Türk basını Hukuk’un Üstündedir(12): Faşizmi savunabilir!
By Sevinc Gul on Eyl 13, 2011 in Ergenekon Nedir?, faşizm, Militarizm, Türk Basını
“…Parlamentoya Cumhurbaşkanı seçtirmemek âli maksadıyla hazırlanıp Genelkurmay’ın internet sitesine konulan muhtıra, muhtıraya muhatap kesimlerden çok, bu muhtıradan ekmek çıkarmaya uğraşan muhalefeti ve bir kısım medyayı heyecanlandırdı. Mesela CHP Genel Başkan Yardımcısı muhterem Onur Öymen şunları söyledi: “Genelkurmay’ın tesbitleri bizim tesbitlerimizden farklı değildir. Altına imzamızı atarız. ‘Ne mutlu Türküm diyene’ sözünü kimse küçümseyemez ve bunu küçümseyenleri devletin düşmanı sayarız. Türkiye’yi Atatürk düşmanlarına teslim etmeyeceğiz…” İkna odalarının mucidi Nur Serter ise şu değerlendirmeyi yaptı: “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin önünde, şanlı ordumuzun önünde saygıyla eğiliyoruz. Türk ordusu çok yaşa. Türk ordusu, 27 Nisan’da bizim sesimizi duymuş, bizim sesimize sahip çıkmış, demokrasiye sahip çıkmıştır. 27 Nisan’da Türkiye Cumhuriyeti’nin gerçek iradesine sahip çıkmıştır…” Peki, biat kültüründen gelmeyen “bağımsız medya” nasıl karşıladı muhtırayı?
Hatırlatalım… Belki yüzleri kızarır: İşte Ertuğrul Özkök: “Demokrasi kaygısıyla, sadece askeri eleştirmek, ne adil, ne yararlı, ne de sonuç verici bir girişim olacaktır. Çünkü o bildiride savunulan görüşler, toplumun önemli bir bölümü tarafından paylaşılmaktadır.” İşte Yılmaz Özdil: “Hâlâ deniyor ki, bundan sonraki adım ne olur? Bundan sonraki adım, tank olur. Gücüm var diye dayatırsan, gücü olan sana dayatır.” İşte Ece Temelkuran: “Genelkurmay’ın açıklamasıyla mitinglerin daha da coşmuş olması bu mitingleri otomatik olarak militarist yapmaz.” (Bu Ece şimdilerde “demokratlığın kitabını” yazıyor.) İşte Ahmet Hakan Coşkun: “Muhtıraya karşıyız diyeceğiz ve ötesini söyleyemeyecek miyiz? Ben ötesini de söylerim arkadaş.” İşte Nuray Mert: “Şimdi Genelkurmay bildirisini öne çıkarıp, bu fetihçi zihniyetin arkasında durmak istemiyorum…” (BASIN)
… Bu konu ilginizi çekiyorsa…
Gazeteciler bizi bilgilendiriyor mu yoksa aldatıyor mu? Gazetecilik galiba dürüstçe yapılmasına imkân olmayan bir meslek. Çünkü birbirine zıt işlerin aynı anda icra edilmeleri gerekiyor: Habercilik, savcılık, komiklik, amigoluk… Gazeteci kendisine bilgi verebilecek herkesle iyi geçinmek için biraz politik davranmak daha doğrusu yalan söylemek zorunda. Ama aynı zamanda ondan gözü kara bir savcı gibi olayların üzerine gitmesi, iyi bir hâkim gibi dürüst olması da bekleniyor. Bir bilim adamı gibi konuları derinlemesine irdelemesi ama sıkıcı olmadan toplumun her kesimini eğlendirebilmesi… Gazetecilerden halkı aydınlatmaları isteniyor ama aynı zamanda da halka benzemeleri. Yoksa gazeteleri satılmıyor, TV kanalları izlenmiyor. Bu koşullarda “gazeteci gibi” gazetecilik yapılabilir mi? Derin Düşünce yazarları sorguluyor…