RSS Feed for This Post

Ölüm’ün Işığında Zaman Kavramı (4)

Nazım Hikmet’in Kuvâyi Milliye Destanı’ndan (7ci Bap):

“…Gece aydınlık ve sıcak

ve kağnılarda tahta yataklarında

koyu mavi humbaralar çırılçıplaktı.

Ve kadınlar

birbirlerinden gizleyerek

bakıyorlardı ayın altında

geçmiş kafilelerden kalan öküz ve tekerlek ölülerine…” 

 Bu dizelerdeki “tekerlek ölüleri” dikkatimizi çeken. Çünkü tekerlekler de ölür ve ölmüş tekerlek cesetleri tıpkı ölmüş öküzler gibi bir şeyler anlatırlar bize. Bir buzdolabı ölüsü, gölde boğulmuş bir bisiklet, terk edilmiş, çocuk çığlıklarına hasret gitmiş bir evin cenazesi, karaya vurmuş, susuzluktan ölmüş bir gemi… İşitebilen kulaklar için canlı piyanolardan daha çok ses verir bir piyanonun cesedi. Evet, ölmüş eşyalar “konuşur”.

 Peki ya ölmüş saatler? Boşa geçmiş vakitler değil, Zaman’ı göstermek üzere imâl edilen saatlerden bahsediyorum. Saat ölmüştür ama dişli çarkları paslanmaya devam etmiştir. Çünkü durmuş, hatta çürümüş olsa bile saat Zaman’ın geçişinin tanığıdır. O saatin hayatı durmuştur ama baş harfi büyük yazılmak üzere HaYat devam etmektedir, o saat cesedinde hâlâ HaYatiyet vardır. Ama Ölüm’den münezzeh olan bu HaYatiyet kamyon, gemi, buzdolabı cesetlerine de nüfuz etmiştir. Çünkü:

 Saatler Zaman’ı bilmezler

Saate bakarak Zaman’ı ölçebiliyorsam bu saatin sayesinde değil İnsan olan Ben’im sayemde oluyor  zira saat de taş, toprak, bulut gibi sıradan bir cisim. Saat geçen Zaman’ı göstermiyor, her seferinde yeni bir Şimdi gösteriyor. Hakikaten sürmekte olan İnsan bütün saatlerden önce/üstte bir varlık derecesine sahip. Belki bedenimizi ve analitik zekâmızın tabi olduğu bir dışsal, Newtoncu/Kantçı zamandan bahsedilebilir. Ama bunun dışında İnsan olmamızdan kaynaklanan bizim vasfımız, belki de fıtratımız olan bir Zaman daha var.” (Varlık Bir Harftir, Sen Onun Anlamısın)

Eşya ölülerini büyük boy işitmek için:

 

 

Trackback URL

  1. 1 Trackback(s)

  2. Ara 9, 2010: Ölüm’ün Işığında Zaman Kavramı (5) : Derin Düşünce

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin