İdeolojiye boyun eğen İnsan ve Makineleşme’nin rolü
By Mehmet Yılmaz on Haz 15, 2011 in Marx, Marxizm, Sosyalizm, Türk Solu, Yabancılaşma
Çalışma ritmini işçiden almayan, tersine kendi ritmini işçiye dayatan mekanik sistemler hem fabrikalara hem de dünya ekonomisine bir bütün olarak şekil verdiler. O çağdan günümüze siyasî rejimler, devrimler ve savaşlar da “ritimlerini” otomatik makinelerden aldılar. Marx ve İnsan’ın kendine yabancılaşması (2): Makineleşmek isimli bölümde bu makinelerin etkisini tek tek insanlar açısından tartışmıştık. Oysa bir de cemiyet açısından bakılmalı makineleşme olgusuna. Bu sebeple insan topluluklarının ideolojilere, beyin yıkamaya, ırkçılığa, militarizme, devrimlere ve topyekün savaşlara hazır hale getirilmesinde makinelerin rolünden bahsedeceğiz yakında. Bu bölüm sadece Karl Marx’tan bir alıntı ve bir kaç fotoğraftan oluşuyor. Gelecek bölüme zihinleri hazırlamak ve bir parça tefekkür maksadıyla:
“Makine, adale gücünü vazgeçilmez bir öğe olmaktan çıkardığı ölçüde, adaleleri zayıf, vücut gelişmesi eksik, ama eklem ve organları kıvrak işçileri çalıştıran bir araç halini alır. Bu nedenle de kadın ve çocuk emeği, makine kullanan kapitalist için aranan ilk şey olmuştur. Emek ve emekçinin yerini alan bu güçlü araç, çok geçmeden, yaş ve cinsiyet farkı gözetmeksizin işçi ailelerinin bütün üyelerini doğrudan doğruya sermayenin egemenliği altına sokarak; ücretli işçi sayısını artırmanın bir aracı olup çıkmıştır. Kapitalist hesabına yapılacak zorunlu iş, yalnız çocukların oyun alanlarına elatmakla kalmamış, aile çevresinde bireylerin kendileri için diledikleri gibi harcayabilecekleri zamana ve emeğe de elatmıştır.” (Karl Marx, Kapital, Cilt 1, Üçüncü Kesim. Makinenin İşçi Üzerindeki Dolaysız Etkileri, a- Sermayenin Ek Emek-gücüne Elkoyması, Kadınlarla Çocukların Çalıştırılmaları)
Resimleri tam boy görmek için…
Kendini « sol » olarak tarif eden hareketler hiç olmadıkları kadar zayıf ve bölünmüş bir tablo çiziyorlar bugün. Türk Solu Dergisi’nin ırkçı söylemlerinden CHP’nin darbe çağrılarına uzanan bir kafa karışıklığı hakim. Muhalefet boşluğunun müzmin bir hastalığa dönüştüğü şu dönemde Türk solu bu boşluğa talip olabilir mi? Daha önce Dikkat Kitap kategorisinde yayınladığımız Pozitivizm Eleştirisi gibi bu kitap da Türkiye’deki sola tarafsız bakan bir çalışma. İyimser görüşler kadar geçmişe dönük ağır eleştiriler de var. İlginize sunduğumuz 82 sayfalık bu kitap Türkiye’deki “sol” grupların sorgulamalarına, projelerine ışık tutmak amacıyla derlenmiş makalelerden oluşuyor. Kitabı buradan indirebilir ve paylaşabilirsiniz. Kitapta ele alınan başlıca konular: Solda özgürlükçü hareketler, 68 Kuşağı, Devrimci sol, Kemalizm, ulusalcı sol akımlar, Sol ve İslâm, Cumhuriyet Gazetesi.