RSS Feed for This Post

Annelik miti

 Annemin hayali bir mite dönerken…

Beni aradığında Mecidiyeköy’deymiş, ben de Bahçelievler’den dolanıp geldim Mecidiyeköy’e.  Mekanımız Cevahir’di. Gözümüzü kestirdiğimiz bir yere oturduk, tercihimiz lahmacundan yanaydı. Bir taraftan yerken bir taraftan da konuşmaya başladık. Gazeteciliğe başlamıştı, çok heyecanlıydı. İçinde bulunduğu dünyayı sorgulamayı da unutmuyordu. Hızlı hızlı konuşurken kararsızlıklarının onu yavaşlattığını görüyordum, bir şey demiyordum. Meslek sahibi olmak kaçınılmaz, mesleki kariyer bir şeyler yapmanın en büyük adı olabilir. Aile de çok önemli, çocuklar büyük beklentilerin habersiz emanetçileri zaten ve tabi anlayışlı bir eş. Belki de en az onun kadar gazeteci ya da en az onun kadar onu anlamalı. Yoksa o özgürlüğün tadını aldı bir kere başka türlüsü mutluluk getirir mi, zor! Cevahir’de lahmacun yiyorduk…

Sonra katıldığı bir etkinlikten bahsetti. Peyami Safa’nın Bir Tereddüdün Romanı kitabının katılımcılarla kritiğinin yapıldığı bir çalışma. Ayrılana kadar kaybetmediği heyecanı ile Peyami Safa’nın kitabındaki iki karakteri de uç bulduğunu söylüyordu. Geleneğin sembolü olan bir kadın karakter (ismini bilmiyorum) ısrarla ev hayatını, çocuk bakımının önemini vs anlatıyormuş. Peyami Safa’nın amacı da bu kadın üzerinden bir “çağdaşlaşma” eleştirisi yapmakmış. Tamam, öbür karakter kadar uçmalayım, değerlerimizi yitirmeyelim ama kadının tek görevi çocuk bakmak değil azizem! Yani annelik değil…

Birden annemi hatırladım, Pazar günleri bile evde üç çocuğunu bırakarak işe gitmek zorunda kalan annemi. Korkusundan arkasına dönüp el sallamazdı, biz de gözden kaybolana kadar izlerdik onu. Acaba sadece çocuklarıyla, eviyle ilgilenmeyi, ailesinin ihtiyacı olanı verdikten sonra komşularıyla bir sıcak sohbeti hadi bir de istiyorsa bir mini vaaz dinlemeyi tercih etmez miydi acaba? Ona bu soru hiç sorulmamıştı, ama eminim ki bu hayat onun için kaç kez kurulup yıkılmış bir “hayal”idi.

Anneminki bir zorunluluk idi, arkadaşımın ve onun gibilerinin bahsettikleri de bir zorunluluk. Hangi açıdan peki? Kadın, kadın olalı zaten hep çalışır, bunu bilmez de değilim. Söz konusu değişimi tarihsel değil sosyolojik olarak değerlendirip tarihin bilgisinden yararlanmak daha ideal görünüyor. Değişim, hayalin mit’e dönüşmesinin adı…

Başa dönersek…

Aydınlanma siyasi, ahlaki pek çok alanda evrenselliği esas aldı. Yerel, kültürel olana düşmanca bir tavır almadı ama tarafsız kalma iddiasında bulundu. Bu tarafsız kalma zahirde olumlu dururken yerelin getirdiklerini kale almamak gibi bir sonuç da doğurdu. Aklın referansıyla hukuk ve siyaset yeniden şekillendi. Dine gönderme yapan her yorum devre dışı bırakılarak işte bu evrensel akla, rasyonaliteye itibar edildi. Bu aslında klişe tabirle yeni bir din idi: sekülerlik.

Siyasi arenada devlet erkine erk kattı. Her alana müdahele etmeye başladı. Dini kurumların yerine getirdiği eğitim, ahlak ve özel hukuk alanlarını ele geçirdi. Toplumda dinin kamusal rolünün imkansız olduğu günler gelmişti. Vatandaşlar toplumsal sözleşme ile geleneksel ve seküler olmayan bağlardan kurtulmayı öngören bir “sivil toplum” tesis edildi. Modernite başarılı bir şekilde ilerliyordu. İnsanı, içinde doğduğu şartların mahkûmiyetinden kurtaracaktı, en çok da aileden…

Modern devlette kadınlar öncelikli olarak refah programları dahilinde haklarını dile getirdiler. Kamusal alanda özgürleştiler, yetkileri artırıldı. Özgürlük ve eşitlik arayışında yol katettiler. Sekülerizasyon süreciyle birlikte eşitliği maddi olana indirgeyen ve ekonomiyi mücadele ve azat olma alanı olarak düşünen bu anlayış, kadının ilk özgürleşme dalgasında başlangıç noktasını oluşturuyordu.  Aile yavaş yavaş çökerken sanayileşmenin ve pazarın zaferinin bir sonucu olarak cinsellik de bozulmaya uğruyordu. Aileye karşı esaslı bir eleştiri ve değişen kadın algıları ile feminizm de doğmakta gecikmemişti. Kadının küçümsenmesi, bağımlılığı ve “annelik” rolü olarak tüm gününü evde hapis geçirmesi feministleri rahatsız ediyordu. Kutsal annelik “miti” saldırıya uğruyordu.

Batı’da başlayan ve şekillenen bu serüven diğer dünya ülkelerine hızla yayılıyordu. Ülkemizde de elbette… Türkiye modernleşmesini hızlı yaşayan bir ülke, bu hız epey başımızı döndürdü.

Arkadaşım farkında değildi belki ama mitleştirilen anneliğe o da karşı idi. Mitleştirilen kadın olmak istemiyordu. “Şartlara rağmen şartlar için yaşamak” adına ayakta durmak mümkün olur mu olmaz mı bilmem ama anneliği mitolojik bir değerlendirmeden kurtarmamız gerek diyordum.

-Cevahir’den çıkalı çok oldu, eve vardım. Kapıyı annem açtı.-

Onun “hoş geldin” sesindeki kuşatıcılığı hissetmek… Sanki anne oluşuyla beni kuşattığı gibi tüm dünyayı kuşatıyordu. Annem ya! Bir mitoloji olmaktan uzak, modern(!) bir kahraman olacaksın sen…

Trackback URL

  1. 1 Yorum

  2. Yazan:Muhterem UYSAL Tarih: Mar 1, 2011 | Reply

    Tebrik ederim Ayşenur çok güzel yazmışsın… Kalemine yüreğine sağlık…

  1. 1 Trackback(s)

  2. Şub 23, 2011: Annelik miti | f e l a h

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin