İlkesiz Gazetecilik…
By Aisha Benghazi on Nis 1, 2012 in Türk Basını, vicdan
“… 1) Şık ve Şener’in suçlanma nedeni yazdıkları kitaplar ve gazetecilik faaliyetleri değildi. Ergenekon ağının istekleri, yönlendirmesi ve direktifleri doğrultusunda manipülasyon amaçlı metin oluşturma faaliyeti içinde oldukları iddiasıydı. Nitekim söz konusu metinler internete düştüğünde ve aynı metnin başkalarında da olduğu öğrenildiğinde savcılık buna müdahale etmedi. Çünkü onlar söz konusu metinlerin yazılma süreci içindeki ilişki sistemini açığa çıkarmaya çalışmaktaydılar. Diğer bir deyişle metinlerin içeriği hiçbir zaman suç unsuru olarak görülmedi.
2) Öte yandan Şık ve Şener hakkında isnat edilen suç, polisle savcılık arasında oluşmuş olan bir kapalı devre delil üretme faaliyeti çerçevesinde kotarılmış gözüküyordu ve adil yargılanma hakkı açısından sorunluydu…” TAMAMI
Gazeteciler bizi bilgilendiriyor mu yoksa aldatıyor mu? Gazetecilik galiba dürüstçe yapılmasına imkân olmayan bir meslek. Çünkü birbirine zıt işlerin aynı anda icra edilmeleri gerekiyor: Habercilik, savcılık, komiklik, amigoluk… Gazeteci kendisine bilgi verebilecek herkesle iyi geçinmek için biraz politik davranmak daha doğrusu yalan söylemek zorunda. Ama aynı zamanda ondan gözü kara bir savcı gibi olayların üzerine gitmesi, iyi bir hâkim gibi dürüst olması da bekleniyor. Bir bilim adamı gibi konuları derinlemesine irdelemesi ama sıkıcı olmadan toplumun her kesimini eğlendirebilmesi… Gazetecilerden halkı aydınlatmaları isteniyor ama aynı zamanda da halka benzemeleri. Yoksa gazeteleri satılmıyor, TV kanalları izlenmiyor. Bu koşullarda “gazeteci gibi” gazetecilik yapılabilir mi? Derin Düşünce yazarları sorguluyor…