Taze acı tüccarları
By Berivan K. on Tem 4, 2012 in Devlet Terörü, PKK, Terör, Türk Silahlı Kuvvetleri, Ulusalcılık
“… Yaşanan ânın acılarını körüklemek ve geçmiş acıları silikleştirmek (böylece onlardan dersler çıkarmayı zorlaştırmak) suretiyle “şimdi”yi ve geleceği karartma “sanatı”nın Türkiye’deki ustaları, uzun yıllar boyunca muazzam bir başarının mümessilleri oldular. “Dökülen kanın yerde kalmayacağı” şeklindeki temel sloganın eşliğinde sürdürülen “son terörist öldürülene kadar mücadele” çizgileri toplumdan uzun yıllar boyunca karşılık buldu. Güneydoğu’dan gelen her asker cenazesi, onların “mücadele”sine yeni bir destek anlamına geldi.
Ne var ki zaman içinde, a) Devletin, Kürtlerin en tabii haklarını kendilerinden esirgediğinin ortaya çıkması ve böylece Kürtlerin sırf asker öldürmekten zevk aldıkları için silahlanıp dağa çıktıkları inancının kırılması, b) “Son terörist öldürülene kadar” çizgisiyle terörün bitirilemeyeceğinin anlaşılması sayesinde Türklerin algılarında akıl düzeyinde belirgin değişiklikler oldu. Giderek daha çok sayıda Türk, Kürt sorununun çözümünün başka yolları olması gerektiğini düşünmeye başladı.
Ne var ki her “taze acı” bu düşüncenin “kuvveden fiile” sıçramasını engelleyen bir rol oynuyordu. Çünkü böylece insanlar kendilerini olgunlaştıran geçmiş acıları unutuyor, akıllarını dumura uğratan taze acıların girdabına kapılıyorlardı…” (Alper Görmüş, Taraf)
… Bu konuda okumak için…
Asimilasyon ile Şiddet Kıskacında Ulusalcı Kürtler
Etnik kökenimiz benliğimizin bir parçası, rengarenk insanlığımızın gerçek bir rengi. Ancak bu renk üzerinden yapılan bir baskı, bu renk “yüzünden” çekilen büyük bir acı sonucu diğer bütün renkler silinebiliyor. Bir başka deyişle IZDIRAPLAR ÜZERİNE YAPAY BİR KİMLİK İNŞA EDİLİYOR. Bir halka yapılabilecek en büyük kötülük bu belki de. Sadece Türk ya da sadece Kürt olmaya mahkûm edilen insanlar giderek insanlıklarını perdeliyorlar. Böylesi halklar ırkçılığa, her türlü şiddet çağrısına kucak açıyorlar. Zira duydukları kin ve nefret onları bıçak gibi bilerken bir yandan da tektipleşiyor, şeyleşiyor. Kürt aydınları kadar Türk aydınlarına da büyük iş düşüyor. İnsan olmadan “Türk” ya da “Kürt” olmanın imkânsızlığını halklarına anlatmak. Okuyacağınız bu kitap aydınların dikkatini tam da bu noktaya çekmek için hazırlandı: Asimilasyon ile şiddet kıskacı içindeki Kürt halkına… Buradan indirebilirsiniz.
Türk milliyetçiliği birleştirir mi yoksa parçalar mı?
İllâ ki bir tutkal/çimento mu gerekiyor? Milliyetçilik tutkalı adil ve müreffeh bir düzene alternatif olabilir mi? Adaletin, hukukun hâkim olmadığı ortamlarda Türklerin kardeşliği ne işe yarar? Belki de Türk Milliyetçiliği diğer milliyetçilikler gibi yok olmaya mahkûm bir söylem. Çünkü var olmak için “ötekine” ihtiyacı var. Ötekileştireceği bir grup bulamazsa kendi içinden “zayıf” bir zümreyi günah keçisi olarak seçiyor. Kürtler, Hıristiyanlar, Eşcinseller, solcular…150 sayfalık bu kitapta Türk Milliyetçiliğini sorguluyoruz. Müslüman ve milliyetçi olunabilir mi? Türkiye’ye faydaları ve zararları nelerdir? Milliyetçiliğin geçmişi ve geleceği, siyasete, barışa, adalete etkisiyle. Buradan indirin.
“Bebek katili! Vatan haini!…” PKK terörünü lanetliyoruz ama devlet eliyle işlenen suçlara karşı daha bir toleranslıyız. “Kürtler ve Türkler kardeştir” diyenlerin kaçı “sen benim kardeşimsin” demeyi biliyor Zaza, Sorani, Kurmanci dillerinde? Ülkemizin terör sorunu ne PKK ne de Kürt kimliğiyle sınırlanamayacak kadar dallandı, budaklandı. Bazı temel soruları yeniden masaya yatırmak gerekiyor: (*) Kürtler ne istiyor? (*) İspanya ve Kanada etnik ayrılıkçılıkla nasıl mücadele etti? (*) PKK ile mücadelede ne gibi hatalar yapıldı? (*) İslâm ne kadar birleştirici olabilir? Töre cinayetlerinden Kuzey Irak’a terörle ilgili bir çok konuyu ele aldığımız 267 sayfalık bu kitabı ilginize sunuyoruz. Buradan indirin.