RSS Feed for This Post

Burada başörtülü çalışmıyor

Nagehan Alçı

Üç buçuk ay önceydi. Mart sonu. Ümit Boyner, Fatih Altaylı’nın Teke Tek programına konuk olmuştu. Programda başörtüsü meselesi gündeme geldi. Boyner ‘Son derece ılımlıyım. Başörtüsüne karşı değilim’ minvalinde konuşurken izleyicilerden nokta atışı bir soru düştü Altaylı’nın bilgisayarına: ‘Güzel söylüyorsunuz.. Bir de şunu öğrenelim: Boyner mağazalarında tezgahtarlık yapan başörtülü personel var mı?’

***
Soru karşısında Boyner’in terleyişi o gün bu gündür aklımda. Topu şöyle taca atmıştı Ümit Hanım: Bunu mağazalara sormak lazım. Açıkçası bilmiyorum, bu kurumsal duruşumuzdan mı kaynaklanıyor…
Kısacası ‘başörtülü tezgahtar çalışmıyor’ demeye getirmişti sözü.

***
Başörtülü tezgahtar yalnızca Boyner mağazalarında değil, neredeyse hiçbir alışveriş merkezinde çalışmıyor. Bir süredir İstanbul’daki merkezlere girip çıkıyorum. Tezgahlarda başörtülü kız sayısı yok denecek kadar az. Yalnızca birkaç eşarp satan standda rastladım. Hepsi bu…

***
Bu standlardan biri de Cevahir Alışveriş Merkezi’nin içinde. İki başörtülü, başörtüsü satıyorlar. Ancak öğrendiğim kadarıyla bu işe kabul edilmek için altı ay alışveriş merkezinin yönetiminden onay çıkmasını beklemişler. Altı ay! Dikkat edelim, CEO seçmiyor yönetim, tezgahtar seçiyor! Üstelik büyük olasılıkla başı açık ya da erkek tezgahtar için yönetime bile gidilmiyor. Mağazalar kendi personelini kendi belirliyor.

***
Hadi bu prosedür Akmerkez’de yaşandı diyelim. ‘Sahibinin rengi’ deyip geçilebilir. Ama Cevahir’in kurucusu İbrahim Bey’in muhafazakar kimliği malumunuz. Üstelik merkez kurulurken başörtülü yeğen Ayşe Cevahir adım adım projede yer almıştı. Demek ki ‘başörtü kriteri’ landlord(*) şımarıklığını aşan bir durum.

***
Tam bir ‘glass ceiling’ yaşanıyor bu konuda. Yani camdan duvarlar var başörtülü kızlar ve kadınlar için. Görünmedikleri sürece sorun yok ama vitrinde yer alamıyorlar. Üstleri örtülüyor bir nevi. Büyük olasılıkla tezgahta başörtülü bir kişinin malı sattırmayacağı düşünülüyor.

***
Yıllardır ‘İslamcılar ülkeyi ele geçiriyor’ repliğinin tekrarlandığı yer olduğunu hatırlatırım Türkiye’nin. Bunlar nasıl İslamcılar ise, hala başörtüsü ABD’deki ‘siyah’ ayrımcılığını aşamadı, aşamıyor. Üstelik bir çok Batı ülkesinde büyük bir hukuksal süreç başlatacak uygulamalar sükunet içinde uygulanmaya devam ediliyor.

***
Üniversitelerdeki yasak kabul edilemez ama tek değil… Onun yanında bu ‘görünmez’ yasakları da konuşalım!
(*) mal sahibi
Rica: Bu konu burada bitmez. Devam edeceğim. Lütfen bana gözlem ve görüşlerinizi yazın.

Trackback URL

  1. 10 Yorum

  2. Yazan:Cengiz Cebi Tarih: Ağu 1, 2010 | Reply

    Büyük olasılıkla tezgahta başörtülü bir kişinin malı sattırmayacağı düşünülüyor.

    Bu düşünceye nasıl varılır acaba?

    Ticaret erbabı kolay kolay varmaz bu tür düşüncelere.

    Müşteriler vardırtıyor olmasın?

    Ama tabiki bu düşüncenin yerine göre kısmen de olsa doğru olması başka bir şey, bundan yola çıkarak “örtülü çalıştırmamak” başka bir şey.

    Bir de tersini düşünelim.

    Müşteri çoğunluğunun örtülü vb. olduğu bir muhitte, başörtüsü takmayanları, yani saçı açık olanları işe almayan bir işyeri düşünelim.

    Buna ne demek gerekirdi?

  3. Yazan:Blogcular Tarih: Ağu 1, 2010 | Reply

    sadece işyerlerinde değil dizilerde de yoklar başörtülüler. neden acaba!

  4. Yazan:betül Tarih: Ağu 1, 2010 | Reply

    Halen toplumsal hayatta başörtülü toleransı gelişmiş değil.. Başörtülüler Akmerkez’e, Cevahir’e girmeden önce okullarda, hastanelerde hademe olarak görev yapıyor.. Halen de onlara temizlikçi potansiyeliyle gözüyle bakılıyor.. bu yüzdendir ki jeep’li bir kapalı çok göze batıyor.. ama bunlar başörtülülerin akademik dünyaya (lisans eğitimi vs.) adım atmasıyla çok yakın zamanda aşılacak şeyler..

  5. Yazan:aziz yılmaz Tarih: Ağu 1, 2010 | Reply

    Büyük olasılıkla tezgahta başörtülü bir kişinin malı sattırmayacağı düşünülüyor.

    Böyle bir olasılık yok.Olması için bir neden yok çünkü.Ama müşterilerin olası “beklentileri” düşünülerek bu yönde bir tercih nedeni oluşması muhtemeldir.

    Personel seçiminde böyle bir prensip koymak oğru bir yöntem midir?Elbette hayır.

    Ancak,bunun doğrudan başörtüsüne duyulan antipati ve bunun yarattığı ayrımcılıkla ilgili olduğunu düşünmüyorum.Kuşkusuz kısmi ve dolaylı bir ilinti mümkündür ve dolayısıyla bunun üzerinden bir bağ kurulablir.Ne var ki,asıl belirleyci olan ön kabullerdir.Yani “müşteri beklentisi”nde somutlaşan toplumsal kabullerdir asıl yönlendirici olan.

    Bir örnekle açayım biraz.

    Mesela büyük aliş veriş merkezlerinde dikkat ederseniz hiç dinmeyen müzikler vardır.Ben sanat miziği,halk müziğine pek rastlamadım bu tür mağazalarda.Büyük,küçük olsun,alış veriş mekanlarında çoğunlukla yabancı kaynaklı müzükler revaçtadır.Peki bir Harmandalı,Misket ya da bir bozlak havası çalınsa,mallar mı satılmayacak?Ya da bu miziklerin tercih dışı kalması bu anlamda verimi düşüreceği düşüncesiyle midir?Sanmıyorum.

    Dolayısıyla,zamanla toplum arasında tercih nedeni olabilecek bazı gelenekler oluşuyor.Ya da toplumun belirli beklentileri dikkate alındığından bir takım kalıplaşmış alışkanlıklar oluşuyor.Misal muhafazakar basında başörtüsüyle haber okuyan spiker de çok nadirdir.Varsa da ben rastlamadım.Peki Ümit Boyner’e bu soru soruluyor da neden muhafazakar medya patronuna aynı soru sorulmaz.Demek ki meseleye biraz daha derinden bakılmalı.Şayet Ümit Boyner için kendi mağazalarında başörtülü çalışanın olmayışı bir kusursa,herhalde tv.sinde başörtülü spiker bulundurmayan muhafazakar medya patronları da aynı kusurdan maluldur.Yanılıyor muyum yoksa.

  6. Yazan:Olcayto Tan Haskol Tarih: Ağu 1, 2010 | Reply

    @blogcular

    çok önemli bir tespit bu ülkenin yüzde kaçı başörtülü ve bunların medyada temsil edilme oranı nedir? bir araştırsak arada muazzam bir anormallik çıkar

  7. Yazan:tayfun_korkut Tarih: Ağu 1, 2010 | Reply

    Bunda yasakci kemalist zihniyetin yanisira, yobaz muslumanlarin da payi var. “Kiz kismisi evinde oturur, koca bekler, cocuk yapar” ogretisine tutunmus muhafazakar ailelerin de bu durumda buyuk payi var. Esi calismaya gittigi anda aramaya baslayip, aksama kadar “nerdesin, su anda n’apiyorsun?” diye ikide bir soran kiskanc, “mahalleli esimin calismasina ne diyordur?” acaba diye kara kara dusunen kocanin da bu durumda payi var. Once kizlari basortulu olan kesim kizlarinin disarida calismasi konusunda israrci olacak, kararli bir sekilde mucadele edecek ki, sonunda nihayet bu yasakci direnc kirilacak.

    Ote yandan, basortulu kizlarin da basortusuyle hayatlarina devam etmekle basortusunu atmak arasinda gidip gelip, sonunda basortusuzlugu kabul etmesi ve boylece is bulmasi da basortusune ozgurluk konusunda kararli, guclu bir mucadele verilebilmesini engelliyor. “Haydi kenetlenelim, birbirimizi denetleyelim” dendiginde de birey hurriyetlerine mudahale edilmis oluyor. Asagi tukursen sakal, yukari tukursen biyik. Bir acayip problemdir gidiyor boyle…

  8. Yazan:beytullah emrah Tarih: Ağu 1, 2010 | Reply

    ama bunlar başörtülülerin akademik dünyaya (lisans eğitimi vs.) adım atmasıyla çok yakın zamanda aşılacak şeyler..

    “çok yakın zaman” derken? bu adım nasıl atılacakmış merak ettim ben… yasağın kalkacağına dair bir duyum mu aldınız?

    bu konuda sistemin geri adım atabileceği tek yer, özel üniversiteler olacaktır. bu da çözüm değil. nitekim özel üniversiteye gönderecek kadar durumu iyi olan aileler kızlarını yurtdışında yada şimdiki konjonktör gereği nispeten serbestlik olan üniversitelere gönderiyorlar…

    ama sizin dediğiniz gibi bir durum yada çözüm ortaya çıkmış değil…

  9. Yazan:Cengiz Cebi Tarih: Ağu 2, 2010 | Reply

    bu konuda sistemin geri adım atabileceği tek yer…

    Sistem?

    “Herkes biliyor ne olduğunu”ya düşmeden gerçekten nedir bu ‘Sistem’?

    Bana Ahmet’in kafasında Mehmet eliyle oluşturulmuş bir ‘öcü’ gibi geliyor.

    Öcüler bildiğimiz üzere gizemli şeyler.

    Bir şey yapamazsınız onlara.

    Yapacağınız şey onların ‘gazabından’ sakınmaktır.

    Ama yapılabilecek daha akıllıca bir şey var:

    “Yerim senin öcünü” diyerek gülüp geçmek.

    Ülkede özgüven sahibi olmayan ve dolayısıyla da kendini kimi çok bilmişlere ve onların öcülü masallarına kaptırmış milyonlarca vatandaşımız var.

    Bunları ne kadar hızlı eğitirsek bunların beslediği ahlaksızlardan da o kadar hızlı kurtuluruz.

  10. Yazan:Umit Erdal Tarih: Ağu 2, 2010 | Reply

    Ben bu sorunun tamamen algıyla ilgili olduğunu, bu yüzden çok hızlı bir şekilde bir gün çözüleceğine inanıyorum. Anayasa Mahkemesinin yapısı referandumdan sonra değişirse, meclis yeniden başörtüsüyle ilgili üniversitelerde özgürlük yasasını geçirirse, birçok kişide şu an varolan gizli yasakçı tavır, bir anda kaybolacaktır, diye inanıyorum ve umut ediyorum.

    Sorun şu ki, insanların çoğunluğu, kendi adlarına düşünmüyor. Devletin veya başka bir otoritenin koyduğu yasaklara, otomatik bir şekilde itaat ediyor. Aslında sivil itaatsizlik kültürü yaygınlaşsa, başörtüsü sorununu hiç yaşamazdık bile, Anayasa Mahkemesi ne derse desin. Ama itaatsizlik seçeneği çoğu insanın zihninde bile giremediğinden, devletin yasakları kaldırmasını bekliyoruz.

  11. Yazan:özlem Tarih: Ağu 2, 2010 | Reply

    Sivil itaatsizlik Ali Nesin in gündemine girmiş:)
    http://www.haber7.com//haber/20100723/Prof-Ali-Nesinin-turban-sorunu-cozumu.php

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin