Mısır’da protestoların hedefindeki Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek ve oğlu Cemal ise uzun süredir kamuoyunun karşısına çıkmıyor.
AB, TUTUKLU TÜM GÖSTERİCİLERİN SALIVERİLMESİ ÇAĞRISI YAPTI
Mısır’ın başkenti Kahire’de, askerler sokağa çıkma yasağına karşı gelen göstericileri zafer işareti yaparak selamladı.
Basın mensupları, sokağa çıkma yasağının ilan edilmesinden birkaç saat sonra kent merkezinde dolaşan askeri kamyonlardaki askerlerin halka zafer işaretleri yaptıklarını ve göstericilerin de askerleri alkışladıklarını belirttiler.
Göstericilerin bazılarının, askerlerle birlikte zırhlı personel taşıyıcıların üzerine çıkmaları ve polislerin göstericilerin ellerini sıkmaları dikkat çekti.
Öte yandan, AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton, Mısır makamlarına, tüm göstericileri “derhal ve şartsız” serbest bırakmaları çağrısı yaptı.
Mısır halkının demokrasi taleplerine yanıt verilmesini isteyen Ashton, “Mısır yetkililerini derhal ve koşulsuz, barışçıl gösteri yapan tutuklu tüm göstericileri serbest bırakmaya davet ediyorum” dedi.
İNGİLTERE: “MISIR’DA REFORM ŞART”
İngiltere Başbakanı David Cameron da Mısır’da reform çağrısı yaparak, demokrasi, insan hakları ve hukuk devletinin güçlendirilmesi yönünde bu ülkede reform ve ilerlemeleri desteklediklerini söyledi.
Mısır’daki gösterilerle ilgili “endişesini” dile getiren Fransa da bu ülkede itidal ve diyalog çağrısı yaparken, bu ülkedeki Fransız vatandaşlarının dikkatli olmaları tavsiyesinde bulundu.
İtalya da Mısır’daki gelişmeleri yakından ve endişeyle takip ettiğini açıklayarak, bu ülkelerdeki şiddetin sona ermesi çağrısı yaptı.
Mısır’da Mübarek karşıtı gösterilerin 4’üncü gününde on binlerce protestocu sokaklara döküldü. Kahire’de parlamento yakınında silahlı sesleri duyulurken, göstericiler iktidar partisinin merkez binasını ateşe verdi. Eylemciler, polise karşı askerden yardım istedi. Ancak Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’in çağrısına uyan ordu, polise destek verdi. Sokaklarda tanklar devriye gezerken, bugünkü eylemlerde en az 18 kişinin öldüğü, 1115 kişinin de yaralandığı bildirildi.
Mısır’da 4 günden bu yana süren hükümet karşıtı gösteriler doruk noktasına ulaştı. Gösterilerde bugün 18 kişinin daha ölmesiyle olaylarda hayatını kaybedenlerin sayısı 25’e yükseldi.
Mısır Meclis Başkanı Fethi Sorur, uydudan yayın yapan Mehwar televizyonuna telefonla bağlanarak, “Kısa süre içinde önemli bir konu açıklanacak” dedi.
ABD’DE SIRTINI DÖNDÜ
ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton akşam saatlerinde yaptığı açıklamada Mısırlı yetkililerden vatandaşların haklarına saygı gösterilmesini ve siyasi ve ekonomik reform taleplerinin dikkate alınmasını talep etti.
Her iki tarafa da itidal çağrısında bulunan Clinton “Mısır polisinin ve güvenlik güçlerinin protestoculara karşı şiddet kullanmasından dolayı derin kaygı duyuyoruz. Mısır hükümetinin güvenlik güçlerini önlemek için ellerinden geleni yapmalarını istiyoruz. Aynı zamanda protestocular da şiddetten kaçınmalı ve kendilerini barışçıl bir biçimde ifade etmeli” dedi. Clinton, Mısır yetkililerinden barışçıl protestolara izin vermelerini ve iletişimi kesmek için aldıkları önlemleri de geri çevirmelerini istedi.
Öte yandan İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague de Mısır yetkililerinden “halkın ifade özgürlüğüne baskı yapmamalarını” istedi. Hague, Mısır hükümetini, “etkili önlemler”le ilgili uyardı.
AB’nin dış politika yüksek temsilcisi Catherine Ashton da Mısır hükümetinden şiddete son verilmesini ve tutuklu bulunan barışçı protestocuların serbest bırakılmasını istedi.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise Mübarek’e destek vererek, “Arapların demokratik rejime geçmeleri için doğru zaman olduğunu düşünmüyorum” dedi.
İLETİŞİM KESİLDİ
Bugünkü tarihi gösteriler öncesi internet ve cep telefonu servisleri ise ülke genelinde büyük ölçüde kesildi.
Associated Press haber ajansı, ülkedeki 4 ana internet sağlayıcısı “Link Mısır”, “Vodafone/Raya”, “Telekom Mısır” ve “Etisalat Misr”in hizmetlerinin sabah saatlerinden itibaren tamamen kesildiğini belirtti.
Ajans, cep telefonu kısa mesaj ve Blackberry Messenger servislerinin de kesintiye uğradığını da ifade etti.
İngiliz telekomünikasyon şirketi Vodafone’dan yapılan açıklamada, Mısırlı yetkililerin, ülkedeki belirli bölgelerde cep telefonu hizmetlerinin askıya alınması talimatını verdiklerini bildirdi. Şirketten yapılan açıklamada, “Mısır yasalarına göre yetkililerin böyle bir hakkı bulunduğu ve bu talimata uymak zorunda oldukları” belirtildi.
BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, Mübarek’e karşı planlanan büyük protesto gösterisinden önce ülkede internet erişiminin kesilmesinin ifade özgürlüğü ilkelerine aykırı olduğunu söyledi.
GAZETECİLERE GÖZALTI
Öte yandan Fransa Dışişleri Bakanlığının sözcüsü Bernard Valero, Mübarek yönetimine karşı gösterilerin yapıldığı Kahire’de 4 Fransız gazetecinin gözaltına alındığını açıkladı. Diplomatik bir kaynak, gözaltına alınan gazetecilerin Journal du Dimanche, Le Figaro, Paris-Match dergisi ve Sipa fotoğraf ajansında görev yaptıklarını belirtti. Gazetecilerin birkaç saat sonra serbest bırakıldığı bildirildi.
Bu arada El Cezire, başkent Kahire’deki gösterilerde BBC muhabirinin yaralandığını duyurdu.
MÜBAREK AİLESİ KAYIPLARA KARIŞTI
Mısır’da protestoların hedefindeki Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek ve oğlu Cemal ise uzun süredir kamuoyunun karşısına çıkmıyor.
Mısır’da geçmişte de benzer ayaklanmalar görülmüştü. 1977 yılında dönemin devlet başkanı Enver Sedat’ın temel gıda maddelerine uygulanan devlet yardımlarını kaldırması üzerine protesto gösterileri yaşanmıştı. 36 saat süren eylemler daha sonra güvenlik güçlerince bastırılmıştı.
Bir benzer olay da 1990’larda yaşandı. İslamcı militanların ayaklanması üzerine çıkan olaylar ordunun şiddet kullanarak yaptığı müdahaleyle sona ermişti.
Asla mümkün değildir..
Devrim olabilmesi için kendi ORDULARIYLA HESAPLAŞILMASI ŞARTTIR ,İran İslam Cumhuriyeti gibi yoksa bi Diktatör gider öbürü gelir..
sanirim her ülke kendine has kolaylik ve zorluklarla birlikte yasiyor.
Kimse Iran’a benzemez. Kaldi ki Tunus’ta eski diktatör askerden korkarmis, polise agirlik vermis. Misir’daki müstakbel eski diktatör Mübarek ise orduya güveniyormus okuduguma göre.
Ne sekilde gelisecegini bilemeyiz ama bir diktatörü devirince arkasindan yeni bir tane de gelebilir. Bu bakimdan bu ilk adimlar çok güzel ama her iki ülkenin önünde de uzuuuun bir yol var rahata kavusmak için.
Tabi ki mümkün.Ancak bu “devrim”lerin ne tür sonuçlar getireceği meçhuldür.Zira bugün Mısır ve Tunus’ta baş gösteren sokak isyanları birikmiş bir öfkenin tezahhürüdür.
Beylik bir söz olacak ama toplumları iyi bir geleceğe taşıyacak olan şey toplumsal dinamiklerde saklıdır.
Bir toplumda şayet insan hak ve özgürlüklerini önceleyen bir dinamizm potansiyeli mevcut ise geleceğe dönük bir umut var demektir.Kısaca toplumda bir demokrasi talebi olmalı her şeyden önce…Bu talep içselleşmeli ki müspet sonuçların önü açılabilsin.
Bu dinamizmin temel koşuluysa demokratik tartışma kültürüdür.Zira özgür düşünce ve demokratik tartışma kültürü gelişmemiş toplumlarda maalesef yağmurdan kaçarken doluya tutulma riski vardır her zaman.
Dolayısıyla Mısır ve Tunus’taki toplumsal karışıklığın iyimser bir tablo sunduğunu söylemek güç.Gerçi bu ülkelerin iç işleyişi hakkında yeterli bilgiye sahip değilim.Ancak Ortadoğu ülkelerinde bugüne kadar aşina olduğum toplumsal hareketler pek iç açıcı gelmiyor bana.Yani genelde hep “doluya tutulma”yla sonuçlanmış iktidar değişiklikleri yaşanmıştır.
Mehmet beyin tesbitine katılıyorum:hiçbir ülke bir diğerine benzemez…Koşullar da,adına “devrim”dedikleri hareketliliğin başlangıç nedenleriyle karşılaşılan sonuçları itibariyle doğal olarak bir takım farklılıklar arzeder,arzedebilir.
Lakin buna karşılık bir takım ortak yönler olduğu da kuşku götürmez.
Bu ortak veya benzer yönler bana göre üç ana nedene bağlanabilir.
1-Lider kültü/fetişizmi.
2-Baş gösteren değişim talabinin evrimsel bir süreçten maada “devrim”olgusuna endeksli oluşu.
3-Değişim ve dönüşümün rejim değişikliğinde arandığı kollektif zihin algıları.
Birinciden başlarsak,bir toplumda lider kültünü meşru ve vazgeçilmez kılan olgu ve anlayışın birinci derecede sorumlusu yine toplumun ta kendisidir.Burada Irak ve İran halklarının yakın geçmişine bakmak yeterlidir kanımca.Rıza Pehlevi’nin yerine Humeyni,Saddam öncesi bir diğer döktatörün yerine Saddam gelmiştir.Temelde değişen bir şey yoktur;bir diktatör gitmiştir yerine bir yenisi gelmiştir.
İkincisi;insan hak ve özgürlükleri,adalet,hukuk…devrimle elde edilebilecek şeyler değildir.Evrimsel süreçler esastır,uzun erimlidir açıkçası.Dolayısıyla bir ideolojinin gölgesinde ve bunu savunanlarca bir takım kuralların tepeden dayatılmasıyla evet “devrimler” oluşabilir.Ancak elde edilen sonuç hep başka devrimlere olan özlemi doğurmuştur.Bugün gerek dünyada ve gerekse özelinde müslüman ülkelerde gerçekleşen devrimler bu minvaldedir.Kısacası bir devrimler savaşıdır almış gidiyor ama toplumdaki kaynama bitmiyor.Geçen sene İran’da başgösteren çalkantıların benzeri bugün Tunus’ta,Mısır’da devam ediyor.Başka yerlere sıçraması da an meselesidir.Bu da yaşanan sorunların kestirme devrimlerle aşılmayacağının kanıtıdır.
Son olarak rejim endeksli beklentilere gelelim.Türkiye’de bu gruba dahidir maalesef.Biz Ortadoğu halkları rejimleri daima insan haklarının üzerinde tutarız.Futbol takımı tutar gibi rejimleri önceliyoruz.Açıkçası adalet,hak hukuk tali planda kalıyor bu durumda.
Sonuç itibariyle bugün Mısır’da patlak veren kargaşa-kısmi farklılıklar gösterse de-bu aşılamayan kültürün bir yansımasıdır ve diğer müslüman topluluklarla büyük benzerlikler taşıyor.
Artık nihayet geldi. Demek kaçırabiliyormuşuz deyip en başta kendi haklılığına inanan insanlar bunu başarır. Höt denildiğinde 97 yılından sonra Türkiye’de gördük donunu indirenler değil. Bizim ülkemizde insanların 4 yılda bir değiştirebileceği hükümetler var böyle devam eder.
6 Yorum
Yazan:Mısır için dua edelim Tarih: Oca 29, 2011 | Reply
MÜBAREK AİLESİ KAYIPLARA KARIŞTI
Mısır’da protestoların hedefindeki Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek ve oğlu Cemal ise uzun süredir kamuoyunun karşısına çıkmıyor.
AB, TUTUKLU TÜM GÖSTERİCİLERİN SALIVERİLMESİ ÇAĞRISI YAPTI
Mısır’ın başkenti Kahire’de, askerler sokağa çıkma yasağına karşı gelen göstericileri zafer işareti yaparak selamladı.
Basın mensupları, sokağa çıkma yasağının ilan edilmesinden birkaç saat sonra kent merkezinde dolaşan askeri kamyonlardaki askerlerin halka zafer işaretleri yaptıklarını ve göstericilerin de askerleri alkışladıklarını belirttiler.
Göstericilerin bazılarının, askerlerle birlikte zırhlı personel taşıyıcıların üzerine çıkmaları ve polislerin göstericilerin ellerini sıkmaları dikkat çekti.
Öte yandan, AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton, Mısır makamlarına, tüm göstericileri “derhal ve şartsız” serbest bırakmaları çağrısı yaptı.
Mısır halkının demokrasi taleplerine yanıt verilmesini isteyen Ashton, “Mısır yetkililerini derhal ve koşulsuz, barışçıl gösteri yapan tutuklu tüm göstericileri serbest bırakmaya davet ediyorum” dedi.
İNGİLTERE: “MISIR’DA REFORM ŞART”
İngiltere Başbakanı David Cameron da Mısır’da reform çağrısı yaparak, demokrasi, insan hakları ve hukuk devletinin güçlendirilmesi yönünde bu ülkede reform ve ilerlemeleri desteklediklerini söyledi.
Mısır’daki gösterilerle ilgili “endişesini” dile getiren Fransa da bu ülkede itidal ve diyalog çağrısı yaparken, bu ülkedeki Fransız vatandaşlarının dikkatli olmaları tavsiyesinde bulundu.
İtalya da Mısır’daki gelişmeleri yakından ve endişeyle takip ettiğini açıklayarak, bu ülkelerdeki şiddetin sona ermesi çağrısı yaptı.
Mısır’da Mübarek karşıtı gösterilerin 4’üncü gününde on binlerce protestocu sokaklara döküldü. Kahire’de parlamento yakınında silahlı sesleri duyulurken, göstericiler iktidar partisinin merkez binasını ateşe verdi. Eylemciler, polise karşı askerden yardım istedi. Ancak Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’in çağrısına uyan ordu, polise destek verdi. Sokaklarda tanklar devriye gezerken, bugünkü eylemlerde en az 18 kişinin öldüğü, 1115 kişinin de yaralandığı bildirildi.
Mısır’da 4 günden bu yana süren hükümet karşıtı gösteriler doruk noktasına ulaştı. Gösterilerde bugün 18 kişinin daha ölmesiyle olaylarda hayatını kaybedenlerin sayısı 25’e yükseldi.
Mısır Meclis Başkanı Fethi Sorur, uydudan yayın yapan Mehwar televizyonuna telefonla bağlanarak, “Kısa süre içinde önemli bir konu açıklanacak” dedi.
ABD’DE SIRTINI DÖNDÜ
ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton akşam saatlerinde yaptığı açıklamada Mısırlı yetkililerden vatandaşların haklarına saygı gösterilmesini ve siyasi ve ekonomik reform taleplerinin dikkate alınmasını talep etti.
Her iki tarafa da itidal çağrısında bulunan Clinton “Mısır polisinin ve güvenlik güçlerinin protestoculara karşı şiddet kullanmasından dolayı derin kaygı duyuyoruz. Mısır hükümetinin güvenlik güçlerini önlemek için ellerinden geleni yapmalarını istiyoruz. Aynı zamanda protestocular da şiddetten kaçınmalı ve kendilerini barışçıl bir biçimde ifade etmeli” dedi. Clinton, Mısır yetkililerinden barışçıl protestolara izin vermelerini ve iletişimi kesmek için aldıkları önlemleri de geri çevirmelerini istedi.
Öte yandan İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague de Mısır yetkililerinden “halkın ifade özgürlüğüne baskı yapmamalarını” istedi. Hague, Mısır hükümetini, “etkili önlemler”le ilgili uyardı.
AB’nin dış politika yüksek temsilcisi Catherine Ashton da Mısır hükümetinden şiddete son verilmesini ve tutuklu bulunan barışçı protestocuların serbest bırakılmasını istedi.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise Mübarek’e destek vererek, “Arapların demokratik rejime geçmeleri için doğru zaman olduğunu düşünmüyorum” dedi.
İLETİŞİM KESİLDİ
Bugünkü tarihi gösteriler öncesi internet ve cep telefonu servisleri ise ülke genelinde büyük ölçüde kesildi.
Associated Press haber ajansı, ülkedeki 4 ana internet sağlayıcısı “Link Mısır”, “Vodafone/Raya”, “Telekom Mısır” ve “Etisalat Misr”in hizmetlerinin sabah saatlerinden itibaren tamamen kesildiğini belirtti.
Ajans, cep telefonu kısa mesaj ve Blackberry Messenger servislerinin de kesintiye uğradığını da ifade etti.
İngiliz telekomünikasyon şirketi Vodafone’dan yapılan açıklamada, Mısırlı yetkililerin, ülkedeki belirli bölgelerde cep telefonu hizmetlerinin askıya alınması talimatını verdiklerini bildirdi. Şirketten yapılan açıklamada, “Mısır yasalarına göre yetkililerin böyle bir hakkı bulunduğu ve bu talimata uymak zorunda oldukları” belirtildi.
BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, Mübarek’e karşı planlanan büyük protesto gösterisinden önce ülkede internet erişiminin kesilmesinin ifade özgürlüğü ilkelerine aykırı olduğunu söyledi.
GAZETECİLERE GÖZALTI
Öte yandan Fransa Dışişleri Bakanlığının sözcüsü Bernard Valero, Mübarek yönetimine karşı gösterilerin yapıldığı Kahire’de 4 Fransız gazetecinin gözaltına alındığını açıkladı. Diplomatik bir kaynak, gözaltına alınan gazetecilerin Journal du Dimanche, Le Figaro, Paris-Match dergisi ve Sipa fotoğraf ajansında görev yaptıklarını belirtti. Gazetecilerin birkaç saat sonra serbest bırakıldığı bildirildi.
Bu arada El Cezire, başkent Kahire’deki gösterilerde BBC muhabirinin yaralandığını duyurdu.
MÜBAREK AİLESİ KAYIPLARA KARIŞTI
Mısır’da protestoların hedefindeki Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek ve oğlu Cemal ise uzun süredir kamuoyunun karşısına çıkmıyor.
Mısır’da geçmişte de benzer ayaklanmalar görülmüştü. 1977 yılında dönemin devlet başkanı Enver Sedat’ın temel gıda maddelerine uygulanan devlet yardımlarını kaldırması üzerine protesto gösterileri yaşanmıştı. 36 saat süren eylemler daha sonra güvenlik güçlerince bastırılmıştı.
Bir benzer olay da 1990’larda yaşandı. İslamcı militanların ayaklanması üzerine çıkan olaylar ordunun şiddet kullanarak yaptığı müdahaleyle sona ermişti.
Yazan:beytullah emrah Tarih: Oca 29, 2011 | Reply
neden olmasın?
ne demişler?
“küfür belki, zulüm ile asla!”
Yazan:cade Tarih: Oca 29, 2011 | Reply
Asla mümkün değildir..
Devrim olabilmesi için kendi ORDULARIYLA HESAPLAŞILMASI ŞARTTIR ,İran İslam Cumhuriyeti gibi yoksa bi Diktatör gider öbürü gelir..
Yazan:MY Tarih: Oca 29, 2011 | Reply
sanirim her ülke kendine has kolaylik ve zorluklarla birlikte yasiyor.
Kimse Iran’a benzemez. Kaldi ki Tunus’ta eski diktatör askerden korkarmis, polise agirlik vermis. Misir’daki müstakbel eski diktatör Mübarek ise orduya güveniyormus okuduguma göre.
Ne sekilde gelisecegini bilemeyiz ama bir diktatörü devirince arkasindan yeni bir tane de gelebilir. Bu bakimdan bu ilk adimlar çok güzel ama her iki ülkenin önünde de uzuuuun bir yol var rahata kavusmak için.
Yazan:aziz yılmaz Tarih: Oca 29, 2011 | Reply
Tabi ki mümkün.Ancak bu “devrim”lerin ne tür sonuçlar getireceği meçhuldür.Zira bugün Mısır ve Tunus’ta baş gösteren sokak isyanları birikmiş bir öfkenin tezahhürüdür.
Beylik bir söz olacak ama toplumları iyi bir geleceğe taşıyacak olan şey toplumsal dinamiklerde saklıdır.
Bir toplumda şayet insan hak ve özgürlüklerini önceleyen bir dinamizm potansiyeli mevcut ise geleceğe dönük bir umut var demektir.Kısaca toplumda bir demokrasi talebi olmalı her şeyden önce…Bu talep içselleşmeli ki müspet sonuçların önü açılabilsin.
Bu dinamizmin temel koşuluysa demokratik tartışma kültürüdür.Zira özgür düşünce ve demokratik tartışma kültürü gelişmemiş toplumlarda maalesef yağmurdan kaçarken doluya tutulma riski vardır her zaman.
Dolayısıyla Mısır ve Tunus’taki toplumsal karışıklığın iyimser bir tablo sunduğunu söylemek güç.Gerçi bu ülkelerin iç işleyişi hakkında yeterli bilgiye sahip değilim.Ancak Ortadoğu ülkelerinde bugüne kadar aşina olduğum toplumsal hareketler pek iç açıcı gelmiyor bana.Yani genelde hep “doluya tutulma”yla sonuçlanmış iktidar değişiklikleri yaşanmıştır.
Mehmet beyin tesbitine katılıyorum:hiçbir ülke bir diğerine benzemez…Koşullar da,adına “devrim”dedikleri hareketliliğin başlangıç nedenleriyle karşılaşılan sonuçları itibariyle doğal olarak bir takım farklılıklar arzeder,arzedebilir.
Lakin buna karşılık bir takım ortak yönler olduğu da kuşku götürmez.
Bu ortak veya benzer yönler bana göre üç ana nedene bağlanabilir.
1-Lider kültü/fetişizmi.
2-Baş gösteren değişim talabinin evrimsel bir süreçten maada “devrim”olgusuna endeksli oluşu.
3-Değişim ve dönüşümün rejim değişikliğinde arandığı kollektif zihin algıları.
Birinciden başlarsak,bir toplumda lider kültünü meşru ve vazgeçilmez kılan olgu ve anlayışın birinci derecede sorumlusu yine toplumun ta kendisidir.Burada Irak ve İran halklarının yakın geçmişine bakmak yeterlidir kanımca.Rıza Pehlevi’nin yerine Humeyni,Saddam öncesi bir diğer döktatörün yerine Saddam gelmiştir.Temelde değişen bir şey yoktur;bir diktatör gitmiştir yerine bir yenisi gelmiştir.
İkincisi;insan hak ve özgürlükleri,adalet,hukuk…devrimle elde edilebilecek şeyler değildir.Evrimsel süreçler esastır,uzun erimlidir açıkçası.Dolayısıyla bir ideolojinin gölgesinde ve bunu savunanlarca bir takım kuralların tepeden dayatılmasıyla evet “devrimler” oluşabilir.Ancak elde edilen sonuç hep başka devrimlere olan özlemi doğurmuştur.Bugün gerek dünyada ve gerekse özelinde müslüman ülkelerde gerçekleşen devrimler bu minvaldedir.Kısacası bir devrimler savaşıdır almış gidiyor ama toplumdaki kaynama bitmiyor.Geçen sene İran’da başgösteren çalkantıların benzeri bugün Tunus’ta,Mısır’da devam ediyor.Başka yerlere sıçraması da an meselesidir.Bu da yaşanan sorunların kestirme devrimlerle aşılmayacağının kanıtıdır.
Son olarak rejim endeksli beklentilere gelelim.Türkiye’de bu gruba dahidir maalesef.Biz Ortadoğu halkları rejimleri daima insan haklarının üzerinde tutarız.Futbol takımı tutar gibi rejimleri önceliyoruz.Açıkçası adalet,hak hukuk tali planda kalıyor bu durumda.
Sonuç itibariyle bugün Mısır’da patlak veren kargaşa-kısmi farklılıklar gösterse de-bu aşılamayan kültürün bir yansımasıdır ve diğer müslüman topluluklarla büyük benzerlikler taşıyor.
Yazan:halit Tarih: Oca 30, 2011 | Reply
Artık nihayet geldi. Demek kaçırabiliyormuşuz deyip en başta kendi haklılığına inanan insanlar bunu başarır. Höt denildiğinde 97 yılından sonra Türkiye’de gördük donunu indirenler değil. Bizim ülkemizde insanların 4 yılda bir değiştirebileceği hükümetler var böyle devam eder.