RSS Feed for This Post

Kadim Bilimler ve Bazı Modern Yanılgılar (René Guénon)

Ayraç Dergisi’nin 27. sayısında (Ocak 2012) yayımlanmıştır. 

1921’de Paris’te yayımlanan “Hindu Doktrinlerine Genel Giriş” adlı bir kitap, o günlerde oldukça popüler olan benzerlerine göre ilginç bir maksada binaen kaleme alınmıştı. Bu kitap da piyasadaki birçokları gibi Hindu dininden bahsediyor ve bu dinin kendine has gelenek ve hakikat anlayışını dile getiriyordu. Diğerlerinden onu farklı kılansa amacıydı: Yazar, İbrahimî dinleri artık sıkıcı bulan Hıristiyan Avrupa’ya seslenmek ve bu sayede “aşkın olmasından ötürü evrensel ve değişmez” gördüğü Geleneği, Batıya oryantalist olmayan bir üslubla açıklamak gayesindeydi. Üstelik bu yazar, bir Hindu değil, Müslümandı: 1912’de İslam’a intisab etmiş büyük Fransız düşünürü René Guénon’du…

Okültizm, teosofi, Budacılık, Tasavvuf gibi kavram ve olguların doğruluklarından şüphe taşıyan anlatımlarla Avrupa’da sıkça boy gösterdikleri bir dönemde yeni bir perspektifle zuhur etti Guénon. Kendisinin de girip çıktığı ve sonradan “gayr-i sahih” olarak değerlendirdiği yollardaki tecrübelerini orijinal kaynaklarla karşılaştırdı ve inisiyatik görünümlü yolların ihtiva ettiği yaklaşımları masaya yatırdı. Neticede bu yolların, sahih bir geleneğe yaslanmadan sadece gelenekten arda kalan bilgi kırıntılarıyla inşa edilmiş olduğunu ve temel söylemlerinde dâhi tesbit edilebilen yanlışlıklarını ifşa etti.

İranlı mütefekkir Seyyid Hüseyin Nasr’a göre, “Doğu’nun geleneksel doktrinin bugünkü Batıda tam anlamıyla tanıtılmasındaki merkez kişi René Guénon’dur. Guénon, bu görev için Geleneğin bizzat kendisi tarafından seçilmiş ve bu görevi üstün bir kişiliğin entelektüel işlevi olarak yerine getirmişti(r).” (Nasr,2001:112) Bu amaçla kitaplar neşretmesinin haricinde, kurduğu Etudes Traditionneles ve La Gnose dergilerinde yazılar kaleme almaya, uzlaşmacı ya da polemikçi bir tavırdan ziyade doğruluğundan emin olduğu yolunda kimselere aldırmadan dikkatle ilerlemeye devam etti.

Çeşitli dergilerde yazdığı bu yazıların tematik bir derlemesi olan Kadim Bilimler ve Bazı Modern Yanılgılar*, onun özellikle modernler tarafından anlaşılamayacağını vurguladığı geleneksel ilmin tabiatına bakışlarını içerir. XX. Yüzyılın en önemli metafizikçilerinden birisi olarak kabûl edilen Guénon’un modern felsefenin temellerini sarsan yaklaşımı esas olarak bilginin mahiyetine dairdir. Bu nedenle tartışmalarına epistemolojik bir temelden başlar ve moderniteyi önce bilgi üzerinden eleştirir. Bu yönden modern bilimin gerçek bir bilgi olarak kabûl edilemeyeceğini vurgular. “Zira, modern bilim doğru şeyler sunsa bile yine onları sunuş tarzı haklı değildir.” Ona göre bunun sebebiyse modern bilginin dayandığı profan, yani din dışı olan bir bakış açısının ürünü olmasıdır. Çünkü, “bu bakış açısı temelde eşyayı hiçbir müteal ilkeye dayandırmaksızın ve bunları hiçbir ilkeye bağımlı değillermiş gibi tasavvur etmeye dayanır.”

Guénon aynı gerekçelerle ve metafiziği fiziğin ilkesi olarak görmesi sebebiyle bilgiyi eylemden de üstün görür. Yani ilim amelden üstündür. Nitekim Hind kast sisteminde Brahmanlar da Kşatriyalardan yine aynı sebeple üstündür. (Ki İmam-ı Azam da bunu böyle söyler. Şer’î olmasa da geleneksel bir devlet olan Osmanlı’da askerî seferlerin ve sulhün Şeyh’ül İslam tarafından gerekçelendirilmesinde ve tasdik edilmesinin altında da aynı sebep yatmaktadır. Veya Orta Çağ’da kraliyet berât ve tasdiklerini de Papa vermektedir. Maddî otorite ma’nevî otoriteye tâbidir.) Ma’nâ maddeyi kuşattığı için ma’nâdan uzaklaşmış bir maddiyatın son tahlilde bir değeri de yoktur onun için. Modern bilimin temel hata ve sapması işte burada başlar. Çünkü modern bilimin dayandığı temel saikler, kadîm geleneklerde sahip olunan bilgilerin bile ampirik olduğunu savlayacak kadar ileri gitmiş ve deneyimin sahasına dâhil edemediği hiçbir bilgiyi meşrû kabûl etmemiştir. Nitekim metafiziğin tekliğe vurgu yaparken madde ilimlerinin sürekli bir bölünme ve çoklukla meşgul olmasının da sebebi yine budur.

Lütfi Bergen epistemolojik cemaatten bahsettiği bir yazısında bilgi ve inancın birbirinden ayrılamayacağını vurgular, böylece metafizik bilginin tekliğine gönderme yapar ve “Bilmek özel bir inanç formudur.” der, “Bilim her durumda inançla iç içedir ve daha yerinde bir deyişle inançlar şebekesi (web of beliefs)dir. Bilimsel bilgiyle dogma ya da inanç birbirine zıt şeyler değildir.” (Bergen,2011:21)

Bu değerlendirme de göz özüne alındığında, “Acaba Guénon postmodernist sayılabilir miydi?” sorusu akla gelebilir.

Guénon modern bilgiyi eleştirirken bunu mehazları yine modern olan bir eğilimle yani postmodern bir tutumla yapmaz. Muhakkak ki modern bilgi hakkında, “onun bilginin bütünlüğünü temsil etmeyeceğini ve modernlik meşruiyetiyle” (Lyotard,2000:26) alakasını Guénon’a yakıştırmak mümkün olabilir. Ancak bilgiyle sorunu bununla sınırlı, bundan ibaret değildir; modern bilgi onun için tam anlamıyla bir sapmanın esas noktasıdır. Bu bağlamda postmodernitenin dayandığı belirsizlik, bilginin metalaştırılması, şüphecilik gibi kavramlar da Guénon’u açıklayamaya kâfi gelmeyecektir.

Kadim Bilimler ve Bazı Modern Yanılgılar‘da Guénon, kendisi için tek ilgi alanı olarak kabûl ettiği metafiziğe dair olan ilk bölümde “Rûh ve Akıl”, “Ebedî İdeler”, “Tek Tanrıcılık” gibi konulara eğilir. Birinci bölümün belki de en önemli makalesi olan “Kendini Bil”de tradisyonun felsefeyle kesiştiği bir alanda Sokrat’tan beri söylenegelen bu ifadeyi ele alır ve onunla tüm varlık anlayışına bir açıklık getirmeye çalışır. Hakikî bilgi ve bilgeliğin insanın özünde bulunabileceğine dayanan ma’rifeti filozofların sezmesine dair tesbitlerini aktarır ve bu sözle anlatılmak istenenin, İbn Sina tarafından “Sen kendini bir hiç zannediyorsun, oysa dünya sendedir.” sözüyle ya da “Kendini bilen Rabbini bilir.” hadisiyle tamamlandığını vurgular. İnsan bu sayede “derûnî özüne, yani varlığının merkezine ulaştığında Rabbini de bilmiş olacaktır.

İnsanın bu bilme mecrasında yolunu tenvir edecek tüm metodları içeren inisiyasyon sürecine değinen ikinci bölümdeki makalelerdeyse Guénon; mesleklerin aslını, matematiksel remizleri, tradisyonel san’at kavrayışını ele alır. San’atlar ile meslekler arasındaki ayrımın modern bir ayrım olduğuna değinirken san’atın özünü de hakikatin muhtelif düzeyleri arasındaki tekabüliyete dayandırır. Plastik ve fonetik san’atların törensellik bağlamında yerleşik ve göçebe halklara dayandığına değinen düşünür, toplumun gelenekle ilişkisi ölçütünde sembolizmin güçlenip yaygınlaştığını vurgular.

Tek kelimeyle simgeler, “her şeyden önce tefekküre, olabildiğince derin ve geniş bir kavrayışa dayanak oluşturmaya yöneliktir, ki bu her simgeselliğin varoluş nedenidir.” Modern san’atlar hakkında da doğal olarak menfîdir: (San’atta) “en ufak ayrıntıya varılıncaya dek her şey bu amaca (büyük sırlar, küçük sırlar a.g.) uygun olmalıdır, yalnızca dekoratif nitelikte olan ya da yalnızca süs niteliğinde olan herhangi bir şeye yer verilmemelidir.” Diye yazar.

Üçüncü ve son bölümde bazı yaygın modern yanılgılara değinen yazar ağırlıklı olarak değer, ölçüler gibi modern sapmanın nicel yönüne eğilir. Yukarıda aktardığımız modern bilgi kuramıyla olan hesaplaşmasını içeren makalelerin en dikkate değeri olan “Tradisyonel Öğretiler Karşısında Profan Bilim” de bu bölümde yer alır. Zaten genel olarak bu büyük düşünürün fikirlerinin bir çatısı niteliğindeki son makale, kitapta ele alınan meseleleri de özetler mahiyettedir.

Martin Lings tarafından bir velî olduğu ileri sürülen René Guénon, modern dünyanın krizinde yolunu arayan herkes tarafından diğer tüm eserleriyle beraber bütünlüklü olarak ele alınıp tartışılması, değerlendirilmesi ve üzerinde dikkatle durulması gereken özel birisidir. Bu yönüyle Kadim Bilimler ve Bazı Modern Yanılgılar kitabı da onun özellikle modern tutum ve düşünceler karşısındaki fikirlerinin özünü oluşturması bakımından en kıymetli eserlerinden birisi olarak okuyucuya onun hakkında oldukça geniş bir bilgi verecek ve bir yol gösterecektir.

* René Guénon, Kadim Bilimler ve Bazı Modern Yanılgılar, İnsan Yayınları, İstanbul, 2000.

 

Kaynakça

Nasr, Seyyid Hüseyin (2001), Bilgi ve Kutsal, İz Yay., 2.Basım, İstanbul

Bergen, Lütfi (2011), Sözlük: Kelimelerin Allah’a Varan Mücadelesi, Değirmen Dergisi, Sayı:28, Ankara

Lyotard, Jean François (2000), Postmodern Durum, Vadi Yay., 3.Basım, Ankara

 

… Okumak için…

 İslâmcılık, Devrim ile Demokrasi Kavşağında

Müslümanca yaşamak için devletin de “Müslüman” olması mı gerekiyor? Bu o kadar net değil. Çünkü İslâm’ın gereği olan “kısıtlamaları” insan en başta kendi nefsine uygulamalı. Aksi takdirde dinî mecburiyet ve yasakların kanun gücüyle dayatılması vatandaşı çocuklaştırıyor ister istemez. İyi-kötü ayrımı yapmak, iyiden yana tercih kullanacak cesareti bulmak gibi insanî güzellikler devletin elinde bürokratik malzeme haline geliyor. 21ci asırda Müslümanca yaşamak kolay değil. Yani İslâm’ın özüne dair olanı, değişmezleri korumak ama son kullanma tarihi geçmiş geleneklerden kurtulmak. AKP’yi iktidara taşıyan fikrî yapıyı, Demokrasi-İslâm ilişkisini, İran’ı ve Milli Görüş’ü  sorguladığımız bu kitabı ilginize sunuyoruz. Buradan indirebilirsiniz. 

 

Kitap Tanıtan Kitap 1

Kitap okumak… Jean Paul Sartre, Nazan Bekiroğlu, Toshihiko Izutsu, Henri Bergson, Mustafa Kutlu, Dostoyevski, Elif Şafak, Clausewitz, Sadık Yalsızuçanlar, Alber Camus ile sohbet etmek… Suyun resmine bakmakla yetinmeyen, su içmek isteyenler için var kitaplar. Mesnevî var, El-Munkızü Min-ad-dalâl, Kitab Keşf al Mânâ, Er-Risâletü’t-tevhîd var.  Elinizdeki bu kitap Derin Düşünce yazarlarının seçtiği kitapların tanıtımlarını içeriyor. Bizdeki yansımalarını, eserlerin ve yazarların bıraktığı izleri. Farklı konularda 44 kitap, 170 sayfa. Zaman’a ayıracak vakti olanlar için… Buradan indirebilirsiniz.

Kitap Tanıtan Kitap 2

Kitap tanıtan Kitapların birincisi kadar sevildi, o kadar çok ilgi gördü ki ikincisini yayınlamak için sabırsızlanıyorduk. Yeniden 44 kitap tanıtımıyla geliyoruz karşınıza: Dostoyevski, Sezai Karakoç, Yıldız Ramazanoğlu, Jean Paul Sartre, Amin Maalouf, Taha Akyol, Hasan Cemal, Ali Şeriati, William C. Chittick, Alain Touraine, Muhyiddin İbn Arabi Hazretleri… Farklı asırlar, farklı coğrafyalar, farklı konularla dergi tadında bir kitap… Ortak olan tek şey İnsan belki de? İnsan’ın iç dünyasındaki saklı hazineleri paylaşma muradı…Buradan indirebilirsiniz.

Trackback URL

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin