RSS Feed for This Post

Hayâl ve Masallar…

Benim öyküm bir rivayetten ibaret, bu yüzden benden miş’lerle bahsediyor diğerleri. Beni, yaşamadığım sandıkları kocaman bir hayatı geri çevirmekle yargılıyorlar. Sorsalardı bana, derdim ki, beni yaşamadığım sandıkları kocaman bir hayatı geri çevirmekle yargılayanlara, evinden ayrılmayan/ayrılamayan, öyküsünü değil, hayallerini anlatır elbet, ya da masalları. Oysa bilmek yaşamak değildir her zaman, yaşamanın bilmek anlamına gelmeyeceği gibi her daim. Gözlerimde; bir şeyler yaşamış olanların, yaşamadıklarını sandıklarına olan o kendini beğenmiş, o her şeyi bilen bakışına rastlayamazsınız bu yüzden. Ben, bana düşen köşeden dinlerken yaşayanların yaşadıklarını, onların çıkartmaya korktukları anlamları eklerken belleğimin ‘yaşadığında bunlar olur’ uyarılarıyla dolu bölümüne, onlar sadece anlatıp geçtiler yaşadıklarının izlenimlerini, oysa o izlenimleri bıraktıkları belleğim yeniden, biteviye kurguladı yaşananla yaşanması gerekenin varyantlarını. Söyleneni, söylenmeyeni, gizleneni, sır kalması gerekeni, aşikâr edileni, çıkarılması gerekip de çıkarılamayan dersi, anlatılanın ana fikrini, olay örgüsünü, sonucun gerçekliğe ne kadar yakın olduğunu, hangi kelimelerin yalan hangilerinin doğru olduğunu, nerede mübalağa yapılıp nerenin es geçildiğini…

Dinlemekti benim işim, artık kimsenin birbirini dinlemediği insanlar dünyasında. Çukur kazdım evet, her gün yanına gidip içimde büyüyen yumruyla büyüklüğünü karşılaştırdım, yumrumun büyüklüğü çukurun büyüklüğünü geçince anlamı kalmamıştı da kazdığım çukurun, olur da, insanım ya, yumrunun büyüklüğünü unutur da atlamak gafletinde bulunurum diye, gafletimin büyüklüğü çukurun dibinde küçülür de hiçliğe kalbolur diye kapatamadım o çukuru. Gerçeği bilmek farklı, onu yaşamak apayrıdır çünkü, öğrendim bunu kendi çukurlarını atlayıp koşarak uzaklaşıp da o çukura dönmek zorunda kalan insanların anlattıklarını dinleyince.

Hiç mi bir şey yaşamadım ben? Yaşadım elbette, yine de bir metre uzağına çıkmadım evimin, sevdiklerim hayatımın uzağına farklı sebeplerle dağılırlarken, onların da kazdığım çukur gibi çukurlara yenik düştüklerini gördüm çünkü. Yetmez mi, kaç acıdan sonra almalıydım dersimi, biri yetti bana. Tek acı, tek ıstırap. Gözlerimdeki mutluluk hâlelerinin sönmesi için tek acı yetti bana. Vaz mı geçmiş oldum böylece yaşamaktan, iyi de sizleri de dinleyecek biri lâzım değil mi, söylediklerinizi sizden daha iyi belleğinde tutacak birine. Söylemediklerinizi belleğinde saklayacak birine. Söylenenlerle söylenmeyenler arasında kurulan terazide sizi yargılamadan iç dökebileceğiniz birine. Ben oyum işte. Ben sizin terazinizin dengesiyim. Bu hayatta her şey denge değil mi? Hayatla ölüm arasında, güzellikle çirkinlik arasında, konuşmakla susmak arasında… Birinin dengesi bozulursa felâketler takip etmiyor mu hayatınızın her bir ânını, öyleyse neden miş’lerle anlatıyorsunuz beni. Rivayetin haber olduğu yerde haber de rivayet olur, evet, biliyorum, anlatacak bir öyküm yok, biliyorum, size hayâllerle doldurulmuş masallar anlatacağım.

Masal, yürek pınarının alaca balığı, pınarın içinde yakut, pınarın içinde elmas… dışında nefessiz kalmış bir can, dışında kuru bir taş. Sakın masallarımı yazdığım yerin dışına çıkartmayın, kendi gerçekliğinizde sorgulamayın, sakın masallarımı mış’ın dışında zannedip de yaşa-dı sanmayın. Sizsiniz yazılanı ‘mış’ diye yargılayan çünkü.

Benim öyküm bir rivayetten ibaret, bu yüzden benden miş’lerle bahsediyor diğerleri. Beni yaşamadığım sandıkları kocaman bir hayatı geri çevirmekle yargılayanlara, evinden ayrılmayan/ayrılamayan, öyküsünü değil, hayallerini anlatır elbet, ya da masalları. Oysa bilmek yaşamak değildir her zaman, yaşamanın bilmek anlamına gelmeyeceği gibi her daim.

Sorgusuz ve sualsiz, yargısız ve her şeyi yaşadığını zannedenlerin o bilmiş bakışlarından uzak kalın şimdi. Bir çocuk gibi dinleyin beni. Beni, çocuk gibi dinleyin. Çukura düşüp de incinmekten çok denemekten korkan çocuk gibi dinleyin. Denemekten korkmamanızı hatırlatırım bir yerlerde mutlaka. Dinleyin beni. Bir kez de siz dinleyin.

 

… Bu öykü ilginizi çektiyse…

Kitap okumak… Jean Paul Sartre, Nazan Bekiroğlu, Toshihiko Izutsu, Henri Bergson, Mustafa Kutlu, Dostoyevski, Elif Şafak, Clausewitz, Sadık Yalsızuçanlar, Alber Camus ile sohbet etmek… Suyun resmine bakmakla yetinmeyen, su içmek isteyenler için var kitaplar. Mesnevî var, El-Munkızü Min-ad-dalâl, Kitab Keşf al Mânâ, Er-Risâletü’t-tevhîd var.  Elinizdeki bu kitap Derin Düşünce yazarlarının seçtiği kitapların tanıtımlarını içeriyor. Bizdeki yansımalarını, eserlerin ve yazarların bıraktığı izleri. Farklı konularda 44 kitap, 170 sayfa. Zaman’a ayıracak vakti olanlar için… Buradan indirebilirsiniz.

 

  Baudolino (Umberto Eco)  Suzan Başarslan

Yazınsal bir yapıt, “basit bir obje değil, çok yönlü anlam ve ilişkilerle tabakalaşmış bir niteliğin çok yönlü organizasyonudur.”* Bu organizasyonun incelemesi de kendisi kadar zor bir organizasyonu gerektirir ki, bu yüzden bir yapıtın incelemesi adına günümüze değin, birçok kuram ve inceleme yöntemi geliştirilmiştir. Bu makalede Umberto Eco’nun yazdığı Baudolino adlı romanın incelemesi Gerard Genette’nin “Yapısal Metin İnceleme” yöntemine göre yapılacak ve yapıt, üç düzlemde incelenecektir. Bakış açısı, anlatıcı türü, ana düşünce, eserin yazılış tekniği, dil… gibi sorunlara da değinilecektir. İncelemede Şemsa Gezgin tarafından İtalyancadan Türkçeye 2003′te çevrilen Baudolino esas alınacak, tespit ve yorumlar çeviri yapıttan yola çıkılarak belirlenecek ve ifade edilecektir.  İncelemeyi kitap halinde indirmek için buraya tıklayın

 

Roman nedir? Nasıl Yazılır?

Roman nedir? Tarif dahi edilmesi zor bir kavram. Sanatçının İnsan’a bakışını, toplumla kurduğu ilişkiyi yansıtır sanat eserleri. Bu sebeple sanat her çağda yeniden icad edilir. Ünlü yazar Heinrich Mann’ın dediği gibi: “Bütün romanların ve hikâyelerin amacı kim olduğumuzu bilmektir, Edebiyatın önemli bir konuma sahip olmasının nedeni, sadece doğanın ve insanlar âleminin ayrıntılarını tek tek açıklaması değil, insanları hep yeni baştan keşfetmesidir.” Okuyacağınız bu eserle romanlarından da tanıdığınız değerli yazarımız Suzannur Başarslan Roman’ın derinliklerine giden bir seyahate davet ediyor sizi. Zaman’ın kullanımı, olay örgüsü, mekân, dil, üslup ve daha bir çok temel kavram edebiyatın dev isimlerinden örneklerle irdeleniyor. Buradan indirebilirsiniz.

 

Trackback URL

  1. 2 Yorum

  2. Yazan:bilal habeş evran Tarih: May 17, 2011 | Reply

    bir de seni dinleyelim. hayallerini dinleyelim. evden bir metre dışarı atmadığın adımlarının yankısını dinleyelim. acılarını dinleyelim. yaşadığına inandığım hayatı dinleyelim. kaleminden dökülen ahenkli nağmeleri dinleyelim. “mış” diye yargılamadan dinleyelim. masallarını dinleyelim. izlediklerini dinleyelim. geceni gündüzünü dinleyelim. sevdiklerini dinleyelim, nefret ettiklerini değil. yumruyu ve çukuru dinleyelim. seni dinleyelim, seni sen olduğun için, adın gibi Nûr olduğuna inandığım için dinleyelim. sükût edelim ve seni dinleyelim…

  3. Yazan:suzannur Tarih: May 17, 2011 | Reply

    Dinleyiniz efendim hayalleri, masalları, kurguyla iç içe geçmiş duygu dünyasını… Beğenmeniz dileğimle…

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin