RSS Feed for This Post

Ena Bunraku /Kukla Gösterisi, Sanat ve Gelenek-Modern ilişkisi üzerine kısa bir not

 Ena Bunraku 1682 yılında Japonya’nın kaware kasabasında ilk performansını gerçekleştiren bir kukla gösterisi. Şu anda Ena Bunraku geleneğini yirmi kişi devam ettiriyor ve okulu kapanmış durumda. Ena Bunraku’yu Kitano’nun Dolls/Bebekler filminden hatırlarsınız. Filmde, kuklalar aracılığıyla, Ryoko ve Hiro’nun aşkı/ayrılığı ama ayrılıkta birleşen yazgıları anlatılmıştı. Filmi değerli kılan unsurlardan biri de buydu zaten: Geleneğin modernle birleştirilmesi, yerel/mahalli olanın insana dair bir temayla dünyanın her yerinde aynı etkiye sahip olabilecek bir evrenselliğe dönüştürülmesi. Sanatta başarılı olmak istiyorsa günümüz insanı, geleneğe sırtını dönmek, ondan beslendiği kaynağı kurutmak yerine onu evrenselle buluşturmak zorunda.
Orhan Veli bir geleneğin yıkımında baş tacı edilir kimilerince ama kendisinin Divan şiirine olan vakfiyeti ve beyitlerle şiir yazabilecek düzeyde geleneğe aşinalığı gözden kaçırılır. Geleneği yıkmak istiyorsanız bile, neyi yıkmak istediğinizi ve onun yerine ne getirmek istediğinizi bilmek zorundasınız. Yoksa sanat dediğiniz şey, belki bir eserle yüzünüzü güldürür ama devamı gelmeyen bir kısır-döngüye ve vasatlığa hapseder sizi. Yıkmak, yıktığınız şeyin tozuna toprağına değen elden geldiğinde başarıya taşır sizi, zaten elinize o tozdan hiç bulaşmamışsa, adı sadece yıkımdır, yeniden inşa yoktur orada…
Asaf Halet Çelebi’nin dediği gibi söylemek ya da :

“İbrahim
içimdeki putları devir
elindeki baltayla
kırılan putların yerine
yenilerini koyan kim?


Elbette geleneği olduğu formda günümüzde uygulayamazsınız, ama tıpkı Kitano’nun yaptığı gibi onu günümüze uyarlayabilir ve hatta anlattığınızı/ iletmek istediğiniz mesajı daha etkili bir şekilde sunma şansını da yakalayabilirsiniz. Gelenek ve modern’i aynı iple birbirine bağladığınızda, dıştan tuhaf, garip, toplum-dışı kabul edilseniz bile, ikisinin birlikteliğinin sonu, evrensel sanat’ı yakalamak ve sınırları aşmak olacaktır.
Hangi sanatçı, çağını aşmak istemez ki ve hangi sanatçı ülkesinin sınırlarını aşarak yarattığı sanat eserinin yüreğe ve ruha dokunmasını dilemez ki?!

Trackback URL

  1. 2 Yorum

  2. Yazan:ibrahim becer Tarih: Ara 30, 2010 | Reply

    “ateş yakacak bir şey bulamayacak sende; işte İbrahim olmak bu…” Sezai Karakoç”

  3. Yazan:suzannur Tarih: Ara 31, 2010 | Reply

    Harika örnek, neden? Geleneği dizelerine gizleyip ondan modern şiirin en güzel örneklerini sunan bir şairi ve bunun örneği bir dizeyi yazmışsınız.
    Ellerinize sağlık ibrahim Bey. yeni yılınızı kutlarım. Selamlar efendim 🙂

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin