Kalem de bir silahtır…
By Ayla Chignardet on Haz 5, 2012 in ahlak, Aydınlanma, medya, Türk Basını
“Başından beri Balyoz’un doğru olduğunu inanç meselesine dönüştüren Alper Görmüş, dünkü Cumhuriyet’te de yer aldığı gibi, 4 Kasım 2011 tarihli yazısında (Taraf) bir durumun itirafını yapıyor. “Görmüş, 2004’te, Fethullahçı Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nca düzenlenen Abant toplantısına davet edilmiş. (O toplantının Abant’la bir ilgisi yok, yazımda böyle bir şey söylemedim A.G.) 10-15 kişilik bir akademisyen gazeteci grubu olarak, askeri vesayeti tartışmışlar… Diyor ki, ‘Toplantıda aramızdan biri, belki de askerî vesayeti ortadan kaldırmanın yegâne yolunun, başarısız kalmış bir askerî darbe girişiminin ardından eski ve yeni darbecilerin derdest edilip yargılanmaları olduğunu savundu.’ “Balyoz’un tamamen komplo olduğu ortaya çıktığına göre, demek ki bu komplo, ‘o kişi’nin bu parlak fikri üzerine inşa edilmiş! Düşündüm de Alper Görmüş bunu niye yazdı?! Bu yazı, davanın bugün geldiği noktada, tamamen bir itiraf yerine geçer! “Bu noktayı ya ‘boş bulunup’ ya saflığından ya kendine ve davaya olan aşırı inancından veya ‘kendini kurtarmak’ için yazdı… Bu komployu kimlerin hazırladığına bir işaret olarak. Görmüş, aynı yazıyı bugün yazar mıydı?!” TAMAMI
… Bu konuda okumak için…
Gazeteciler bizi bilgilendiriyor mu yoksa aldatıyor mu? Gazetecilik galiba dürüstçe yapılmasına imkân olmayan bir meslek. Çünkü birbirine zıt işlerin aynı anda icra edilmeleri gerekiyor: Habercilik, savcılık, komiklik, amigoluk… Gazeteci kendisine bilgi verebilecek herkesle iyi geçinmek için biraz politik davranmak daha doğrusu yalan söylemek zorunda. Ama aynı zamanda ondan gözü kara bir savcı gibi olayların üzerine gitmesi, iyi bir hâkim gibi dürüst olması da bekleniyor. Bir bilim adamı gibi konuları derinlemesine irdelemesi ama sıkıcı olmadan toplumun her kesimini eğlendirebilmesi… Gazetecilerden halkı aydınlatmaları isteniyor ama aynı zamanda da halka benzemeleri. Yoksa gazeteleri satılmıyor, TV kanalları izlenmiyor. Bu koşullarda “gazeteci gibi” gazetecilik yapılabilir mi? Derin Düşünce yazarları sorguluyor…
Aydın kimdir? Muhafaza’nın ve Değişim’in kimyası
Aydın konusu gerçekten sorunlu görülüyor. Her ideoloji, her grup kendi liderini, kahramanını aydını ilan ediyor çünkü. Tam da bu sebeple tanımından önce başka bir sıfata daha ihtiyaç duyuluyor: Reformist aydın, muhafazakar aydın, Kürt aydını, Türk aydını, vs.. Kısacası “aydın olmak” hem toprak(toplum) hem de tohum(aydın) gibi üzerinde durulup incelenmesi yazılıp çizilmesi gereken bir kavram. Değişimin adresi kabul edilen Aydın’ın tanımı konusunda muhafazakar olunabilir mi?” 130 sayfalık bu kitapta modernleşme sürecinde Aydın’ı ve Aydınlanma’yı sorgulayan bakış açıları bulacaksınız. Ama teori ile yetinmeyen, fikrin eyleme dönüşmesini, Cumhuriyet’i, demokrasiyi ve sivil itaatsizlik olgusunu da sorgulayan yazılar bunlar. Buradan indirebilirsiniz.