RSS Feed for This Post

Bu pazartesi biz de tanığız: Unutma, unutturma!

Bir Tanıklık Hikâyesi

Esra Emine Yıldız

Yıl 1998, yaşım on sekiz. Anadolu’nun bir taşra kasabasından yıllardır hayalini kurduğum okula İstanbul Üniversitesi’ne geliyorum. “Köyden indim şehre” misali önce etrafımdaki kocaman binalara, hiç bitmeyecekmiş gibi görünen kalabalığa hayretler içerisinde bakarak yanımızdaki akrabamızla birlikte Avcılar’a okul kaydımı yaptırmaya gidiyorum.  

Kampüse giriyoruz sıkıntı yok. Kayıt için sor soruştur neyse ki buluyoruz kaydımı yaptıracağım binayı. Akrabamız dışarıda kalıyor ben içeriye giriyorum. Herkes gibi sıraya girip bütün prosedürleri tamamladıktan hemen sonra üzerindeki üniformadan güvenlik görevlisi olduğunu anladığım biri koluma girip “Sen benimle geleceksin” diyor. Çevreme bakıyorum işi biten erkekler, başı açık kız öğrenciler, herkes gidiyor ama ben diğer başörtülü arkadaşlarımla birlikte onlardan ayrıştırılarak uzun bir koridordan geçirilip kapalı kapılarıyla sonrasında hayatımın en büyük aşağılanmasını yaşayacağımı bilmediğim bir odanın önüne getiriliyorum. Bilmiyorum ya üniversiteli olmanın nasıl olduğunu “Okul prosedürü gereği herhalde” diye geçiriyorum içimden, aklımdan başka bir şey geçirmekten korkarcasına adeta. Sonra içerdeki başörtülü kız çıkıyor, sıra bende.  

İçeri girdiğimde yüzünü hayatımın sonuna kadar unutmayacağım ve şu anda TV’de bas bas bağıran Nur Serter, sağında ve solunda oturan iki kadın bir de kapının hemen arkasına konmuş ayaklı bir kamera ve kameraman. Onlar masanın arkasında oturuyor, bense suçlular gibi karşılarına konmuş sandalyeye. Manzara sanki hapishanede suçluluğu kanıtlanmış bir mahkûm ve çapraz sorgu için karşısında duran savcılar. Neyle suçlandığımdan  TAMAMI

Trackback URL

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin