Eskimeyen yazılar: Müslümanlık ve kadın hakları
By Aisha Benghazi on Tem 3, 2012 in Aile, feminizm, Kadın, Toplum
“Değerli yazar ve mütefekkir Ali Bulaç, Zaman’daki köşesinde üç yazıdır “kadın meselesi”in ele alıyor. Daha doğrusu, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ve çeşitli kanaat önderlerinin “İslam dünyasında kadını dışlayan anlayış” konusundaki eleştirilerini eleştiriyor. Çünkü Bulaç’a göre Müslüman kadının “Ev”den pek çıkmaması lazım. Bırakın iş hayatına katılmayı, camiye bile fazla gitmesine gerek yok.
Bu, benim fazla tutucu saydığım bir görüş. Aksine, Müslüman kadının modern hayata eşit şartlarda katılmasını savunuyor, Diyanet’in bu konudaki girişimlerini destekliyorum. Daha önce Hilal Kaplan, Nihal Bengisu veya Özlem Albayrak gibi mütedeyyin ve mütesettir hanımlarla Ali Bulaç arasında ortaya çıkan zıtlaşmada da, söz konusu hanımları haklı bulmuş idim.
[…] Birincisi, Batı’nın “emperyalizmi” kadar insan hakları ve demokrasi gibi “değerleri” de vardır. Emperyalizmini hep birlikte kınayalım. Ama sadece bu yönünü görürsek, yanılırız. İkincisi, bir kavramı sırf Batı tarafından da savunulduğu için reddetmek, yanlış bir tepkiselliktir. Sizi sadece “Batı’nın zıddı” olmaya götürür ki, bu “Batı’nın taklidi” olmak kadar ilkesizcedir. Doğru olan ise, “kadın meselesi”ni, “Batı ne istiyor”a bakarak değil, “Müslüman kadın ne istiyor”a bakarak konuşmaktır. “ (Mustafa Akyol / Star)
… Bu konuda e-kitap okumak için…
Kadınlar… Günümüzün Don Kişotları
Suzan Başarslan’ın dediği gibi “kadına dair söylenmesi gereken ne kadar söz varsa erkeğin söylediği” bir dünya bu. Sadece söz mü? Yaşama hakkı bile. Bugün Çin’de ve Hindistan’da yüzbinlerce kız bebek daha doğmadan ultrason ile ana karnında görülüp yok ediliyor. Erkeklerin güç mücadelesinde kadınlar eziliyor. Cumartesi anası oluyor, cezaevlerinin önünde sıra bekleyen, şehit tabutlarının üzerinde ağlayan oluyor. Şampuan veya otomobil satarken bedenini kullandıran, arka planda, silik, soyunan, tüketen, “figüran”… Kadınlara özne olma hakkını vermeyen erkekler mi yoksa bu hakkı alamayan kadınlar mı? Kadınlıklarını kaybetmeden, erkekleşmeden var olabilecek mi birgün kadınlar? 96 sayfalık bu kitapta Kadın’a ait kavgaları ve Kadın’ın kimlik arayışını sorguluyoruz. Buradan indirebilirsiniz.
“Kemalizm Türk kadınına özgürlük verdi” gibi sloganlarla düşünmeye daha doğrusu ezberlemeye itildiği için sık sık şaşırmaya mahkûm bir kuşak bizimki. Tarihi, belgeleri, siyasî söylemleri ve sloganları aklın imtihanına tabi tutan herkes hayretler içinde kalıyor. “İyi de biz bunu bunca sene nasıl yuttuk?” diye sormaktan alamıyoruz kendimizi. Kemalist düşüncenin, çağdaşlığın ve Atatürk devrimlerinin yılmaz bekçisi “çağdaş Türk kadını’nın sesi” Cumhuriyet Gazetesi’nin başyazarı olan Yunus Nadi kadınların siyasete atılmasına nasıl tepki vermiş meselâ? “Havva’nın kızları, Meclis’e girip yılın manto modasını tartışacak” Kadınlar Halk Fırkası kapatılınca yerine Türk Kadınlar Birliği kurulmuş. O da kapatılınca Cumhuriyet Gazetesi’nde şu başlık atılmış: “Türk Kadınlar Birliği kapatıldı, fesat çıkaran hatun kişilere haddi bildirildi.” Derin Düşünce Fikir Platformu yakasını resmî tarihten kurtarmak isteyen okurlarına ezber bozan bir kitap öneriyor : Kadın hakları ve Kemalizm ilişkisine alternatif bir bakış