Nefret Suçları ve Sonuçları
By Fatma Sancak on May 13, 2011 in şiddet, Toplum, vicdan
Google, dünyaca ünlü modern dansçı Martha Graham’ın doğum günü vesilesiyle Martha Graham’ın bir gösterisinde kullandığı çuvaldan(?) çıkma sahnesini logo olarak kullanmış… Logoda önce bir kadın örtü-çarşaf-çuval arası bir nesneden çıkıyor, an ile saçları savrulmaya ve dans etmeye başlıyor, hareketli görsel aslında çok hoş düşünülmüş bir detay. Gel gelelim, bu logoyu gören birkaç tesettürlü kadın, Türkiye’de kendilerine uygulanmış yahut tesettürlü kadınlara uygulanmış baskı, zulüm nedeniyle “acaba mı?” diyerek, “Google çarşafa gönderme mi yapıyor?” diye soruyor. Tercihleri nedeniyle, nefret suçu* işleyenlerin mağduru olmuş bu kadınlar, algılarıyla oynanmış, bir hale getiriliyor.
2010 yılı ekim ayında, Batı Şeria’da İsrailli bir yerleşimci otomobiliyle seyir halindeyken sokakta oynamakta olan 4 Filistinli çocuğun üzerine aracını sürüyor, 2 çocuğu ağır yaralıyor. Olaydan sonra suçunu itiraf eden yerleşimciye, işlediği suçun nedeni sorulduğunda cevabı “kendimi tehlikede hissettim” oluyor. Olay bununla bitmiyor, bir otomobil firması olan Subaru, bu dehşet olay karşısında, reklamlarında bu olayı baz alıyor ve Filistinli mağdur çocukları kullanarak, “Önünde kim durabilir?” sloganını seçiyor. Sırf Siyonist bir Yahudi algısına sahip olduğu için “kendisini tehlikede hissettiği” an 4 Filistinli Müslüman çocuğa, öldüresiye saldırırken düşünmüyor. Zira antisemitizme, nefret suçuna muhatap olmuş, çünkü ırkının Masada Tepesi Efsanesiyle büyütülmüş, Hitlerin diri diri yaktığı Yahudileri biliyor. Kendisine yaklaşanları sürekli “tehlikeli ve ortadan kaldırılası” görüyor. Elbet bu realite onu haklı göstermiyor ancak işlenmiş bir nefret suçunun, bir başka vahşet, nefret suçu doğurabileceğine bariz örnek oluyor. Otomobil firması ise düşünemez hale gelmiş bu topluma sunduğu reklamda bariz vahşeti, reklam dili yaparken, vahşeti hiçbir şekilde çekinmeden kullanabiliyor, zira toplumun tepkisizliğinden emin…
Balıkesir Burhaniye Kız Meslek Lisesi’nde, bir öğretmen, başörtülü bir öğrencisine, okul ve mesai saati dışında saldırarak önce başını zor kullanarak açıyor, sonra çocuğu duvara doğru itekliyor bu itme sonucu çocuğun başı duvara çarpıyor. Öğretmenlik gibi ehemmiyetli bir rol üstlenmiş bir insan, işlediğini nefret suçunu, fiziksel şiddet ile destekliyor… Bu konuyu paylaştığım insanlardan, konuyu önemsemeyenler, başörtülü öğrenci başka birine şiddet uygulamadığı için, yani adam köpeği ısırmadığı için haber değeri görmeyenler toplumda kendilerine şiddet suçu işlendiğinde sessiz kalınması gereğine örnek oluyor, bununla bitmiyor, haberi okuyanlar arasında, öğretmeni aynı şekilde tartaklamak isteyenler, yani şiddet uygulamak isteyenler ortaya çıkıyor. Bir suç, yek niyetle olsa dahi başka bir suçu doğurmaya başlıyor.
İşte bu nedenlerden Yahudi Soykırımı, çoluk çocuk ayırt etmeden neredeyse yeni bir Filistin Soykırımı yaratıyor. Filistin’e uygulanan şiddet ve zulmü antisemitizm yaratıyor. Çarşaf yakanların ülkesinde, hiç alakası olmayan bir görsel, endişe yaratıyor. “Biz olmasaydık, şeriatçılar sizi çağ dışı yaşatacaktı” diyen yalancılık, islamofobi yaratıyor. İslamofobi nedeniyle, masum insanlara mekân kılınmış Guantanomo Hapishanesi, canlı bomba yaratıyor. Devletin emriyle, düşünebilme yeteneğini kaybeden kolluk kuvvetleri, çekinmeden Kürt çocukların üzerine panzerden su sıkabiliyor. Üniformalılardan sürekli şiddet görmüş yahut şiddet hikâyesi işitmiş bir çocuk, Molotof kokteylini kimi yakacağını düşünmeden savurabiliyor…
Nefret var, nefret suçu var ise elbet nedeni var, ancak nedeni ortadan kaldırmadan çözümü yok! Adı ırkçılık olmuş, islamofobi olmuş, antisemitizm olmuş, homofobi olmuş fark etmiyor… Nefret suçları, başka başka nefret suçlarını yaratıyor.
İnsanda bulunması gereken, haksızlığa ve zulme tepki derecesindeki öfkenin gerekliliğine inanıyor olmakla birlikte, sınırsız, toptancı nefretin, bu nefretin doğurduğu suçun varlığı kabul edilemez ancak nefret suçları varlıklarıyla bir sorun teşkil etmeleri bir yana bir başka nefret suçunu doğurmalarıyla da iki ağızlı bir canavar dönüşebilir. Sürekli nefret, şiddet ve suç doğuran bu silsilenin en ufak göstergesinde dahi sağlıklı çözümler elzemdir. Şiddete gerekçe olarak, şiddet gördüğü izahında bulunabilecek bir dilin gerekçesi de bu şekilde önlenmiş olur.
Nefret suçlarından yana mağdur edilmiş, sonucu olarak algılarıyla oynanmış, sağlıklı yorumlayamayan, neredeyse düşünemeyen, endişelenen yahut kontrolsüz bir öfkeye gebe bir toplum, bu talihsiz silsile sonucunda gerçekte hiç var olmamış, yoktan yaratılmış bir nefretin tarafı olmadan, lütfen… Sonuçlarıyla yüzleşemeyeceğimiz bir gelişmenin, nedenlerini ve gerekçelerini tespit edip, ortadan kaldırmak zorundayız.
*Nefret Suçu: Bir kişiye veya gruba karşı ırk, dil, din, cinsiyet ve cinsel yönelim gibi önyargı doğurabilecek nedenlerden ötürü işlenen, genellikle şiddet(psikolojik şiddet dahil) içeren suçlar.
3 Yorum
Yazan:fb Tarih: May 13, 2011 | Reply
Yazar sadece bir durum tespiti yapmış ve orada kalmış. Sayın yazar yazısını yazarken” eee biz bunları zaten biliyoruz. Sen içeride ve dışarıda malum olan bu algıları giderecek çözüm önerileri ver bize..” diyenleri de düşünmeli
Yazan:BetuL Tarih: May 15, 2011 | Reply
Guzel bi yazi, eline saglik.
Yazan:Zeyneb Karataş Tarih: May 16, 2011 | Reply
Martha Graham için Google’ın özel tasarladığı görsel için doğrusu ilkin ben de ” acaba neyin nesi, çuval?, çarşaf?, hayrolsun!” demiştim.Ama neyseki ‘korktuğum’ değilmiş.
fb’ye katılıyorum, bir durum analizi yapılmış,ancak başlığa baktığımızda “Suç-sonuş” ilişkisi incelenmiş yani bir “çözüm” iddiası taşımıyor görebildiğim kadarıyla. Yine de teşhis’in tedavinin bir parçası hatta olmazsa olmazı olduğunu düşündüğümüzde, durum analizi niteliği taşıyan bu yazının bilgi verici olduğunu düşünüyorum. Ayrıca sorunlarımızı yeterince isimlendirebildiğimizi ve yani teşhis aşamasını geçebildiğimizi iddia etmek gerçekten zor.
Sürekli korku üreten bir mekanizma ve buna karşın korkularıyla başa çıkmaya çalışan ve çoğu zaman korkularının esiri olan insanların çoğunlukta olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Korku bence nefretin ön adı.Önce korkarız, korkularımız büyür nefrete dönüşür ama korku da, hayal gücünün desteği ile gelişir. Korkunun üzerine gidilmesi , korkuya tabiri caizse dokunulması tavsiye edilir öyle değil mi ? Aslında iyi bir panzehirdir korkuya dokunmak, korkuyu tanımlamak , korkutuğunu kabul etmek ve en son korktuğu şeyi tanımaya çalışmak …
Yıllarca,ülkemizde korku politikaları yapıldı, geliştirildi ve ta ki insanlar sorunlarını tanıyıp , tanımlayıp tedavi etmek için çaba sarfetmeye başlayana değin .
Aleviler hakkında uydurulan hikayeler, anlatılanlar önce korku yarattı sonra onlardan kaçmaya, uzak durmaya başlandı en son nefret… Madımak otelinde onlar, Başbağlar katliamı vs. derin parmakların dışında korkak insanların nefretlerinin de sonucu değil miydi?
Daha ne çok emsali var bu nefret suçlarının … Ermenilere, misyonerlere, kürtlere vs hep aynı yöntemle korkular üretilip sonrada nefret ve nefret suçları oluşturulmadı mı ?