İran neden İsrail gibi konuşuyor?
By Dursun Kackar on Eki 6, 2012 in İran, İsrail
İRAN HABERLERİ İSRAİL LOBİSİ İLE AYNI
Batı basınında ve özellikle 5 Kasımdaki dava öncesinde İsrail lobisinin yönlendirmesi ile bu haberler çıkarken bu seferde aynı tarzdaki haberler İran basın yayınında görülmeye başlandı.İran’ın medya organları ısrarla, Türkiye’nin Özgür Suriye Ordusuna silah desteği sağladığını iddia etmeye başladılar. İşin ilginç yanı bundan on gün önce İran’da çıkan bu haber değeri taşımayan haberler Türkiye’de yeni servis edilmeye başlandıDOĞAN HABER AJANSI BAYAT BİR HABERİ NEDEN SERVİS ETTİ?
Aydın Doğan’a ait Doğan Haber Ajansı (DHA), 25 Eylül’de Fars Haber ajansında çıkan bir haberi hiç bir kaygı taşımaksızın aynen kopyaladı ve Türkiye’deki abonelerine servis etti. Söz konusu haberde, İHH’nin Osman Atalay aracılığıyla Suriye halkına silah yardımında bulunduğu iddia ediliyor. Ajans, vakfın Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Suudi Vahabi gruplarla işbirliği içinde faaliyet gösterdiğini de iddia etti. Ajansın iddiasına göre IHH, 2011 Mart’ında Suriye’deki olayların patlak vermesinden itibaren Beşşar Esad’a karşı mücadele eden gruplara aktif bir şekilde yardım etmeye başladı. Bu iddia karşısında İHH yetkilileri açıklama yapma gereği bile hissetmezken, ne ilginçtir ki DHA bu haberi on gün sonra bulup servis ediyordu.Doğan Haber Ajansı bu haberi servis ederken bu sefer aynı haber ajansı bu sefer aynı haberin biraz geniş halini İngilizce olarak servis etmeye başladı. Habercilikte eski bir haberinizi yeniden yayımlarken yeni bir gelişme olması gerekiyor. Haberde yeni bir gelişme yokken, bu haberin servis edilmesi akıllara İran basın yayını İHH’dan ne istiyor sorusunu gündeme getiriyor.ABD’NİN İSRAİL’İN YAPAMADIĞINI İRAN MI YAPACAK
Bilindiği üzere, İHH Mavi Marmara olayı sonrasında, İsrail’in hedefine girmiş ve israil lobisinin yönlendirmesi ile ABD’de terör örgütüne destek veren sivil toplum kuruluşları arasına alınmak istenmişti. İran Haber Ajansının bu manipülatif haberi, İsrail lobisinin isteklerine de hizmet ediyor. Bu isteğe bir desteği de Aydın Doğan’a ait DHA sağlamış oluyor. 5 Kasımdaki Mavi Marmara Davası öncesinde İsrail be onun lobisinin etki alanından çok sayıda manipülatif haberin gelmesi olasılık dahilinde. Ancak, İran basın yayın organlarının bir kısmının da bu etki alanı içerisine gireceği açıkçası beklemiyorduk …” (TimeTürk)
Bu konuda bir başka makale: İsrail’in rüyasını İran mı gerçekleştirecek?
… E-kitap okumak için…
İslâmcılık, Devrim ile Demokrasi Kavşağında
Müslümanca yaşamak için devletin de “Müslüman” olması mı gerekiyor? Bu o kadar net değil. Çünkü İslâm’ın gereği olan “kısıtlamaları” insan en başta kendi nefsine uygulamalı. Aksi takdirde dinî mecburiyet ve yasakların kanun gücüyle dayatılması vatandaşı çocuklaştırıyor ister istemez. İyi-kötü ayrımı yapmak, iyiden yana tercih kullanacak cesareti bulmak gibi insanî güzellikler devletin elinde bürokratik malzeme haline geliyor. 21ci asırda Müslümanca yaşamak kolay değil. Yani İslâm’ın özüne dair olanı, değişmezleri korumak ama son kullanma tarihi geçmiş geleneklerden kurtulmak. AKP’yi iktidara taşıyan fikrî yapıyı, Demokrasi-İslâm ilişkisini, İran’ı ve Milli Görüş’ü sorguladığımız bu kitabı ilginize sunuyoruz. Buradan indirebilirsiniz.
Sunuş: Müslümanlar dünyanın toplam nüfusunun %20’sini teşkil ediyorlar ama gerçek anlamda bir birlik yok. Askerî tehditler karşısında birleşmek şöyle dursun birbiriyle savaş halinde olan Müslüman ülkeler var. Dünya ekonomisinin sadece %2-%3′lük bir kısmını üretebilen İslâm ülkeleri Avrupa Birliği gibi tek bir devlet olsalardı Gayrı Safi Millî Hasıla bakımından SADECE Almanya kadar bir ekonomik güç oluşturacaklardı. Bu bölünmüşlüğü ve en sonda, en altta kalmayı tevekkülle(!) kabul etmenin bedeli çok ağır: Bosna’da, Filistin’de, Çeçenistan’da, Doğu Türkistan’da ve daha bir çok yerde zulüm kol geziyor. Müslümanlar ağır bir imtihan geçiyorlar. Yaşamlarını şekillendiren şeylerle ilişkilerini gözden geçirmekle başlıyor bu imtihan. Teknolojiyle, lüks tüketimle, savaşla, kapitalizmle, demokrasiyle , “ötekiler” ile ve İslâm ile olan ilişkilerini daha sağlıklı bir zemine oturtabilecekler mi? Müslüman’ın Zaman’la imtihanı adındaki 204 sayfalık bu kitap işte bütün bu konuları sorgulayan ve çözümler öneren makalelerden oluşuyor.
1 Trackback(s)