Esad’a kızarken Tansu Çiller’i ve Atatürk’ü hatırlamak
By Mehmet Yılmaz on Ağu 11, 2011 in Geçmiş Zaman Olur ki, Resmî Tarih, vicdan
Halkının üzerinden tanklarla geçen Esad’a ve « ordu / polis » dediği katiller sürüsüne çok kızıyoruz. Önce Mübarek’e kızdık. Tunuslu Ben Ali’ye, Kaddafi’ye kızdık. Çünkü masum Arapların öldürülmesini vicdanlarımız kaldırmadı. Üstelik bu masum insanlar kendi vergileriyle alınmış silahlarla öldürüldüler.
1993 senesinde bir Newroz kutlanmıştı(!) Türkiye’de. O zaman da insanlar güvenliklerinden sorumlu devlet memurları tarafından öldürülmüştü. Bende dokuzuncu baskısı var Tayfun Talipoğlu’nun yazdığı “Benim Yolum” adlı kitabın. İşte buyurun okuyun 1993′te nasıl kutlanmış Newroz:
“Beni bilirsiniz Sayın Bakanım,
Güvenlik güçlerine hep saygı duyarım.
Ama bugün burada yıkıldım.
Bu PKK’ya adam yazmaktır.
Hem de Dünyanın gözü önünde.” (Tamamı: Bu PKK’ya adam yazmaktır )
Esad’ın sivilleri öldürdüğünü gördükçe ulu(?) ve yüce(?) bir lideri daha hatırlıyoruz. Samsun’da güneş gibi doğduğu iddia edilen, Dersim’de 80 bin sivilin güneşini batıran bir şahıs.
- Dersim Katliamı: Büyük Hesaplaşma
- Dersim’de ne oldu? Unutma! Unutturma!
- Kemalist Alevilere suçüstü! Dersim Fatihi(!) Atatürk müydü?
Evet… Zulmün ırkı, milleti, vatanı yok. Suriye ordusunu ya da İsrail ordusunu kınamak yetmiyor bazen.