Emre Kongar’a cevap
By Bulent Keskin on Haz 17, 2011 in Laiklik, Muhafazakarlık
Emre Kongar son yazısında Siyasal İslam’a üç soru sormuş, cevap bekliyor:
1) Bir insan hem Müslüman hem de demokrat ve laik olabilir mi?
2) Siyasal İslam için, demokrasi ve laiklik sadece bir sandık mekanizması mıdır, yoksa devamlı bir yaşam biçimi olarak da kabul edilebilir mi?
3) Kendini Müslüman olarak tanımlayan bir kadın başını açmakta, tesettüre girmemekte özgür müdür?
Bu sorulara belki bin defa cevap verilmiştir. Faruk Beşer, Hayrettin Karaman gibi yazarlar bu konuları enine boyuna yazdılar. Emre Kongar ya pek kitap okumuyor, ya da İslami camianın kitaplarını okumuyor.
1) Bir insan hem Müslüman hem de demokrat ve laik olabilir mi?
Laik olmaktan kasıt laikliği benimsemekse, hangi laiklikten bahsettiğiniz önemlidir. Bir tane laiklik tanımı yok zira. İnançlara saygılı bir “sizin dininiz size, benim dinim bana” laikliği mi, yoksa dinleri kamusal alanda yasaklama laikliği mi? Birincisi zaten İslam’dandır. İkincisi ise azıcık insanlığı olanın bile kabul etmeyeceği bir zorbalıktır. Yani bir insan hem müslüman, hem demokrat hem de laik olabilir. Tabi olumlu anlamda.
2) Siyasal İslam için, demokrasi ve laiklik sadece bir sandık mekanizması mıdır, yoksa devamlı bir yaşam biçimi olarak da kabul edilebilir mi?
Demokrasi; siyasal iktidarın kan dökmek yerine oylama ile belirlendiği bir yönetim şeklidir. Geçmişte, sultanların – kralların zamanında, iktidarı ele geçirmenin tek yolu kılıç çekmek, isyan etmek, kan dökmek idi. 20. yüzyıldan sonra neredeyse bütün dünya demokrasi ile kan dökmeden yöneticiyi belirleme olgunluğuna ulaştı. Bu açıdan demokrasi bugün için en gelişmiş, en modern, en insani yönetim şeklidir diyebiliriz. Bazı müslümanlar İslam’ı bir yönetim şekli zannetme gafletine düşerek demokrasiye sırt çeviriyorlar. Bu yanlıştır. Bu azınlık kesimi dikkate almazsak bugün hiç bir müslümanın demokrasi ile bir problemi yoktur. Bunu çoğunluğu müslüman olan Türkiye’de seçimlere katılma oranından da anlayabiliriz. Artık Türkiye’de demokrasiden geriye dönüş yoktur. Bir hayat biçimi haline gelmiştir.
3) Kendini Müslüman olarak tanımlayan bir kadın başını açmakta, tesettüre girmemekte özgür müdür?
Kuran’da açıkça ifade edilen kanunların dışındaki tüm kanunlar örfe (geleneğe) aittir. Değiştirilebilir. Zamana zemine uygun hale getirilebilir. Bir kadının başını açmasının cezası geçmişte neydi bilmiyorum ama bugün böyle bir ceza olamaz. Olması hem mümkün değildir, hem de İslam ahlakına uymaz. Devlet Allah adına ceza veremez, başını açmak ya da örtmek kimseye zarar vermediğine göre ister İslami isterse demokratik etiketli olsun, devlet buna karışamaz.
Karşılık olarak ben de Emre Kongar’a üç soru soruyorum:
1) Bir insan hem kemalist hem de demokrat ve laik olabilir mi?
2) Kemalizm için sadıktan çıkan sonuca saygı mümkün müdür? Sonucu beğenmedikleri zaman cahil, aptal demeden de yorum yapabilirler mi?
3) Bir Türk vatandaşının Atatürk ilke ve inkilaplarını beğenmeme, benimsememe özgürlüğü var mıdır? Bunun gibi bir sorunun bile Atatürk’e hakaret olarak değerlendirilip, insanların mahkemeye ifade vermeye çağrılması dönemi ne zaman kapanır?
9 Yorum
Yazan:Ekrem Senai Tarih: Haz 17, 2011 | Reply
Emre Kongar o şişe dibi gözlükleri nasıl yaptı bilmiyorum. Kendisine bol havuç tavsiye ediyorum.
Bülent bey’in soruları sıkı olmuş. Havuçla birlikte bir aydınlanma sağlayabilir.
Yazan:ali duman Tarih: Haz 17, 2011 | Reply
asıl soru emre kongar’a sorulmalı;
bir insan hem kemalist hem demokrat olabilir mi?
Yazan:ayşenur narin Tarih: Haz 17, 2011 | Reply
Merhaba arkadaşlar cevaplar güzel ama ;
bence bir yerde sorun var…
‘Kişiler ister muhafazakar ister demokrat olsun LAİK OLAMAZlar.. Zira laiklik ‘devlet’ ile alakalı bir durumdur.
Yazan:Mehmet Bahadır Tarih: Haz 17, 2011 | Reply
Emre Kongar’a bir soru da benden olsun 🙂
– Kemalist olmak, ömür boyu şaşkınlık mıdır? Ve bu şaşkınlık, bir yaşam biçimi olarak kabul edilebilr mi?
Yazan:MY Tarih: Haz 18, 2011 | Reply
Aysenur Hanim hakli ayrıca “demokrat” insan kimdir? Mesela cocuk terbiyesinde demokrat davranan anne ve babalar canavar yetistiriyor ,cocuklarından şiddet gören anne ve babaların önemli bir kısmı üniversiteli “demokrat” terbiye veren insanlar,
İtfaiyecilerin yangın sırasında ya da acil servisteki doktorların bir kalp masajından önce “demokratik” kararlar aldığını düşünebiliyor musunuz?
Bir karar verme yöntemi ile dini inancı ve inanç ile kimlik Kavramını birbirine karıştırıyor, tipik kemalist Aydın(!)
İlimde demokrasi olmaz ama kongar bunları çakmıyor, genclgine verin 🙂
3 soru da benden:
Sarisin demokrat olur mu?
Mühendis demokrat olur mu?
“kongar” soyadli demokrat olur mu?
Yazan:erkan Tarih: Haz 18, 2011 | Reply
Atatürkçü düşünce sistemi diye bir şey yoktur
Genelkurmay, “Atatürkçü düşünce sistemine” aykırı düşüncelere kızıyormuş. Vallahi bunun “derneğini” duymuştuk ama “sistemini” duymamıştık…
Yani Kant sistemi, Hegel sistemi gibi bir bütün ha?
Yoktur öyle bir şey!
Atatürkçülük, “gevşek çizgili” bir dünya görüşüdür. Bir ideoloji değildir. Bir felsefe, hiç değildir. Onu, otuzlu yılların Türk faşistleri bir ideoloji haline getirmek istemişler (Kemalizm), beyinleri de bununla yıkamışlardır.
Atatürkçülük, en kaba tanımıyla “çağdaş yaşam tarzına ulaşmaya çalışmak” demektir.
Geçen asırda, otuzlu yılların dünyasında, şapka da bunu içindedir, alfabe de, takvim de, şu da bu da.
“Otuzlu yılların dünyasında” dedim, çünkü günümüzde çağdaş yaşam deyince kılık kıyafet de anlaşılmıyor, alfabe de.
Örneğin günümüzde sakal modası var. Atatürk ve arkadaşları asker oldukları için, o dönemde “sinekkaydı tıraş” makbul sayılmıştı! (Dönem dönem darbe yapan faşistler uzun saçtan ve sakaldan hep nefret etmişlerdir.)
Günümüzde şapka giyene “egzantrik” denebilir ancak. (1926 yılında Ankara’da “şapka giyelim ama üstüne ayyıldız koyalım” diyebilen dangalaklar da vardı.)
Öte yandan Rus, Japon ve son olarak da Çin kalkınması, alfabenin bu işle uzaktan yakından hiçbir ilgisinin olmadığını gösterdi (hepten ahmak olmayana tabii.)
Atatürkçülük, bilimin önderliğinde bir uygarlık değiştirme, Batı uygarlığına eklemlenme girişimidir. O kadar.
Bunu icat eden de Atatürk değildir, ille bir fikir babası arayacaksanız 1839 yılına ve Mustafa Reşit Paşa’ya kadar gideceksiniz.
Atatürk, yüz yıllık bu çabayı “radikalize” etmiştir, o kadar.
Fakat şunu da unutmayalım: Atatürkçülük, bir anlamda da tek adam ve tek parti idaresi demektir. “Vesayet” demektir. “Bürokrasinin otoriter yönetimi” demektir.
Çünkü efendim, o dönemde faşizm de, komünizm de “muasır medeniyet seviyesinin” kutuplarından ikisiydi! Liberal demokrasi, hele 1929 kriziyle iyice çuvallamış ve gözden düşmüştü…
Bizde faşizme ya da komünizme yönelmek için bunları destekleyecek sınıflar yoktu, bir dikta ancak “memur diktası” olabilirdi, nitekim de öyle yaptılar.
Atatürkçülük bir “düşünce sistemi” olsaydı donup kalır ve zaman içinde çöker giderdi. (Faşizm çok kanlı bir savaşla ezildi, komünizm de kendi kendine eridi bitti.)
Atatürkçülük bir düşünce sistemi olsaydı, Türkiye çok partili rejime geri dönemezdi. (Geçemezdi demedim, geri dönemezdi dedim.)
Zaman içinde sık sık fikir değiştiren sistem olmaz. Günümüzde bazı özelliklerinin uygulanabilir, bazı özelliklerinin uygulanamaz olması bile, bunun bir “sistem” olmadığını göstermeye yeterlidir.
“Beni kalıplaştırmayın” diyen kişi sistem kurmaz.
Ama, onu “isteyenin istediği yana çekmesini” de daha başından kabul ediyor demektir!
İşte onun için bu ülkede en hayvan faşist de sorarsan Atatürkçü’dür, en kabız sosyalist de. Hatta, bağımsızlık isteyen Kürt bile!
Bilen bilmeyen, Atatürkçü “düşünce sistemi” diye ileri geri sallamasın. Sonra birileri çıkarlar, “İstanbul’da esir olarak bulunan padişahı kurtarmayı” da dahil ediverirler o sistemin içine, şaşar kalırsınız.
En az Atatürk kadar esnek olacaksınız, yani kafanıza göre sistem yumurtlamayacaksınız.
(Engin ARDIÇ)13/06/2011
Yazan:fizikci Tarih: Haz 18, 2011 | Reply
Ekrem Bey,
Şişe dibi gözlüklerin kitap okumaktan olmadığı kesin. 🙂 Yoksa böyle anlamsız sorular sormazdı.
Mehmet Bey,
“cocuk terbiyesinde demokrat davranan anne ve babalar canavar yetistiriyor ,cocuklarından şiddet gören anne ve babaların önemli bir kısmı üniversiteli “demokrat” terbiye veren insanlar”
Bu çok enterasan geldi. İlk defa duyuyorum. Eve gidince bir bahane bulup Ahmet’in kulağını çekicem. 🙂 Gerçekten bununla ilgili bir araştırma, bir yazı var mı?
Yazan:MY Tarih: Haz 18, 2011 | Reply
Selam fizikçi,
DD’den çok uzaklaştık belli oluyor 🙂
Derin insan kitabında var bunun referanslari
“insan maymunlasabili mı” isimli bölümde
Tr’de bir cinayet işlenmişti hatırlatacaksın ODTÜ bölüm baskanı olan bir kadın kızı tarafından öldürüldü bu olayın detaylarına bak,
ABD’de dolu istatistik var bir de boris cyrulnik gibi psikologların çok sağlam etüdleri mevcut
Selam ve dua ile
Yazan:cengiz Tarih: Haz 23, 2012 | Reply
Düşünmüyorlar ki bir sistemleri olsun.