RSS Feed for This Post

Türbana alışsanız iyi olur

İbrahim Becer

Türkiye’de hiçbir şart altında uzlaşma zemini aranmaması gereken tek konu başörtüsü konusudur çünkü.

Ne Butto’nun Pakistan’ından referans almaya gerek var, ne de İran’dan akıl devşirmeye. Bu Ülkede isteyen istediğini giyer veya giymez ‘nokta’. Eskiden şöyle giyiliyormuş da, şimdi böyleymiş de falan filan bunların hepsi zırvadır. Yapılan da öyle aman aman bir reform değildir sanıldığı gibi. Sadece su yatağını bulmuştur o kadar. “Bırakın yatağında aksın” diyeceğim de demeye gerek yok çünkü kimseye soran yok.

Çözümün parçası olamadığımız zaman sorunun ilelebet sürmesinde mahsur görmemek gibi salakça bir tutumumuz var Millet olarak. Yirmi beş senedir sonlandıramadığımız bir kardeş kavgamız var, onbinlerce cana mal olmuş bir savaşın taraflarıyız, kazananı ve kaybedeni olmadığı gibi istikbalde de öyle bir umut yok ama ne gam; şahadet ve kahramanlıkla bir yirmi beş seneyi daha nasıl kotarabilirizin derdindeyiz.

Gencecik kız çocukları üniversiteyi kazanıyor ve okuluna gidiyor, karşılaştığı manzara “kapı duvar”. Anlayamadığım nokta şu ki, erkekler başına örtü almadığı için mi “ihanet-i vataniye” suçundan muaf tutuluyorlar? Ya da bu köhnemiş rejimi savunanlar bir türbandan bu kadar korkuyorlarsa neden bu rejime sıkı sıkıya bağlılar? Sorun buysa eğer kapatın mefruşatçıları olsun bitsin diyeceğim de fakir fukaranın ekmeğiyle oynadığımızla kalacağız o kadar. Neymiş, başında türban olduğu halde daracık kot giyiyormuş bazıları…

İki derviş yolda yürürken bir dereye rast geliyorlar, derenin başında da bir kadın. Kadın, dervişlerden birine kendisini karşıya geçirip geçiremeyeceğini sorunca “hay hay” diyor ve alıyor kucağına karşıya geçiriyor Derviş. Diğeri manzarayı seyrediyor ve hiç ses etmeden bir müddet daha onunla yürüyor. Dinlenmek üzere bir ağaç gölgesine oturduklarında diğer Derviş başlıyor saydırmaya; “kadını nasıl kucağına alırsın da, bunun dinde yeri yoktur da, caiz midir de…” Fiili işleyen derviş tüm bu kuru sıkıları dinledikten sonra cevap veriyor: ” tamam da cancağızım, ben o kadını kucağımdan indireli bir saat oldu. Sen ise bir saattir aklından çıkaramamışsın!”

      Bu satırları yazdığım esnada CHP’nin 29 Ekim resepsiyonuna aynı gerekçeyle katılmadığını öğrendim. Yakışır, bu konu hakkında Kemal Kılıçdaroğlu’nun da aslına rücu ettiğini görenlerin ayakları yere basmıştır umarım. Yine de beni şaşırtmadı; Türkiye’deki Kült Laik Ulusalcı kesim bu yönüyle çocuklarının büyüdüğünü göremeyen bir baba kıvamındadır. Çocuklar büyüdükçe dertleri de büyümüştür ama bahse konu baba gün gelip de gerçeklerle yüzleşince böyle şaşkın şaşkın bakakalır. CHP de kurum olarak böyle bir babadır bu ülkede. Başörtüsü, Kürt sorunu veya Neşe’nin kepek sorunu hiç fark etmez onun için. Çocuklar büyürken yanında olmadığı için sorunun da farkında değil çünkü.

      Elli küsur senedir iktidara gelememesinin sebebi de burada yatıyor zaten: Evlatlar, doğru zamanda doğru yerde olmayan bu babayı ciddiye almıyorlar. 28 Şubat’ta Askerle kol kola, başörtüsü konusunda ikna odalarında zulme taraf olan bir babanın ne meşruiyeti olabilir ki?

            Fildişi kulelerinin kameriyelerinde mehtabı  seyretmekten başka işi gücü olmayan, sağına soluna bakmayı nefsine zül addeden bu kendi çapında maço laik kesim artık şunu iyice anlamalı: Nasıl ki başı örtülü bir kadını şehit cenazesinde feryat figan ağlarken gördüğünde garibine gitmiyorsa, aynı annenin kızını da Tıp fakültesinin amfisinde gördüğün zaman küçük dilini yutmayacaksın. Çalışmış, çabalamış, bileğinin hakkıyla o bölümü kazanmış o kız okuyacak, doktor olacak ve mesleğini de paşa paşa icra edecek.

      Çünkü  “eğitim hakkı” denen kutsala tecavüz etmek kimsenin haddine olmadığı gibi, tasarrufunda da değildir. Tasarruf hakkı bir kişiye aittir, O da o kız çocuğudur. Başına şapka mı takar, eşarp mı bağlar, kafasını üç numaraya mı vurur onun bileceği iştir. Bunun da ne laiklikle, ne de Atatürk ilke ve inkılâplarıyla uzaktan yakından alakası vardır.

      Yine de yapılanın Laiklik ilkesiyle bağdaşmayacağını, Atatürk ilke ve inkılâplarıyla çeliştiğini söyleyen bir Laik Koro çıkacaktır, bunu biliyorum. Çünkü bu bizim gerçeğimiz ve bununla yaşamaya alıştık artık. Çünkü kimse bize gül bahçesi vaat etmedi. Onlar hiçbir zaman çözümün parçası olmaya çalışmadılar. Her konuda, her zaman yaptıkları gibi sorunun bir parçası olmak adına ellerinden geleni yaptılar.

      Tutmayalım o arkadaşları. Yeni yeni sloganlar türetsinler; “mevzubahis türbansa her türlü çamura varım!” gibi. Ya da yeni bir Bursa nutku mesela; “başında türban olan bir kızı okul kapısında gördüğün zaman Nur Serter’i, Canan Arıtman’ı beklemeyeceksin. Eline ne geçerse okulu savunacaksın, girmesine müsaade etmeyeceksin…” gibi.

      Benim hakkaniyet eşiğim belli: Bugün okula başörtüsüyle giremeyen o kız yirmi sene sonra Tıp Fakültesine dekan olunca başörtüsü sorunu çözülmüştür.

      İnanmayıp gülen Laik arkadaşım; Tandoğan’da, Gündoğdu’da da güldüğünü unutma… 

… Bu makale ilginizi çektiyse…

 Alaturka Laiklik: “Beni bir bir sen anladın, sen de yanlış anladın!”

Türkiye Cumhuriyeti’nde Alevîlere zorla Sünnî İslâm öğretilirken Sünnîlerin başörtüsü devlet dairelerinde yasak. Türk Ordusu’nun istihbaratı camileri ve namaz kılanları fişliyor. Hristiyan Ermenilerin ne kiliseleri, ne yetimhaneleri ne de cemaat lideri seçimleri özgürce yapılamıyor. Rumların ruhban okulları özgür değil. Yahudiler diğer gayrı Müslimler gibi askerde ayrımcılığa uğruyor. Ateistlerin kitapları, internet siteleri yasaklanabiliyor, kapatılabiliyor. Gayrı Müslimlerin alın teriyle biriktirdikleri vakıf malları 1970′lerde gasp edildi, hâlâ geri verilmiyor.

Sahi Laiklik neye yarıyor? Bu kitap son yıllarda Türkiye’nin gündemine gelen, birbirinden ayrı gibi duran ama çekirdeğinde Yobaz Laiklik Meselesini barındıran konuları ele alıyor.Buradan indirebilirsiniz.

Trackback URL

  1. 27 Yorum

  2. Yazan:ergin Tarih: Eki 15, 2010 | Reply

    onlar türbana alışır da, siz şu mini eteğe nasıl alışacaksınız onu düşünün.

  3. Yazan:cemile Tarih: Eki 15, 2010 | Reply

    mini etek giyen arkadaşlar için ikna odaları kuruldu da,haberimiz mi olmadı?

  4. Yazan:MY Tarih: Eki 16, 2010 | Reply

    “mini eteğe nasıl alışacaksınız”(Ergin)

    1) mini etege alismak zor degil ama elindeki dergiyi ters tutarak bir cehalet amblemi haline gelen bu cumhuriyet kizina alismak zor.

    2) Nutuk’u okumamis ve dil devrimi yüzünden okuyaMAyacak KAPKARA cahillere alismak zor.

    3) Atatürk zamaninda, Atatürk tarafindan diz seviyesinde etek yasaklanmis iken yirtmaçli mini etekle Atasinin mezarina giden haci adaylarina alismak zor.

    4) Boyundan büyük bayraklarla sokakta gezerek siyaset yapan(!) düdük makarnalarina alismak zor.

    5) mini etek giyerek, hamburger yiyerek, bira festivali yaparak Batili ve çagdas olacagini sanan 1930 model fasistlere alismak zor.

    6) izmir’de kürtlere tas atan sarisin kadinlara alismak zor.

    7) basörtüsü yasagi konusulurken “biz de üniversiteye bikiniyle gidelim” diye karsit fikir(!) üreten üstün zekâli kemalistlere alismak zor.

    8) Küfür etmeden iki cümle kuramayan, yorum yazamayan kemalistlere alismak çok ama çok zor…

  5. Yazan:ergin Tarih: Eki 16, 2010 | Reply

    @cemile

    mini etek giyen arkadaşlar için ikna odaları kuruldu da,haberimiz mi olmadı

    çok güzel. peki merak ediyorum bu ışık evlerinde tarikat yardımlarından yararlanan insanlar arasında neden bir tane mini etekli yok?

    sizin diyorsunuz ki, başörtülü kız öğrencilere burs vermek için başlarını açma şartı koşuluyor. bu ayrımcılık sizi çok rahatsız etmiş doğru. peki öyleyse sizin bu abilerinizin ışık evlerinde neden herkes türbanlı? buralardan yardım alabilmek için türbanlı olmak mı gerekiyor? eğer öyleyse, başı açılmaya çalışılan kız öğrencilerin durumundan ne farkı var bunun? Bütün pisliğin ayrımcılığın kaynağı bir tarafmış gibi davranmayın, benim gözümde iki tarafın da birbirinden zerre farkı yok. ha şu fark var, sizin abileriniz mini etekli kızlara mini eteklerini çıkarmaları karışılığında burs vereceklerini söylemiyor. bir dakika, gerçekten öyle mi?

    ekleyeyim, ben türbanın veya başörtüsünün kamu dahil her yerde serbet olması gerektiğini düşünüyorum.

    ve şu da çok açıktır ki, bu ülkenin insanları, ne düşüncede oldukları fark etmez, kendileri gibi olmayan insanlarla birlikte yaşamak istemiyorlar. ister kemalist, ister dinci olsunlar. mesela, asya bank’ta çalışırsanız, cuma günleri namaz kılmak zorundasınız, ateist olsanız bile. Aksi halde şefiniz gelip “seni namazda görmüyorum, ne yapıyorsun” diyor.

    ha son olarak, demokrasi ve özgürlüğü türbanın serbesitesine bağlayarak, bilinçli ve bilinçsiz egemen güçe hizmet etmektesiniz. egemen güç, sizin için özgürlük tanımının başörtüsü ile okula girmek olmasını istiyor. siz de, özgürlüğün ne olabileceğini hayal etmeden yaşamaya devam edeceksiniz.

  6. Yazan:ergin Tarih: Eki 16, 2010 | Reply

    @my

    aslında size cevap yazmayacaktım, bir kaç kere yazdığım şeyi yayınlamadınız. Bir tanesi ise referandum neden ile baraj yapım kararının durdurulamaması sonucu bir antik şehir yok olması haberiydi. siz sormuştunuz referandumda hayır diyenler rahat uyuyabiliyor musunuz diye, ben de tam tersini sordum ama yazımı yayınlamadınız. her neyse.

    mini etege alismak zor degil ama elindeki dergiyi ters tutarak bir cehalet amblemi haline gelen bu cumhuriyet kizina alismak zor.

    derginin ters veya düz tutulmasının ne önemi var anlamadım. kız dergi taşıyor elinde işte, ters de taşır düz de.

    Atatürk zamaninda, Atatürk tarafindan diz seviyesinde etek yasaklanmis iken yirtmaçli mini etekle Atasinin mezarina giden haci adaylarina alismak zor.

    sizin bu mini etekle sorununuz ne anlamıyorum, ha bir de yırtmacı ile. siz kimsiniz ki karar veriyorsunuz hacı adaylarının ne giyeceğine, atatürk’ün mezarına nasıl girileceğine. hem burada atatürk’ün yasağının anlamı ne? yani atatürk yasakladı iye mini etek mi giymeyecekler. atatürk’e referans vermeye bile başladınız. her neyse daha fazla zaman ayıramayacağım.

    burda böyle birbirinizi tatmin edin durun siz, büyük abiler kepçe ile ülkenin içini boşaltırken. siz yok mini eteklinin yırtmacı, yok dergiyi ters tutan cumhuriyet kızı.

    allah akıl fikir versin.

  7. Yazan:MY Tarih: Eki 16, 2010 | Reply

    Ergin Bey,

    Islam adina isik evinde veya baska bir yerde yapilan baskilari zaten elestiriyoruz, bunun için de “normal” Müslümanlardan degil ama bir takim Islamatorlardan acayip tepki aliyoruz. Bu konuyu isledigimiz yazilardan biri bu:

    Şu kamplaşmadan kurtulalım mı?
    Ayrica dogmatik bakimdan ayrilsa da IRan vs S. ARabistan gibi ülkelerdeki zorbaliklara karsiyiz. halki adam etme saplantisi olan, halki iyiligini(!) halka ragmen düsünen kemalizm, iranizm ve vahabizm benim gözümde bir. Yahudileri katleden nazilerle Dersim’de Kürtleri öldürenler arasinda da fark göremiyorum.

    Bunu da ULUS-DEVLET kitabinda örnekleri ve tarihi gerekçelerle anlatmistim:

    Bugünün Türkiye’sinde dini inançlari dogrultusunda giyinmek isteyen insanlari engelleyen bir kemalist saplanti var. CHP hâlâ “kadinlarin saçi su kadar gözüksün, bu kadar gözükmesin” davasinda. Vatandasi koyunlastiran, düpedüz fasizm bu.

    acaba siz kemalizmin özünde fasizm oldugunu kabul edebilecek bir seviyede misiniz yoksa “tencere dibin kara” seklinde geyik yapmaya devam mi edecegiz?

  8. Yazan:çuvaldız Tarih: Eki 16, 2010 | Reply

    Ergin bey,

    çok güzel. peki merak ediyorum bu ışık evlerinde tarikat yardımlarından yararlanan insanlar arasında neden bir tane mini etekli yok?

    a)Peki mini etekli olmayanlar(başörtülü kızlar) tarikat yardımına MUHTAÇ.Neden?

    b)Mini etekli kızlar tarikat yardımından yaralanmaya ihtiyacı yok. Neden?

    sizin diyorsunuz ki, başörtülü kız öğrencilere burs vermek için başlarını açma şartı koşuluyor. bu ayrımcılık sizi çok rahatsız etmiş doğru. peki öyleyse sizin bu abilerinizin ışık evlerinde neden herkes türbanlı?

    Yukarıdaki Neden sorusunun cevabını verdiğinizde bu sorunun cevabına da ulaşmış olursunuz.Ama yine de bir soru ile sorunuza cevap vermeye çalışayım;
    Kendilerine, burs vermek için başlarını açmaları şart koşulduğu için başörtülü kızlar yardım almak zorunda oldukları için agabeylerinin ışık evlerine gitmek zorunda kalıyor olabilirler mi acaba?

    buralardan yardım alabilmek için türbanlı olmak mı gerekiyor?eğer öyleyse, başı açılmaya çalışılan kız öğrencilerin durumundan ne farkı var bunun?

    a)Başındaki örtüden dolayı yardıma ihtiyacın olduğu bilindiği halde mağdur ediliyorsan sana başörtüne karışmadan yardım ederiz,

    b)İhtiyacın olduğu halde sebepsiz yere sana yardım edilmediği için mağdur olmuşsan sana yardım ederiz ama bunun için başını örtmen gerekir,
    İkisi arasında çok büyük fark var elbette.

    Bütün pisliğin ayrımcılığın kaynağı bir tarafmış gibi davranmayın, benim gözümde iki tarafın da birbirinden zerre farkı yok.

    Ayrımcılığın kaynağı!Biri “biz sadece başı açıklara yardım ederiz” dediği anda okuyabilmek için yardıma ihtiyaç duyan başı örtülüleri yardımdan da mahrum etmiş olur. Bu şekildeki ayırımcı/seçici bir uygulama ile yardımdan bile mahrum edilerek okumaları engellenmeye çalışılan başörtülere yardım sağlayacak bir kaynağın oluşması için yeterli gerekçe de yaratılmış olur!

    İnsan yüzüne darbe almadıkça gözü morarmaz, dudağı patlamaz. İyi bir dayaktan geçmiş adama “sen neden ilk yardıma gidiyorsun” denemez.Dayak atanla, dayak atılana yardım eden arasında çok büyük bir fark var. Fayak atannın tarafından bakıp neden “ilk yardıma gittin?” diye sormak saçmalık!Biri başörtünüzden korktuğu için sizi durduk yere canınızı yakana kadar dövüp yardıma muhtaç ederken diğeri sadece o yaraları kendi bildiği yöntemle tedavi ederken canınızı yakabiliyor.Olup biten bu!

    ha şu fark var, sizin abileriniz mini etekli kızlara mini eteklerini çıkarmaları karışılığında burs vereceklerini söylemiyor. bir dakika, gerçekten öyle mi?

    Şimdi bu sorunun cevabını aşağıdaki satırlarınız doğrultusunda siz verin…

    ve şu da çok açıktır ki, bu ülkenin insanları, ne düşüncede oldukları fark etmez, kendileri gibi olmayan insanlarla birlikte yaşamak istemiyorlar.

    Ülke insanlarının böyle bir tercihi olabilir.Devlet vatandaşları arasında böyle bir tercihte bulunamaz!

    ister kemalist, ister dinci olsunlar. mesela, asya bank’ta çalışırsanız, cuma günleri namaz kılmak zorundasınız, ateist olsanız bile. Aksi halde şefiniz gelip “seni namazda görmüyorum, ne yapıyorsun” diyor.

    Şefinin “Sen Cuma günleri namaz kılıyormuşsun” diyerek işten kovduğu biri için bank asya tercih edilir bir iş yeridir.Adamın açlıktan ölmemesi için olmalıdır da! Birilerinin işten kovma sebebi diğerinin işe alma sebebi olabilir!

    ha son olarak, demokrasi ve özgürlüğü türbanın serbesitesine bağlayarak, bilinçli ve bilinçsiz egemen güçe hizmet etmektesiniz. egemen güç, sizin için özgürlük tanımının başörtüsü ile okula girmek olmasını istiyor. siz de, özgürlüğün ne olabileceğini hayal etmeden yaşamaya devam edeceksiniz.
    Herkes hangi konuda haklarının gasp edildiğini düşünüyorsa o konunun çözüme kavuşmasını talep eder. Kız okumak istiyor, “Demokrasi ve özgürlük demek “türban/başörtüs serbestisi” değildir” denilerek karşısına vazgeç(e)meyeceğini bildikleri başörtüsü engeli çıkarılıyor. Neden? Bu dini inançla girişilen bir bilek güreşi değil de nedir;” ya inandığın dininin dediğini yapacaksın ya da vatandaşı olarak hak talep ettiğin devletin benimsediği ideolojinin”!
    Bir insan, dini inancının gereklerini yerine getirerek bir devletin eşit şekilde hizmet verdiği ve aldığı vatandaşı olamaz mı?
    Evet herkes özgürlüğün tanımını kendi esareti üzerinden yapar.Hapishanedeki bir mahkum için özgürlük o duvarların dışında olmaktır. Zorla okul duvarlarının dışına hapsedilen biri için de özgürlük o duvarların içidir.Ve Ergin bey siz de özgürlüğü bir mini etekli kzın ışık evlerinden yardım alabilmesi hayali ile sınırlandırmışsınız. Sizin özgürlük hayalinizin sınırı da bu kadar. Kimse size zorla kapasite arttırımına gidin diyemez elbette. Akıl sahibi insanlar, yediklerinden fazlasını sindiremeyeceklerini bilirler.

    Bilinçsizce egemen güce nasıl hizmet ettiğinizi anlaşılabilir açıklıkta, yeterince anlatabildiğimi umut ediyorum. Anlaşıl(a)mayan bir husus varsa karşılıklı yorumlaşmaya devam edebiliriz elbette.Yardım almak için kapıya gelenin başına,eteğine,düşüncesine bakmak gibi gibi bir alışkanlığım yok.

  9. Yazan:çuvaldız Tarih: Eki 16, 2010 | Reply

    Ergin bey,

    ha son olarak, demokrasi ve özgürlüğü türbanın serbesitesine bağlayarak, bilinçli ve bilinçsiz egemen güçe hizmet etmektesiniz. egemen güç, sizin için özgürlük tanımının başörtüsü ile okula girmek olmasını istiyor. siz de, özgürlüğün ne olabileceğini hayal etmeden yaşamaya devam edeceksiniz.

    Bu satırlar size ait işaretlemeyi unutmuşum.

  10. Yazan:ufuk tan Tarih: Eki 16, 2010 | Reply

    Her yerde ve her şartta insanlar diledikleri gibi giyinebilmeli,diledikleri gibi yaşayabilmeli.Kamusal alan tartışmaları sunnidir.Anayasaya sadece bir madde eklemek yeterlidir.Her yuttaş; şiddedi çağırmadığı sürece,düşüncelerinde,düşüncelerini yaymada,ibadet etme şeklinde,kılık kıyafetinde,örgütlenmede özgürdür.İnsanlar düşüncelerini açıklamaya zorlanamaz,kılık kıyafetinden dolayı baskı altına alınamaz.Alınırsa … kadar hapis cezası alır ve kamu haklarından yararlanamaz.

    Bu kadar basit.Zamanla ne mahelle baskısı kalır,ne devlet baskısı.

  11. Yazan:Ahmet Tarih: Eki 16, 2010 | Reply

    Ergin bey,
    Birilerinin yardım verme koşulu olarak türbanlı olma şartı araması ayrı, devletin türbanlıları, sadece türban taktığı için eğitim öğretim hakkından mahrum etmesi ayrı. Madem ki iki durumu da aynı ölçüde yanlış olarak kabul etmemiz gerekiyor, o zaman şöyle açıklamak gerekir:
    Dini kurumlar büyük ölçüde kamunun desteğiyle varlığını korur. Oralara yapılan her yardım dinin yaygınlaşması ve dinine bağlı insanların toplumda artması amacıyla yapılır. Ve oraya maddi yardım yapan insanlar verdikleri yardımların nerelere harcandığından emin olmak ister. Diyeceksin ki bir bayanın türban takıyor olması, onun başı açık bayanlara göre daha dindar olduğunu göstermez. Evet göstermez fakat türban, kişinin dini anlayışını büyük ölçüde belli eder. İstisnalar olabilir.

  12. Yazan:Cengiz Cebi Tarih: Eki 16, 2010 | Reply

    Yazı türbandan sözediyor ama yorumlar mini eteğe odaklanmış. 🙂

    onlar türbana alışır da, siz şu mini eteğe nasıl alışacaksınız onu düşünün.

    Ben birçokları gibi “işleri güçleri kalmamış, baştaki bir örtüye takmışlar kafayı” demiyorum.

    Başörtüsü gerçekten kimileri için oldukça “rahatsız edici” bir şey.

    Çünkü onun çağrıştırdığı ‘ideoloji’, kimilerinin bir yüzyıl boyunca -akıllarınca- yok etmeye çalıştıkları bir şey.

    Salakça bir iş bana sorarsanız ama insanoğlu işte, şımarıklığının haddi yok.

    Böyle haddinden tecavüz etmiş bir şımarık güruh, bu şımarıklığını yüzüne vuran bir şeyden tabiki epey bir rahatsız olur.

    Elinden gelse onu kökünden yok etmek ister.

    Başörtüsünü yüzünde patlayan bir tokat gibi algılar çünkü.

    Saçın görünüp görünmemesi değildir onun için asıl sorun.

    Çünkü ortada yeterince bakılabilecek saç mevcut.

    Şimdi geldik mini eteğe.

    Burada ise sorun -başörtüsünden farklı olarak- etek değil aslında, bacaklar.

    Kadın bacağı yani.

    Şimdi burada bir duralım bakalım.

    Yeryüzünde insanların çırılçıplak gezdiği bir ülke mevcut mu?

    Hayır.

    Peki niye?

    O ülkenin insanları bunu istemediği için.

    Peki yalnızca iç çamaşırıyla gezilen bir yer var mı?

    Yine hayır.

    Çünkü insanlar bunu istemiyor.

    Peki bedenin ne kadarının açıkta tutulabileceğine kim karar veriyor?

    O ülkenin ezici çoğunluğunu oluşturan insanlar.

    Mini etekte durum nedir?

    Aynısıdır.

    Başörtüsünde durum nedir?

    Aynısıdır.

    Peki böyle olmasını sağlayan nedir?

    Demokrasidir.

    Bizdeki nedir?

    Kemalci ‘demokrasi’dir.

    Çünkü burada herşeyin başında bir ‘kemalci’ ön sıfatı yer alır.

    Hatta baktılar iş zora gidiyor, başörtüsünü bile ‘kemalci’ yapma işine giriştiler.

    Yok şöyle bağlanacakmış, yok şurası açık kalacakmış.

    Kemalci müslüman.

    Kemalci liberal.

    Kemalci sağ.

    Kemalci sol.

    Kemalci türk.

    Kemalci kürt.

    Kemalci laik.

    Kemalci demokrat.

    Kemalci, kemalci, kemalci…

    Ne olursan ol, önce kemalci ol.

    Hani babası bile oğluna “Vali olmuşsun ama kemalci olamamışsın” dese yeridir. 🙂

    Böyle tasallutçu bir mezhep çöreklenmiş buraya.

    Mensupları onyıllardır mesud şekilde yaşayıp durmuş.

    Şimdi sağda solda “çok şımarıksınız” tabelası gibi algıladıkları başörtülerini gördükçe acaip şekilde bozuluyorlar.

    Bence kendilerine bir çekidüzen versinler, şımarıklıktan kurtulsunlar.

    Böylece gördüklerini üzerlerine alınıp durmaktan kurtulurlar.

  13. Yazan:Ahmet Demir Tarih: Eki 18, 2010 | Reply

    Birinin diğerinin başörtüsünden, öbürünün de berikinin mini eteğinden rahatsız olması GAYET NORMAL. Yani insanların bir takım fikirleri, inançları, yargıları, önyargıları olur ona göre de dilediğini beğenir, dilediğini küçük görür. Burada karşı çıkılması gereken karşındakinin başörtüsünü çıkarmaya zorlamak veya mini eteğini çıkarmaya (daha doğrusu uzatmaya diyelim) zorlamak. Karşıdakini beğenmese de sevmese de izin verebilmeli.

    Ha belli ölçüde etkilemeye çalışmasına da OK. Dini bütün amcalar, teyzeler “Bak kızım ayıptır kapa şu kıçını başını” dese, veya moderin teyzeler, fötrlü amcalar “Kızım Atatürk gencisin açsana şu örtünü” dese ona da bir ölçüde tahammül edilir. He denir gülünür geçilir.

    Ama üniversiteye başörtüsüyle almamak işte bu zorlama oluyor. Mutaassıp mahallede mini etekli ablayı tehdit etmek de zorlama oluyor. Bunun devamında da insanlar kendilerinin “zorlama altında olmadığı” yerlerde yaşamaya yönelir, kutuplaşır, bu da iyi birşey olup olmadığı tartışılır.

  14. Yazan:ali yardım Tarih: Eki 18, 2010 | Reply

    başörtüsü evet bir semboldür; birisi annenzin bacınızın örtüsüne eline uzattığı zaman o eli kırmak namusluluktur. çetin doğan çevik bir gibilerin bu ülkenin gözbebeği bir kuruma girip, bu milletin değerlerine devlet gücüyle savaş açması kabul edilemez. bu yüzdendir ki bu gurüh artık nefes alamyacaktır bu ülkede. alemdaroğlunun rektör olduğu bir üniversite çetin doğanın komutan olduğu bir ordu gerilerde kalmıştır. bu islam düşmanı-milliyetsiz gurühun işi bitmiştir. mini etek falan fasa fido şeyler. başörtüsünü yasaklayanlar mini eteklileri korumak için yasaaklamadı; din düşmanı oldukları için yasakladı

  15. Yazan:ali yardım Tarih: Eki 18, 2010 | Reply

    ayrıca bayrağı eline alan kişinin üzerinde bayrağın şerefini taşıması lazımdır. mini etekli kızın normal hayatta nasıl giyindiği hiç önemli değil, ama elinde bayrak taşıyorsa o bayrağın manasına uygun bir giyinme tarzı olmalıydı. utanıyorum. ayvalıkta tekne turu yapan bikinili kadınların yunanlara mesaj vermek için yarıçıplak bir halde Türk bayrağını sallamaları kanıma dokunuyor. ne ediyorsa etsinler ama bayrağımı kirletmesinler. o bayrak bikili kadınların elinde yunanlara şov yapmak için değil. bir yandan “Türk’e durmak yaraşmaz” diye marşlar söyleyip güya vatan sevgilerini ifade ediyorlar. içimden soruyorum “siz Türk müsünüz?hayır hayır Türk değilsiniz bir Türk o bayrağın ne ifade ettiğini bilir”

  16. Yazan:MY Tarih: Eki 18, 2010 | Reply

    “ayvalıkta tekne turu yapan bikinili kadınların yunanlara mesaj vermek için yarıçıplak bir halde Türk bayrağını sallamaları kanıma dokunuyor.”(AY)

    🙂

    yaw Ali Bey,

    Bu kadar dert etmeyin herseyi, bayraklara bu kadar anlam yüklemek, kutsallastirmak da dogru degil belki?

    hem yunanlilara ne mesaji veriyorlarmis? Almis mi yunanlilar o mesaji?

  17. Yazan:logic Tarih: Eki 18, 2010 | Reply

    Kemalistler’le Ülkücüler arasında bayrak savaşı çıkabilir 🙂

    Dikkat edin de yırtmayın çekiştirirken.

    Bayrak taşıyacak kızlar için talimatname de istiyor heralde arkadaş. Mini etekli kızlar bayrak taşıyamazmış.

    Türk tanımı da içerdiği manalara bakınca epey daralmış sanki. Biraz kassa ülkede Türk kalmayacak. Vay be, eskiden Kürtleri, Türk yapalım diye kasarlardı, şimdi istesen Türk olamıyorsun. Ne günlere kaldık. Başımıza taş yağacak.

  18. Yazan:ali yardım Tarih: Eki 18, 2010 | Reply

    evet bayrak kutsal değildir, islamiyetin anlayışına göre kabe, mescid-i nebi dahil hiçbir maddi şey kutsal olamaz. ama bu bayrağın ifade ettiği yüksek manayı ve anlam dünyasını anlamak lazımdır. sizde bilirsiniz ki o bayrak sizin ya da benim şahsi serencamımızı değil(yani tek tek damlacıkları değil) bir milletin Türklüğün çağlayanını temsil ediyor. o bayrakta beni en uzak atalarıma kadar uzatan manevi umdelerin tecessümü var. bir milletin yaşama azmi yaşattığı değerler ve şehitleri var. o bayrak bizim küçükken iki taş arasını bir kale yapmamız gibi bir sınır belirteçi değil, dinimiz, tarihimiz namusumuz hürriyetimizdir. kimseden kendimi daha yüksek şuurlu olarak görmem, bu söylediklerim ise elbette hepinizin malumu olan şeyler. ancak “bayrakta nedir ki hepi topu bir bez parçası”(siz öyle düşünüyorsunuz demiyorum) anlayışına tahammül edemem. bayrağıma yapılan saygısızlık bundan kanıma dokunur.

  19. Yazan:logic Tarih: Eki 18, 2010 | Reply

    o bayrak bizim küçükken iki taş arasını bir kale yapmamız gibi bir sınır belirteçi değil, dinimiz, tarihimiz namusumuz hürriyetimizdir.

    bayrak sizin dininiz yani. bunu demişsiniz yukarda. putlara tapmaya devam edin siz.

  20. Yazan:Alper Akalın Tarih: Eki 20, 2010 | Reply

    Liberallere Kemal Okuyan çok güzel sorular soruyor. Bakalım cevap veren olacak mı?

    İlkokul öğrencileri örtüye sokulacak… Yanından mı dolaşacağız?

    Toplu taşıma araçları haremlik selamlık olacak… Sarkıntılık sona eriyor diye sevinecek miyiz?

    Meclis’te kutsal kitaba el basılarak yemin edilecek… Kürtçeye izin çıkarsa sorun yok mu diyeceğiz?

    “Ulema görüşü” siyasal sistemde yer bulacak… Onlar da konuşsun mu olacak tepkimiz?

    Yaratılış, bilimsel bir teori olarak akademiye yerleşecek… Diyalektik akıl için faydalı olduğunu mu düşüneceğiz?

    Rehberlik hocalarının yerini imamlar alacak… Dur bakalım ne söyleyecekler diye meraklanacak mıyız?

    Siyasetçi, “ben dinimin emrettiğini yerine getiriyorum” diyecek… Bireysel tercihidir deyip geçecek miyiz?

    Siyasetçi uygulamalarını, “dinimin emrettiği gibi yaşamak isteyenleri yok sayamam”la açıklayacak… Laisizm burjuvazinin dinidir diye sayıklamaya devam mı edeceğiz?

    Tamam, kapıları açacaksınız… Peki hangi aşamada durdurmayı planlıyorsunuz?

    Pardon, durdurmaya gerek yoktu değil mi!

    Onlar geçip gidecek, emek-sermaye çelişkisi size kalacak.

    Hesap bu…

    Mükemmel!

    http://haber.sol.org.tr/yazarlar/kemal-okuyan/iste-solu-kurtaracak-taktik-34768

  21. Yazan:logic Tarih: Eki 20, 2010 | Reply

    @Alper Akalın

    ben cevap vereyim size. birileri hezeyanlara kapılıyor diye bir insanın en temel hakkı olan başını açma/kapama tercihini yasaklamak hangi meşruiyete dayandırılabilir ?

    yahu bıktım ben bu komplo teorilerinden. o dedikleriniz gerçekleşirse onlara karşı beraber mücade ederiz ama bunun başörtüsüyle ne alakası var??? başörtüsü olmayınca bunlardan korunmuş mu oluyorsunuz ?

    Herkes istediği gibi örtünür, örtünmez. size ne ? ilkokul öğrencisi ister örtünür, ister örtünmez. senin çocuğun örtünmez olur biter. birisi sana çocuğunun başını ört diye baskı mı yapıyor ?

  22. Yazan:logic Tarih: Eki 20, 2010 | Reply

    ben de Ülkücüler’in bıyıklarından korkuyorum. sizin mantığınızla ben de Ülkücü bıyığı yasaklansın istiyorum. Niye kimse yasaklamıyor ? Nerede bu Yargıtay ?

  23. Yazan:logic Tarih: Eki 20, 2010 | Reply

    Atatürk rozeti de yasaklansın ayrıca. Etrafta Kemalist görünce kendimi tehlikede hissediyorum.

  24. Yazan:Cengiz Cebi Tarih: Eki 21, 2010 | Reply

    Liberallere Kemal Okuyan çok güzel sorular soruyor.

    Soru filan sormamış, şiir yazmış vatandaş.

    Tam yaklaşmakta olan 29 Ekim’de okumaklık.

    Sahil ahalisinden iyi alkış da alır, “Türkiye laiktir, laik kalacak” eşliğinde

    O kadar işte.

    Cevap verilecek bişey değil.

  25. Yazan:sevim Tarih: Eki 21, 2010 | Reply

    soruların neresi güzel anlamış değilim.kemalistlere has bildiğimiz paranoya işte.özgünlüğü falan yok bu soruların.yeni bir şey söyledikleri de yok.aynı nakaratlar,aynı ezberler.cevaplamaya değer görmüyorum şahsen.işi gücü bırakıp solculuğu başörtüsü yasağına indirgeyen zihniyete ayıracak zamana yazıktır.
    kemal okuyan adlı vatandaş işte bu zihniyetin borazanlığını yapmaktadır.yani kemalizm kuyrukçuluğunu bizlere sol olarak yutturmaya çalışıyor.tabi yersek:)

    alper akalın’a gelince.kendisi liberal sanırım.liberallerin de nedense her türlü abuk subuk sorudan kendilerini mesul tutma halleri var.her derde deva ya liberalizm,o zaman şizofrenik kemalistlerin komplo teorileri,gelecek korkuları,sanrıları ciddiye alınmalıdır!eğer bu kaygıdan değilse merak ediyorum bilmem kaçıncı baskısını okuduğumuz bu “gericilik”kehanetleri ne diye tartışmanın merkezine alınıyor.
    adam küçük bir kızın başörtüsünden solculuk devşiriyor işte.düşünce özgürlüğü diye ağız kokularını çekmek zorundamıyız bu paranoyak tiplerin.neredeyse kafayı sıyıracakar başörtüsü korkusu yüzünden.çok çok psikolojik destek önerir geçerim:)

  26. Yazan:sevim Tarih: Eki 21, 2010 | Reply

    Kemalistler’le Ülkücüler arasında bayrak savaşı çıkabilir 🙂

    Dikkat edin de yırtmayın çekiştirirken.

    Allah zihin açıklığı versin sevgili logic.bayrak fetişizmi yarışının yarattığı toplumsal ruh hali ancak bu kadar estetik bir dille ifade edilebilirdi.zihninize,gönlünüze sağlık diyorum.

  27. Yazan:tipsizromeo Tarih: Eki 21, 2010 | Reply

    bu ülkenin %70`i türbana karşı deyil ama
    şerefsizlere karşı sadece türbanı ne zaman gündeme getirseler birşeyler saklamak istediklerinin ve seçim zamanının geldiğini anlamamak için salak olmak lazım türbanı serbest yapmak gerçekten gereklidir akp elinden kozu alınmalıdır ve bazı damarlarından suçuk bile yapılamayacak zehirli kişilikli hasta ruhlu insanların azına düşmemek lazım laikliğe bir zarar gelmeyecekdir hiç bir zaman kuru gürültüden başka birşey deyildir

  28. Yazan:sevim Tarih: Eki 21, 2010 | Reply

    …bazı damarlarından suçuk bile yapılamayacak zehirli kişilikli hasta ruhlu insanlar…

    ):

    tipsizromeo,
    kendini ne de güzel tarif etmişsin.bir de fanatik milliyetçilerde laf olmaz diyorlar.elli sene düşünsem aklıma gelmezdi vallahi.

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin