Eleştirinin Zararları / Dr Kenneth Barish
By Hatice Avci on Mar 19, 2012 in Aile, Çeviri, Çocuk, Kadın
Son otuz yıldır aile ve çocuklarla yaptığım terapatik çalışmalarda en sık karşılaştığım problem bana sorulursa, cevabım şüphesiz ebeveynler olarak istemeden de olsa çocuklarımızı çok eleştiriyor oluşumuz olurdu. Bu ifade bazı meslektaşlarımı şaşırtıyor ve çağdaş ebeveylik hakkındaki şu geleneksel erdem anlayışı ile çelişiyor:
- Biz aşırı koruyucuyuz ya da fazla yüz veriyoruz
- Çocuklarımıza gerekli rehberliği sağlamakta ve onlara sınır koymakta başarısızız
- Bir otoriteden ziyade çocuklarımızla arkadaş olmaya gereğinden fazla hazırız.
Ne var ki, yapılan son araştırmalardaki bulgular benim kişisel düşüncemi ve bu fıkrayla ilgili iddiayı şüpheye mahal bırakmayacak şekilde destekleyen yeterli bilimsel delil sağlıyor.
Biz kendi hayatımızdan eleştirinin nasıl hissettirdiğini biliyoruz. Sık yapılan eleştirinin moral bozucu etkisini iş yerimizde ya da aşk ilişkilerimizde yaşıyor olabiliriz. Yine de çocuklarımızla olan ilişkilerimizde ne sıklıkla bunu düşünmekte başarısız oluşumuz şaşırtıcı.
Pek çok ailede, anne baba ve çocuklar sağlıksız aile etkileşimi döngüsüne kilitlenmiş durumda. Eleştiri ve ceza öfkeye ve yoksunluk hissine ya da içe kapanma ve gizemliliğe neden oluyor. Bu da daha fazla eleştiriye ve sonra daha fazla içe kapanma ve yoksunluk hissine neden oluyor.
Bu döngüler arttıkça, anne babalar kendilerini eleştirilerinde ve kınamalarında daha fazla haklı görüyor ve çocuklar da kendi açılarından daha fazla gücenme ve yoksunluk hissediyorlar. Ebeveynler: “Hiç beni dinlemiyor” derken çocuk: ” Duyduğum tek şey eleştiri.” “Bana her zaman bağırıyorlar” der.
Eleştirilerimizin çoğu elbette iyi niyetli. Eleştiriyoruz çünkü evladımızın geleceği hakkında endişeliyiz. Biz onun gelişmesini ve sonunda bu rekabetçi dünyada başarmasını isteriz. Biz eleştirimizi yapıcı olarak düşünürüz hatta eleştiri olarak değil talimat ya da nasihat olarak. Biz çocuğumuzun ( özellikle ergenlik döneminde) yoksunluğunu ve iletişim kurmadaki isteksizliğini sorumlu anne babalığın kaçınılmaz bir sonucu olarak görürüz.
Katılmıyorum.
Sık yapılan eleştiri devamlı olursa aile ilişkilerimizi geliştirmek için ortaya koyduğumuz bütün çabalar kuvvetle muhtemel başarısız olacaktır.
Çözüm
Sık yapılan eleştiri probleminin çözümü şu temel gerçekle başlar: Çocuklar öfkeli ya da bezgin olmadıkları zaman iyi olmak ister. Çocuğunuz sizin övgünüzü ve onayınızı almak ister ve sizin onunla gurur duymanızı ister.
Sık yapılan eleştiri ve tartışma için ve çocukların genel engellenmişliklerden ve hayal kırıklıklarından kurtulabilmeleri için sabır ve saygıyla dinlemekten daha iyi bir yol ve panzehir yok.
Dinlemek elbette anlaşmak ya da makul olmayan taleplere teslim olmak anlamına gelmez. Dinlediğimiz zaman çocuğumuzu anlamak, onun bakış açısını kavramak ve neyin yanlış olduğunu söylemeden önce onun söylediklerinden neyin doğru olduğunu kabul etmek için ciddi bir çaba gösteririz.
Yatmadan On Dakika Önce
Ebeveynlere bu tarz sabır dinlemelerine düzenli olarak elverişli saatler yaratmalarını tavsiye ediyorum. Çocuğunuz ve kendiniz konuşmak için yatmadan önce bir on dakika kadar ekstra zaman ayırın. Bu kısa günlük görüşmelerde çocuklarımızı gün boyunca kızdıkları ya da üzüldükleri her neyse onlar hakkında konuşmaya ve sevdikleri ve sevmedikleri şeyleri ya da bir sonraki gün hakkında endişeli oldukları konuları söylemeye yüreklendirmeliyiz. Çocukların söyleyecek sözü kalmadığında , bunu kendi günümüzün olayları hakkında konuşmak belki bir anlık engellenme ya da bir anlık mizah paylaşmak için fırsata dönüştürebiliriz.
Çocuklar tıpkı oyun için fırsat kolladıkları gibi bu anları da iple çekerler. Bunu nadiren çocuğumuzun bir gününün parçası yapıyor oluşumuz şaşırtıcı. Sıklıkla, anne babalar çocuklarıyla konuşmak ve onları dinlemek için zaman ayırdıklarında çocukların ruh halinde ve davranışlarında ani bir gelişme olduğunu belirtiyorlar.
Bu zamanlarda hataları kabullenmek ve gerekirse çocuktan özür dilemek de önem arz eder. Söz gelimi “Bugün çok üzgün olduğun için kendimi kötü hissediyorum. Sana çok öfkelendiğimi biliyorum. Belki gereğinden fazla.” demeliyiz.
Bazı anne babalar çocuklarından özür dileyerek küstah ve saygısız davranışa dolaylı olarak göz yummuş olabilecekleri ve ebeveyn olarak otoritelerini sarsabilecekleri endişelerini ifade ediyor. Bu korku anlaşılabilir ama asılsızdır. Sizin özrünüz çocuğunuzun yanlış davranışını mazur göstermez. (“Ama yine de kardeşine vurmamalıydın”) Çocuğunuzun ruh halini anlamak, onun ruh halini hoş görmek değildir; başkalarının ihtiyaçları her zaman hesaba katılmalıdır.
Bir anne ya da baba özür dilediğinde, kişilerarası ilişkide önemli bir dersi model olarak göstermiş olur ve çocuğun üstünde otorite kazanır, çünkü çocuklarımızın yetişkin otoritesini kabullenmeleri nihayetinde saygıya dayanır.
Gelecek yazımda bu tartışmaya sık yapılan eleştiriye yeni çözümler önererek devam edeceğim.