Ahmad Jamal müziği ve bir roman
By Mehmet Yılmaz on Tem 16, 2012 in İnsan Müzikleri, Jazz, Kitap Alıntısı
“… Niteliksiz Adam bir pencerenin arkasında durmuş, bahçenin havasıyla örülü incecik yeşil filtreden kahverengimsi caddeye bakıyor, on dakikadan beri saat tutarak bakış alanını içten içe kaynayan bir koşuşmayla dolduran otomobilleri, arabaları, tramvayları ve uzaktan yüzleri silik gözüken yayaları sayıyordu; bir gelip geçme hareketi içersindeki kitlelerin hızlarını, açılarını, canlı güçlerini ölçüyordu; bu kitleler dikkati yıldırım hızıyla kendilerine çekiyorlar, sımsıkı tutuyorlar, yeniden bırakıyorlardı; ölçüsü olmayan bir zaman parçası boyunca bu dikkati onlara karşı direnmeye, kendini onlardan koparmaya, birinden bir sonrakine sıçramaya, kendini ona doğru atmaya zorluyorlardı; kısacası, Niteliksiz Adam bir süre kafasında hesap yaptıktan sonra saati gülerek cebine koydu ve saçmalamış olduğunu saptadı. — Eğer insan dikkatin sıçramalarını ölçebilseydi, göz kaslarının çalışmasını, ruhun sarkaç hareketlerini ve insanın kendini bir caddenin akışı içinde ayakta tutabilmek için harcamak zorunda olduğu çabanın tümünü hesaplayabilseydi, o zaman büyük bir olasılıkla — Niteliksiz Adam, böyle düşünmüş ve oyun oynarcasına olanaksızı hesaplamaya çalışmıştı — ortaya, Atlas’ın dünyayı taşımak için gereksindiği gücü gölgede bırakan bir büyüklük birimi çıkardı ve insan günümüzde hiçbir şey yapmayan bir insanın bile ne büyük bir çalışma gerçekleştirdiğini ölçebilirdi …” (Niteliksiz Adam, Cilt 1, Robert Musil, çeviren: Ahmet Cemal)
1 Yorum
Yazan:çuvaldız Tarih: Tem 17, 2012 | Reply
Bir müze içinde çerçevesiz tablo ya da kahverengimsi bir caddede ,bakış alanını içten içe kaynayan bir koşuşmayla dolduran …uzaktan yüzleri silik gözüken …….. bir gelip geçme hareketi içersindeki kitlelere bakmak arasında pek bir fark yok aslında
Belki de (asıl cümleden farklı olarak)kitlelerin gelip-geçme hareketinin içerisinde olup bitene durarak dışarıdan bakmak, içeride ne olup bittiğini kavrayabilmek için elzemdir; Ve bir sinema filminde hızla arda akarak bir birini takip eden donmuş anların karelerinden birinde karar kılmak ve onu olduğu gibi muhafaza etmek için gayret etmek de bir güvercinin kanatlarıyla havayı itebilmesi için kendisine bırakılan “kanat çırpma boşluğunu” doldurmasına benzetilebilir. Kaçınılmaz. Uçabilecek şekilde yaratılmış bir kuşun kanatlarının olması kadar doğal ve bir o kadar da mecburi.