İsrail’in rüyasını İran mı gerçekleştirecek?
By Mehmet Yılmaz on Ağu 27, 2012 in Barış, Enerji, İran, islamcilik, Ortadoğu, petrol
Büyük aşklar nefretle başlar : İran ve İsrail
İran Devrim Muhafızları’nın istihbarat şefi Hüseyin Taib “Hepimizin Suriye’yi destekleme sorumluluğumuz var ve direniş hattının kırılmasına izin verilemez.” demiş. İsrail rüyasında görmüştü: Komşu ülkeleri Müslümanlardan temizlemek! İran bu rüyayı gerçekleştirmeye koyuldu. İsrail’e zahmet olmasın. Hem ileride soykırım vb iddialar gelirse İsrail’in rahatı kaçmasın. Müslüman kanı döken İslâmcı(!) rejim İsrail’in pis işlerini üzerine aldı. Merak ediyorum, İran islâm(!) devrimini destekleyen çeyrek aydınlarımız gece uyuyabiliyorlar mı? Ya Humeyni? Mezarında rahat mıdır?
Demek ki karısının sabahlığını sırtına geçirip kafasına bir havlu dolayan uyanıklarla islâmî devrim olmuyor. Akıl ve kalp istiyor bu işler. Sarıkla cüppeyle, merkepleri yeşile boyamakla İslâm devleti kurulmuyor demek ki. Neden böyle oldu peki? Kendi kendilerini ilâh gibi “hata yapmaz ve hesap vermez” ilân eden ayetullahlar(!) nasıl oldu da zulümde İsrail ile yarışır hale geldiler?
Aslında sebebi basit:
OPEC’e göre dünyadaki ispatlanmış petrol rezervlerinin %10’u, gaz rezervlerinin de %15’i bu ülkede. Ama bu bir avantaj olmaktan çıkmış, tersine bir ayakbağı. İran’ı dibe çeken bir kum torbası olmuş. Neden? İran’ın ekonomisi Türkiye’den çok farklı. Tek tip ürüne aşırı bağımlı. Tahran’daki merkez bankasının verilerine göre ihracatın %80’si petrol. Gerisi petro-kimya ürünleri, halı, hurma ve havyar. Yani petrol fiatlarındaki her oynama ülke ekonomisini doğrudan etkiliyor. Bu sebeple gerçek bir savaş çıkarmadan Ortadoğu’daki gerginliği sürdürmek İran için hayatî önem taşıyor. Zira barış umudunun güçlendiği dönemlerde petrol fiatları 10 dolar civarında geziyordu.
Meselâ Saddam Hüseyin Kuveyt’e girmeden önce 30 dolardı ham petrol. İki körfez savaşı ve bir kaç milyon ıraklı öldükten sonra fiat 4 ile çarpıldı. Nükleer silah dedikoduları ve “İsrail’i haritadan silecez” naralarından sonra takip edin piyasayı. Daha iyi göreceksiniz. Uzun zamandır atılır bu naralar. İsrail’in silindiği filan yok. Çünkü havlayan köpek ısırmaz. Ama havladıkça fiatlar yükseliyor. Tabi insan diyebilir, “yahu bunun için hergün 400 suriyeli katledilir mi?”. Evet. Az bile! Çünkü 6 aylık bir barış dönemi sonunda Tahran rejimi düşebilir! Fazla iddialı mı geldi size? Bu rakamlara bir bakın, yeniden konuşalım:
- İhracat gelirleri: 84,4 milyar $ (2010) [%80’den fazlası petrol ve petrol ürünleri]
- Kamu gelirleri: 110 milyar $ (2010)
- Kamu giderleri: 90 milyar $ (2010)
- Döviz rezervleri: 150 milyar $ (2012)
- Fakirlik sınırının altında yaşayan nüfus: %19 [Günlük 11 dolardan az geliri olanlar; bu 14 milyon iranlının da 3 milyon kadarı günlük 2 dolarla yaşıyor, devlet yardımlarına bağımlı olarak tabi]
Bugün Ortadoğu’da 6 ay veya bir yıl sürecek bir ateşkes yaşansa ne olur? Suriye, Mısır, İsrail… Bütün meselelerin çözülmesinden bahsetmiyorum. Ateşkes olsun. Olaylar durulsun biraz. Ne olur?
Tabi Müslümanlar sevinir. Petrol fiatları düşeceği için Türkiye gibi enerji bağımlısı ülkelerin de işine gelir bu. Ama İran gibi büyük üreticiler için durum farklı. Petrolün 50 dolara indiğini farz edin. Bu Tahran için tam bir felâket olur. 60 küsür milyar dolarlık petrol gelirinin ikiye bölünmesi… Kabaca 30 – 35 milyar dolarlık bir kayıp!
Bırakın İran’ı, Fransa veya Almanya gibi ülkelerin bile kolay kolay hazmedemeyeceği bir sarsıntı bu. Çok kısa süre içinde ödemeler dengesi bozulur, döviz rezervleri erir ve Tahran rejimi açlıkla, işsizlikle ve isyanlarla başedemez hale gelir. Zira hurma, halı ve ceviz satarak 14 milyon işsizi doyuramazsınız. Ülkenin işleyişi için gerekli olan makine, ilaç vs de alamazsınız. Petrol satışına ve teknolojik ürünlerin ithaline fazla bağımlı bir ülke İran. Ek olarak kamu harcamalarının yaklaşık %60’ı sosyal yardımlara gidiyor. Kendini besleyebilen dinamik bir ekonomi yok, halk devlete yaslanıyor, devlet ise petrole.
Ya İsrail? Havlayan ama ısır(a)mayan bu tehdit(!) unsuru onların da işine geliyor. ABD’den yardım almak olsun, diasporayı zinde tutmak olsun, savaş karşıtı israillileri susturmak için olsun Tahran’ın kuru gürültüsü bulunmaz nimet! Dikkat ederseniz iranlı resmî gazete ve TV kanalları Türkiye’den, Mısır’dan, Libya’dan bahsederken tanıdık bir dil kullanıyor: AIPAC‘a yakın düşünce kuruluşlarının dilini… Bir rastlantı mı sizce?
… Bu konuda e-kitap okumak için…
İslâmcılık, Devrim ile Demokrasi Kavşağında
Müslümanca yaşamak için devletin de “Müslüman” olması mı gerekiyor? Bu o kadar net değil. Çünkü İslâm’ın gereği olan “kısıtlamaları” insan en başta kendi nefsine uygulamalı. Aksi takdirde dinî mecburiyet ve yasakların kanun gücüyle dayatılması vatandaşı çocuklaştırıyor ister istemez. İyi-kötü ayrımı yapmak, iyiden yana tercih kullanacak cesareti bulmak gibi insanî güzellikler devletin elinde bürokratik malzeme haline geliyor. 21ci asırda Müslümanca yaşamak kolay değil. Yani İslâm’ın özüne dair olanı, değişmezleri korumak ama son kullanma tarihi geçmiş geleneklerden kurtulmak. AKP’yi iktidara taşıyan fikrî yapıyı, Demokrasi-İslâm ilişkisini, İran’ı ve Milli Görüş’ü sorguladığımız bu kitabı ilginize sunuyoruz. Buradan indirebilirsiniz.
Müslüman’ın Zaman’la imtihanı
Sunuş: Müslümanlar dünyanın toplam nüfusunun %20’sini teşkil ediyorlar ama gerçek anlamda bir birlik yok. Askerî tehditler karşısında birleşmek şöyle dursun birbiriyle savaş halinde olan Müslüman ülkeler var. Dünya ekonomisinin sadece %2-%3′lük bir kısmını üretebilen İslâm ülkeleri Avrupa Birliği gibi tek bir devlet olsalardı Gayrı Safi Millî Hasıla bakımından SADECE Almanya kadar bir ekonomik güç oluşturacaklardı. Bu bölünmüşlüğü ve en sonda, en altta kalmayı tevekkülle(!) kabul etmenin bedeli çok ağır: Bosna’da, Filistin’de, Çeçenistan’da, Doğu Türkistan’da ve daha bir çok yerde zulüm kol geziyor. Müslümanlar ağır bir imtihan geçiyorlar. Yaşamlarını şekillendiren şeylerle ilişkilerini gözden geçirmekle başlıyor bu imtihan. Teknolojiyle, lüks tüketimle, savaşla, kapitalizmle, demokrasiyle , “ötekiler” ile ve İslâm ile olan ilişkilerini daha sağlıklı bir zemine oturtabilecekler mi? Müslüman’ın Zaman’la imtihanı adındaki 204 sayfalık bu kitap işte bütün bu konuları sorgulayan ve çözümler öneren makalelerden oluşuyor.
Yahudi oldukları için mi zalimler?
İsrail bir çok bakımdan Türkiye’ye benzeyen bir ülke. Paranoyak bir ulus-devlet. “Yoktan var edilmiş bir millet” dört tarafı “düşmanla çevrili” kutsal bir vatanda yaşıyor. Terör tehlikesine karşı ülkenin güvenliği için(?) haklar ve özgürlükler çiğneniyor. Devlet eliyle düşman üretiliyor!
Gidemeyenlerin ülkesi oluyor İsrail… Kendi zulmü altında ezilen, korku içinde yaşayan, dünyasıyla beraber Ahiret’ini de kaybetmiş olan İsrailli zannederim Filistinliden bile daha zavallı bir durumda bu yüzden. Buradan indirebilirsiniz.
16 Yorum
Yazan:Mehmet S Demir Tarih: Ağu 27, 2012 | Reply
Sadece İran-Türkiye arası çalışan bir seyahat firmasının bir vesileyle tanıştığım sahibi, o dini liderlerin çocuklarını farklı isimler altında Antalya’ya lüks tatillere getirdiğini anlatmıştı.
Yine İran’a giysi ihracatı yapan bir firma sahibine, elbise modellerini gördüğümde “İran’da kim giyiyor ki bunları” diye sormuştum şaşkınlıkla. “İran’da belli mekanlarda belli zamanlarda öyle ortamlar, özel günler geceler yapılıyor ki, Las Vegası aratmaz” diye cevap vermişti.
Yorumsuz…
Yazan:MY Tarih: Ağu 27, 2012 | Reply
ne yazik ki fuhus ve uyusturucu gibi mevzularda çok üzücü haberler geliyor Iran’dan. tabi bütün halki baglamaz, büyük sehirler ile tasra arasinda fark büyük. ama prensip olarak Islam insanlara birakilmali diye düsünüyorum. devlet eliyle takva, ihlas ve zühd imal etmeye kalkinca, devleti “islamlastirinca” halki islamsizlastiriyorsunuz ister istemez. iman denilen nimet ulus-devlet eliyle, kanun, polis, asker gücüyle seri imalata tabi tutulmuyor 🙁
Yazan:nuh Tarih: Ağu 30, 2012 | Reply
zalimler her zaman gücün yanındadır güç ise milletleri amansız bir dünyasevgisi ile kuşatır bu kuşatmadan ülke cıkarları ırk cıkarları kabile çıkarları vs sonuç iblisin geldigi (.) biz ve ben kurtulmak zor gibi görüksede Allaha teslimiyet Rasülüne uymak dünyanın en hayırlı işi altının akcenin geçmiyecegi gün doların ve petrolün çıplaklıgın hesabı herkese sorulmayacagını sanan zavallı liderler ve ondan beslenen akıllılar biz aklınızın %3 çü 5 şile yaşadıgınızın farkındamıyız? kendi aklımızıkullanmakdan acizler mahsum insanları ırkı dini ne olusarsa olsun çocuk kadın ihtiyar demeden yok etmekde çok başarılılar bunları savunanlar insanmı bu akan mahsum kanları herkesi güvende hissetigimiz yerde bogar muhamet sav mazlumun bedduasından sakının mazlumun bedduasını petruet füzelerinizin tutacagınızamı inandınız agalar paşalar atomcular
Yazan:Ali Rebel Tarih: Eyl 1, 2012 | Reply
Yok efendim olurmu hiç! Kıçında blue jean pantolon,ağzında sakız,gömlek cebinde marlboro,altında abd-fransız-alman-japon marka binekle islami devrim olur asıl.(kadın versiyonlarınız için başında örtünme değil TAHRİK unsuru işlevi gören -sayelerinde maalesef- bir de bezparçası var ilave olarak elbette…)Humeyninin sizin gibilerden müslümanlığı öğrenmeden göçüp gitmesi ne acı!
Yahu her yerde sorarım sorarım,bir türlü cevabını alamam veya muhatabım yoksa da aklım ermez.Bizim bu milletin;
–İranla,siyonist çete devletinin münasebetleri
-Suriyeyle,siyonist çete devletinin münasebetleri
‘ni değerlendirirken onların dolaylı yoldan siyonistlerin ekmeğine yağ sürdüklerine dair iddialarını gözlerindeki merteği görmeyerek,bunca yıllık ”kapıkulluğu‘ yapmış olmaktan utanmadan nasıl yapabildiklerini.
Siz ne anlatıyorsunuz ey M.Y.?
-Nato üyesi olmak
-Siyonist çete devletini ilk tanıyan devletlerden olmak(bu konumundan dolayı bugün güya arka çıkarmış gibi yaptığı filistinli kardeşlerinin başına gelen zulümlerin paydaşı da olmak elbette + Mescidi Aksanın,Kudüsün bedduasına da mazhar olmak tabii!)
-Yine aynı çete devleti ile –güya one minute şovundan sonra katlanarak devam eden– milyarlarca dolarlık ticaret gerçekleştirmek
Ve bu maddeleri 3’e 5’e 10’a çıkaracak daha nice direk/dolaylı ilişkiler içerisinde olmak…
Sizler kendi devletinizin(devletimizin)siyonistlerin rüyasını gerçekleştirecek,onların o kanlı ellerini kuvvetlendirecek onlarca anlaşmasının hangilerini gündem yaptınızda aklınızca zorlaya zorlaya kurduğunuz DOLAYLI iran-siyonist işgal çetesi ilişkisini sözde ifşaa ediyorsunuz?
Bırakın bu işleri! Bakın gene sizin kafanızda birileri manşetler atmış; ”UYANIN EY MİLLET İRAN AJANLARI CİRİT ATIYOR.MİT 100 İRAN AJANININ PEŞİNDE” diye.Hey güzel Allahım bunlar değil miydi; ”mavi marmarayı izinsiz/illegal(!) gazzeye gönderdiyseniz oradaki ülkede gereken müdahaleyi yapma hakkına sahiptir” diye siyonist haydut canilerin katliamını meşrulaştıran!!!
Birde demezler mi İran İsraile tek kurşun atmadı boş keseden sallıyor,laf var icraat yok.Hele o Esad! Golan tepelerini aldı adamlarda korkusundan bir uçak bile kaldıramadı falan diye…
Yok ama efendim içimiz rahat olsun.Yarın bu nato beslemesi,ingiliz-abd-fransız ajanlarının elinde yoğrulmuş,cebinde suud-katar dolarlarıyla semiren kiralık tetikçi güruhu Suriyeye hakim olursa bakın o zaman siyonistlere birgün yaşayabiliyorlarmı? Bir de İran’daki eşeği yeşile boyayan,kafası sarıklı molla bozuntularını da indirdiler mi tamaaaammm!
Artık M.Y.’den blue jeanli,piercinligi müslümanların kerametlerini bol bol okur,eski molla bozuntularına da dilediğimizi doya doya kusar rahatlarız.
(İsteyen şimdide söyleyebilir istediğini ama malum;İran en iyi 100 ajanını göndermiş Türkiyeye.Nemelazım 🙂 🙂 🙂 )
Yazan:Jonathan Küçükarabacı Tarih: Eyl 2, 2012 | Reply
ne sarık ve cüppe ne de kot pantalon. Ali Bey meseleyi ıskalıyorsunuz. Kıyafet ile olmuyor. Kafa lazım. O kafa ise Tahran’da yok.
Peki siz neden bilgi vermek ve fikir üretmek yerine karşı tarruza geçtiniz hemen? Tahran’ın Suriye politikasını savunulmanın imkansız olduğunu bildiiniz için mi yoksa? Makalenin bu konularla ilgisi yokken Peşinen AKP ve Cemmat karalamak… Ekibin fikirlerine değil (muhtemel) kimliklerine tarruz etmek… Kemalistler gibi, çirkince ve küçük bir çaba. Neyse. ben affettim.
Yazan:Ali Rebel Tarih: Eyl 2, 2012 | Reply
Neyi affettin? Kendinizi çok ululaya ululaya hep affeden konumlarında dolaşıyorsunuz.Dua edinde yaptığınız işleri ”asıl affedici” affetsin.
İran’ın suriye politikasınıda konuşuruz elbette ama ilk önce gözünüzdeki merteği çıkarın diyorum. Kapiş?
Yazan:MY Tarih: Eyl 2, 2012 | Reply
“İran’ın suriye politikasınıda konuşuruz ” (Ali Rebel)
ya merak ettim simdi, nedir Iran’in Suriye politikasi? Esed’e destek olmak için ne gibi bir sebep var?
Yazan:Ali Rebel Tarih: Eyl 2, 2012 | Reply
Hay Hay merakınızı giderelim m.y.! ama ilk önce siz bizim meraklarımızı giderin,hem suçlu hem güçlü olarak katillerle elele mazlumdan yana(!) nasıl olunuyormuş, Nato üyesi/Siyonist çete devletiyle milyar dolarlık alışverişi olan bir ülke vatandaşı olarak bize anlatınız.
Her konu başlığında karşısındaki muhatabından cevap bekleyip onun anlattıklarına göre konumlanarak lafı en son gediğine koyan aksakallı dede pozlarına girmeyin. Buyrun önden lütfen…
Yazan:MY Tarih: Eyl 2, 2012 | Reply
“Nato üyesi/Siyonist çete devletiyle milyar dolarlık alışverişi olan bir ülke vatandaşı olarak bize anlatınız”
T.C. Israil ile suç ortakligina basladiginda Tayyip Erdogan henüz anasindan digmamisti, sapla samani karistirmayin derim. Necmettin Erbakan bile bütün efeliklerine ragmen Israil ile askeri isbirligini sürdürmüstü ya da zorunda kalmisti. “Egemen güçler” mi desek? Ve o zaman acaba kaç Müslüman çikip da “ben böyle bir orduda askerlik yapmam” diyecek cesareti gösterdi?
Yani Tayyip’i, Erbakan’i filan suçlayalim ama … milletler hak ettikleri gibi yönetilirler degil mi? Israil’e karsi Türk milleti ortak bir tavir gelistirebilse hükümet ister istemez uymak zorunda kalir.
ikinci nokta: Makale Iran-Israil suç ortakligindan bahsediyor ama siz hala bu konuda hiç bir argüman sunamadiniz, açikça desenize Iran’in suriye politikasini anlamadiginizi, onaylamadiginizi…
Yazan:Muleyke Tarih: Eyl 3, 2012 | Reply
Sayin Ali Rebel Bey,
AKP’ye hiç bir seçimde oy vermedim, vermem de. sizin de AKP’yi veya bir baskasina yonelik HAKLI elestirileriniz olabilr. Ben de NATO’ya karsiyim. Ama Iran’in Suriye politikasini savunmak için AKP’nin kusurlarinin arkasina saklanmanizi ayipladim dogrusu.
Esad ailesinin Filistin’e Yahudilerin yerleşmesinde Araplar’a karşı siyonistlerin yanında yeraldığını biliyor muydunuz?
Asagidakileri okuduktan sonra aynaya nasil bakacaginizi da merak ediyorum, tabi hala yuzunuz kaldiysa 🙁
Fransa’nın Esad ailesine sömürgecilik dönemindeki yardımlarından dolayı Suriye’de yönetimi verdiğini biliyor muydunuz?…
Peki, Esad ailesinin asıl soyadının / isminin (el Esed) değil de “El Vahş- الوحش) olduğunu biliyor muydunuz?… Vahş’ın manasına dikkat..
Peki, Esad ailesinin hakikatte Nusayri olmadığını Fransızların Nusayri direnişini kırmak için dedesini kullandığını biliyor muydunuz?…
Esad rejiminin Baası çıkarları icin kullandığını ve Baas’ın tüm kurucularını (Eflak,El Horani,El Baytar vb)sürgün ettigini biliyor muydunuz?
Esad rejiminin Fransızlara karşı direnen ve sünni Arapların yanında yer alan birçok köklü Nusayri aileyi yok ettigini biliyor muydunuz?…
Esad rejiminin Ortadoğu’da en çok vatandaşını katleden rejim olduğunu biliyor muydunuz? Halepçe katili Saddam bile Esad’ın zulmünü kınamıştı
Esad rejiminin İsrail’den sonra en çok Filistinli katleden rejim olduğunu biliyor muydunuz? Arafat’ın bile en nefret ettigi kişiydi Esad…
Esad ailesinin Filistin’e Yahudilerin yerleşmesinde Araplar’a karşı siyonistlerin yanında yeraldığını biliyor muydunuz?
Peki, Ortadoğu’da en kötü cezaevi işkencelerinin Suriye’de yapıldığını biliyor muydunuz?.. Tedmur zindanları unutulamaz
Suriye’de geçen yıl halkın Esad rejimine karşı başlattığı gösterilerde ilk 8 ay silaha başvurmadığını biliyor muydunuz?
Esadrejimin barışçıl gösterilere rağmen ilk aylarda binlerce Suriyeliyi katlettiğini vetutuklandığını biliyor muydunuz?
Suriye’de 18 aydır süren gösterilerde her 25 dakikada bir, bir Suriye vayandaşının öldürüldüğünü biliyor muydunuz?….
Özgür Suriye Ordusu’nun halkını katletmeyi reddeden ve ordudan firar eden askerlerin kurduğunu biliyor muydunuz?…..
Suriye rejiminin, onlarca muhaberat birimi olan ortadogu’daki en büyük istihbarat rejimi olduğunu biliyor muydunuz?….
Esad’a sadece Baasçı, ulusalcı, statükocu, Neo-concu, İsrail ve (ulusalcı ve Baasçı) sahte Şii-Sünnilerin destek verdiğini biliyor muydunuz?
(kaynak : TimeTurk.com)
Yazan:Suna V. Tarih: Eyl 3, 2012 | Reply
“Türkiye İran gibi olacak” diye diye tahsilimize engel olan, hayatımızı kaydıran bir CHP var. Bugün İran ile birlik olup Esed’in katliamına destek olan bir CHP var. Dün Dersim katliamını “gene olsa yaparız” diyen eli kanlı CHP yine aynı CHP. Ve İhsan Eliaçık gibi, Kenan çamurcu gibi düdük makarnaları varki CHP ile saf tutmaktalar. Bu ne körlüktür? Kendisine islamcı diyen satılmışlardan ve bukalemunlardan nefret ediyorum. Beni yaktı CHP. Hakkımı helal etmiyorum. CHP ile saf tutan sahte islamcıları da kınıyorum. Yazıklar olsun size. Yazıklar olsun. Cehennem zaten sizin gibiler için var!!!
Yazan:Katrin B. Tarih: Eyl 3, 2012 | Reply
Ali Rebel musluman degil miydi? CHP’li mi oldu? Iran’i ve Esed’i savunmasina anlam veremedim. Yoksa ben mi yanlis anladim?
Yazan:Olcayto Tan Haskol Tarih: Eyl 4, 2012 | Reply
Ali bey,
Türkiye NATO’ya zorunlu olarak girdi. Bu tip kritik tarihi dönemeçleri arka planından bağımsız okuyarak eleştiri yapmanız faydasız. Allah kahretsin NATO’yu destekliyorlar işbirlikçiler! diye saldırmak ergenlik olurken, NATO artık alternatifsiz değil ve müslümanların değerlerini çiğniyor x,y,z projesi yapılmalı demek yapıcı bir eleştiridir ancak siz bu çizgiden hayli uzaksınız.
Uluslar arası ilişkiler teorisi, olası çıkar çatışmalarını lehe yönlendirebilmek ve kazanmak için devletlerin çıkar çatışması yaşamayacağı uzak müttefikler edinmesini öngörüyor. Örneğin anadoluda varlık gösteren devletlerin (osmanlı, TC) neredeyse 4-5 yy’dır Rusya ile çıkarları uyuşmuyor. Sadece Nato tarihindeki örnekleri baz alırsak, Türkiye bu ilk bahsettiğimiz temel kurala paralel olarak 2 dünya savaşında’da Almanya’yı desteklemek durumunda kaldı. Birincide fiilen 2.de yakın bir sempatizan olarak.
Bu süreçte Führer’le İnönü arasından su sızmıyordu.
http://tarihihakikatlar.blogspot.com/2010/05/inonu-hitler-tartsmasnn-hatrlattg.html
Neden? Çünkü Hitler gibi ölçüsüz bir psikopat ve kara avrupasının ağır sanayisi “yakın” bütün devletler için tehditti. Mesela İnönü o dönem hitlere yakın durmak yerine sizin yaptığınız gibi TC hükümeti faşizmi kabul edemez lanet olsun Hitler’e!! deseydi. Almanya Sovyetler’e yürürken doğudaki olası destekçilerini savaş sonrasına bırakıp hali hazırdaki hasmane bir tutumu yani güzergah olarak anadolu bozkırlarını seçebilirdi.
Savaşın bitmesinin ardından Avrupa’da Sovyetler’e karşı koyacak bir güç kalmamıştı. Türkiye’de Nato’ya en başta söylediğimiz bu ilk uluslararası ilişkiler “altın kuralını” uygulayarak girdi. Stalin 2 kez Türkiye’den saldırı tehditi ile (Romanya ve Tahran’ın kuzeyine yığınak yaparak) kars ve ardahan’ın boşaltılmasını ayrıca boğazlarda bir sovyet askeri üssü bulunmasını istedi.
Şimdi Türkiye’nin bu talepler karşısında 3 seçeneği bulunuyordu.
1-)NATO’ya girmek
2-)Sovyetler’in taleplerini kabul edip nato benzeri bir fonksiyonu doğu bloğuna vermek
3-)tarafsızlığı korumak.
3.sü mümkün değildi. İnönü’ye göre Kars ve Ardahan’ın geçilmesinin ardından sovyet mekanize tümenlerini durdurmak için torosların güneyine çekilmemiz gerekiyordu. Diğer alanlarda savunma mümkün değildi. Hem savunma yapılsa bile o dönem için Türkiye’nin savaşı sürdürebilir bir bütçesi yoktu. Pahalı bir seferberlik döneminden çıkılmıştı.
2.si mümkündü ama toprak kaybı demekti ayrıca sovyet mekanize birlikleri için uzun vade de geniş bir harket alanı açılıyordu. Yani uzun vade de olası bir işgalin gerçekleşmemesi için sovyetlerin sözünden başka! güvenilecek bir şey yoktu.
Son olarak uzak bir süper güce karşı siyasi bağımsızlığı korumak yakın bir güce karşı korumaktan doğal olarak her zaman daha kolay olduğu için Türkiye yapılması gerekeni yaptı ve NATO’ya üye oldu. Hatta başlarda diğer NATO üyeleri bu tip bir üyeliğin ardından sovyetlerin askeri hedeflerinde nato üyelerini “önceleyeceğini” bildikleri için Türkiye’nin üyeliğine doğal olarak karşı çıktılar.
Neticede “yanlış hatırlamıyorsam” kore savaşına katılıp başarı elde ettikten sonra zorunlu olarak nato üyeliği kabul edildi.
Hatta ileriki vadelerde bu tip krizler devam ederken Türkiye sürekli ABD desteğiyle Sovyet baskısına karşı durdu 1962 Küba füze krizinde
http://tr.wikipedia.org/wiki/K%C3%BCba_F%C3%BCze_Krizi
ICBM’ler
http://en.wikipedia.org/wiki/Intercontinental_ballistic_missile
yaygınlaşmadan evvel orta menzilli balistik nükleer füzeler bu krizin anahtarıydı. Türkiye bu krizde’de aktif rol aldı(zorunlu olarak) ve Moskova’yı vuracak menzile nükleer silahların yerleştirilmesini kabul etti.
Krizin ardından bu füzeler çift kontrollü olarak (NATO ve Türkiye) Anadolu’da kaldı ve Sovyetler çökene kadar Türkiye’nin sovyet tehditine karşı toprak bütünlüğünün garantörü oldular.
Sonuç olarak;
evet abd kahrolsun, israil gebersin NATO’nun canı cehenneme ama bu siyasi hamlelerin hiçbiri tarihi arkaplandan bağımsız değil ve çözümsüz alternatif eleştirilerinizinde hiç bir anlamı yok.
Bu ucuz bir tartışma metodu ve ucuz bir muhalefet, bu şekilde herhangi bir şeyi iyiye dönüştürmeye aday değilsiniz.
Yazan:Olcayto Tan Haskol Tarih: Eyl 4, 2012 | Reply
Bırakın bu işleri! Bakın gene sizin kafanızda birileri manşetler atmış; ”UYANIN EY MİLLET İRAN AJANLARI CİRİT ATIYOR.MİT 100 İRAN AJANININ PEŞİNDE” diye.Hey güzel Allahım bunlar değil miydi; ”mavi marmarayı izinsiz/illegal(!) gazzeye gönderdiyseniz oradaki ülkede gereken müdahaleyi yapma hakkına sahiptir” diye siyonist haydut canilerin katliamını meşrulaştıran!!!
Son bir şey,
sizdeki tartışma adabının “ucuzluğuna” yine güzel bir örnek. Dil ve düşüncedeki mantık hatalarının yapay bir rakip yaratılarak muhattabın üzerine giydirilmesine yabancılar “strawman” diyor, yani hayali düşman, korkuluk. Münazara tekniklerinde kavramasallaşmış bir meseledir ve tartışmacının zayıf olduğuna referanstır.
Çünkü kendinden önce gelen iletileri doğrulamak/onaylamak için rakibi sınıflar. örneğin sizin a,b,c önermelerini onaylamak için beğenmediğiniz argüman sahiplerini mavi marmara karşıtı ilan etmeniz gibi.
Halbuki sitede böyle biri yok, siz uyduruyorsunuz. Hatta bu konuda tutum neredeyse diğer meselelerde olmadığı kadar homojen hatta,hatta şuna bir göz atın;
http://www.derindusunce.org/2011/09/10/yildiray-ogur-mavi-marmara-sehitlerini-neden-satti/
mavi marmara şehitlerine dil uzatanları afiş etmişler.
Ben kendi argümanlarımı desteklemek için bunlarda zaten ALLAH’ın adını silmeye çalışan uğursuz koministlerle birlik değil mi!!!111 desem ne olur? Yalan söylemiş olurum zira böyle bir beyanınız yok.
Bu iyi değil Ali bey. Lütfen böyle tartışmayın.
Yazan:MY Tarih: Eyl 4, 2012 | Reply
1980’li yillarda Ronal Reagan baskanligindaki ABD bir “ricada” bulundu, Suudi Arabistan üretimi arttirdi, petrol fiatlarini düsürdü. Ardindan petrol üreticileri yalan söyleyerek rezervlerine 300 milyar varillik hayalet bir potansiyel eklediler. Petrolün fiati 7 dolara düstü. Henüz çokmemis olan SSCB (Komünist Rusya) için tam bir yikimdi bu. Petrol gelirlerinin %65’ini kaybettiler. Gorbaçov’un ifadesine göre bütün altin rezervlerini kullandilar ve Rusya’nin ekonomik olarak bogulmasi anlamina geliyordu bu, öyle de oldu.
Ortadogu’ya baris gelirse Iran, S. Arabistan, Rusya ve büyük petrol sirketleri büyük para kaybedecek. Ne kadar? Belki ABD’nin GSMH’si kadar!!!!
Ortadogu’ya baris gelirse ve petrol 10 veya 15 dolara gerileyebilir, Iran ve S.Arabistan’da rejim degisikligi neredeyse garanti, Rusya’da Putin düser, yeni bir diktatör gelir, büyük ihtimalle daha kanli ve daha öngörülemez bir psikopat olur. AB’nin petrol ve gaz tedariki riske girebilir.
Bu halde Suriye’de hergün ölen 300 veya 400 insanin kiymeti nedir? 10 Trilyon US dolar ile tartildigi bir terazi düsünün. Bu terazide Iran’in dahi agirliginin bir kiymeti yok 🙁
Hizbullah’i ve Humeyni’i ilah gibi gören (bazi) islamcilara iyi uykular diliyorum.
Yazan:Bülend Tarih: Eyl 14, 2012 | Reply
İranın samimiyetine inanmıyorum.Ayrıca devrimin ilkelerini uygulamada bana göre eksikler var.Belki konunun ekseni biraz kayacak ama şunu söylemek istiyorum.İranda kadınlara başörtüsü zorunluluğu var ancak öyle uyduruk bir şekilde bağlanıyor ki buna başörtüsü demek gerçek başörtülüleri aşağılamaktır.Ayrıca özellikle genç kızlar ve kadınlar arasındada dar pantalon giyenlerde var.İran kağıt üzerinde belki devrimi yaptı ama itikad açısında sınıfta kaldı.Teşekkürler