aslinda aklim sözlere takildi, “bir evi olsun ister (TOKi’den?)” diyor. Yani isçi bir kiz ama özel mülkiyete karsi degil. Hatta zengin bir adamla evlense belki bir de hizmetçisi olur ve zavalliya baski bile yapabilir. su an isçi ama potansiyel olarak burjuva. Yaman bir çeliski 🙂
Mehmet Bey, insanlar ‘şartlar’ı yaşıyorlar diye düşünüyorum, ideolojileri değil…Dolayısı ile ‘diken gibi kalbine batan makineler’den ellerini kurtarıp, tırnaklarını özel manikürcüsüne törpületmek isteyebilir Fabrika Kızı’mız…Bütün insanlar gibi 😉
aslinda aklim sözlere takildi, “bir evi olsun ister (TOKi’den?)” diyor. Yani isçi bir kiz ama özel mülkiyete karsi degil.
Biz sosyalistlerin özel mülkiyetten kastettiği üretim araçlarıdır. Yani sosyalist bir devrimde üretim araçlarına el konacaktır. Ama kimsenin evine dokunulmayacak. Yani çelişki yok şarkıda. Sosyalizme uygun bir şarkı.
simdi sarki sosyalizme uygun mu? hakikaten bu bir mesele. çünkü faprika kizi bir faprika oglanina raslayabilir. Faprika oglani ile evlenmek isterse?
Kiz: içiyormusun? (içmeyen bir koca istiyor) Oglan: Sen irtica misin? içki yasagi filan? Din toplumlarin afyonudur. Kiz: Baslatma Marx’indan simdi. Gel beni babamdan iste. Oglan: Bunlar burjuva adeti. Biz proleteryayiz. Bizim burjuva ahlâkina ihtyacimiz yok. Kiz: Hem imam nikahi isterim hem resmî nikâh. Yoksa avcunu yalarsin. Dügünde de 5 tane burma bilezik. Dügünü oglan tarafi yapar. Ona göre!
… Faprika oglani taksitle alir bilezikleri. Borç içindedir. Polise yumurta atmayi birakir. Hafta sonlari ek is yapar, araba yikar. Biriktirdigi parayla bir tamirhane açacaktir. Bütün hayali bir burjuva olmaktir. Enflasyonun yükselmesini de istemez. istikrar için AKP’ye oy verecektir artik 🙂
Biz sosyalistlerin özel mülkiyetten kastettiği üretim araçlarıdır. Yani sosyalist bir devrimde üretim araçlarına el konacaktır. (Y.Forum)
Zengin koca(üretim aracı ;)) mülkiyetçiliğine talip olan potansiyel burjuva işçi kız, evi de kocayı da eski fabrika arkadaşı hizmetçiyle paylaşacağını bilerek ister …günlerden bir gün evin beyinin bir gaflet anında gerçekleştireceği devrimle çalıştığı evin hanımlığına el koyma hayali kuran zavallı hizmetçiye uygulayacağı baskının asıl sebebi ise onun da kendisi gibi potansiyel zalim bir burjuva olmasına engel olmak istemesindendir….
Fabrika kızı,işçi,emekçi takımı…olunca nasıl da dikkat çekiyor?”Göze batıyor”desem kışkırtıcı olacak.Aslında çelişki mi,evet çelişki ve en yamanından!İnsanın duygu ve düşünceleri yani gerçek benliği ile pratikte var olan “ben”liği arasındadaki tezat tutarsızlığın daniskasıdır.Kimlik bunalımıdır.Mesela patron-işçi hikayaleriyle kendilerini işçi dınıfı,emekçi sınıfı,proleterya adına “devrimciden”sayıp da insanları(özellikle de ucuz emek potansiyeli haiz kadın ve çöcukları,çaresiz insanları),hiçbir sosyal güvence olmaksızın,karın tokluğuna köle gibi çalıştıran o kadar çok “proleter” tanıyorum ki çevremden.Sorsanız hala “devrimin ayak sesleri”den hiç umutlarını kesmememişlerdir.Konu Marxtan,sömürüden,sınıf çelişkilerinden vs. açılagörsün yarışır birbirleriyle teori tokuşturmaya.Ama iş icrata gelince sigorta primini ödemeyi akıllarının ucundan geçirmezler.Köle gibi çalıştırdıkları insanların sistemden kaynaklı çaresizlikleri zerre kadar umurlarında olmaz…Sistem sistem diye sövüp dururlar ama sistemin çarpıklığından idtifade etmeyi kaçırmaz bu takım.
Peki tek ikiyüzlü bunlar mı?Ya sabah akşam Peygamber hadislerini kullnma kulavuzu gibi baş ucundan eksik etmeyerek “alın teri kurumadan emeğin karşılığı ödenmeli”deyip de yine sigorta priminde kıvıran “dindarlar”a ne demeli?İnanın bunlardan da çevremden geçilmiyor.Ayet,hadis vs deyince müslümanlığı kimseye bırakmayan ama kul hakkını,yetim hakkını yemeye geldiğinde,bırakın müslümanlığı insanlığından çıkan acımasız ucubeleri hatırladıkça kimyam bozuluyor.
Hani bir şarkı var “yalan dünya,herşey bomboş”diyor ya aynen öyle,herkes kendince bir yol tutturmuş,hırs ve bencillik dışında en ufak bir insani kırıntıyı barındırmazken ortalıkta “devrimci”,”proleter”,”sosyal demokrat”,”mümin”bilmemne diye dolaşıverirler ya,işte bu kanıma dokunuyor,bu ikiyüzlü sahtelik bıçak gibi saplanıveriyor bir yerime.
Yani ezgi çok hoş ve dokunaklı ama hakkı ve hukuku gerçek anlamda uygulayacak babayiğit parmakla sayılacak kadar az.Artık dünyanın kanunu mu,yaşamın acımasızlığı mı bilemem.Belki de hepimizin bir şekilde masumuyetine inanarak teselli bulduğu boş bir dünya!
Walla çok samimi ve çok dogru yazmissiniz. “Teori tokusturmak” yerinde çünkü Marx’in yazdiklari gerçekten insan zekâsini stimüle edecek cinsten. Bazen çok hakli, bazen uçuyor. Kendisi bir isletmede hiç çalismadigi için fabrika, ticaret vb bunlar nasil isler bilmiyor. Ama çok zeki, bazi felsefî sorgulamalarda çok ileri gidiyor.
“Islam” soslu iki yüzlülerin birincilere benzemesi de bir yerde kaçinilmaz çünkü ilkeleri savunmak kolaydir. Yattigimiz yerden “aman, hak yemeyin” demek… Uygulamasi ise ayri bir sey.
Prudhon bile bir mektubunda (mealen) “insanlar özel mülkiyete çok bagli, galiba bunu iptal edemeyecegiz” filan diye yakiniyor çaresizlikten.
Sarkiyi ve altindaki “kiskirtici” yorumlari koymamdaki maksat biraz buydu, insanlarin ERDEM’ini ait olduklari sinif/inanç/irk/soy üzerinden ölçmek bütün ideolojilerin hatasi. Marx okurken beni hasta eden su oldu: “isçi fakirdir, ezilir, haklidir, iyidir VE burjuva zengindir, ezer, zalimdir….”
Müslümanlar da ne yazik ki böyle. Bakin Isral’i protesto etmek için yillardir gösteri düzenlenir Türkiye’de. Oysa Esad’in babasi Hafiz Esad belki 50 sene inletti halkini. Kaddafi ve Mübarek aynen. Hiç gördünüz mü bunlari protesto eden bir “islamci” gösteri?
Zulüm yapan Yahudi veya Hristiyansa kiyamet kopar ama “Müslüman” diktatörlere kimse ses çikarmiyor(du). Artik degisir belki.
Eski yazilardan birinde Soljenitsin’den bahsetmistim. “iyi ile kötü arasindaki sinir her insanin kalbinden geçiyor” diyordu. rejimlere fazla umut bagliyoruz. iyilik istiyorsak degisime kendimizden baslamamiz gerekiyor, en zoru da bu, nefis terbiyesi 🙂
9 Yorum
Yazan:Mehmet Bahadır Tarih: May 16, 2011 | Reply
Hiç fena değil gibi 🙂
Yazan:MY Tarih: May 16, 2011 | Reply
aslinda aklim sözlere takildi, “bir evi olsun ister (TOKi’den?)” diyor. Yani isçi bir kiz ama özel mülkiyete karsi degil. Hatta zengin bir adamla evlense belki bir de hizmetçisi olur ve zavalliya baski bile yapabilir. su an isçi ama potansiyel olarak burjuva. Yaman bir çeliski 🙂
Yazan:Zeyneb Karataş Tarih: May 17, 2011 | Reply
Mehmet Bey, insanlar ‘şartlar’ı yaşıyorlar diye düşünüyorum, ideolojileri değil…Dolayısı ile ‘diken gibi kalbine batan makineler’den ellerini kurtarıp, tırnaklarını özel manikürcüsüne törpületmek isteyebilir Fabrika Kızı’mız…Bütün insanlar gibi 😉
Yazan:Yazıyaz Forum Tarih: May 17, 2011 | Reply
Biz sosyalistlerin özel mülkiyetten kastettiği üretim araçlarıdır. Yani sosyalist bir devrimde üretim araçlarına el konacaktır. Ama kimsenin evine dokunulmayacak. Yani çelişki yok şarkıda. Sosyalizme uygun bir şarkı.
Yazan:mrtnrn Tarih: May 17, 2011 | Reply
“sosyalizme uygun bir şarkı”… o zaman caizdir… dinleyelim… 🙂
sadece şakaydı… 🙂
Yazan:MY Tarih: May 17, 2011 | Reply
simdi sarki sosyalizme uygun mu? hakikaten bu bir mesele. çünkü faprika kizi bir faprika oglanina raslayabilir. Faprika oglani ile evlenmek isterse?
Kiz: içiyormusun? (içmeyen bir koca istiyor)
Oglan: Sen irtica misin? içki yasagi filan? Din toplumlarin afyonudur.
Kiz: Baslatma Marx’indan simdi. Gel beni babamdan iste.
Oglan: Bunlar burjuva adeti. Biz proleteryayiz. Bizim burjuva ahlâkina ihtyacimiz yok.
Kiz: Hem imam nikahi isterim hem resmî nikâh. Yoksa avcunu yalarsin. Dügünde de 5 tane burma bilezik. Dügünü oglan tarafi yapar. Ona göre!
… Faprika oglani taksitle alir bilezikleri. Borç içindedir. Polise yumurta atmayi birakir. Hafta sonlari ek is yapar, araba yikar. Biriktirdigi parayla bir tamirhane açacaktir. Bütün hayali bir burjuva olmaktir. Enflasyonun yükselmesini de istemez. istikrar için AKP’ye oy verecektir artik 🙂
Yazan:çuvaldız Tarih: May 17, 2011 | Reply
Zengin koca(üretim aracı ;)) mülkiyetçiliğine talip olan potansiyel burjuva işçi kız, evi de kocayı da eski fabrika arkadaşı hizmetçiyle paylaşacağını bilerek ister …günlerden bir gün evin beyinin bir gaflet anında gerçekleştireceği devrimle çalıştığı evin hanımlığına el koyma hayali kuran zavallı hizmetçiye uygulayacağı baskının asıl sebebi ise onun da kendisi gibi potansiyel zalim bir burjuva olmasına engel olmak istemesindendir….
Yazan:durhat Tarih: May 18, 2011 | Reply
Fabrika kızı,işçi,emekçi takımı…olunca nasıl da dikkat çekiyor?”Göze batıyor”desem kışkırtıcı olacak.Aslında çelişki mi,evet çelişki ve en yamanından!İnsanın duygu ve düşünceleri yani gerçek benliği ile pratikte var olan “ben”liği arasındadaki tezat tutarsızlığın daniskasıdır.Kimlik bunalımıdır.Mesela patron-işçi hikayaleriyle kendilerini işçi dınıfı,emekçi sınıfı,proleterya adına “devrimciden”sayıp da insanları(özellikle de ucuz emek potansiyeli haiz kadın ve çöcukları,çaresiz insanları),hiçbir sosyal güvence olmaksızın,karın tokluğuna köle gibi çalıştıran o kadar çok “proleter” tanıyorum ki çevremden.Sorsanız hala “devrimin ayak sesleri”den hiç umutlarını kesmememişlerdir.Konu Marxtan,sömürüden,sınıf çelişkilerinden vs. açılagörsün yarışır birbirleriyle teori tokuşturmaya.Ama iş icrata gelince sigorta primini ödemeyi akıllarının ucundan geçirmezler.Köle gibi çalıştırdıkları insanların sistemden kaynaklı çaresizlikleri zerre kadar umurlarında olmaz…Sistem sistem diye sövüp dururlar ama sistemin çarpıklığından idtifade etmeyi kaçırmaz bu takım.
Peki tek ikiyüzlü bunlar mı?Ya sabah akşam Peygamber hadislerini kullnma kulavuzu gibi baş ucundan eksik etmeyerek “alın teri kurumadan emeğin karşılığı ödenmeli”deyip de yine sigorta priminde kıvıran “dindarlar”a ne demeli?İnanın bunlardan da çevremden geçilmiyor.Ayet,hadis vs deyince müslümanlığı kimseye bırakmayan ama kul hakkını,yetim hakkını yemeye geldiğinde,bırakın müslümanlığı insanlığından çıkan acımasız ucubeleri hatırladıkça kimyam bozuluyor.
Hani bir şarkı var “yalan dünya,herşey bomboş”diyor ya aynen öyle,herkes kendince bir yol tutturmuş,hırs ve bencillik dışında en ufak bir insani kırıntıyı barındırmazken ortalıkta “devrimci”,”proleter”,”sosyal demokrat”,”mümin”bilmemne diye dolaşıverirler ya,işte bu kanıma dokunuyor,bu ikiyüzlü sahtelik bıçak gibi saplanıveriyor bir yerime.
Yani ezgi çok hoş ve dokunaklı ama hakkı ve hukuku gerçek anlamda uygulayacak babayiğit parmakla sayılacak kadar az.Artık dünyanın kanunu mu,yaşamın acımasızlığı mı bilemem.Belki de hepimizin bir şekilde masumuyetine inanarak teselli bulduğu boş bir dünya!
Yazan:MY Tarih: May 18, 2011 | Reply
@Durhat,
Walla çok samimi ve çok dogru yazmissiniz. “Teori tokusturmak” yerinde çünkü Marx’in yazdiklari gerçekten insan zekâsini stimüle edecek cinsten. Bazen çok hakli, bazen uçuyor. Kendisi bir isletmede hiç çalismadigi için fabrika, ticaret vb bunlar nasil isler bilmiyor. Ama çok zeki, bazi felsefî sorgulamalarda çok ileri gidiyor.
“Islam” soslu iki yüzlülerin birincilere benzemesi de bir yerde kaçinilmaz çünkü ilkeleri savunmak kolaydir. Yattigimiz yerden “aman, hak yemeyin” demek… Uygulamasi ise ayri bir sey.
Prudhon bile bir mektubunda (mealen) “insanlar özel mülkiyete çok bagli, galiba bunu iptal edemeyecegiz” filan diye yakiniyor çaresizlikten.
Sarkiyi ve altindaki “kiskirtici” yorumlari koymamdaki maksat biraz buydu, insanlarin ERDEM’ini ait olduklari sinif/inanç/irk/soy üzerinden ölçmek bütün ideolojilerin hatasi. Marx okurken beni hasta eden su oldu: “isçi fakirdir, ezilir, haklidir, iyidir VE burjuva zengindir, ezer, zalimdir….”
Müslümanlar da ne yazik ki böyle. Bakin Isral’i protesto etmek için yillardir gösteri düzenlenir Türkiye’de. Oysa Esad’in babasi Hafiz Esad belki 50 sene inletti halkini. Kaddafi ve Mübarek aynen. Hiç gördünüz mü bunlari protesto eden bir “islamci” gösteri?
Zulüm yapan Yahudi veya Hristiyansa kiyamet kopar ama “Müslüman” diktatörlere kimse ses çikarmiyor(du). Artik degisir belki.
Eski yazilardan birinde Soljenitsin’den bahsetmistim. “iyi ile kötü arasindaki sinir her insanin kalbinden geçiyor” diyordu. rejimlere fazla umut bagliyoruz. iyilik istiyorsak degisime kendimizden baslamamiz gerekiyor, en zoru da bu, nefis terbiyesi 🙂