Türk basını Hukuk’un Üstündedir (15) : Şantaj yapabilir
By Tahsin K. on Mar 2, 2012 in medya, Türk Basını, vicdan
“…O günlerde Sabah’ın yöneticisi olan Zafer Mutlu, dönemin Turizm Bakanı Bahattin Yücel ve Can Ataklı çok eski arkadaşlar. Bir gün Mutlu, Ataklı’ya diyor ki, “Git Bahattin’e söyle, Hürriyet’te onunla ilgili dosyalar var ve Hürriyet’çiler onun istifasını istiyorlar”. Ataklı, Yücel’i bulup bu mesajı iletiyor. Ataklı’nın anlatımına göre, Yücel bunun üzerine eşiyle çocuklarını çağırıyor ve Ataklı’nın yanında, “Benim bir kusurum yok ama size bırakacağım isim kirlenmesin diye çekileceğim” diyor. Hikâye korkunç.
Bir gazete, 28 Şubatçı generallerin istediğini gerçekleştirip hükümeti çökertmek için bir bakana şantaj yapıyor. Ataklı, bunu anlatınca Aydın Doğan programa bağlanıp, “Ertuğrul Özkök böyle bir şey yaptıysa şerefsizdir, onu asarım” diyor…” (Basın)
… Türk basını ve gazetecilik konusunda e-kitap okumak için…
Gazeteciler bizi bilgilendiriyor mu yoksa aldatıyor mu? Gazetecilik galiba dürüstçe yapılmasına imkân olmayan bir meslek. Çünkü birbirine zıt işlerin aynı anda icra edilmeleri gerekiyor: Habercilik, savcılık, komiklik, amigoluk… Gazeteci kendisine bilgi verebilecek herkesle iyi geçinmek için biraz politik davranmak daha doğrusu yalan söylemek zorunda. Ama aynı zamanda ondan gözü kara bir savcı gibi olayların üzerine gitmesi, iyi bir hâkim gibi dürüst olması da bekleniyor. Bir bilim adamı gibi konuları derinlemesine irdelemesi ama sıkıcı olmadan toplumun her kesimini eğlendirebilmesi… Gazetecilerden halkı aydınlatmaları isteniyor ama aynı zamanda da halka benzemeleri. Yoksa gazeteleri satılmıyor, TV kanalları izlenmiyor. Bu koşullarda “gazeteci gibi” gazetecilik yapılabilir mi? Derin Düşünce yazarları sorguluyor…