RSS Feed for This Post

Cemaat’ten korkanlar klübü

… Müslüman görünüp Müslüman’a tuzak kuranlar üzerine okumak için…

 

fethullah-gulen-kapak Gülen Cemaati’nin durumu iç dinamiklerinden mi kaynaklanıyor?Gülen Cemaati’nin durumu iç dinamiklerinden mi kaynaklanıyor? Münâfıkûn ve Siyaset-i Nebevî aforizmalarıMünâfıkûn ve Siyaset-i Nebevî aforizmaları seksenli yıllarda cemaat henüz askeri helikopterden kendi vatandaşına sıkacak güce ulaşamamıştıSeksenli yıllarda cemaat henüz askeri helikopterden kendi vatandaşına sıkacak güce ulaşamamıştı

Fethullah Gülen’i yi bilirdik

(Son güncelleme: Üçüncü sürüm, 28 Ocak 2014)

Türkçe Olimpiyatlarını ve Türk okullarını sevmiştik. Gözü yaşlı vaizin Amerika’da yaşamasına alışmıştık. 1980 öncesinde komünizme karşı CIA ile işbirliği yapmasına “taktik” demiştik. Fethullah Gülen aleyhine açılan davalardan birinin iddianamesinde“pozitivist felsefeye karşı olmak” ile suçlanıyordu. Biz de karşıydık pozitivizme. “Aferin” dedik, “bizdensin”.

Bugün gerçek şu ki Fethullah Bey’in ekibi manşetle, kasetle hükümet devirmeye çalışan, yalan haberle Türkiye’yi ve Müslümanları sürekli zora sokan çirkin insanların tahakkümü altında. Bizim sevdiğimiz, güvendiğimiz “küçük eller” ise koyun sürüsü gibi suskun. Medyada, devlet kurumlarında, emniyet ve adaletin içinde çeteleşme, ergenekonlaşma var. Gülen cemaati dünya ile uğraşmaktan ahirete vakit ayıramıyor. Gülen cemaati bir cemaatten başka herşeye benziyor.

Kitabın ilk yarısında Fethullah Bey’i ve ekibini öven, yapılan iyi işleri savunan, destekleyen makaleler bulacaksınız. Bugün yaşadıklarımızla birlikte değerlendirince can acıtan bir soru kendini dayatıyor bize: Fethullah Gülen ve kurmayları bizi baştan beri kandırdı mı? Yoksa “küçük eller” dediğimiz masum insanların  güzel teşkilâtı sonradan mı kokuştu? Kitabı buradan indirebilirsiniz.

kapak_kitap_capulcular 71 kitap indirin72 kitap indirin Münâfıkûn ve Siyaset-i Nebevî aforizmalarıMünâfıkûn ve Siyaset-i Nebevî aforizmaları seksenli yıllarda cemaat henüz askeri helikopterden kendi vatandaşına sıkacak güce ulaşamamıştıSeksenli yıllarda cemaat henüz askeri helikopterden kendi vatandaşına sıkacak güce ulaşamamıştıÇapulcular” ne istiyor?

Genel seçimler yaklaşırken başladı Taksim Gezi Parkı olayları. İnsanlar öldü, yaralananlar, tutuklananlar oldu. Taksim’deki sanat galerileri bile yağmalandı. Maddî zarar büyük: Yakılan otobüsler, özel araçlar, iş yerleri. Ancak hâlâ isyancıların ne istediğini bilmiyoruz. Taksim Dayanışma Grubu’ndan çelişkili açıklamalar geliyor. Polisi ya da göstericileri suçlamadan önce şunu bilmek gerekiyor: “Çapulcular” ne istiyor? Daha fazla demokrasi? Sosyalizm? Devrim? Darbe? Elinizdeki e-kitap bu sorulara cevap arıyor. Buradan indirebilirsiniz.

Kaybedenler Klübü: Anti-demokratik bir muhalefetin kısa tarihi

71 kitap indirin72 kitap indirin Münâfıkûn ve Siyaset-i Nebevî aforizmalarıMünâfıkûn ve Siyaset-i Nebevî aforizmaları seksenli yıllarda cemaat henüz askeri helikopterden kendi vatandaşına sıkacak güce ulaşamamıştıSeksenli yıllarda cemaat henüz askeri helikopterden kendi vatandaşına sıkacak güce ulaşamamıştıT.C. kurulurken Hitler, Mussolini ve Stalin başrolleri paylaşıyordu. İki dünya savaşının ortalığı kasıp kavurduğu o korkunç yıllarda “bizim” Cumhuriyet gazetesi’nin faşizme ve faşistlere övgüler yağdırması bir rastlantı mıdır? Kemalistlerin ilâhı olan Atatürk’ün emriyle 80.000 Alevî Kürd’ün Dersim’de katledilmesi, Kur’an’ın, ezanın yasaklanması, imamların, alimlerin idam edilmesi, Kürtleri, Hristiyanları ve Yahudileri hedef alan zulümler de yine Atatürk ve onu ilahlaştıranlar tarafından yapılmadı mı?

Bu ağır mirasa sahip bir CHP ve Türk solu şimdilerde “İslâmî” olduğu iddia edilen bir cemaat ile, Fethullah Gülen’in ekibiyle ittifak içinde. Yobaz laiklerin, yasakların kurbanı olduklarını, baskı gördüklerini iddia ediyor bu insanlar. Ama bir yandan da alenen İslâm düşmanlığı yapan her türlü harekete hatta İsrail’e bile destek vermekten çekinmiyorlar. Tuttukları yol İslâm’dan daha çok bir ideolojiye benziyor: Gülenizm. Millî istihbarattan dershanelere, dış politikadan bankalara kadar her konuda dertleri var. Ama Filistin’de, Doğu Türkistan’da, Irak’ta, Suriye’de, Arakan’da zulüm gören Müslümanları dert etmiyorlar. Acayip…

Türk solu, CHP ve Fethullah Bey… Nereden geldiler? Nereye gidiyorlar? Elinizdeki bu kitap meseleyi tarihsel bir perspektifte ele almayı amaçlıyor.Buradan indirebilirsiniz.

… Darbeler, Kemalcilik ve Atatürkizm üzerine e-kitap…

Hükümeti devirmek isteyen birileri mi var?

Hükümeti_devirmek_kapak Ücretsiz kitap indirin74 kitap indirin Darbeye direnmek neden önemlidir? Direnmezsek ne olur?Darbeye direnmek neden önemlidir? Direnmezsek ne olur? seksenli yıllarda cemaat henüz askeri helikopterden kendi vatandaşına sıkacak güce ulaşamamıştıSeksenli yıllarda cemaat henüz askeri helikopterden kendi vatandaşına sıkacak güce ulaşamamıştı4 Türk bankası çalışanlarını sömürmek, tüketiciyi kandırmak ve haksız rekabetten dolayı çok ağır cezalar yediler. Hemen ardından Türkiye tarihin en büyük anti-kapitalist ayaklanmasını yaşadık. Göstericiler “Sosyalist Türkiye” ve “yaşasın devrim” sloganları atarak orak-çekiçli pankartlar, Deniz Gezmiş posterleri taşıdılar. Tuhaf olan ise bazı bankaların ve holdinglerin bu ayaklanmaya destek olmasıydı. Anti-kapitalist göstericiler 20 gün boyunca İstanbul’un en lüks otellerinden birinde bedava kaldılar. Tuhaflıklar bununla da bitmedi. CNN, BBC, Reuters ve daha bir çok medya kuruluşu bir kaç sene önce, üstelik yabancı ülkelerde çekilmiş yaralı ve ölülerin  fotoğraflarını “Türkiye” diyerek servis etti. Tayyip Erdoğan’a destek için toplanan AKP’lilerin fotoğrafı CNN tarafından kazayla(?) “Ayaklanmış Protestocular” olarak yayınlandı.

Dünyada da tuhaf şeyler oldu:

  • Türkiye ile neredeyse aynı anda Brezilya’da bir halk(?) ayaklanması başladı.
  • Georges Soros’a ait ekonomi gazeteleri Çin ekonomisi hakkında aşırı kötümser haberler yaydılar.

“Kazalar” bu kadar çoğalınca insanlar ister istemez bazı şeyleri sorguluyor:

  • Türk bankaları neden sermaye düşmanı, anti-kapitalist bir ayaklanmaya destek oldu?
  • Acaba 2008 krizinden sonra kan kaybeden ABD ve Avrupa kaçan sermayeyi geri  çekmeye mi çalışıyor?
  • Brezilya, Çin ve Türkiye Avrupa ve ABD’deki yatırımları çekmenin cezasını mı ödüyor?

Elinizdeki kitap bu sorulara ve darbe iddialarına cevap arıyor. Buradan indirebilirsiniz.

Kemalizm ve darbe: Halka rağmen halkı yönetmekKemalizm ve darbe: Halka rağmen halkı yönetmek Son sınavda 3 doğru 1 yanlışı götürdü Darbeye direnmek neden önemlidir? Direnmezsek ne olur?Darbeye direnmek neden önemlidir? Direnmezsek ne olur? seksenli yıllarda cemaat henüz askeri helikopterden kendi vatandaşına sıkacak güce ulaşamamıştıSeksenli yıllarda cemaat henüz askeri helikopterden kendi vatandaşına sıkacak güce ulaşamamıştıKendi ülkesini işgal eden ordu

Hiç bir yeri işgal edemeyen ordular kendi ülkelerini işgal ederler. Çünkü bir ordunun ayakta durması için insan emeği ve maddî destek gereklidir. Beceriksiz ordular disiplinsiz olduklarındanYABANCI DÜŞMAN ile savaşamazlar. Kolayca yenebilecekleriİÇ DÜŞMANLAR uydururlar ve bu bahane ile kendi ülkelerini işgal ederler. Başbakan asarlar. Milletvekillerini hapse atarlar. Korumakla yükümlü oldukları halkı işkenceler altında inletirler. İşgalciler kimseye hesap vermezler. Halkın isyan etmesine engel olmak için “etrafımız düşmanla çevrili” diyerek KORKU PROPAGANDASI yaparlar. Eleştirilerden uzak kalmak için farklı inançlardan ve kültürlerden olan insanların birbirine düşman olması da bu eşkiyaların işine gelir. Bu sebeple terörü destekleyebilir hatta teröristlere silah ve para yardımında bulunabilirler. Okuyacağınız kitap kendi ülkesini işgal etmiş bir ordunun kısa tarihidir. Buradan indirebilirsiniz.

Tarih şaşırmaktır

Kemalizm ve darbe: Halka rağmen halkı yönetmekKemalizm ve darbe: Halka rağmen halkı yönetmek Son sınavda 3 doğru 1 yanlışı götürdü Darbeye direnmek neden önemlidir? Direnmezsek ne olur?Darbeye direnmek neden önemlidir? Direnmezsek ne olur? seksenli yıllarda cemaat henüz askeri helikopterden kendi vatandaşına sıkacak güce ulaşamamıştıSeksenli yıllarda cemaat henüz askeri helikopterden kendi vatandaşına sıkacak güce ulaşamamıştıEvet… Tarih şaşırmaktır. Atatürk’e şaşırmak, Kürtlere şaşırmak, Lozan’a şaşırmaktır. Geçmişe hayret edip bugüne eleştirel bakabilmek, yarını hazırlamaktır Tarih. Geçmişe değil geleceğe dönüktür amacı. Özetle siyasî bir propaganda aygıtı değildir. Gaz vermek, “Asker millet” üretmek, atalarımızla gurur duymak için tarih araştırılmaz. Eğer resmî tarihin beyin yıkamasından bıktıysanız bu kitap ilginizi çekecektir…Buradan indirebilirsiniz.  

Kemalizm ve darbe: Halka rağmen halkı yönetmekKemalizm ve darbe: Halka rağmen halkı yönetmek Son sınavda 3 doğru 1 yanlışı götürdü Darbeye direnmek neden önemlidir? Direnmezsek ne olur?Darbeye direnmek neden önemlidir? Direnmezsek ne olur? seksenli yıllarda cemaat henüz askeri helikopterden kendi vatandaşına sıkacak güce ulaşamamıştıSeksenli yıllarda cemaat henüz askeri helikopterden kendi vatandaşına sıkacak güce ulaşamamıştıAlaturka Laiklik: “Beni bir bir sen anladın, sen de yanlış anladın!”

Türkiye Cumhuriyeti’nde Alevîlere zorla Sünnî İslâm öğretilirken Sünnîlerin başörtüsü devlet dairelerinde yasaktı. Türk Ordusu’nun istihbaratı camileri ve namaz kılanları fişliyordu. Hristiyan Ermenilerin ne kiliseleri, ne yetimhaneleri ne de cemaat lideri seçimleri özgürce yapılamıyordu. Rumların ruhban okulları özgür değildi. Yahudiler diğer gayrı Müslimler gibi askerde ayrımcılığa uğruyordu. Ateistlerin kitapları, internet siteleri yasaklanabiliyor, kapatılabiliyordu. Gayrı Müslimlerin alın teriyle biriktirdikleri vakıf malları 1970′lerde gasp edildi, daha yeni geri verildi. Sahi Laiklik neye yarıyor? Bu kitap son yıllarda Türkiye’nin gündemine gelen, birbirinden ayrı gibi duran ama çekirdeğinde Yobaz Laiklik Meselesini barındıran konuları ele alıyor.Buradan indirebilirsiniz.  

Kadın hakları ve Kemalizm

Kemalizm ve darbe: Halka rağmen halkı yönetmekKemalizm ve darbe: Halka rağmen halkı yönetmek Son sınavda 3 doğru 1 yanlışı götürdü Darbeye direnmek neden önemlidir? Direnmezsek ne olur?Darbeye direnmek neden önemlidir? Direnmezsek ne olur? seksenli yıllarda cemaat henüz askeri helikopterden kendi vatandaşına sıkacak güce ulaşamamıştıSeksenli yıllarda cemaat henüz askeri helikopterden kendi vatandaşına sıkacak güce ulaşamamıştı

“Kemalizm Türk kadınına özgürlük verdi” gibi sloganlarla düşünmeye daha doğrusu ezberlemeye itildiği için sık sık şaşırmaya mahkûm bir kuşak bizimki. Tarihi, belgeleri, siyasî söylemleri ve sloganları aklın imtihanına tabi tutan herkes hayretler içinde kalıyor. “İyi de biz bunu bunca sene nasıl yuttuk?” diye sormaktan alamıyoruz kendimizi. Kemalist düşüncenin, çağdaşlığın ve Atatürk devrimlerinin yılmaz bekçisi “çağdaş Türk kadını’nın sesi” Cumhuriyet Gazetesi’nin başyazarı olan Yunus Nadi kadınların siyasete atılmasına nasıl tepki vermiş meselâ? “Havva’nın kızları, Meclis’e girip yılın manto modasını tartışacak” Kadınlar Halk Fırkası kapatılınca yerine Türk Kadınlar Birliği kurulmuş. O da kapatılınca Cumhuriyet Gazetesi’nde şu başlık atılmış: “Türk Kadınlar Birliği kapatıldı, fesat çıkaran hatun kişilere haddi bildirildi.” Derin Düşünce Fikir Platformu yakasını resmî tarihten kurtarmak isteyen okurlarına ezber bozan bir kitap öneriyor : Kadın hakları ve Kemalizm ilişkisine alternatif bir bakış

Trackback URL

  1. 33 Yorum

  2. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Eki 14, 2010 | Reply

    En basit şekliyle örneklemem gerekirse, Cemaat, başörtüsü sorununda, yahut çok cüzi maaşlar ile çok yoğun çalışmalar talep ettiği bireylerinin elinden aldığı örtüsünün, vaktinin, emeğinin karşılığında, eline ‘ hizmet ‘ kelimesiyle ifade ettiği, Allah’ın rızasını verdiği için, bu denli başarılı olabiliyor. İşte o tutkalın, örneklemesi budur. İşte bu tutkal bu nedenle bu denli tutkun olabiliyor, hem anlamayanlara, hem de anlamakta zorluk çekenlere izahımdır.

    Bu kadar basit. “Hizmet” sihirli sözcük. Cemaatle dirsek teması olanlara bile bulaşıyor bu haslet. İşyerinde iki işçi her gün beni Zaman gazetesi abonesi yapmak için dil döküyor. İkisi de cemaatten değil halbuki, biliyorum. Birisi yakın zamana kadar ülkücüydü.
    Bir “hizmet” hedefi gösterilmesi insanların hayatını farklılaştırıyor, insanlar ülkesi ve dini için iyi bir şey yapmanın hazzını yaşıyor. Birçoğunun önüne hiçbir zaman böyle bir hedef konulmamıştı. Cemaati güçlü yapan bu. Çünkü fedakarlık da hizmetin bir parçası. İnsanlar bununla onur kazanıyorlar. Bu takdire değer…

  3. Yazan:selim sanıver Tarih: Eki 14, 2010 | Reply

    Kıtabı söyle bir gözden geçirdim.Bazı sahifelerini bir kaç kez okudum.Aslında kitap bir meslek mensubunun yaşamını anlatan,meslek yaşamında gördüğü,yaşadığı anılarından bahsetiyor.Genç meslek mensuplarının bu tecrubelerden yararlanması açısından fevkalade yararlı olur düşünsesindeyim.Yazar bazı pişmanlıklarını ,bazı yanlışlıklarını cesurca dile getiriyor.Buraya kadar doğru.
    Lakin kitabın son kısmı cemaatlere ayrılmış.Özellikle bir cemaatttem sürekli bahsetiyor.Bu cemaat mensuplarının emniyeti özellikle istihbarat Dairesi Başkanlığını ele geçirdiğini ,burada elde edilen bilgi ve belgelerin cemaate karşı olanların aleyhinde kullanıldığı hatta bunlara karşı atıldığı ve komplo kurulduğu ve bu cemmata mensup kişilerin kendi amirlerinden değil cemaatın imamı sayılan bir kişiden emir aldığını alenen söylüyor.Bu iddialarını hiç bir belgeye,somut delile ve inandırıcı beyanlara dayandıramıyor ve yalnızca öyle olduğundan kesinlikle eminim diyor.İşte burada tereddütler başlıyor.Hanefi AVCI bir kurumun başında yetkili biri.Orada çalışanlar bir cemaate mensup.Cemaatin lehinde çalışıyorlar,cemaatten emir alıyorlar ve hizmetleri bu şekilde yürütülüyorlar.Peki siz amir olarak buna nasıl mani olmuyorsunuz.Bu şahıslar sizin memurunuz değil mi? Hiç mi yanlış uygulamalarını yakalayamatınız.?Hiç bir somut belgeniz yok,hiç bir isim zikredemiyorsunuz.Hiç bir işlemi örnek gösteremiyorsunuz.Ya ne yapıyorsunuz.Zanla suçluyorsunuz.Cemaat yaptı deyip işin içinden çıkıyorsunuz.Buna bal gibi iftira derler.İspat edemeyen müfteridir.

  4. Yazan:Neşe G Tarih: Eki 14, 2010 | Reply

    Çok güzel özetlemişsiniz
    Kendi derin yapılarını önemsiz gösterip hedefe başkalarını koymaya çalışıyorlar ama nafile!!

  5. Yazan:oturanboga Tarih: Eki 14, 2010 | Reply

    Fetullah Gülen’in bir videosun izledim facebookda. Bir okul için arazi satın alınmış orayı geziyorlar. Anlattığına göre Hasan Basri, İmam Ebu Hanefi, ve Hz. Mevlana onları bizzat okul arazisinde, bir yaz günü dolaşırken gelip ziyaret ediyorlar. ” Ne büyük sevap işlediniz” diyorlar. El insaf bu üç yüce zatın hiç işi yok gökten bir okul arazisi ve krokisi için inecekler. Bu cematin başındaki insandan bunu duydum. İnsanlar bunlara inanıyorlar. Böyle basit yalanlara inanlar, inanmak ihtiyacında olanlar, ahlayıp vahlayıp camide feryad edenler nelere inanmazlar.

    Hizmet iyi güzelde neye, kime?

  6. Yazan:MY Tarih: Eki 14, 2010 | Reply

    “Böyle basit yalanlara inanlar, inanmak ihtiyacında olanlar, ahlayıp vahlayıp camide feryad edenler nelere inanmazlar.”(Oturanboga)

    Hirant Dink öldürüldügü zaman da kimileri “o zaten Ermeni” demislerdi. Ergenekon terör örgütü üzerindeki baskiyi azaltmak için Gülen CEmaatine çullaniyor, siz de “eh onlar zaten gülenci” mi diyorsunuz?

    Üstelik sanki niyet okuyorsunuz. Söze karsi söz…

    Hiç biri digerinden daha agir degil. Hiç biri ötekinin sözünden daha degerli degil. Siz insanlarin kalbinin içinde degilsiniz ki.

    Eyleme bakalim. Okul açmak darbe yapmak gibi bir suç mudur?

    Hukuken bir mesele var mi ortada?

    ALLAH rizasi için ya da “Karl Marx’in hatiri” için okul açmanin ne zarari var?

    Diger yanda Ergenekon Terör Örgütü var. Okudugunuz yazi da bunu, bu anormalligi isaret ediyor zaten. Bir asimetri var ortada.

    iskence yapan, askeri okuldaki kiz ögrencilere zorla fuhus yaptiran, darbe planlayan bir terör örgütü var. Bunu bir cemaatin siyasi rakibi gibi göstermeye çalisiyorlar.

    Ergenekon bize sormadan kanimizi emmeye devam ediyor. Siz hâlâ Gülen’in inançlarini tartismaya kalkiyorsunuz. Garipsedim yani 🙁

  7. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Eki 14, 2010 | Reply

    oturanboga,

    Bir de Ergenekon’un, Jitem’in, faili meçhullerin olmadığına inananlar var. Bunlar, Atalarının kendilerine bulutlar arasından baktığına inanıyor, Damal dağında silüetini ziyaret edip hacı oluyor ve mesela 100 sene sonrayı görecek ileri görüşlülükte olduğuna ve her sözünde hikmet bulunduğuna inanıyorlar. Her fırsatta mezarına gidip çaput bağlamıyorlar ama çelenk bırakıyorlar, saygısızlık olmasın diye kıçlarını dönmüyorlar mevtaya. Sonra biz kaç kişiyiz diye site açıp kelle sayıyorlar. Azımsanamayacak kadar da çoklar.
    Bunlar hakkında ne düşünüyorsunuz?

  8. Yazan:oturanboga Tarih: Eki 14, 2010 | Reply

    Söylediğim gayet basit bir şey : Okula yardım toplamak için yalan söyleniyor diyorum. Videonun adresi http://kurannuru.wordpress.com/ . Bunun niyet okumakla ne alakası var. Söylenen şeye inanırsınız ya da inanmazsınız. Aklı mantığı olan, biraz din bilgisi olan biri buna güler geçer.

    Bunu hemen ergenekona-jiteme yoka hıranta bağlamanın konuyla bir ilgisi yok. Fakat nedense bu ezber üzerinden savunmaya geçmeniz beni şaşırtmadı dersem yalan olmaz. Aynı ezberi söyleye söyleye için boşaltınız.

    Bunun basit bir savunması var. Ben inanıyorum hocaya dersiniz, okul arazisi için bu zaatler gelmiştir dersiniz. Videoyu siteye ben yerleştirmedim, kendi cemati yerleştirmiş. Seyredin siz karar verin.

  9. Yazan:oturanboga Tarih: Eki 14, 2010 | Reply

    MY ve Ekrem Senai
    Videoyu seyretikten sonra Hasan Basri, Ebu Hanife, Hz. Mevlana hocanın dediği gibi gelmiştir diyebiliyorsanız ya da sadece evet biz hocaya inanıyoruz diyorsanız bizim için yeterli. Lafı dolandırmanıza gerek yok.

    İşi iddiaya bindirmek işimiz değil. Sizin dininiz size – bizimki bize.

  10. Yazan:MY Tarih: Eki 14, 2010 | Reply

    “Fakat nedense bu ezber üzerinden savunmaya geçmeniz beni şaşırtmadı ” (Oturanboga)

    Ben sizi makaleleri okuyan, fikirler üzerinde düsünen bir yorumcu zannetmistim, yanilmisim.

    Gülen’in adini görünce otomatik refleks vermissiniz, EZBER eksenli elestirinizi size iade ediyorum. “Takkesinin rengini sevmiyorum” deseydiniz bu kadar kiymeti olurdu herhalde.

    Makale ne anlatiyor, siz ise ne kadar kopuksunuz anlatilanlardan.

    zahmet olacak ama bir dahaki sefere yorum yazmadan önce makaleleri de okusaniz iyi olacak, sonradan konu dagilabiliyor ama “AH Gülen’in adini gördüm, haydi çakayim bir video, ehi ehi” tipi yorumlarin hiç bir kiymeti olmuyor. Sizden sonra biri “ne mutlu Türk’üm diyene” yazar, beriki “en büyük fenerbahçe” der. Geyik bile degil bu. Kopuk kopuk laflar, bir miriliti gibi…

    ilan panosuna çevirmeyelim yorum sayfalarini. Makaleyi okuyun, anlayin, tepki verin, sonraki sizi elestirsin, vs.

    I LOVE GÜLEN yazmak kadar video vs koymanin da anlami yok. Gülen ile ayni inanci paylasmiyorsunuz ve/veya onun sözlerine inanmiyorsunuz. Bunu anladik. isteyen istedigine inanir. Konumuzla alakasi yok bunun.

    Sizin makale hakkinda söyleyecek sözünüz yok mudur? Olumlu/olumsuz bir fikir, bir elestiri? Farkli bir bakis açisi? Yaziyi tamamlayacak, zenginlestirecek, akil ürünü seyler demek istiyorum.

  11. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Eki 14, 2010 | Reply

    Videoyu şu anda seyretme imkanım yok. Ama cemaatte böyle olağanüstü hikayelerin anlatıldığını tahmin edebiliyorum. Fethullah Gülen’i Mehdi olarak görenler de var. Şeyh uçurmaz, mürid uçurur derler. Her yerde böyle olağanüstülüklere inanan insanlar olur, çok da yadırganacak şeyler değildir. Bunları tutup hiçbir şeye delil olarak gösteremezsiniz.

  12. Yazan:MY Tarih: Eki 14, 2010 | Reply

    “Hasan Basri, Ebu Hanife, Hz. Mevlana hocanın dediği gibi gelmiştir diyebiliyorsanız ya da sadece evet biz hocaya inanıyoruz diyorsanız bizim için yeterli. Lafı dolandırmanıza gerek yok. “

    Yaw Ergenekon’u unutturmak için esas sizin lafi dolandirmaniza gerek yok. Desenize açikça “ben Ergenekonculari seviyorum, onlar haklidir” diye.

    Evet, sizin dininiz sizin olsun. Bu kadar kaz çevirme görmemistim son zamanlarda. Konuyla ilgili fikir üretme imkaniniz yok mu gerçekten?

  13. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Eki 14, 2010 | Reply

    Bir de, böyle hikayelere inanan, ahlayıp vahlayıp camide feryad eden saf insanlardan oluşan bu cemaatten neden bu kadar korkuyorsunuz ki?
    Sizin anlattığınız her yeri ele geçiren, her yere adam yerleştiren korkunç cemaatin profiline pek uymuyor gibi geldi. 🙂

  14. Yazan:oturanboga Tarih: Eki 14, 2010 | Reply

    Sayın MY

    Zaman üzerine, Gazali üzerine yazılarınızı takip ediyoruz, gayretli, sabırlı çalışmalar. Bir yere varabilme potansiyeli taşıyorlar Keşke sadece onları yazsanız. Bunlara zaten yorum yazıyoruz. Siyası yazılarda ise eleştiriye açık değilsiniz. Onun için kusura bakmayın onları okumuyoruz. Yukarıdaki yazıyada bir katkımız aynı nedenle yok. Bu yazıya yazmamızın nedeni farklı düşünen insanlarında olduğunu bildirmek içindir.

  15. Yazan:oturanboga Tarih: Eki 14, 2010 | Reply

    Ergenokon mevzuunun sormuşsunuz. Ergenekondan içeride yatanların çoğunun Hanefi Avcının iddia ettiği gibi cemaat operasyonuyla içeri alındıklarını düşünüyoruz. İçlerinde suça bulaşmışlar yok mu? Vardır. Ama kanatimiz bunun küçük bir bölüm olduğudur.

    Ergeneokcuları seviyormuyuz? Mustafa Balbayı seviyoruz, Tuncay Özkanı sevmiyoruz ama davasına sadakatine saygımız var. Diğerlerinin çoğunu tanımıyoruz.

    Askeri ise severiz her zaman bir sempatimiz vardır. Hayatını ideali için ortaya koyabilen insana saygı duyarız. Suçluları varsa cezalarını çekerler. Ama bu linç ortamında hukuğun gerçekleşeceğine inanmıyoruz

    Telefon dinleyenleri, özel hayatları basına servis edenleri, bunları yazanları sevmiyoruz. Bunların şirk işlediklerine inanıyoruz. Kendilerini Tanrı yerine koyup insanları cezalandırmaya teşebüs ettiklerini düşünüyoruz. Bu konuda kaynağımız Gazali.

    Biz de bunlara inanıyoruz..

  16. Yazan:MY Tarih: Eki 14, 2010 | Reply

    “Kendilerini Tanrı yerine koyup insanları cezalandırmaya teşebüs ettiklerini düşünüyoruz. Bu konuda kaynağımız Gazali. Biz de bunlara inanıyoruz..”(Oturanboga)

    Eyv. Kaynak iyi olunca yolunu sasirmaz insan genelde.

    Gülenci ya da Ermeni olma suçundan(!) insanlara hücum edilince tepem atiyor, yoksa elestiriye kapali degilim. Siz adamin aglamasiyla, mânâlari, yakazasiyla dalga geçince elbette niyet okuma gördüm.

    Ben o zaman size El-munkizu Min-ad-dalâl (Hz Gazâlî)‘den bir seyler hatirlatayim, insanlarin NE yaptiklarini elestirin, NE OLDUKLARINI degil. O zaman görürsünüz ne kadar kolay benimle tartismak.

    “Niyet okuma, yaftalama, insanların sözüne veya ameline değil “ne olduğuna” bakma konusunda Hz. Gazâlî’nin sözleri:

    “Hak olan ve bâtıl olan sözleri birbirinden ayırmadan hepsini red etmek, aklı za’îf olanların âdetidir. Böyle kimseler, hakkı kişi ile tanırlar, kişiyi hak ile değil. Akllı olan kimse, bu husûsda hazret-i Alînin “radıyallahü anh” şu sözüne uyar: “Hakkı kişi ile bilemezsin. Önce hakkı bil, sonra hak ehlini tanırsın.” O hâlde akllı kimse, önce doğruyu tanır, sonra söylenen söze bakar. O söz hak ise, kabûl eder. O sözü söyleyen, ister bozuk düşünceli, ister doğru düşünceli olsun. Hattâ akllı kimse, doğru olanı sapık düşüncelilerin sözleri arasından alıp, çıkarmaya çalışır. Çünki bilir ki, altının çıkdığı yer toprakdır. Bir sarrafın kendi bilgisine güveni olduğu müddetce, hâlis altını kalp [sahte] paradan ayırmasının hiçbir zararı düşünülemez. Kalpazanla alış-verişde ancak köylü (sarraf olmayan) zarar görür. Sarrafa bir zarar gelmez. Deniz kıyısında dolaşmak, yüzme bilmeyenlere yasaklanır, mahâretli yüzücülere değil.”

  17. Yazan:benissimo Tarih: Eki 14, 2010 | Reply

    saat yedibuçuk, sevdiğim diziye daha yarım saat var. arayı nasıl doldururum diye düşünürken, oturanboganın yaptığı bir hatayı gördüm ve “işte bir meşguliyet fırsatı” diyerek mutlu oldum.

    sözkonusu vaazda hz. mevlana, imamı azam muhtemel okul arazisine gelmiyorlar. orda fethullah hoca, yakın bir talebesinin rüyasını anlatıyor. iyi dinleyin.

    iyi de ben bunu 1 dakikada yazdım, şimdi 29 dakika napıcam ki?:-(

  18. Yazan:oturanboga Tarih: Eki 14, 2010 | Reply

    MY – internetin böyle sıkıntılı halleri var. Yazıyı dalga geçen bir hal ile yazmadım. Bence bu üzücü bir durum. Bizde yarattığı etki şaşkınlık ve üzüntü oldu. Ağlayan, ağlamaya çalışan insana bir şey diyemem. Burda kural şudur bildiğim böyle ortamlarda cezbe/yakaza içe akıtılır. Kaldıramıyan olur. Ağlamaya çalışılınır da cezebnin takildine kızılır. Benin fikrim, duyduklarım, ikisini ayırmak yolunda olduğudur. Birinde şuurlu bir hâl var, birinde şuursuz bir hâl. Şuursuz bir halin taklidini yapmak yakışıksız olur. Bu yüzden hüzünlü oturan, ağlamaya çalışanları hoş görebiliriz. Lakin cezbede bir yerde bir razılığın neticesi, lutfun neticesi olduğundan taklidi doğru olmaz herhalde. Çünkü varlığı diğer insanlarda bir Allahın sevdiği kul izlenimi uyandıracaktır.
    Doğrusunu Allah bilir

  19. Yazan:hasret Tarih: Eki 14, 2010 | Reply

    hizmet ‘ kelimesiyle ifade ettiği, Allah’ın rızasını verdiği için, bu denli başarılı olabiliyor. İşte o tutkalın, örneklemesi budur.

    Merak edeyrım da bu tutkalı kullanmayan dini bir harfeket yada din üzerinden dünyalık kazanmya çalışanların başka bir çaresi varmıdır.
    sonuçta Peygamberin yaptığı gibi Allah’ın rızası doğrultusunda bir hedefe yönlendşirmeye çalışıyorlar…bunun kimi adına cihad der kimi hizmet kimi himmet kimi ne verirsen elinle yada Allah rızası için bir sadaka der…Bir şekilde insanların gönlünü kazanmaya hayra sevke çalışır.. bence muvaffakiyeti bu tür laflarda değil kalpte niyette samimiyet ve inayette aramak lazım ..

    Bu arada Hanefi Avcı’ya yıllarca Fethullahçı diyenler var…ve buna da hiç ses çıkarmayan belki de rantını yiyen Hanefi Avcı da neden fethullahçılıkla geçen yıllarını n.veren gibi anlatmıyor enterasan… Madem şimdi devlet kademelerinde olmalarını bir suç telakki ettiği (başörtülüler devlet kapısından içeri giremezle aynı yasak kapıya çıkar…)böyle bir hareketin yıllarca içinde oldu yada faaliyetlerini gördü izledi deniyor…neden iddialarını somutlaştırmıyor..o kadar istihbarata dinleme çalışmalarına tecrübesine rağmen.. Aklıma Menderesin avukatıydım diyipte hiç bir şeyi olmadığı 50 yıl sonra ortaya çıkan sağdan vuran cinliği dorukta siyasetçi geldi birden..

  20. Yazan:hasret Tarih: Eki 14, 2010 | Reply

    bir de rüya meselesi var. rüyalara hepimiz bazen inanır anlam vermeye çalışırız bazen de bir mana bulamayız. hem rüyalar kimseyi de bağlamaz.kasmaya gerek yok

    avcı olayında ali bayramoğlu ve ozan adlı genç yazar çok ani ve fevri davrandılar. sanırım vebalı gibi bir laf olan “cemaatçi” lafı üzerlerine yapışmasın fırsattır çakalım dediler.
    aslında bence bütün sıkıntı cemaatin cemaatlikten çıkıp cemiyet safhasına girmiş olmasından kaynaklanıyor.

  21. Yazan:Suat Sağlam Tarih: Eki 14, 2010 | Reply

    ANAAAA…ŞİMDİ ANLADIM.
    Bu site gerçekten de Hanefi Avcının yazdığı gibiymiş.
    Size,
    bu Türkiyeden başka Türkiye yok desem,
    beni dinlemezsiniz…

  22. Yazan:ali duman Tarih: Eki 14, 2010 | Reply

    Ya öyle mi? peki siz bunu duydunuz mu hanefi avcı tarikat değiştirmiş, kemalizm tarikatına geçmiş, menzile pardon silivriye şeyhinden el almaya gitmiş, malum burası türkiye, ne oldum dememeli, ne olacağım demeli.

  23. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Eki 15, 2010 | Reply

    oturanboga,

    Siz cezbe tutmayı balık tutmak gibi bir şey zannediyorsunuz galiba.

  24. Yazan:suat ozkan Tarih: Eki 15, 2010 | Reply

    F-Tipi yoktur, Yeni Dünya Düzeni Gladyosu vardır.
    Fetullah kim, kapasitesi ne.
    Soğuk savaş bitti, tüm dünyada eski Gladyo yapılanmaları sonlandırıldı.
    Ülkemizde de susurluk sonrası süreçte Yeni Dünya Düzeni gereği ve BOP çerçeversinde Türkiye’de yeni programlar ve yapılanmalar oluştu.
    Kod adları F-Tipi, CIA olmaz yerli bir isim gerekli o zaman F-Tipi oldu.
    Uluslararası Çete Türkiye’de yüzünü F-tipi işbirlikçilikle gösterdi.
    Plan büyük, Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti nasıl TEKRAR oluşturulacak, liderlik gösteren olacakmı?, uluslararası destek nerelerden gelebilir.
    Bunlarla uğraşın.
    Karşı Planı gördük , biz ne yapacağız?
    Soru bu?

  25. Yazan:oturanboga Tarih: Eki 16, 2010 | Reply

    Ekrem Bey,

    Cezbenin ne olduğunu izah ederseniz biz de istifade ederiz.

  26. Yazan:MY Tarih: Eki 16, 2010 | Reply

    Sevgili Oturanboga,

    Ekrem anlatir mutlaka en güzel sekilde ama bu arada Gazâlî Hazretlerinin iki eserini tavsiye etmek isterim:

    1) Kitâbu’l Muhabbe ve’ş-şevk ve’l üns ve’r-Riza (Bedir Yayinlari)

    2) Miskat-ül Envar (çesitli yayin evleri),

    ayrica yukarida referans verdigim kitapta Tasavvuf konulu bölüm (yazimizda alintiladik)

    Selam ve “MUHABBETLE” 🙂

  27. Yazan:ali yardım Tarih: Eki 17, 2010 | Reply

    kim ne derse desin ortada duran bir gerçek var. fethullah hocanın islam yorumu ve kitleleri manevi umdeler üzerinden mobilize etmesi Türk halkı üzerinde tesirli oldu. bu hareketi anlama çabasına girmeyenler ise kolay yoldan cıa abd gibi iddilara kalkışıyor. yağmurlu ve karanlık bir gece erzurumlu bir hocanın yanına siyah uzun paltolu bir adamın gelip “fethullah seni en büyük yapıcaz” diyerekten direktif verdiğini, erzurumlu hocanın da buna binaen etrafında bir cemaat halkalanması oluşturduğunu düşünen varsa; o arkadaşa akli zaafiyetinden dolayı acırız. her cemaatte kendi dışındaki yabancı nesneyi kendi için tehlike olarak görme güdüsü vardır; fikriyat olarak yakın dahi olsalar cemaat avcıyı tehlike olarak gördü, avcı karmaşık ilişkilere sahipti çünkü. ve avcıda “madem bu elemanlar benim ilişkilere muttali oldu beni tasfiye edecekler” diye düşününce düşamanımın düşmanı mantığından ergenekonu aklayan bunun yerine ulusalcıların cemaat tezini işleyen bir kitap yazdı.

  28. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Eki 18, 2010 | Reply

    oturanboga,

    Meseleyi basitleştirmek gibi olmasın ama benim için iyi bir ölçüttür. 15 sene önce kadar tam bir futbol fanatiğiydim. Tuttuğum takımın maçı olduğu zaman evde tam bir terör havası estirirdim. En sinir olduğum şey annemin TV önünden geçmesiydi, kan beynime sıçrardı. Öyle konsantre olurdum ki göz kapaklarım kururdu. Ve heyecandan titrerdim. Annemin “oğlum manyak mısın, neden titriyorsun?” gibi sözlerini bile duymazdım, nereden anlayacaktı ki halimi? Ve tuttuğum takım gol atınca avazım çıktığı kadar bağırırdım. Evin içinde deli dana gibi bir o yana bir bu yana koştururdum. Herhalde bir futbol takımının “cezbesi” buysa ilahi bir tecelli karşısında insanın heyecanı tepkileri nasıl olur?
    Hz.Mevlana (KS) Hz.Selahaddin Zerkubi’nin çekiç sesinden semaa kalkması geliyor aklıma, bu nasıl bir şeydir-hiç yaşamadığımız, bize uzak olan bir şey olduğu için masal gibi dinliyoruz; Rabbi dağa tecelli edince Hz.Musa (S) bayılıyor mesela. Dağ parçalandığı için mi bayılıyor, dikkat et…
    “Efendim ne alakası var, camideki adamın bağırmasıyla bütün bunların?” denilebilir. Hiçbir ilgisi olmayabilir. Ama bırak da bir gol zevkini çıkaran adam, veya rakı sofrasında nara atan bir adama gösterdiğimiz kadar hoşgörümüz olsun. Evet, iyi bir şey değildir, “kabı küçük” derler, hemen dolup taşıyor. Ama ben kendi halime bakıyorum. Heyecanımı kaybetmişim, değil cezbe, gözyaşım bile yok. Kınamıyorum. Kınayanları da anlamıyorum.

  29. Yazan:Ahmet Demir Tarih: Eki 18, 2010 | Reply

    Fethullah Gülen okul arazisine üç tane halihazırda ölmüş olan insanın ruhlarının geldiğini söylemiş, iddia etmiş. Doğruluğunu veya yanlışlığını İSPAT etme imkanımız yok. Sonuçta elimizde ruhsayar yok.

    MANTIKLI veya TUTARLI olup olmadığı düşünülebilir. İslam dini HAK İSE ve İslam dininin öngördüğü şekliyle RUH var ise, bu insanların ruhları içinde İSLAM dininin temsil edileceği, yaşanacağı bir okulun kuruluşuna gelmiş olabilir mi? El cevap: OLABİLİR. Bir tutarsızlık yok!

    Vardığım sonuç: Mantıksızlık veya tutarsızlık yok. Doğru veya yanlışlığının ispatlanması mümkün değil.

  30. Yazan:mhplimi-mhpsizmi Tarih: Eki 18, 2010 | Reply

    ..cemaatin yeni bir gizlenmesimi dersiniz bu başlığa..

  31. Yazan:Ahmet Somut Tarih: Eki 19, 2010 | Reply

    Bireylerin, grupların, toplumların vs birbiriyle ilişkileri aynı kurallarda olacak diye birşey yok. Örneğin siz tek başınıza bir takım fikirlere sahip olabilir, bunları etrafınıza iletmeye, ikna etmeye çalışabilirsiniz. Tek kişi olduğunuz sürece etrafınızdaki etkiniz ve birilerinin “dikkatini çekmeniz” sınırlı kalacaktır. Bir kişi 10 kişilik bir grup olduğunda, varsayalım 1000 kişilik bir cemaat (topluluk) olduğunda, daha da büyüyüp 1 milyon kişilik bir hareket olduğunda çevrenin tepkisi hep farklı farklı olacaktır. Burada bir yerden sonra sadece kişi sayısı değil, aynı zamanda bu kişilerin ne tür kaynaklara sahip olduğu (doğal kaynaklar, para, kültürel zenginlik, eğitim seviyesi vs) de önemli olacaktır.

    Dolayısıyla gönül vereni, el vereni, destek olanı, dost olanı vs dikkate alındığında milyonları bulan böyle bir harekete ulusal/uluslararası/uluslarüstü güçlerin kayıtsız kalması mümkün değil. Hem de hareket lokal olmaktan çıkıp dünyanın her yerine (okul açılamayan kaç ülke vardı? İsrail? Arabistan?)yayılıyorsa gözden kaçamaz.

    Bu durumda güç odakları “powers-that-be” bu harekete çengel atacak, yapabiliyorsa içine sızacak, kendi yararına kullanmaya çalışacak, yerine göre engel olmayı hedefleyecektir. Eğer hareket belli bir dirayete sahipse, başındaki insan/insanlar akıllı/yetenekli insanlar ise muhtemelen bir denge durumu oluşacak, güç odakları birbirini tanıyacak, sınırlarını bilecek, dost/düşman/olası müttefik/muhtemel tehdit vs algılaması yapılacak ve her şey bu güçler arası politika/denge/kurallar çerçevesinde akmaya devam edecektir.

    Sonuçta bir CIA’nin, FBI’in veya ilgili hangi kurumsa gelip bu hareketin başındaki insanla görüşmesinden, niyetini çözmeye çalışmasından, içine adamlarını yerleştirip anlamaya, duruma göre yönlendirmeye çalışmasından daha doğal birşey yok. Hareket daha lokal bir cemaat halindeyken bile, hatta belki 1000’i bulmamışken bile cemaatin içinde MIT (Bildiğiniz Masaşusets) mensupları olduğu bilinirdi. Şu haliyle içinde kimbilir hangi ülkeden/örgütten kaç tane adam var. Bu da gayet doğal.

    Burada önemli olan hareketin kimlerle temas ettiği, içinde kimlerin de olduğu vs değil.. Hareketin (cemaatin) söyleminde bir değişme olup olmadığı. Ekseninde kayma olup olmadığı. Örn daha önce Allah rızası hedefleniyorken şimdi başka hedefler mi belirlendi? Daha önce hiçbir şekilde terör, kan dökme, devlete/hukuğa isyan edilmezken şimdi bir değişme oldu mu? İnsanlar bunlarda bir değişme görebiliyorsa onu konuşalım. Yoksa cemaatin kapısında FBI bekliyormuş da falanmış da filanmış da. Beklesin bilader bir zararı mı var. Adamın FBI’dan SAKLAYACAK bir şeyi yoksa BEKLESİN. Ne zararı var?

    70 milyonu yöneten/yönlendiren insan nasıl gidip hakim güçlerle pazarlığa oturuyorsa, birkaç milyon (ama gerçekten kalifiye, eğitimli, ve kendi hedefine odaklı) insanı yöneten/yönlendiren de postun da boş boş yatacak hali yok. O da bir takım temaslarda bulunacak, kendini ifade edecek, karşısındaki çözmeye çalışacak, strateji vs belirleyecektir. Siz isteseniz de istemeseniz de bu insan (Fethullah Gülen) şu anda bu konumdadır.

  32. Yazan:Tayfun Korkut Tarih: Eki 19, 2010 | Reply

    ‘ Silivri’de yaşayan simonlar ile Cemaat paranoyası yaşayan sazanlar ‘ gerçeği ortaya çıkıyor, elbet görmek isteyene…

    Cok guzel ifade etmişsiniz. 🙂

  33. Yazan:Tayfun Korkut Tarih: Eki 19, 2010 | Reply

    ”Cemaat şeffaflaşmalıdır” diyenler acaba bu şeffaflaşma sonucunda cemaatin bütün faaliyetlerinin derin devlet tarafından izlenebileceğini ve engellenebileceğini farkedebiliyorlar mı? Bugün, derin devletin zulmüne karşı halkın tutunabileceği tek sağlam dal olarak bu cemaat kalmıştır. O da bu kapalı devre yapısı sayesinde kendini koruyabilmesindendir. Hem, ben merak ediyor muyum Atatürkçü Düşünce Derneği’nin bütün faaliyetlerini? Cemaat her konuda halka hesap vermek zorunda mı? Hem, herkes bir cemaatin, bir referans grubunun üyesi değil midir bu ülkede? Sanki herkes birey olmayı başarabildi de, cemaat bireysel hürriyetlerin önünde bir engel???

  34. Yazan:ERDEM Tarih: Mar 16, 2011 | Reply

    Demek ;Normal ordular “ganimet getirebilecekleri ülkeleri işgal ederler.”
    Allah size akıl ihsan eylesin. Bu nasıl EMPERYALİST düşüncedir? bunu pervazsızca nasıl dile getirebilirsiniz?Sizden herşey beklenir doğrusu…….

  1. 1 Trackback(s)

  2. Eki 14, 2010: Twitter Trackbacks for Cemaat’ten korkanlar klübü : Derin Düşünce [derindusunce.org] on Topsy.com

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin