Bu pazartesi biz de tanığız: Unutma, unutturma!
By Katrin Baskiotis on Nis 18, 2011 in atatürkçülük, Basın günlüğü, Başörtüsü Yasağı, CHP, Kemalizm, Yobaz Laikler
Esra Emine Yıldız
Yıl 1998, yaşım on sekiz. Anadolu’nun bir taşra kasabasından yıllardır hayalini kurduğum okula İstanbul Üniversitesi’ne geliyorum. “Köyden indim şehre” misali önce etrafımdaki kocaman binalara, hiç bitmeyecekmiş gibi görünen kalabalığa hayretler içerisinde bakarak yanımızdaki akrabamızla birlikte Avcılar’a okul kaydımı yaptırmaya gidiyorum.
Kampüse giriyoruz sıkıntı yok. Kayıt için sor soruştur neyse ki buluyoruz kaydımı yaptıracağım binayı. Akrabamız dışarıda kalıyor ben içeriye giriyorum. Herkes gibi sıraya girip bütün prosedürleri tamamladıktan hemen sonra üzerindeki üniformadan güvenlik görevlisi olduğunu anladığım biri koluma girip “Sen benimle geleceksin” diyor. Çevreme bakıyorum işi biten erkekler, başı açık kız öğrenciler, herkes gidiyor ama ben diğer başörtülü arkadaşlarımla birlikte onlardan ayrıştırılarak uzun bir koridordan geçirilip kapalı kapılarıyla sonrasında hayatımın en büyük aşağılanmasını yaşayacağımı bilmediğim bir odanın önüne getiriliyorum. Bilmiyorum ya üniversiteli olmanın nasıl olduğunu “Okul prosedürü gereği herhalde” diye geçiriyorum içimden, aklımdan başka bir şey geçirmekten korkarcasına adeta. Sonra içerdeki başörtülü kız çıkıyor, sıra bende.
İçeri girdiğimde yüzünü hayatımın sonuna kadar unutmayacağım ve şu anda TV’de bas bas bağıran Nur Serter, sağında ve solunda oturan iki kadın bir de kapının hemen arkasına konmuş ayaklı bir kamera ve kameraman. Onlar masanın arkasında oturuyor, bense suçlular gibi karşılarına konmuş sandalyeye. Manzara sanki hapishanede suçluluğu kanıtlanmış bir mahkûm ve çapraz sorgu için karşısında duran savcılar. Neyle suçlandığımdan TAMAMI