RSS Feed for This Post

BIR YARGIC YARGICLARA SESLENIYOR

Kıymetli meslektaşlarım;
 
 Sistematik yargısal bir işkenceye dönüşen bu sürece bir yurttaş, bir insan, özellikle de bir yargıç olarak tanıklık etmenin derin ıstırabı ve utancı içerisindeyim. İnsanlığımı, ruhumu kirleten bu sürece artık tanıklık etmek istemiyorum, ki sizlerin de istemediğine inancım tamdır. Bu nedenle sadece duygu ve düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
 
Devletin ideolojik aygıtlarının soğuk otopsisinden geçerek önünüze konulan davada, sistematik yargısal işkenceye tavan yaptıran Yargıtay Ceza Genel Kurulu Kararı’nın Ceza Muhakemesi Yasası açısından, biz yargıçlar için ne anlam taşıdığını bilmekle birlikte, Mısır Çarşısı’ndaki insanlık katliamının, ikinci bir insanlık katliamıyla değil,  ancak  ve ancak adaletle tamir edilebileceği inancındayım.
 
“Ortada bir Ceza Genel Kurulu Kararı var , bizler ne yapabiliriz ki?”  düşüncesinde iseniz; sizlere Henry David Thoreau’nun söylemiyle; “Haksız bir takım yasalar vardır. Onlara boyun eğmekle yetinelim mi, yoksa onları değiştirmeye çalışalım, değişinceye kadar da boyun eğelim mi; yoksa hiç beklemeden çiğneyelim mi onları? İnsanlar böylesi bir yönetim altında genel olarak şöyle düşünüyor ve şöyle diyorlar: ‘Çoğunluk yasaların değişmesine ikna oluncaya kadar bekleyelim’. Yasaya karşı gelirsek, deva derdin kendisinden daha beter olur diye düşünüyorlar.
 
Eğer Haksızlık hükümet makinesinin zorunlu sürtünmesinden ayrılmaz bir şeyse, varsın olsun. Zamanla pürüzü mürüzü kalmaz belki; ama makine muhakkak aşınır gider. Eğer haksızlığın, (salt kendisi için) makarası, yayı, ipi ya da vinci varsa, o zaman, devanın dertten daha iyi olup olmayacağını düşünebilirsiniz belki; ama eğer bu, sizin başkasına yapılan haksızlığa alet olmanızı isteyecek yapıdaysa, o zaman da, yasayı çiğneyin, derim size. Hayatınız makineyi durduracak bir karşı sürtünme olsun. Benim dikkat etmem gereken şey, hiç değilse, kötülediğim bir haksızlığa alet olmamaya bakmaktır” derim.
 
Bu itibarla Şubat’ın ayazında vereceğiniz kararın, bedenimizi, ruhumuzu, insanlığımızı dondurmamasını, bu ülkenin çocukları için  “kartopu oynayabilecekleri ve kardan adam yapabilecekleri karın ” habercisi olmasını umud ediyorum.
 
Üzerinde yaşamaya çalıştığımız bu coğrafyada, hukuktan, adaletten, haktan, hakaniyetten, özgürlükten, eşitlikten ve demokrasiden  istisna edilenleri savunanların da insanlığın bu ortak değerlerinden istisna edilmesine yol açan “Kararlar Mezarlığı”na yeni bir karar atma lüksümüzün olmadığına inanıyorum.
 
Saygılarımla…
 
Kemal Şahin, Yargıç, Kazan Adliyesi

Trackback URL

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin