Terörle Mücadele Kanunu mağduru çocuklar için şahitlik
By Katrin Baskiotis on Eki 21, 2010 in Akıl, Devlet Terörü, Ulus-Devlet, vicdan
Özgür Açılım Platformu, Terörle Mücadele Kanunu mağduru çocuklar için şahitlik vazifesini yerine getirmeye hazırlanıyor! 24-31 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek olan sergiye tüm vicdan sahiplerini bekliyoruz.
Yer: Taksim Araştırma Hastanesi karşısı Soğancı Sokak Açık Alan 1/A Cihangir/Beyoğlu
Tarih: 24-31 Ekim 2010
Anlatıcılar: Neslihan Akbulut, Esra Arsan, Mehmet Atak, Hilal Kaplan, Ferhat Kentel, Gülizar Tuncer, Ayten Zara
TMK NEDİR?
Terörle Mücadele Kanunu, yürürlüğe girdiği 1991 yılından bu yana, barındırdığı adaletsiz hükümler yüzünden sürekli bir tartışma konusu oldu. Kurgusal bir “terör” ve “terörist” tanımı çerçevesinde suçun kapsamını olabildiğince genişleten, bürokrasinin elini güçlendirirken bir yandan da keyfi bir ceza uygulamasına dönüşen paketin hacmi, 2004’te Güneydoğu’da çıkan olaylar bahane gösterilerek 2006 yılında genişletildi.
2006 yılındaki bu düzenleme sözde “daha caydırıcı” olma özelliği taşıyordu, zira terör kapsamına giren suçların ceza ve müeyyidelerinin çocuk ve yetişkin ayrımı gözetmeksizin uygulanmasını öngörüyordu. 4 yıllık süreçte 12-18 yaş arası yaklaşık 4000 çocuk yargılandı ve bir kısmı hâlâ yargılanmaya devam ediyor.
Türkiye Cumhuriyeti, 1989 yılında imzaladığı, 18 yaş altı fertlerin haklarını güvence altına alan Uluslararası Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni, 2005’te yürürlüğe giren Çocuk Koruma Kanunu’nu ve dolayısıyla kendi anayasasının 90. maddesini ihlal etmiş oldu. (“Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.”)
Çocuklar arasında “polisi görünce kaçtığı”, “kalbi hızlı attığı” veya “terli olduğu” bahane gösterilerek içeri alınanlar var ve bu 4000 çocuğun nerdeyse yarısının dosyasında somut/rasyonel delil mevcut değil. Tutuklanan çocukların yetişkin cezaevlerine yerleştirilmeleri ve ağır ceza mahkemelerinde yargılanmaları, işkence, kötü muamele ve psikolojik baskıya maruz kalmaları sürecin ürkütücü boyutlarını çok açık biçimde gösterdi. Çok keskin bir şiddet dili kullanarak çocukları “taş atan çocuklar” olarak lanse eden medya da bu süreçte gerçekleri manipüle etmek için oldukça uğraştı.
2010 yazında görüşülmeye başlanan TMK değişiklik paketi Temmuz ayında meclisten geçti. Pakete göre bundan böyle ceza ve müeyyideler yetişkinlerinkine eşit olmayacak ve çocuklar ağır ceza mahkemelerinde yargılanmayacaklar. Yetersiz bir nitelik taşımakla birlikte (mesela hâlâ, yüz örtmek örgüt propagandası sayılıyorken) umuyoruz ki ortaya konan her çaba bir sonraki adım için cesaretlendirici bir unsur olacak. Düzenlemelerin devam etmesi ve çocukları terörle yaftalayan her türlü yasa metninin ortadan kaldırılması gerekli.
Unutmadan söylemeliyiz, yeni düzenleme sonrası tahliyesi beklenen çocuklardan bazıları hâlâ serbest bırakılmış değil. Çocuklar bu sefer de, devreye girmiş olan yargı oligarşisinin kurbanı oluyorlar. Dosyaları Yargıtay’da bekletilen ve işleme konulmayan birçok çocuk var hâlâ. Yasama-yürütme-yargı üçlemesinin arasına kıstırılan çocuklar kendilerini bir yandan da siyasi çekişmelerin, iktidar hesaplaşmalarının ortasında buluveriyorlar.
Terörle Mücadele Kanunu’nun ortaya çıkardığı sorunları Türkiye’de bir kangrene dönüşmüş durumda olan Kürt meselesinden ayrı düşünmek tabi ki mümkün değil. Bununla birlikte, TMK’nın yalnızca Kürt çocuklar için değil, gelecekte terör bahane gösterilerek yargılanabilecek tüm çocuklar için bir tehlike arz ettiğini, yani sistemin ötekileştireceği bütün çocukları tehdit ettiğini duyurmak gerekiyor. Terörle Mücadele Kanunu var olduğu müddetçe sistem “terörist” kurgulamaya devam edecek ve çocuklar da yakalarını bu zulümden kurtaramayacaklar.
BİZ NE İSTİYORUZ?
Mevcut sistem “müstakbel teröristler” üretme çabasında. Öfkenin, şiddetin ve zulmün bizzat resmi ideoloji tarafından yaratıldığı bir ortamda, çocukların şiddet eğilimleri sebebiyle de olsa böylesine adaletsiz bir yargılama biçimine maruz kalmaları asla kabul edilemez.
Özgür Açılım Platformu olarak yapmak istediğimiz şey, “vicdan sahibi şahitler” olarak adaletin şahitliğini yerine getirmek ve perdelenen, sansürlenen ve gözlerden kaçırılan bu zulmü tüm çıplaklığıyla gözler önüne sermektir. Bunu da çocukların diliyle yapacağız. Politikacıların, entelektüellerin, gazetecilerin, örgüt liderlerinin, askerlerin, yargıçların ve bilumum “büyük” adamların konuşup durduğu kocaman kocaman kelime ve kavramlarla değil.
Sergi, toplumsal/vicdani şahitliğe giden yolda ufak bir adım bizler için.
Ötelenen/ötekileştirilen “masumiyetimiz”in, yani çocuklarımızın elinden tutmak istiyoruz. “Taş atan çocuklar” ın safında, “taşlaşmış kalpler” in karşısına çıkacağız böylelikle. Anlatacak, anlatacak ve anlatacağız. Anlayacağınız, çocukların sesine eklenirken, doğudan gelen sesi batıda çoğaltırken, huzurlu yataklarınızda sizi biraz rahatsız etmiş olacağız.
Fotoğraf, karikatür, belgesel ve mektuplar bu yolda adımlarımızı kolaylaştıracak ufak işaretler olacak. Varmak istediğimiz nokta ise Adalet!
Şimdi haykırıyoruz vahyin sesiyle, insanlığın vicdanına:
“Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz, sakın ha sizi adaletsizliğe itmesin. Âdil olun!” Rehber Kur’an/maide-8
Özgür Açılım Platformu
Özgürlük için Adalet!
www.ozguracilim.net