RSS Feed for This Post

Formatlanmış Bursa Nutku

Bursa’nın nesi meşhurdur: Kestane şekeri, Uludağ, İskender kebap, Bursa Spor diye gider değil mi?

Ak Parti’nin iktidarının ikinci döneminden bu yana şöhret edilmek istenen bir de “Bursa Nutku” çıktı ki ısıtıp ısıtıp meydana sürülmekte. Teferruata gerek yok, bilirsiniz; hani şu “Cumhuriyeti koruma, kollama işi icab ettiği vakit gençlerin taşla, sopayla muarızına saldırma olayı”.

Mantık olarak çürütülmesi, saçmalığının ortaya dökülmesi zor bir hadise değil. “Cumhuriyeti koruma ve kollama” konusunu kutsallaştırdığın anda Kürtlerden İslamcılara, sosyalistlerden Ermenilere kadar geniş bir çevre tarafından bırakın taşı, tükürük yağmuruna tutulursunuz söyleyeyim. Çünkü senin kutsadığını diğeri kutlamak zorunda değil. Yanisi şu ki, “herkesin kutsalı kendine”.

Zamanlama olarak Mısır’daki İsyana denk gelmesi belli ki birilerinin iştahını kabartmış (bkz. Necati Doğru- Tunus’ta öfke düşer, bize de düşer). Fakat gel gör ki Mısır ve Türkiye, Tunus ve Türkiye arasındaki fark kıyas kabul etmez boyutlarda. Durum böyle olunca da hazretlerin isyan çağrısı ‘davulcu yellenmesi’ gibi kalıyor.

         Varlığı veya yokluğuyla pek ilgilenmiyorum. İlgilendiğim tarafı, savunucuları tarafından neden güncellenmiş haliyle ağız dolusu haykırılamadığı bahsidir. Ümit Zileli’den Müjdat Gezen’e oradan İsa Gök Beyefendiye kadar kenarında gezinip gezinip içine bir türlü girilemeyen bir muammaya döndü bahse konu Nutuk.

Onları bir müşkülden kurtarayım da ben güncelleyeyim oldu olacak. Bursa Nutku, bugünkü anlamıyla şunu ifade ediyor: “Bizler Cumhuriyet Dönemi boyunca her türlü zilleti bu halka yaşatan insanlar olarak yemediğimiz halt kalmadı. Gün geldi şapka giymediği için adam astık, gün geldi Alevi olduğu için babasının önünde oğlunu ipe çektik, gün geldi gencecik kızlara üniversiteleri haram eyledik. Eşi benzeri olmayan işlere imza attık. Kâh ‘Cumhuriyet’ sıfatına sahip bir ülkede Devlet Başkanının resmini paraya basan ilk ülke olduk, kâh iktidardayken devlet başkanının heykelini diken ikinci cumhuriyet olduk( birinciliği burun fakıyla Stalin’e kaptırdık). 1923 yılını bayramlarla kutladığımıza aldanmayın. Bizler 1923 yılından 1950 yılına kadar serbest seçimle iktidara gelemedik.1950 yılında girdiğimiz seçimlerde boyumuzun ölçüsünü aldık. O zaman aldığımız ölçü ne menem bir ölçüdür ki sene 2011 elde mezura, önde toplum mühendislerimiz mecnun gibi gezmekteyiz.Tecelliye bakın ki zamanında giydiği şalvarı yüzünden Ankara’nın ana caddelerine sokmadığımız, şapkası olmadığı için İstiklal Caddesinde tur atmasından utandığımız siz sevgili ‘seçme-ye-nlerimiz’: Anladığımız kadarıyla dört ay sonra bizi yine bir hezimet beklemekte. Gerçi Müjdat Abi olsun, Oktay Ekşi abi olsun yine huyumuzdan vazgeçmiyor sizi aşağılıyoruz ama kabul edin siz de dünkü adama gösterdiğiniz cömertliği bizden esirgemektesiniz…”

         “Canavar burada titrer ve kendine gelir. Sahibi olduğu kudretin yine elinden gidecek olması onu çılgına çevirmiştir. Nezaketi elinden bırakır, kurt dişlerini karanlıkta muarızının gözüne sokarak, ağzından salyalar akıtarak aslına rücu eder:

“Bana bakın; Nasıl ki geçmişte tekerimize çomak sokan Başbakan’ı astıysak, nasıl ki okul müfredatlarında bile olan şiiri okuduğu için adamı içeri tıktıysak bugün de taşla, sopayla kafanızı gözünüzü kırarız. Bunu yaparken de ‘memlekette polis var, jandarma var’ umurumuzda olmaz. ‘hukukun üstünlüğü’ senin terennüm ettiğin tekerlemedir, benim değil. Bunu da o koca bidon kafana sok! Sana bin yıl sürecek denmedi mi bu 28 Şubat süreci. Üç türbanlıyı Üniversiteye sokup, dört tane Generali içeri aldın diye sen kendini memleketin sahibi mi sandın. Otuz Ülkeyle vizeyi kaldırmakla olmuyor bu işler aslanım. Anıtkabire geldiğinde alnını yerden kaldıramıyorsun ama. Bizim Cumhuriyet kazanımlarımız olan ‘iki çırçır fabrikasıyla, Nazilli Basma fabrikasını’ sattınız çünkü. Bana ne senin dünyanın en hızlı büyüyen sekizinci ekonomisi olmandan, bana ne Erzurum gibi Allah’ın unuttuğu yerde Üniversiad Oyunları düzenlemenden. Nerede benim Laik ama zorba Devletim sen ondan bahset. Tayyip ve ona yüz veren memleketin yarısı; Aklınızı başınıza toplayın bak, elimde kapı gibi Bursa Nutku var. Mısır’da da ateş bacayı sarmış zaten. Memleketin polisi var, jandarması var, Çevik Bir’i var falan hiç dinlemem taşla sopayla kafanızı gözünüzü kırarım ona göre…”

         Bursa Nutkunun format atılmış hali üç aşağı beş yukarı budur kanaatimce. Şüphesiz ki eklemelerle metin daha zengin bir hal alabilir ama tavsiye etmem.

         Çünkü “zırva tevil götürmez!”

Trackback URL

  1. 1 Yorum

  2. Yazan:Tayfun Korkut Tarih: Şub 5, 2011 | Reply

    Harika bir yazi olmus.

    Aslinda, Misir’daki isyan, Misir’in tepesindeki CHP zihniyetli Mobarak’in, AKP zihniyetli demokrasi ve ozgurlukler isteyen halk tarafindan indirilmeye calisilmasidir. CHP buradan kendine pay cikaracaksa bu sekilde cikarmalidir. Mobarak da Misir’in Ataturk’udur. Onun sanssizligi 20. yy’in baslarinda medyanin, bilginin iktidar tarafindan kontrol edilebildigi, gerceklerin carpitilabildigi bir cagda lider olmamasidir. Ataturk de bugun T.C.’nin lideri olsa sonu Misir’in Mobarak’i, Tunus’un kacan lideri gibi olurdu.

    Tayyip Erdogan enaniyeti degil, halka hizmeti kendine dustur edinmis birisi. Kimse de onu putlastirmaya, herkese zorla sevdirmeye calismiyor. Gunumuz olaylarini tarih kitaplarina kendi istedigi gibi yazdirmiyor. Sevmeyeni de ozgurce, hem de en agir sekilde elestirebiliyor kendisini. bkz. Sozcu gazetesi.

    Dolayisiyla CHP Misir’daki devrimi falan isaret ederek bindigi dali kesiyor. Devrim yapalim derken devrilmesinler sonra… Her ne kadar iktidar olmasalar da statuko, rejim hala CHP’nin rejimi. Eger gercek bir halk ayaklanmasi olursa bundan en zararli CHP ve gudumundeki TSK ve onlarin avukatligini yapan yargi kurumlari cikar. Bir daha kimse bu ulkede CHP’nin adini anamaz!

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin