Şaşkın Köpekler / Stray Dogs, Marziyeh Meshkini
By Suzan Nur Basarslan on Eyl 17, 2011 in Sanat, Sinema
“…Eğer kuzeye doğru işersem Amerikalılar güneyi ele geçiriyor. Eğer güneye doğru işersem Ruslar kuzeye doğru ilerliyor. Adam gibi sıçamıyorum bile… Bombalarınız karımı ve kızımı öldürdü. Şimdi gelin kafama işeyin lanet uçaklar!…”
Bu cümleler Afganistan’da, anne ve babası hapse giren ve bu yüzden sokaklarda kalan, sıcak bir yer bulabilmek için ki bu hapis anlamına geliyor, hurda bir arabaya girerek televizyon izleyen Zahit ve Gol-gohatai’yi yakaladıktan sonra üzerinden geçen uçaklara bağıran için yaşlı bir adamın sözleri. Asıl traji-komik olan Gol-gohatai’nın hemen ardından gelen cümleleri: Zahit, buraya gel. Bu adam bizi hapse falan göndermeyecek.
Filmde, babaları Taliban için savaşırken öldü sandığı için yeniden evlenen annelerinin, babalarının dönüşünden sonra hapse gönderilmesi yüzünden babalarına annelerini affettirmeye çalışan ve aynı zamanda babaları da hapiste olduğu için hayatta kalmaya çalışan iki çocuğun hikayesi anlatılmaktadır. Gece mahkumu olarak hapiste kaldıkları süre zarfında dışarı çıkabilen ve çalışan çocuklar, bu kalışları yasaklandıktan sonra emin bildikleri hapse girebilmek için verdikleri çaba, babalarına annelerini affettirmeye çalışmaları, geri planda savaşın altüst ettiği bir coğrafya ile aktarılmaktadır. Kişisel hikayeye yedirilen sosyal gerçeklik. Gobahi’yi andıran yönetmenin ondan farkı daha sıcak bir üslubu benimsemiş olması.
Ekmek çalarlar, dayak yerler; inek kafası çalarlar, dayak yerler… Kimse onları hapse göndermez. Hapse gidebilmek için filme gitmeleri tavsiye edilir. Vittorio De Sica’nın yönettiği ve 2. Dünya savaşı sonrası Roma’sının ekonomik zorluklar içinde yaşayan işçilerinin hayatını anlatan sosyal gerçekçi bir film olan Bisiklet Hırsızları filmine iki bilet alırlar ve gişedeki adam şunları söyler:
Bu bir sanat filmi. Ortasında çıkarsanız paranızı geri vermeyiz… bisiklet hırsızı hakkında ama hiç dövüş yok. Çok sıkıcı. Eğer adam gibi bir film izlemek istiyorsanız kardeşimin sinemasına gidin. Her gece bu lanet film bittiğinde uyumadan önce adam gibi bir film izlemek için ben de oraya gidiyorum.
Filmi taklit eder çocuklar, hırsız olarak annelerinin hapishanesine gönderileceklerini zannederek. Ancak hapse sadece Zahit gönderilir arkasında koşan kardeşini yalnız bırakarak ve gözü yaşlı, hapishanede annesinin yanına gitmek için çaresizce seslenerek… ayaklarını yere vururken diğer çocukların ayak sesleri doldurur ekranı ve anlar ki izleyici annesinin yanına gidebilmek için hırsızlık yapmak zorunda kalan çocukların hikayesidir film.
Yönetmen filmi Gol-ghotai’nin Zahit’in ardından koştuğu sahnede bırakılsaydı çok daha etkili bir sona imza atmış olurdu ve filmin üslubuna daha çok yakışırdı. Dramın dozunu ve belki de etkiyi arttırmak için uzatılan son.
Hayat filmlerdeki gibi değildir, anlattığınız gerçekler üzerine bile kurulu olsa. Kurgunun size sunduğu kurgulayanın vermek istediğidir ve filmler size çözüm önermezler, eğer onları taklit ederek dünyanızı kuruyorsanız. Onlardan etkilenebilirsiniz, onlarla çok şey anlatabilirsiniz ama onları taklit ettiğinizde, karşınıza çıkacak olan senaryo onların çok dışında olacaktır, niyetiniz ne kadar halis olursa olsun.
Hayal perdesi hayal ettiğinizin dışındaki gerçeklikle yüzleştiğiniz hayat perdesine sadece dokunur, ona dair sorular sorar, onu anlamaya ve anlatmaya çalışır ama size çözüm önermez. Çünkü sizin senaryonuzun sonu sizin istediğiniz şekilde bitecek diye bir kural yoktur ve senaryonun yazıcısı sonunu size asla önceden göstermez/izletmez. Ama şu da unutulmamalı, herkes kendi senaryosunun baş oyuncusudur başkalarının izlediği bir filmde. Filmin eleştirisi ise sonun başlangıcında size sunulur ama filminizi yeniden çekme şansınız yoktur. Ama iyi bir filmse, sıkıcı bir sanat filmi gibi bile olsa hayatınız, hangi ödüller elinize sunulur, kim bilir? Cannes, Venedik, Berlin… daha fazlası?