RSS Feed for This Post

MHP ne kadar taban kaybederse BDP o ölçüde zayıflar

Ziya Hurşit şöyle yazmıştı mecliste tahtaya: ‘‘Bir millet, putunu kendi yapar, kendi tapar!”

 Düşünen kafaların, işleyen beyinlerin, inleyen zihinlerin gece gündüz sorgularına mazhar olan bir hadisedir milliyetçilik. Ontolojik irdelemesi ne kadar yapılmaktadır bilmiyorum. Damarı tutan ciddi bir kesim olduğu gerçek. Milliyetçi olmayanın vatan sevgisinden şüphe edilmesi noktasında ayrışılan bir yoldayız. Asıl dilemma bu noktada ve şu soruda ortaya çıkmakta; Milliyetçi Kürtler ne yapacak?

 Aşırı milliyetçi Kürtler baktığınızda ayrışmayı telaffuz eden o azınlık kesimi oluşturan taban. Sistem, öğreti bize milliyetçiliği zerk etmek istedi. Bunu yaparken aslında görüşünü iyi stratejik bir düzleme oturttu teoride. Bir milleti yok saymak ve iktidarın belirlediği milliyetçiliğin etekleri altına sığınmalarını sağlamak. Böylece bir taşla kuş katliamı yapma amacı çok bariz bir şekilde ortada durmakta.

 Zaman ilerledi, dönem çok değişti. Hala bunu algılama noktasında geri duranlar çok fazla sayıda. Dinozorlar alışılmışın dışına çıkılmasını istemiyorlar her zaman ki gibi. Hala insanlar bu algılayışın sonucunda ortaya çıkan düşüncenin ayrılıkçı fikirlerin en çok besleyen kaynak noktası, denizi deryaya çeviren ve içinde boğulmayı hızlandıran süreç olduğunun farkında değil.

 Türkiye üzerinde incelediğiniz bu hadise aslında dünyada da farklı değil. Fransız İhtilalinden itibaren yerküre bu ideolojinin esiri haline getirilmiştir. Millet-i Sadıka denen ve sonra hainliği ile ilgili birçok hadise anlatılan Ermenilerin Osmanlı döneminde 1800lerin ortalarına kadar böyle bir ad, bir sıfata sahip olmadığını söyleyenler çok fazla. Çünkü millet kavramı devlet kavramının içerisinde erimiş haldeydi. Yani Osmanlılık esastı.

 Türk Milliyetçiliği üzerine yapılan haklı tartışmalar kadar şiddetle yükselen Kürt Milliyetçiliği konusunda da tartışma yapılması gerekmekte. PKK’nın başını çektiği güruh manasız şekilde hala 10 yıl evvelin dilini konuşma çabasında. Hala 60 yıl evvelin hesabını bugün sıkça yakın bulunduğu siyasal partinin de dillendirdiği rövanşist bakış açısıyla öne sürmektedir. Hatalar, yanlışlar yapılmıştır, çokça yapılmıştır. Fakat bir irade buna dur demiş ve süreç değişmiştir. Asimilasyon politikaları yerini kabullenişe, sahiplenişe bırakma noktasında akmaktadır. Bu durumda artık BDP dahi rahatsız vaziyete geldi. Çünkü bu ülkede içinde olduğum ciddi bir grup rahat rahat Hakkari’de, Diyarbakır’da gezmek isterken, bir grup rahat rahat çocuğunu büyütüp, okutup, evlendirmek, yanında tutmak istiyor. Emeklerini, hayallerini 20 sene sonunda toprağa gömmek istemiyor. Ne uğruna sorusunu sorunca feryat ediyor evet. Bu adım uzağımızdaki isteklerimizin milliyetçilik tasmasına vurulmuş halde gerçeğe ulaşması imkansız. Esra Elönü’ye yüklenen insanların düşünmekten, sorgulamaktan önemli işleri olduğu kesin! Aynı kişiler kendilerini mütedeyyin, dindar insanlar olarak tanımlayıp en galiz küfürleri etmekten geri durmuyorlar. Evet ben Türk olmaktan öte Müslümanım. Türk olmaktan gurur duymuyorum çünkü seçimim değildi. Elimde değildi. İrademe kalmamıştı. Yaradanın takdirinden pişman olmak nasılsa imkansızdır. Ol deyip olanın, takdirine şükretmekten öte yapacaklarımız manasını yitirmiş fiiliyatlardan öte değildir. Her ırk için geçerlidir bu. Dolayısıyla üstünlük bu noktada değildir. Hülasa pişman da değilim. Nasıl iki elim, iki ayağım var diye sağlıklı olmaktan başka hamd nedenim yoksa Türk olmakta bu noktadan hamd etmemden öteye gidemez.

 Çok açık çağrım şudur ki MHP yumuşarsa BDP yumuşar. MHP bu toplumda ne kadar taban kaybederse BDP’nin eli o ölçüde zayıflar. Türk Milliyetçileri ne kadar bu durumu olağanlık olarak kabul ederse, garipsemeyi bir kenara bırakır ve bir farklılıktan öte beterlik olarak görmekten vazgeçerse Kürt kardeşlerimiz o ölçüde kendin bu topraklarda has vatandaş hissedeceklerdir. Tahterevalli gibi bir metaforu geçerli kılmaz karşılıklı milliyetçilik savaşları. Biri batarken diğeri de batacak biri azarken diğeri de azacaktır. Fransız İhtilalinden önce insanlar ne yapıyorduysa onu yapmaya dönmek bu kadar zor olmamalı. Özellikle bu kadar dindar olduğu iddia edilen bir toplumun bu dönüşümü, değişimi çok daha rahat yapması gerekmekte. Defaatle bu durumu belirttim İslam’ın milliyetçiliğe bakış açısını iyi araştırıp iyi öğrenmek gerekmektedir. Biz bu bakış açısını en doğru biçimde anladığımız ve anlatmaya başladığımızda şüphesiz toplum kendini dönüştürmeye başlayacaktır. Nihal Atsızların açtığı yoldan gitmek hiçbirimiz için kazanç sağlamayacaktır. Son terörist vurulana kadar savaşmak ya da ayrışana kadar son kanına kadar gerilla kalmak bir sonuca vardırmayacaktır. Kendi denklemlerini belirlemeye çalışan bir devletin kendi içindeki denklemi çözme çabası olabildiğince yardıma muhtaçtır. Herkes üzerine düşeni yerine getirmeli, sağduyuyu ısrarla elden bırakmamalıdır. Barış uzak değil, barış isminin bu kadar çok konulduğu bir ülkede barış hiç uzak değil…

 

 

… Bu konuda okumak için…

Asimilasyon ile Şiddet Kıskacında Ulusalcı Kürtler

Etnik kökenimiz benliğimizin bir parçası, rengarenk insanlığımızın gerçek bir rengi. Ancak bu renk üzerinden yapılan bir baskı, bu renk “yüzünden” çekilen büyük bir acı sonucu diğer bütün renkler silinebiliyor. Bir başka deyişle IZDIRAPLAR ÜZERİNE YAPAY BİR KİMLİK İNŞA EDİLİYOR. Bir halka yapılabilecek en büyük kötülük bu belki de. Sadece Türk ya da sadece Kürt olmaya mahkûm edilen insanlar giderek insanlıklarını perdeliyorlar. Böylesi halklar ırkçılığa, her türlü şiddet çağrısına kucak açıyorlar. Zira duydukları kin ve nefret onları bıçak gibi bilerken bir yandan da tektipleşiyor, şeyleşiyor. Kürt aydınları kadar Türk aydınlarına da büyük iş düşüyor. İnsan olmadan “Türk” ya da “Kürt” olmanın imkânsızlığını halklarına anlatmak. Okuyacağınız bu kitap aydınların dikkatini tam da bu noktaya çekmek için hazırlandı: Asimilasyon  ile şiddet kıskacı içindeki Kürt halkına… Buradan indirebilirsiniz. 

 

Türk milliyetçiliği birleştirir mi yoksa parçalar mı?

 İllâ ki bir tutkal/çimento mu gerekiyor? Milliyetçilik tutkalı adil ve müreffeh bir düzene alternatif olabilir mi? Adaletin, hukukun hâkim olmadığı ortamlarda Türklerin kardeşliği ne işe yarar? Belki de Türk Milliyetçiliği diğer milliyetçilikler gibi yok olmaya mahkûm bir söylem. Çünkü var olmak için “ötekine” ihtiyacı var. Ötekileştireceği bir grup bulamazsa kendi içinden “zayıf” bir zümreyi günah keçisi olarak seçiyor. Kürtler, Hıristiyanlar, Eşcinseller, solcular…150 sayfalık bu kitapta Türk Milliyetçiliğini sorguluyoruz. Müslüman ve milliyetçi olunabilir mi? Türkiye’ye faydaları ve zararları nelerdir? Milliyetçiliğin geçmişi ve geleceği, siyasete, barışa, adalete etkisiyle. Buradan indirin. 

 

 

Türkiye bölünür mü?

“Bebek katili! Vatan haini!…” PKK terörünü lanetliyoruz ama devlet eliyle işlenen suçlara karşı daha bir toleranslıyız.  “Kürtler ve Türkler kardeştir” diyenlerin kaçı “sen benim kardeşimsin”  demeyi biliyor Zaza, Sorani, Kurmanci dillerinde? Ülkemizin terör sorunu ne PKK ne de Kürt kimliğiyle sınırlanamayacak kadar dallandı, budaklandı. Bazı temel soruları yeniden masaya yatırmak gerekiyor: (*) Kürtler ne istiyor? (*)  İspanya ve Kanada etnik ayrılıkçılıkla nasıl mücadele etti? (*) PKK ile mücadelede ne gibi hatalar yapıldı? (*) İslâm ne kadar birleştirici olabilir? Töre cinayetlerinden Kuzey Irak’a terörle ilgili bir çok konuyu ele aldığımız 267 sayfalık bu kitabı ilginize sunuyoruz. Buradan indirin. 

Trackback URL

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin