Siyasi karartma kararı…
By Sevinc Gul on Nis 20, 2011 in Basın günlüğü, BDP, darbe, Demokrasi, Ergenekon Nedir?
“…Birileri çıkıp, “seçimlerin meşruiyetini nasıl zedelersin”, “siyasi alana nasıl müdahale edersin”, “Kürt sorununu iyice çıkmaza nasıl sokarsın”, “Kürtleri yeniden dağa nasıl davet edersin” diye sorsa, kimsenin aklına bu kadar vahim bir fikir gelemezdi. …” TAMAMI
14 Yorum
Yazan:ali yardım Tarih: Nis 20, 2011 | Reply
biri de çıkıp şunu sorabilir. bdp adı verilen kürtçü parti niye terör hükümlülerini aday yapmıştır? bdp adı verilen partinin canını sıkmayalım diye, açıkça hukuki olan bir karar verilmeyecek miydi?
ayrıca sabahat tuncel gibi Türk polisine tokat atmış kişilerin mecliste yeri olduğunu sanmıyorum.
Yazan:sq Tarih: Nis 20, 2011 | Reply
ayrıca sabahat tuncel gibi Türk polisine tokat atmış kişilerin mecliste yeri olduğunu sanmıyorum.
“Türk paşasına” tokat atsaydı mecliste yeri olacak mıydı peki?
Yazan:sq Tarih: Nis 20, 2011 | Reply
Bu olay eski ve köhne ‘derin devletin’ (Ergenekon) tasfiye edilip, nurtopu gibi yeni ‘derin devletin’ iş başında olduğunun ve ortalığın karıştırıldığının kanıtı gibi geliyor bana. Bonusu da polis devleti.
Kürt sorununu nasıl mı çıkmaza sokarsın? işte böyle.
Yazan:sevim Tarih: Nis 20, 2011 | Reply
sizin gibi her şeye milliyetçilik ekseninden bakanlara kalsa bdp’nin tamamını meclise sokmayacaksınız da bereket kararı verecek olan seçmen olacak.hoş elinizden gelse Kürtlerin seçme ve seçilme hakkını dahi engelleyeceksiniz.ama hevesinsiniz kursağınızda kalacak,hiçbir güç bir halkın tercih ve iradesine ipotek koyamayacak bu da böyle biline.
Yazan:ali duman Tarih: Nis 20, 2011 | Reply
ellerinde en son kalan kale olan YSK’da üzerine düşen görevi başarıyla yapmakta, ancak ne yazık ki boyundan büyük bir işe kalkıştı her an yediği bu herzenin altında kalabilir…6’sını yargıtay, 5’ini danıştay seçmiş, hani şu eski devletin yargıtayı ile danıştayı, onların seçtiği üyelerin vereceği karar ancak bu kadar olur, veto ettiklerinin 2’si milletvekili peki bunlar nasıl milletvekili oldular? aynı kategoride seçilmiş ve görev başında olan belediye başkanları var, peki o belediye başkanları nasıl seçildiler? günü birlik hukuk üretiyorlar, 85 yıldır da böyle katlettiler hukuku, işlerine nasıl geliyorsa, rüzgar nereden esiyorsa, o denli alışmışlar ki, kepazeliği, tükürsen yarabbi şükür diyecek kıvamdalar, asıl amaçlarının KAOS ve KARGAŞA çıkarmak olduğu o denli sırıtıyor ki, mızrak çuvala girmiyor, huzurdan ve istikrardan rahatsız oluyorlar, kan istiyorlar, çünkü vampirler kanla beslenirler malum, eski devlete yani, SAVAŞ DEVLETİNE, SOĞUK DÖNEM siyasetine devam etmek. Bir taraftan soru-şifre kargaşasıyla öğrenciler kışkırtılıyor, bir taraftan kürtler kışkırtılıyor, daha çok kışkırtmalar olacak, zira kazanamayacakları bir seçimi, bir şekilde tartışılır hale getirmeye, seçim sonrası ise “bu seçimlerde hile var” bahanesinin yapı taşları döşenmektedir. Mızıkçılık, mızıkçılık, mızıkçılık hep aynı, değişmez bunlar, iflah olmaz bunlar. Aynı teraneleri menderese de, özala da yaptılar, uyduruk yalan ve dolanlarla menderesi ipte sallandırdılar, kafa aynı kafa, nato kafa, vur duvara, duvara…
şu son 50 günde daha ne filmler, tezgahlar kurulacak, hazırlıklı olun, bursadan gemlike inerken denizi görünecek, şakın şaşırmayasınız, kaybedeceklerini bildikleri halde, çarpışarak, kan kusturarak, kan dökerek gidecekler, 85 yıldır kan kusturdukları yetmiyormuş, darbelere, katliamlara bezedikleri yetmiyormuş gibi bu soysuzluğa devam etmekte hiç beis görmüyorlar, ancak bu kez takke çok kötü düştü, kelin kapanması mümkün görünmüyor.
Yazan:sq Tarih: Nis 21, 2011 | Reply
Sayın Ali Duman,
Takke düşünce tabir-i caizse Fethullahçı gladyo çıkmasın sakın?
Siz hala eski derin devlete bakarken yenisi işbaşında.
Bu kel de kapanmaz kolay kolay, oralara ne zaman geleceğiz siz ondan haber verin.
Yazan:aziz yılmaz Tarih: Nis 21, 2011 | Reply
Sayın sq,
Son YSK kararında Fethullahçılaın parmağı var mıdır bilmiyorum.Bildiğim tek şey seçim arifelerinde ya da ortamın biraz olsun durulmaya yüz tuttuğu zamanlarda hep ortamı gerip toplumu çatıştırmaya yönelik garip olayların yaşandığıdır.Yani birileri kaos yaratmak adına bombanın pimini çekiyor ama ne hikmetse pimi çeken eller hep sır olarak kalıyor.
Şuraya getireceğim,hani diyorsunuz ya eski derin devlet gitti yerine nur topu gibi yeni derin devlet türüyor diye.Bence haklı olduğnuz noktalar olmakla beraber “eski”diye tabir ettiğiniz derin devlet henüz sahneyi terketmemiştir ve iş başındadır.Tabi hükümet ile bu derin otoriter gücün ilişkisi hangi düzeydedir ya da hükümetin FG Cemaatiyle bilinen ortak işbirliği ne dercede eski derin devletle dirsek temasındadır…bunlar tartışmaya ve üzerinde düşünmye değer konulardır.Zira ergenekonun varlığıyla her taşın altından çıkan garip hadiseler bir şekilde bu örgüte havale edilme kolaylıcılığı doğurmuştur.KCK operasyonu adı verilen hadise var ortada mesela.Keza son olarak YSK’nın kararı…Her iki olay da en hafif tabirle birer hukuk skandalıdır ve AKP’nin iktidar olduğu döneme denk geliyor-örtbas edilen Şemdinli hadisesi de dahil.
Dolayısıyla ister istemez bazı ciddi kuşkular doğuyor.Her ne kadar başka güçlerin icraat ve marifeti olarak lanse edilmeye çalışılsa da bir gerçek var ortada,daha doğrusu bazı ihtimaller:
1-Ya hükümet tam anlamıyla bir korkuluk vazifesi görüyor,hiçbir irade ve yetkiye sahip değildir-ki bana uzak bir ihtimal gibi görünmüyor,hükümet gerçekten ipleri başkasının elindeymiş gibi bir izlenim veriyor.
2-Ya da hükümet insiyatif almakta aciz olmakla birlikte,olayların bu şekilde anlaşılması-her türlü garip olaydan ergenekonun sorumlu tutulması-işine geliyordur.
Bu bağlamda bana ikinci ihtimal daha güçlü gibi geliyor.Neden?
Tamam varsayalım ki hükümet eski yapının değişmesine çabalıyor ama bir türlü baş edemiyor-olsun.Peki neden KCK operasyonu olsun YSK’nın olay yaratan hukuk skandalı konusunda olsun(hükümet)bu olayları tasvip etmediği noktasında ciddi bir açıklama veya özeleştiri getiremiyor.Öyle ya kendilerini ilgilendiren hukuki kararlara bas bas itiraz edip yarıgıyı taraf olmakla suçluyorlarken ne hikmetse ne orantısız güç kullanımında ne de BDP’ye yönelik huksuzluklarda dişe dokunur bir açıklama gelmiyor.Gelmediği gibi gayet de destekleyici beyanlarda bulunmakta bir sakınca görmüyorlar.
Dolayısıyla böyle demokratlık,böyle değişim olamaz.Oy uğruna memleketin içine ettiler tabiri caizse.Günlük,rüzgara göre yön değiştiren bu tutum siyaset değil,olsa olsa günü kurtarma kurnazlığı olabilir.
Ve bu tarz bir siyaset Türkiye’ye hiçbir kazanım getirmeyecektir.Halkın talep ve beklentilerini karşılamayacaktır.Lakin başını Bahçeli ve Kılıçdaroğlu gibi basiretsiz siyasetçilerin çektiği MHP-CHP koalisyonundan oluşan ANAMUHALEFET(?)ler olduğu ve devletin bütün kurumları hala çeteci zihniyetlerin elinde olduğu sürece korkarım AKP “demokrat ve değişimci” bir parti olarak ortalıkta cirit atmaya ve hiç hakketmediği prestiji korumaya devam edecektir.
Kısacası alternatifsizlikten ülkede garip bir oyun oynuyoruz toplumca hep beraber.Öyle bir oyun ki yağmurdan kaçarken doluya tutulduğumuzun farkında bile değiliz.Zira bir kesim köhnemiş derin devlet karşısında yılana sarılır misali AKP’ye “umut”gözüyle bakarken,diğer bir kesim-bilerek ya da bilmeyerek-hala o derin,köhnemiş zihniyete bel bağlamakta o tür yapılanmalara özlem duymaktadır.Acı ama gerçeğimiz budur maalesef.
İşte toplum olarak bizlere kaderimizmiş gibi dayatılan/belletilen bu psikolojiden ne zaman kurtulursak işte o zaman demokrasiye de hukuk devletine de adım atmış olacağız.Görünür gelecekte böyle bir ihtimal göremiyorum.Umarım üzerimize bir şekilde yapışan bu anlayışı bir gün söker atarız.Yoksa papatya falı gibi ergenekon mu cemaatler mi deyip sayıklamaya devam edecek ve çaresislikten birinden birine tutunmaya talim ederiz gibi geliyor bana.
Yazan:ali yardım Tarih: Nis 21, 2011 | Reply
sayın sq,
benim Türk polisine ve askerine bakışım aynıdır. sizin meseleyi çekmek istediğiniz yer de bellidir. laikçi hassasiyetlerinize saygı falan da duymuyorum, tıpkı kürtçülere duymadığım gibi. bdp ve chp her alanda kavga etseler de,tek bir alanda uzlaşırlar:ikisinin de ötekisi dindir.
paşa meselesine gelince, benim gözümde çetin doğan çevik bir gibiler rütbeleri ne olursa olsun “Türk paşası” namını taşıyabilecek kişiler değildirler. bu milletin dinine açıkça düşmanlık eden zevattır. ama biliyorum ki Türk askeri bunlardan ibaret değil. kaldı ki en sevmediğim paşa bile olsa, bırakın paşayı bir er bile olsa; bir teröristten tokat yemesine tahammül edemem.
ayrıca ysk kararı en çok bdp’ye yaramıştır. yine mağduru oynayacaklar. sokakları provoke edecekler. laikçi ulusalcılar pişirdi kürtçüler servis edecek.
soner yalçın ağzıyla fethullahçı gladyo demeniz de,silivri ile paralel bir zihniyete sahip olduğunuzun göstergesi. fethullahçıların duğu anadoludaki faaliyetlerine baktığınız zaman, bütünlük ve huzurdan yana tavır aldıklarını görürsünüz. hadi diyelim yeni “derin devlet” bunlar olsun, bu faaliyetleri yapıyorlarsa bu “derin” nurcuları desteklerim. Türkiye’nin bütünlüğüne hizmet ediyorlar, bazı sözde “İslamcı”lar gibi devlet karşıtlığını değil itidalli bir devletçiliği benimsiyorlar ve İslam’ı anlatıyorlar.
kısacası artık rüyanızda fethullahçı gladio mu görüyorsunuz bilmem ama, içinizi ferah tutun. fethullahçı tanıdıklarım var, gayet mülayim merhametli adamlardır. rövanş almaya kalkmazlarlar laikçilerden.
Yazan:ali duman Tarih: Nis 21, 2011 | Reply
sn. sq
bu ne zavallı bir düşünce, arkasından kim çıkıyorsa çıksın, yeter ki çıksın….
ben kendimi bir partiye, bir imama vs. göre tariflemiyorum….zira böyle bir tarifleme siyasi ucubeliktir, ben insanım, benim bir vicdanım var, bir ideolojinin hele kör bir ideolojinin esiri değilim, olmam da. (kör olanların bunu anlaması zordur)
“arkasından kim çıkacakmış” peh…ne siyaset ne siyaset, sanki kimin çıkacağı umrumda, hani bir anadolu deyişi vardır “ekşi yemedim ki karnım ağrısın” diye, arkasından kimin çıkacağını körü körüne bir ideolojinin esiri olanlar düşünsün, giydirilen deli gömleğini bir türlü çıkarmamakta ısrar edenler düşünsün.
bizim derdimiz tüm pisliklerin, yapanlarıyla birlikte ortaya çıkmasıdır, bunu dahi anlayamadınız ya, boşuna dil döküyoruz. boşuna enerji kaybediyoruz, tam da bize bu deli gömleği giydirenlerin istediği gibi, enerjimizi heba edip duruyoruz, sayenizde…
arkasından FG çıkacakmışşşşşşşşşşş, çıksın, çıkartın o halde ne duruyorsunuz elinizden tutan mı var?
TC’nin 100bin kadrolu imamına kör olup, hayali bir imam ordusu uydurdunuz, 100bin kadrolu sunni imamı görmek çok mu zor du? kör oldunuz da hayali ordular yaratmaktasınız. deli gömleği işte bu, bunu giyenlerden, bir türlü çıkartmayanlardan başka ne bekleyeceğiz ki. hadi çıkartın ortaya ne duruyorsunuz? elinizi tutan mı var, kim bilir belki danıştayı da imamın ordusu basmıştır, 12 eylülü de, diğer tüm darbeleri de, papaz cinayetlerini de, sivası, malatyayı, kahramanmaraşı, kanlı 1 mayısı, kanlı pazarı, 5-6 eylülü, dersim katliamını (saymakla bitmiyor) imamın ordusu tezgahlamıştır, haaa ne dersiniz? bekliyoruz hadi çıkartın ortaya ayrıca çok memnun da oluruz, takdirde ederiz, elinizi tutan da yok, hadi marş marş işbaşına zira görev zor ve ağır, zira koltuk sallanmakta.
(yeni devletin “eski YSK”sı da elbette pek yakında bir neşter yiyecektir, ya da yapılacak yeni anayasa ile “faşist 12 eylülün darbeci yargı sistemi” külliyen çöplüğe gönderilecektir)
Yazan:MY Tarih: Nis 21, 2011 | Reply
iste paranoya diye buna diyoruz zaten. Kürtçü güruh insanlarin evlerini yakiyor, ama solcularimiz(?) “ne yapsam da konuyu FG’ye getirsem” diye ugrasiyor. Bunun için sol yok Türkiye’de. Gelecek bir kaç asirda da olMAyacak gibi görünüyor.
Dogu ve Güney Dogu’da yasayanlar sürekli bu irkçilarin tacizi altinda. Is yeri açanlari taciz ediyorlar. Kur’an kurslarini taciz ediyorlar. Köklerinden koparilmis, etnik hislerinden baska kaybedecek seyi olmayan bu gençler tipki bozkurtlarin Türklügü sömürmesi gibi Kürtlügü sömürüyor. Kürt gençlerine maddi ya da manevî kazanç getirecek her sey engelleniyor.
Ama bizim solcular ne diyor? varsa yoksa FG.
iyi ki Gülen var yoksa cin ali ve berber filin maceralarini konusacaktik solcularla!
kendinizi su zavalli kadinin yerine koyamayacak kadar da mi körlestiniz? Gerçekten yazik 🙁
Yazan:sq Tarih: Nis 21, 2011 | Reply
Öncelikle “laikçi” olarak hitap eden arkadaşı düzeyinden ötürü kutluyorum.
Şu noktada benim de “yobaz” ya da “dinci” gibi güzide etiketler kullanmam gerekiyor sanırım. Böyle sığ sularda birbirimize su sıçratalım.
…hadi diyelim yeni “derin devlet” bunlar olsun, bu faaliyetleri yapıyorlarsa bu “derin” nurcuları desteklerim…
“derin devlet” kavramında sizi rahatsız eden derin devletin arzu ettiğiniz ideolojide olmaması zaten. Yoksa amenna.
…rövanş almaya kalkmazlarlar laikçilerden…
Güzel, YGS’yi protesto eden “laikçi” öğrencilerin üzerine 10.000 “şakirt” salınmayacak demek. Allah razı olsun.
not: Fethullahçı gladyoya “paranoya” demenin de, Ergenekon’a paranoya demekten pek farklı olduğunu düşünmüyorum. Bu noktada ulusalcılarla benzer bir inkar refleksi öne çıkıyor.
Yazan:sevim Tarih: Nis 21, 2011 | Reply
bakışınızı az çok biliyoruz sayın Ali Yardım bey.demokratlık taslamak gibi olmasın ama sadece “türk polisi/askeri”ne değil insana dair bakışımız aynı olmalıdır.ama tabi siz milliyetçiler için sadece “türk olanlar”insan vasfı taşıyabilir,gerisi ya teröristtir ya da hain!oysa insan ne kimliğiyle ne de mevki,rütbe veya statüsüyle insandır;sadece insan olmaklı yanıyla insandır.zira insan denen varlık erdemli davranışlara da adayabilir kendini,aynı şekilde suç işleyebilecek potansiyeli de taşıyor olabilir.her şeyden önce artıları ve eksileri,doğruları ve yanlışlarıyla önce insandır çünkü.ama dediğim gibi siz milliyetçilerin insana bakışı,insana insanca değer verme kriteri maalesef türklük/kürtlük vs üzerinden olur.
kusura bakmayın bunu ben değil siz söylüyorsunuz.zira paşalığa (veya türk paşası olmaya)uygun görmediklerinizin dahi bir Kürtten tokat yemesi karşısında milli grurunuzun incindiğini belirtiyorsunuz.oysa hiçbir insan ne tokadı hakeder,ne onur kırıcı davranışı de ne kalbinin kırılmasını.
bu açıdan,sizin gibi ısrarla birlik ve beraberlik vurgusu,birleştirici çağrılar yapan birinden- o tokat için -terörist bir kürt kadını/türk polisi(askeri,paşası)analojisi yerine,insan’ı merkeze alabilecek bir itiraz/duruş gelmesini beklerdim.yani şiddeti mensubiyet duygusu dışında toptan rededebilecek bir duruş çok daha anlamlı olurdu.fakat ne yazık ki bizi kuşatan şiddet sarmalına yenik düştüğünüzden/düştüğümüzden hep aidiyet tasnifi veya “milli hassasiyetler”üzerinden şiddeti kutsayan bir açmaza sürüklenmişiz.
sahi mesele nereye çekilmiş?soru sizi neden bu kadar gerdi?asker/paşa veya polis…yorumcu burada hepimizin aşina olduğu bir gerçekliğe dikkat çekmiş.gerçek şu ki,bu ülkede asker de polis de tasvip edilemez yığınla sicile sahiptir.ancak ne hikmetse bazı medya orgnaları son dönemlerde bütün melanetlerden askeri sorumlu tutarak polisi bunun dışında tutmaya çalışıp cici gösterme derdindeler.oysa hepimiz biliyoruz ki devletçe işlenen suçlardan ordu mensupları kadar emniyet mensupları da sorumludur.polis işkencesinde can veren insanları,emniyet sorgulaması sırasında kaybedilen,yargısız infazlarda polis kurşunuyla katledilen insanları unutmak mümkün mü?ergenekonla çevrilen karanlık işlerde de yığınla polisin parmağı vardır.ve göstericilere uygulanan oarantısız güç şiddetin hangi boyutlara vardığı da gayet açıktır.lakin buna karşın,emniyet kurumu-orduya oranla hükümetin denetimi altında bulunduğundan ya da hükümetle somutlaşan bir konumda olduğu algısından kaynaklı olsa gerek- pozitif ayrımcılığa tabi tutulmaya çalışılıyor hükümet yanlılarınca.yorumcu arkadaşımız bu çifte standarta işaret etmiştir kanımca.bu kadar abartılacak ve anlaşılmayacak bir durum göremiyorum açıkçası.
bu anlamda ben de sq’yle aynı kaygıları paylaşıyorum.asker,polis ayrımı yapılmadan her türlü hukuksuzluğa karşı durulmalıdır.yoksa böyle durduk yerde gereksiz ima ve
çıkarımlarla birbirimizi yıpratmaktan öteye geçmeyiz.
ayrıca insan katılmadığı bir düşünce ya da ideolojiye saygı duymak zorunda değildir.misal ben de milliyetçiliğe ve her türlü bağnaz düşünceye saygı duymuyorum.ancak her fikrin,her düşüncenin özgürce ifade edimesinden yanayım ve tahammül göstermeye çalışırım.yani öyle aynı görüşü paylaşmadığımız kesimleri yobaz,laikçi,terörist vs ithamlarlala karalamanın anlamı yok.hem böyle niyetokumayla konuyu başka yerlere çekiyorsunuz diye insanları zan altında bırakacağınıza önce konuyu nereden nereye getirdiğinize bir bakın derim.
iyi güzel de,sadece din düşmanlığıyla mı gözünüzden düşüyor paşalar?suç suçtur kardeşim.din düşmanlığına karşı hassasiyet göstermenizi anlarım da,bu “türk paşası”ndan saymadıklarınız Kürtlere çok mu dosttur acaba?kürt düşmanlığı falan yapmış olma ihtimalleri olamaz mı?ha ulusalcılara,ergenekonculara vs karşı oluşunuz eğer sadece din düşmanlığı yaptıklarını düşünmekle sınırlıysa sq’nin: “derin devlet” kavramında sizi rahatsız eden derin devletin arzu ettiğiniz ideolojide olmaması zaten. Yoksa amenna.tesbiti cuk diye oturmuştur bence.
aman derdiniz bu olsun.karar doğru mu yanlış mı sakın ha üzerine kafa yorup düşünce konforunuzu bozmayın,”kime yaradı”nın tasasına düşün.
yalnız bir şey dikkatimi çekti kusuruma bakmazsanız.ysk’nın bu bomba kararı gündeme düştüğünde canı gönülden desteklediğiniz yönünde yorum düşmüştünüz-hem de bu yazının altında,tepede bir yerde olması gerekir.peki ne oldu da coşkuyla alkışlayıp altına imza atmaya hazır olduğunuz bu karar birden “ulusalcıların pişirdiği(bu sizin tanımlamanız)”bir “tertip”oluverdi?yoksa iyi gidiyordu da karamanın koyunu hesabı şaibeliği ayyuka çıkıp rüzgarın yönü değişince mi işin rengi değişt ne dersiniz?tamam,ben de sizinle hemfikirim,şiddete yatkınlık duyanlarca bulunmaz bir bahane oldu bu karar.toplumun içine nasıl bir ateş topuna dünüşüp düştüğünü görmemek için insanın gerçekten idrak kabiliyetinden yoksun olması lazım.lakin azizim başta da bu kararın doğru yer ve zamanda alınmadığını ve müspet sonuçlar getiremeyeceğini bilmek için kahin olmak gerekmiyordu…balıklama destekleyeceğinize neden şimdi değindiğiniz kaygılarınızı dile getirmediniz?
neyse geç de olsa bu tarihi yanlış kararın farkına varmış olmanız gene de olumlu bir adım bence.
son olararak “Fethullahçı Gladyo”ya dair itirazlarınız var.cemaatçi yapılanmarı benimsemeyen insanları ergenekoncu olmakla suçlamak ne kadar doğru bilemiyorum?Gladyo tanımı bana göre de uygun bir tanım değil.örgütlenme biçimlerini,ideolojilerini benimsememek ile sırf aynı paralelde düşünmüyorlar diye bir grubu Gladyo türü silahlı örgütlerle aynı kefeye koymak bana da adil bir eleştiri gibi gelmiyor.hele ortada ben buradayım diyen ergenekon türü cinayet ve katliam dahil her türlü insanlık suçu işlemiş ergenekon silahlı terör çeteleri dururken…
Yazan:ali yardım Tarih: Nis 22, 2011 | Reply
sevim hanım,
1)burada milliyetçilik tartışmasına girmeyi gereksiz buluyorum. ben Türk olanlar/olmayanlar gibi bir ayrım yapıp etnik referansa dayalı olarak şiddetin yahut adaletsizliğin meşrulaştırılmasına karşıyım. polisin uğradığı muameleye itiraz edişim, polisin Türklüğünden ötürü değil, muamelenin yanlış ve onur kırıcı olmasından ötürüydü. kaldı ki polisin kökeninin ne olduğunu zaten bilemem. polis ya da asker yanlış yaptığı zaman onu hep beraber eleştirelim. fakat onlara karşı yanlış yapıldığında da sesimizi çıkaralım.
2)YSK’nın kararını zannettiğiniz gibi sevinçle karşılamadım, çünkü şiddet doğuracak bir sürecin tetikleyicisi idi bu karar. hukuken doğru olabilir belki, ama toplumsal huzuru bozacak bir karardı. ipleri terör örgütünün elindeki bir parti olan BDP’nin,bu kararı su-i istimal edeceği belliydi.
3) “laikçi” ifadesini kullanıp,meseleyi kişisel alana çekmem hataydı, bunu kabul ediyorum. lakin bunu hakaret anlamında değil “laisist” anlamında kullandım. peşin bir nitelemeydi.
4)derin devlete karşıyım. hukuk dışı konumlanan kurumların, vatansever gayelerle bile yola çıksalar, zıvanadan çıkacakları bellidir. cemaati savunma gibi bir misyonum yok,lakin onların derin devlet olduklarını da zannetmiyorum. cemaat vs.yapıların kendi ayrıcalıklarını üretmeye başladıkça yozlaştığına, iktidar ilişkilerinin bir parçası haline gelip içlerinin boşaldığı kanaatindeyim. özellikle İslami olmak kaygısındaki cemaatlar yada tarikatlar için bu sıkıntılı bir durumdur.
4)şiddetin sorunların bizatihi kaynağı olduğunu ve şiddet yoluyla “daha iyi”ye ulaşılabilir olduğunu sanmıyorum.
5)milli hassasiyet şerr-i mutlak değildir. bu toprakların tarihsel tecrübesine bakarsak, her ırktan insanımızda bir devlet aidiyeti olduğunu görürüz. geçmiş yıllarda sosyalizmin ve günümüzde aşırı libalizmin estirdiği fırtınalara rağmen, vatandaşlarımızın çoğu devlet karşıtı değildir. 70lik ninelerimizin dillerinde “Allah devlete ve millete zeval vermesin” duası eksik olmaz. bu yüzden sistem eleştirilebilir olsa da, bu topraklarda Türkiye Cumhuriyeti Devletinin varlığı sorgulanabilir değildir. milletimizde yer eden bu anlayıştan dolayı, devlet karşıtı bazı liberallerin, sürekli “bu müslümanlar çok devletçi” diyerek-güya “sırat-ı müstakim!”i gösteriyorlar müslümanlara- boş bir yakınmayı dile getirdiklerini görüyoruz. milli hassasiyetle “soy sop taasubu”nu ya da “asabiyet-i cahiliye”yi karıştırmayalım. bu ülkede Kürdü dışlamak ırkçılıktır, milli hassasiyet değil.
Kürt ırkçılığına karşı olmak milli hassasiyetin gereğidir. sizin bakış açınıza göre, milli hassasiyetler zorunlu olarak, insani duyarlılığa uymayan bir yol izler. gayrı insani bir harekete yola açan yaklaşımları, hastalıklı-marazi hassasiyetleri reddetmekte, sizinle hemfikirim. lakin yaklaşımınızı fazla genellemeci buldum.
Yazan:arzu yılmaz Tarih: Nis 23, 2011 | Reply
Ali bey,
yorumunuzdan sadece bu paragrafı alıntılıyorum çünkü geri kalan bölümlerine bir itirazım yok.benimle bire bir yorumlaşan insanların beyanları benim için çok önemlidir.yani muhatabım hayır sizin düşündüğünüz gibi değil,asıl ifade etmek istediğim şuydu dediği zaman bu benim için yeterlidir.velev ki çok farklı görüşlerde olsak bile asla sınayıcı ve kuşkulu yaklaşmam.ayrıca çok farklı dünya görüşlerine sahip olsak da düzeyli üslubunuza gıpta ediyorum.
yorumunuzdan alıntıladığım kısmına gelince,bence burada da duygusal ya da sübjektif yargılar hakimdir.açık söylemek gerekirse milliyetçi duygulardan kendinizi kurtaramıyorsunuz.nasıl söyleyeyim,milliyetçilikten arınmış bir dil kullansanız aslında pek çok noktada hemfikir olacağız.ki çoğunlukla hemfikir olduğumuzu siz de belirtmişsiniz.
neyse sade geleyim.kürt ırkçılığına karşı olmak milli hassasiyetin gereğidir demişsiniz.bakın burada dikkatinizden kaçan bir nokta var.ırkçılğa karşısınız,bunu aşina olduğum yorumlardan biliyorum.zaten kolay kolay kimseye ırkçı yaftası vurmak adetim değildir.yani ırkçılığa karşı olmanız benim açımdan takdir edilesi bir erdem.ancak bu duruşunuzu belirtirken bile milliyetçilik kokan bir dil kullanıyorsunuz.çünkü sadece kürt ırkıçılığına karşı değil genel olarak ırkçılığa kaarşı olmak gerekir.ve bu gereklilik milli hassasiyetler gereği değil bir insanlık borcu/gereği olmalıdır.işte bunun için bazen anlaşamıyoruz.yani aynı şeyleri söylerken bile işin içine milliyetçilik sosu kattığınızdan biraz anlam yitimine uğruyor ya da farklı algılara yol açıyor.
ikinci bir husus,yaklaşımımı genellemeci bulduğunuzu belirtmişsiniz.bilemiyorum,yorumlarımda zaman zaman sivri bir dil kullanmama karşın genellemeden kaçınmaya özen gösteririm.farkında olmayarak yapmış olabilir miyim bilmiyorum.sanırım birebir yorumlaşmadan kaynaklı olabilir.muhtemelen size yönelttiğim elştiri dozunun yüksek olmasından böyle bir kanıya varmış olmalısınız.yoksa genelleme yapmak adetim değildir.yine bu şekilde anlaşılan bir imada bulunmuşsam geri alıyorum.