RSS Feed for This Post

Yuhalanan Vekil ve Tartaklanan Vekil

Yazar Feysbukta ve Tıvitırda

Milletvekillerinin halkın temsilcileri olduğu ve bu anlamda bir nevi “dokunulmaz“(yasal dokunulmazlığı kastetmiyorum) olduklarını iddia ederek bu yazıya başlasam emin olun bana gülerdiniz. Yok, gülmezseniz, emin olun ben size gülerim… 

Leyla Zana, 1991 Genel Seçimlerinde DEP’ten milletvekili olduğunda, Meclis’te yemin ederken Kürtçe “Yaşasın halkların kardeşliği” dediğinde kriz çıkmış, Zana yuhalanmıştı.

  Merve Kavakçı ise, 1999 Genel Seçimlerinde Fazilet Partisinden milletvekili olmuş ancak başörtülü olduğu gerekçesiyle TBMM’de yemin etmesine izin verilmemiş, yuhalanmış, milletvekilliği düşürülmüş, akabinde ise “unutulmuş” bir vekildir.

  Bu örneklerin ispatladığı üzere, halkın iradesi önce kişilerce yuhalanmış, sonra kurumlarca yok sayılmıştır.

  Hatip Dicle’nin vekilliğinin düşürülmesi ve bir haksızlık, hak yeme örneği olarak Oya Eronat’ın, Dicle yerine vekil olmasından sonra Bağımsız Vekiller ve destekçileri, bu durumu protesto etmek -çok çok haklı olarak- için Şişli Camii önünde toplandı ve Taksim’e yürümek istedi. Ancak polis guruba izin vermedi. Polisin pek mahir olduğu biber gazı ve tazyikli su devreye girdi…

  Bundan sonrası savaş alanı… Sivil ve hiçbir suçu olmadığı halde ev ve iş yerleri taşlanan sivillerden, yaşını başını almış cami cemaatindeki dedelere kadar herkes taş, sopa, tazyikli su ve biber gazından nasibini aldı. Sebahat Tuncel’in ise tartaklandığı iddia edildi. (BDP’nin sivil itaatsizlik eylemlerinden birinde de bir vekil bu şekilde yerde yuvarlanmıştı.)

  Türkiye’de resmi ideolojinin hedef kitlesi, asimile olmamış Kürtler ve Müslüman dindarlardır. Bu nedenle resmi ideolojinin kurumları, partileri ve dahi kişileri, “resmi ideolojinin bekası” söz konusu olduğunda, milli iradeyi, bir başka deyişle halkın iradesini önemsemez. Merve Kavakçı ve Leyla Zana örneğinde olduğu gibi yuhalar ve unutturur. BDP’nin Bağımsız Vekilleri örneğinde olduğu gibi vekilliğini düşürür yahut polis müdahalesi sonucu yerlerde sürükler-iddia-…

  Tüm bu tatsız gelişmelerden sonra akıl, vicdan, izan sahibi her insan “polis eliyle ve eylemciler eliyle gelen şiddeti” olması gerektiği gibi kınadı. Ancak, bir gurup polis şiddetini lanetlerken, Şişli’de sivil insanlara, zarar veren eylemcilerin bu tutumunu anmadı. Aynı şekilde bir başka gurup ise sadece zarar gören halkın mağduriyetini dillendirdi ve YSK’nın haksız kararını, polisin tazyikli su ve biber gazı icraatlarını tenkit gereği bile duymadı…

  Kurumlar ve tuzu kurular, oldukları yerden ahkâm kesedursun, Tunceli’de iki polis ve Van’da 1 asker öldürüldü… Tüm bunların nedeni neydi? Hatip Dicle’nin vekilliğinin düşürülmüş olması. Peki, Oya Eronat’ın Dicle yerine vekil olması, “hırsızlık, haksızlık” da üç insanın öldürülmesi hak mı? Hangi hak arayışı, Dicle’nin vekilliğinin karşısına 3 insanın cesedini koyabilir? Bu durumda BDP’nin, BDP’yi yok etmek isteyen kanlı ellerden ne farkı kalır? Hiçbir farkı kalmaz! Kürt halkı bu ülkede, acının ve ölümün ne olduğunu çok iyi bilir. Durum bu iken, BDP, acıya acı ekleyerek nereye kadar yürüyecek? Acıya, acı ekleyerek hangi hakkı, hangi yüzle arayacak?

  Bilenler bilir, bugüne kadar hemen hiçbir yazımda BDP’yi bu denli sert eleştirmedim. Haklı öfkelerini, doğru bulmasam dahi anlamak gerektiğini savundum. Sivil itaatsizlik eylemlerini destekledim. Hatip Dicle’nin vekilliği düşürüldüğü an, tek eylemim olan kalemime sarılıp, bu hak gaspını eleştirdim. Ve hatta düne kadar BDP’nin Meclis’i boykot kararına da destek verdim ama…

  Bugün görüyorum ki, BDP’nin birçok samimi ağızdan “şiddete dur” demesi gerektiği konusunda telkine ihtiyacı var. BDP’nin kendi seçmenine yeni cesetler değil, haklar kazandırması gerektiği konusunda uyarılmaya ihtiyacı var.

  Bir başörtülü Müslüman olarak, benim vekilim Merve Kavakçı Meclis’ten yuhalanarak çıkarıldı. İzledikçe hala ağlarım… 12 Haziran seçimlerinde, önceki 2 dönem oy verdiğim parti olan Ak Parti’ye “Başörtülü Aday Yoksa Oy da Yok” dediğim an “pazarlıkçı” ilan edildim. Aklıma geldiğinde hala… Başörtülü kadınlar olarak Meclis’te hiçbir zaman temsiliyet hakkı bulamadık ve teslimiyet dayatıldıkça, altında ezildik. Bugün hala bizi temsil edecek bir vekilimiz yok. Yok sayıldık ve ertelendik. Hala…

  Tüm bunları niye yazdım? “Bakın, biz de ezildik, elimize silah, taş almadık” gibi bir misal göstermek yahut akıl vermek gibi bir niyetim yok… Nasrettin Hoca, damdan düşünce doktor çağıralım demişler, hoca ise “yok bana damdan düşen birini bulun, yeter” demiş. Diyeceğim o ki, onca kayıp vermemiş olsak dahi biz de o yollardan geçtik, Meclis’ten atılmışın halini iyi biliriz. Ancak buna tepki vermenin yolu şiddet olmamalı. Ve görüyorum ki, BDP boykot kararına devam ettikçe ve sokakta kaldıkça şiddet ve eylem artacak ve bu bir yarar yahut çözüm sağlamayacak. Bu nedenle, hak aramanın yolunun şiddet olmadığı BDP tarafından vurgulanarak, haklarını aramak üzere, Dicle’nin vekilliğinin iadesi için anayasal değişiklik yapmak üzere ve hatta hepimizi mağdur eden 12 Eylül Darbe Anayasasından kurtulmak üzere, anayasa çalışmalarında katılımcı ve müdahil olmak üzere BDP’nin Bağımsız Vekilleri, gerekli olduğu üzere boykot kararından vazgeçerek, boykot kararlarında haklı olsalar dahi bu karardan vazgeçerek Meclis’e gitmelidir.

  Yuhalanan vekillerden Merve Kavakçı, Meclis’ten ve hatta yetmeyerek vatandaşlıktan çıkarıldı. Ne Kavakçı ne de bir başörtülü bir daha Meclis’e giremedi. Peki, ya yerde sürüklenen vekil-iddia-? Peki, ya yuhalanan Zana? Onlara Meclis kapısı açılmışken ve seçilmeye talip olduktan sonra bu hakları verildikten sonra neden Meclis’e gitmiyorlar? YSK’nın niyeti, “baştan aday olmalarına izin verip, aday olduktan sonra vekilliklerini iptal” eylemiyle “kaos ortamı yaratmakken” BDP’li bağımsız vekiller “bile bile” bu oyuna neden gelir? O vekil bir daha yerde sürüklenmemek-iddia- için, Meclis’te iş görebilmek için aday olmadı mı? Zana, Kürtçe yemin edebilmek için, aday olmadı mı? Yoksa?

Trackback URL

  1. 4 Yorum

  2. Yazan:OSMAN Tarih: Haz 29, 2011 | Reply

    Yazınızdaki “Tunceli’de iki polis ve Van’da 1 asker öldürüldü… Tüm bunların nedeni neydi? Hatip Dicle’nin vekilliğinin düşürülmüş olması.” ifadelerinden dolayı sizi kınıyorum.
    Farkında mısınız? Bir kişinin yasal çerçevede milletvekilliğinin düşürülmüş olmasına karşı polis öldüren kişileri savunuyorsunuz. Şahsın milletvekilliğinin düşürülmesini eleştirmenin yolu polis/asker (kim olduğu önemli de değil aslında) öldürenleri savunmak mıdır? Allah size iz’an versin.

  3. Yazan:Zeyneb Karataş Tarih: Haz 29, 2011 | Reply

    Oldukça itidalli bir yazı,elinize sağlık. Ne yazık ki hem kürt ve hem de Bdp’nin kimi siyasi tavırlarını ve meydan muharebelerini eleştirdiğimizde “hain, asimile olmuş” gibi ithamlara maruz kalıyoruz. Olaylara daha objektif bir yerden bakan arkadaşlara büyük görevler düşüyor.

    Polisin orantısız güç kullandığına kimi zaman şahitlik etsekte, ben taksime yürüme meselesinde, polis kamerasının çekimi ile, bağımsız adaylara polis memurunun ‘içinizde yüzü kapalı olanlar var, onlar olay çıkaracaklar’ uyarısında bulunduğunu gördüm. Ve sonuç , gerçekten olaylar oldu. İnatla yürümek istemelerini anlıyorum ama içlerindeki yüzü kapalı, eli molotoflu kişilerden korkmadan, endişe etmeden yürümek istemelerini sıhhatli bulmadım.

    Dicle’nin vekilliğinin düşürülmesi gerçekten bir ‘haksızlık’tı. Ancak boykot kararı da, yasaları değiştirmeden, iktidar partisi risk alıp bir katakulle ile YSK’ya dirensin,demekti. Bu da YANLIŞ, çünkü bu tam da yargı= akp demek oluyordu.

    Oya Hanıma ‘kötü’ ifadelerle saldırmak da iyi bir yöntem değildi. Hak gaspında bulunan YSK idi, Oya Hanım değil . Bir milletvekilliği düşürülünce otomatik olarak onun bir altı olan kişi milletvekili olur, bu hırsızlık değildir. Hırsız YSK ve süre gelen çarpık anayasa. Hedef şaşırtmak sadece gerilimi farklı mecralarda sürdürmeye yarar.

    Altan Tan’ın, çıldırmış gibi açıklama yapması, kullandığı kipler, üslubu, hepsi beni dehşete düşürdü. Evet büyük bir haksızlık var ama ağız dolusu lafı tek seferde, hak etmiş ,etmemiş herkese söylemesi, hem kendisinden ümitli olanları- farklı bir çizgisi olduğunu sananlar için- hem de gerilim yerine çözüm arayışında olanları hayal kırıklığına uğrattı..

    Merve Kavakçı’ya bir özür borcu olan bugünün demokratları önce günah çıkartsınlar bence. Sadece kendilerine işin ucu dokununca ‘demokrat’ kesilenler, yarın yine çark ederler ….

  4. Yazan:MY Tarih: Haz 29, 2011 | Reply

    Osman Bey Selam, sitemize hos geldiniz, hizli girdiniz mevzuya 🙂

    Yazar gerek görürse açiklar ama sanirim siz (istemeden?) biraz cimbizlama yapmissiniz, o paragrafi bir bütün olarak yeniden okuyalim:

    “Kurumlar ve tuzu kurular, oldukları yerden ahkâm kesedursun, Tunceli’de iki polis ve Van’da 1 asker öldürüldü… Tüm bunların nedeni neydi? Hatip Dicle’nin vekilliğinin düşürülmüş olması. Peki, Oya Eronat’ın Dicle yerine vekil olması, “hırsızlık, haksızlık” da üç insanın öldürülmesi hak mı? Hangi hak arayışı, Dicle’nin vekilliğinin karşısına 3 insanın cesedini koyabilir? Bu durumda BDP’nin, BDP’yi yok etmek isteyen kanlı ellerden ne farkı kalır? Hiçbir farkı kalmaz! Kürt halkı bu ülkede, acının ve ölümün ne olduğunu çok iyi bilir. Durum bu iken, BDP, acıya acı ekleyerek nereye kadar yürüyecek? Acıya, acı ekleyerek hangi hakkı, hangi yüzle arayacak?”

    Bu satirlari ilk okudugumda zihnimde canlanan fikir şu: BDPliler her olayi bahane ederek şiddete başvuruyor. Oysa bu Kürtlere agir bir hakarettir. Kürtleri bir makine ya da hayvan derekesine düşürmektir. tipki 6-7 eylül olaylarinda Türklerin hayvan derekesine düşürülmesi gibi.

    çünkü mahkemeler, sivil toplum kuruluslari, basin ve daha nice yol var bir rahatsizligi ifade etmek için.

    “YSK filan hatayi yapti, AKP falan lafi etti, biz de memleketi kana boyariz” diyenler Kürtleri insanliktan çikariyorlar. Sanki Kürtlerin kafasinda kirmizi bir dügme var da ona basiliyor, uzaktan kumanda ile istenilen yaptiriliyor.

    Ne yazik ki Ahmet Altan bile böyle “determinist” bir hataya düşebiliyor zaman zaman. insan düsünür, iletişim kurar, plan yapar, harekete geçer. sonuçlari irdeler, bekledigi sonuçlari alaMAmişsa planini ve eylemini gözden geçirir. insan determinizme tabi degildir. insan özgürdür.

    Konuyla ilgili bir kaç makale:

    Adalet mi lâzım yoksa “statü” mü?

    Kürdlerin Kürdleri yönetmesi gerekli mi?

    Sivil İtaatsizlik mi, serserilik mi?

  5. Yazan:bayram bükri Tarih: Haz 29, 2011 | Reply

    evet bir kürt olarak yazdığınız bana göre doğrudur ve çok yerindedir.mesele çok basit aslında şunu kabullendiğimiz de çok şey değişir.ey türk kardeşlerim vallahi bizim devlet kurma gibi derdimiz yok olamaz da,izmiri istanbulu neden terkedelim ki ayrıca bizim memleketler hepsi geride kalmış olmakla beraber işsizlik,eğitimsizlik ve daha sayamadıklarımın çoğu eksik şeyler bizim hanemizde kaydını yaptırmış ve kısa sürede gidecek gibi de değil.o zaman hepimiz şunu savunmayı öğrenmemiz lazım.kürt türkün;türk kürdün,sünni alevinin;alevi sünninin hakalrını savunalım.o zaman göreceğiz sorunların nasıl çözüleceğini.her tarafta iletşimsizlik var.bunu aşmamız lazım.vesselam.

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin