok kapatılan partiyken parti kapatmalara yönelik değişiklik için bile oy vermediler!

Ahmet Türk’ün siyasi yasaklı olmasından sonra BDP çok sert bir yapıyla geri geldi. AKP’ye karşı  bir kin ve nefretle geldiler. Evet, AKP belediye başkanlarının tutuklanması, TMK mağduru çocuklar konularında hata yaptı ve AKP benim oy verdiğim, vereceğim bir parti de değil ama doğru bir şey yapıyorlarsa yanında olmak, desteklemek gerekir.

CHP, MHP ve BDP birbirinden çok farklı partiler ama anayasa değişikliğinde müttefikler. Ortaklaştıkları nokta ne?

AKP düşmanlığı. Referandumu da güvenoyuna dönüştürmeye çalışıyor, bir ilüzyon yaratmak istiyorlar. Hem CHP, hem MHP kendi tabanına yalan söylüyor ama insanlar evet diyecekler.

 

VESAYETE SON OYLAMASI

 

Referandum tahmininiz ne?

Evet çıkacak.

Siz evet oyu kullanınca AK Partili mi olmuş olacaksınız?

Elbette hayır. Ben bu referandumu 12 Eylül anayasasına vesayete bir cevap olarak görüyorum. Bu ne AKP’nin zaferi, ne CHP’nin kaybı. Vesayet rejiminden sivil demokrasiye geçiştir. Başbakanın mektubunu okuduğu, darbecilerin astığı mustafa Pehlivanoğlu ‘Allah’tan bulsunlar’ demiş. Hayır, Allah’tan değil milletten bulacaklar. 

 

SİSTEM AKP İLE RAYINA OTURUYOR

 

28 yıldır pek çok hükümet kuruldu, sol partiler de iktidar oldu ve 1982 darbe anayasasına suya sabuna dokunmayan maddeler dışında neden kimse dokunmadı?

Çünkü bugüne kadar hep vesayet rejimini savunan partiler iktidar, vesayet düzenini savunan medya hakim oldu. İktidar olanlar hepsi askerin karşısında el pençe duran, sözünden çıkmayan, küçük, zavallı, ideolojisi olmayan yakalacı partilerdi. Ilk defa bir parti itiraz ediyor buna.

AK Parti niye ve nasıl yapıyor bunu peki?

Ilk defa muhafazakar çevreden gelen, sistem tarafından mağdur edilen bir parti iktidara gelince sistem rayına oturmaya başladı, Türkiye’de görülmemiş reformları yaptı. Bu doğruları da kabul etmek gerekiyor. Ben BDP’liyim. Oyumu AKP’ye hiç vermedim, vermeyeceğim ama doğru yapılan şeyin yanında duruyorum. Aa AKP yapıyor, diyemem, bu bir önyargı. O yapıyor diye MHP’nin CHP’nin karşı çıkmasını zaten pis politika yaptıkları için anlayabiliyorum fakat hayır diyen solcuların bu utançla nasıl yaşayacaklarını bilmiyorum.

 

DÜNYADA GANDİ’YE BENZEYEN TEK KİŞİ AHMET TÜRK

 

Ahmet Türk’ün yasaklanması neyi değiştirdi?

Bu dünyada Gandi’ye benzeyen biri varsa o da Ahmet Türk’tür. Sadece Kürtlerin değil Türklerin de lideri, sevdiği, güvendiği biri. Türkiye’de uzun senelerdir, insanlar partisine oy vermese de herkesin takdir ettiği başka bir siyasetçi bilmiyorum ben. Tavrını hiç bozmadı, ‘barış olsun Allah ertesi gün canımı alsın” dedi. Onun uzlaşmacı ve barışı getirecek kişi olduğunu gördükleri için yasakladılar bence. Türk giderse yerine Emine Ayna’nın geleceği de biliniyordu, sert söylemleri olduğu da. Bu yolla BDP’yi uç noktalara gitsin, Türk halkının Kürtlere sevgi saygı güveni azalsın istendi. BDP de bu oltayı çok güzel yedi ve sertleştiler.

 

TOPLUM PARTİLERDEN DAHA İLERİDE

 

BDP boykot kararıyla kişilerin özgür iradelerini ipotek altına almış olmuyor mu? BDP tabanına güvenemediği, evet çıkmasını önlemek için bölgede daha komünal kontrol edilebilir bir hayatın yaşanmasını da değerlendirirek boykot kararı aldığı yorumları var.

Kararın kendisini o kadar yanlış buluyorum ki! Hangi nedenle verildiğini de bilmiyorum. Ayrıca Kürt halkının ciddi şekilde evet diyeceğine inanıyorum ben. Öyle kolay kolay manipüle edilebilir falan değiller. Ilk başlarda siyasi partilerin sivil toplum kuruluşlarının onları yönlendirmesine ihtiyaçları vardı ama artık o kadar akıllı, bilinçli ve haklarının farkındalar ki. Partileri çok aşmış vaziyetteler.

Oy verdikleri partilerin tutumlarının aksine referanduma evet diyecek ciddi bir kitle de var zaten.

Türkiye’de genel olarak bütün bir toplum, sistemi aşmış durumda. Bu da başka bir sorun: Türkiye kabuk değiştiriyor ve partiler topluma yetişemiyor, hepsi geri kalıyor. BDP’nin boykotu da halkından geri kaldığının göstergesidir. Bir BDP’li olarak söylüyorum bunu, eleştiriyorum partimi, onlara mektubumu da yazdım evet cephesinde olmaları için. Artık sivil toplum, bireyler bütün devletten partilerden kurumlardan Anayasa Mahkemesi’nden çok daha ileri. Şu anda Türkiye’nin tek umut veren yanı da bu. 

 

TÜRK YERİNE TÜRKİYELİ DESEK NE OLUR?

Pakette ne eksik sizce?

Kürt halklarının hakları yeterince yok pakette. Türkiye Cumhuriyeti vatandaş kimliği Türk değil Türkiyeli olsun isterim. Bu topraklarda yaşayan herkes Türkiyeli olsun, bir Japon da burada yaşamak istediğinde Türkiyeli olsun. Anayasada millet tanımı da olmasın ırk tanımı da.

Siyasi Kürtler anayasada kurucu unsur olarak Kürtlerin de adının geçmesini istiyor..

Olsun, ne zararı var? Üstelik gerçek. Yeterki çocuklar ölmesin. 40 yıldır mağdur edildiklerini, katlediklerini, çocuklarının öldürüldüğünü, evlerinin yakıldığını, köylerinden göç ettirildiklerini, b.k yedirildiklerini, BOTAŞ kuyularını biliyoruz artık, herkes biliyor.

PKK’nın bir iddiası var: “Demokratik adımlar sayemizde atılıyor. Biz dağa çıkmasaydık kan dökmeseydik bu haklar verilmezdi”. Herşey doğal seyrinde ilerliyor ve Türkiye bundan bağımsız olarak mı demokratikleşiyor sizce PKK itici güç mü?

Onun da zorlayıcı etkisi olmuştur. Tarihi sürece baktığımızda da görüyoruz hiç bir şey doğal akışta gelmemiş. Yeni yeni böyle bir doğal süreç var ama yine zorlu bir mücadeleden sonra elde ediliyor.

Bu PKK’nın tavrını meşrulaştırır mı?

Bir şeyi meşrulaştırıp meşrulaştırmamak benim işim değil, ortada bir gerçek var. Uğur Kaymaz diye bir çocuk 13 kurşunla öldürüldü. Ceylan’ın bağırsakları dağıldı. Uğur’un katillerini meşru müdafa diye serbest bırakırsanız bunun sonucunda ne olabileceğine dikkat edeceksiniz. Hem A hem B planı yapacaksınız., A planı Ahmet Türk gibi bir insan olabilir ama B planı öyle biri olmayabilir. Herkes uzlaşmacı olmayabilir, birinin de tepesinin tası atabilir. Vermiyorsanız bir insan kitlesine haklarını, herşeye hazır olacaksınız. Hiç bir şekilde şiddetin yanında değilim, çok karşıyım ama şiddet olmasın demek burada bizim gibi oturup limonota içerken çok kolay. Ne kadar şiddet gördünüz ki şiddete karşı olduğunuzu söylüyorsunuz? Fırat’ın batısındaki Türkiyeliler yeni duyuyor gerçekleri.

 

NİŞANTAŞI KURTULUŞ ÖRGÜTÜ VAR MI?

 

Şehit anneleri benim oğlum neden öldü diye soruyor artık. Kürt annelerinin de benim oğlum neden öldü demelerinin vakti gelmedi mi?

Mutlaka ama soruyorlar zaten. Bunu derken de her iki tarafa da söylüyorlar. Bunu Güneydoğulu 99 sivil toplum örgütü de dile getirdi. Bir taraftan da Kürtler çocuklarının adını Berivan koydu, parkın adı Hewan oldu, mutlu mutlu yaşıyorken birden bire PKK diye bir şey ortaya çıktı gibi bir hava estiriliyor. Öyle de olmadı yani. O zaman niçin Nişantaşı Kurtuluş Örgütü diye bir örgüt yok? 40 yıl öncesine dönmek lazım. Ilk kurşunu kim attı?  

 

HÜRRİYET ÇOK ZARARLI BİR GAZETE

 

Toplum artık daha sorgulayıcı çünkü tek yönlü enformasyon yok. Ama yine de duygular yönlendirilmeye çalışılıyor. Mesela daha önce, PKK Kürtleri Türklerden ayrıştırmaya çalıştı, başaramadı, şimdi Türkleri Kürtlerden ayrıştırma gayreti var deniyor. Bu esnada da Ertuğrul Özkök, ‘Türkler Kürtlerle birlikte yaşamaya mecbur mu’ diye yazdı?

Ben Türkiye Türklerindir diyen Hürriyet gazetesini kesinlikle elime almıyorum. Hürriyet gazetesi Türkiye’nin en büyük ayıplarından biri. Çok zararlı bir gazete. Ertuğrul Özkök’ü de hayatta okumam, kendi gazetemde çıkan yorumlardan haberdar olurum. Özkök’ün mecbur mu lafı çok ilginç. Kürtlerin Türklere karşı nefretini de hiç hissetmedim bu güne kadar. Son derece ırkçı şoven bir kesim birbirilerini galeyana getirmeye çalışsa da Türklerin Kürtlere nefretini de hiç hissetmedim. Şunu unutmayalım: Kürtler yıllardır ayrılmak istemediklerini, beraber yaşamak istediklerini söylüyorlar, sadece kendi haklarını talep ediyorlar.

 

ÇÖZÜM İÇİN KİMSENİN ÖLMESİ GEREKMİYOR

 

Kürt sorunu terörle, Türkiye’nin dört tarafına dağılan şehit cenazeleriyle birlikte Türklerin de sorunu haline geldi ve bir hassasiyet oluştu. Milliyetçi hassasiyete yatırım yapan partiler zaten malum ama Kürt açılımı yapıp adımlar atmaya çalışan bir partinin bu hassasiyetleri gözetmesini anlamakta güçlük mü çekiyorsunuz?

Hem de çok. Bunlar ezberden verilen tepkiler. Küçük hatalar. Hem sadece şehitler dolayısıyla bu sorun Türkiye sorunu olmamalı. Aynı topraklarda birlikte yaşadığınız halkların sizinle aynı hakları sahip olmaması sizin sorununuz olmalı. Sen çocuğunun ismini Sinan koyuyorsun, o Şiwan koyamıyor; sen çocuğunu Fransız okuluna gönderiyorsun o Kürtçe okula gönderemiyor; sen evinde İspanyolca şarkı çalıyorsun o evinde Kürtçe türkü söyleyemiyor. Bu kadar basit olaylarda bile komşun bu sorunları yaşarken, sen hiç bir şey olmamış gibi bir yaşam sürebilir misin? Bunun için kimsenin ölmesi gerekmiyor ki. Büyük bir medya manipülasyonu var. Yargı, vesayet rejimi-ordu ve medya, şeytan üçgeni gibi. Bir çok barışçı insan bana, “Ama Zeynep, biz yıllarca barış içinde yaşadık Türk ve Kürt halkı olarak’ diyor. İyi de, sen onu öyle zannettin. Bir de git onlara sor. Artık Kürt olmayan Türkiyelilerin de bunu kendilerine sorması gerekiyor. Çözüm ancak bununla gelecek.

 

BAŞBAKAN UTANMASIN HÜNGÜR HÜNGÜR AĞLASIN

 

Darbeden 30 yıl sonra, bir Başbakanı Meclis çatısı altında, asmak için yaşları büyütülen çocuklar için ağladı. Muhalefetse soluk almadan ‘bu siyasi sahtekarlıktır’ dedi.

Bir tiyatro oyuncusu bir metni okurken ağlayabilir, bunun adı oyunculuk olur, rol olur. Ama Başbakan olsun, olmasın bir insanın gözyaşlarını tutamayıp ağlamasının sahtekarlık olabileceğıini zannetmiyorum. Yanına soğan getirmesi, gözüne tutması gerekir. Ki çok saçma. Ben içtenlikle ağladığını düşünüyorum. Kürt açılımı için yaptığı konuşma da beni çok heyecanlandırmıştı. Yalnız Erdoğan’ın gözyaşlarının sonuna kadar gitmesini isterim. Hiç utanmasın, hüngür hüngür ağlasın ama gözyaşlarının hakkını da versin, her yaptığı yarım kalıyor. Ben onun tabanı değilim ama benim gibi bir kitleye çok dikkat etmesi gerekiyor bence. Biz ona oy vermeyen ama yaptığı her doğruda onu desteklemiş kişileriz. Bu büyük bir başarı. Bize daha fazla saygı duyması, suistimal etmemesi gerekiyor.

 

UFUK URAS DA AÇIKÇA ‘YETMEZ AMA EVET’ DEMELİ

 

Eşiniz Ufuk Uras BDP milletvekili. BDP referandumu boykut ediyor, sizse evet diyorsunuz.  Muhalefet ediyor musunuz evde de kendisine?

Fazlasıyla. Hatta en fazla muhalefeti evden görüyor, acıyorum bazen ona. Ama ben onun BDP’de olmasından çok memnunum. Siyaseti orada sürdürmesinden yanayım. Ama partide ağırlığını koyup onları tırtıklaması gerektiğini de düşünüyorum. BDP’nin kendi içinden sert eleştiri alması çok da faydalıdır. Mutlaka da yapmıştır. Ama mesela referandumda Ufuk Uras’ın açık bir şekilde ‘Yetmez ama evet’ demesi gerektiği taraftarıyım.

 

KENAN EVREN TİR TİR TİTRESİN

 

13 Eylül’de nasıl bir Türkiye’ye uyanacağız?

Inşallah, vesayet rejiminin halk tarafından artık istenmediğini gösteren bir evetle uyanacağız.

Kenan Evren ve onunla iş tutan her kesimden diğer darbecilerin ne hissetmesini istersiniz?

Çok tedirgin olmalarını, iliklerine kadar titremelerini isterim.

Pişman olmaları affetmeye yeter mi?

Pişman olmaları iyi fikir ama sanmam. Kenan Evren hala, yine olsa yine yaparım diyor, bir sağdan bir soldan astım diyor. Demek ki iflah olmaz halde.

Ne olursa adalet yerini bulacak? 

Yargılanırlarsa. Müebbet hapiste olmalarını istiyorum.

 

ESKİ DOSTLARIM BRÜTÜS ÇIKTI

 

Bütün bu tavır alışlarınız nedeniyle nasıl bir tepki aldınız?

Tepkiler Ergenekon’la başladı. Arkadaşlarımızı kaybettik. Bir dostluk böyle bitmemeli. Gerçek dostluk da bu değil midir, iki insan farklı fikirlerde olabilir. Tamam, ben yeni faşist biriyle anlaşamam ama dost bildiğim biri MHP’lileşmeye başlarsa da dostumdur, ben de gırgır geçerim ne biçim faşist oldun diye. Bu bile kırıldı malesef. 

Niye taşıyamadı ilişkileri bu keskinleşme?

Demekki insanlar gerçekten demokrat değillermiş, sınanmamışlar demek ki. Ergenekon, Hrant, 367, referandum… turnusol kağıdı oldu, hımm sen de mi Brütüs, diye diye gidiyoruz.

Daha önce birlikte çalıştığınız Fazıl Say o bu konuda çok sert.

Tam zıt fikirlerdeyiz ama Fazıl’ı görsem başımı çevirmem, merhaba derim

Ülkeyi terk etmekten bahsetmişti…

Ben de Hrant bu ülkede yaşamışsa, burada yaşamak boynumuzun borcudur, diyorum.

Trackback URL

  1. 3 Yorum

  2. Yazan:aziz yılmaz Tarih: Ağu 1, 2010 | Reply

    12 yaşındaki Uğur Kaymaz’ı 13 kurşunla vurdular ve failleri meşru müdafaa diye salıverildi! Türkiye’de bir şeyler yolunda gitmiyor ve kimse de umursamıyor hissine kapılıyorsunuz haliyle. Sokaklara çıkıp adalet arayışını sürdürmek, bu insanlar yalnız değil, demek gerekiyor. Herşey doğru düzgün işleseydi ben de daha çok stüdyomda olurdum.

    Bu hisse kapılmamak elde mi?Laiklik elden gidiyor diye Cumhiriyet Mitingleri düzenleyen Ergenekoncuların peşinde solculuk taslayanlar,nedense ne bu vahşete ne de ardından gelen hukuk skandalına en ufak bir ses çıkarmadılar.Bu tipler aydın,feminist,demokrat vs diye ortalıkta gezinmeye devam ediyorlar.

    Solculuğunuz,demokratlığınız nerede kaldı diye sorarlar.Uğur Kaymazlar,Ceylanlar umurlarında mı ki?Şimdi de sımsıkı 12 Eylül cuntasının anayasasına sarılmışlar.Çakma kahramanları Gandi Kemal’le maskelerini cilalayacaklar güya.Ama mızrak artık çuvala sığmıyor.Türkiye halkının,bu asalakları ait oldukları tarih çöplüğüne göndereceği zaman yakındır artık.

    Neyse ki sn.Zeynep Tambay gibi fikir namusuna ihanet etmeyen dürüst insanlar da var memlekette.Yoksa bu ideoloji kaçkınlarıyla yaşamak gerçekten ızdırap verici olurdu.

    Demokrasi adına örnek alınacak,vicdan ve adalet merkezli bir söyleşi olmuş,bizlere ulaşmasında emeği geçen herkese teşekkürler.

  3. Yazan:tayfun_korkut Tarih: Ağu 2, 2010 | Reply

    Evet, AKP belediye başkanlarının tutuklanması, TMK mağduru çocuklar konularında hata yaptı

    AKP diye bir polis karakolu mu var acaba? AKP’nin boyle uzerlerinde ampul rozetleriyle gezen ozel polisleri falan mi var? Neden bu tutuklamalardan AKP sorumlu tutuluyor israrla? Birileri Kurtler uzerinde bu alginin yerlesmesi icin neden ciddi mucadeleler veriyor?

  4. Yazan:tayfun_korkut Tarih: Ağu 2, 2010 | Reply

    Bazilari gokten kafalarina goktasi dusse bunu da AKP’den bilecekler. AKP’nin bircok konuda elinin kolunun bagli oldugunu, ciddi mucadeleler verdigini surekli danistaydan, A.M.’den donen kararlardan da mi anlayamiyorsunuz?

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin