Andımız, Hitler ve Mussolini
By Şivan Taşkıran on Eki 31, 2012 in Beyin Yıkama, Çocuk, Eğitim, Gençlik, Ulus-Devlet
“… 1920’li ve 30’lu yıllar bilindiği gibi dünyada faşizmin hâkim olduğu yıllardır. Esen rüzgâr Türkiye’yi de etkilemiş ve o yıllarda Türkiye’de de ideolojik bir yapılanmanın faaliyete geçirilmeye çalışıldığı görülmektedir. Almanya ve İtalya gibi ülkelerde hüküm süren diktatörlerin, hâkim ideolojilerini çocuklara daha küçük yaşlardan itibaren endokrine etmeye başladıklarını biliyoruz. Bu bakımdan dönemin liderleri eğitime ayrı bir önem vermişlerdir. Dante L. Germino’ya göre eğitim faaliyetlerinde belki de en başarılı olanlar Hitler ve Musssolini olmuştu. İlköğretim öğrencilerine aşılanması gereken en önemli duygu Hitler’e bağlılığın ne kadar kutsal bir şey olduğuydu. Bu öğretmenlerin de zorunlu bir göreviydi. Okulda her gün yaklaşık on dakika süreyle Hitlerin resmi önünde selamlamada bulunulurdu …”
(Ufuk Coşkun)
… Eğitim konulu makalelerden …
- Evrim Teorisi Okullarda Öğretilmeli mi? (Mehmet Yılmaz)
- Kan Sevgisini Öğretmek… (Cemile Bayraktar)
- 100 Temel Eser, Eğitim ve İdeoloji (Alper Gürkan)
- İletişim Fakültesinde yumurta atmak (İbrahim Becer)
- Okulda zorbalık ve intihar ilişkisi (Mauren Healy)
- İki Mustafa (Cemile Bayraktar)
- 19 Mayıs Militarizmi (Ufuk Coşkun)
- Eğitim mi şart, Okul mu? (T. Suat Demren)
- Topluiğne, Cop ve Bıyık (Takunyalı Topluiğne)
- Aileni mi seversin devletini mi? İmam-Hatipli Bireyin dramı (Okan Arslan)
- Dil bir oyuncak mıdır? (T. Suat Demren)
- Millî Eğitim, Millî Beyin Yıkama, Millî Endoktrinasyon (Ufuk Coşkun)
- Öğrenci değil eğitim kurumu sınıfta kaldı (Cemile Bayraktar)
- Zihinler Artık Fikir Mezarlığı Olmasın (Fatma Kopuz)
- Nefret Suçları ve Eğitimin Rolü (Ufuk Coşkun)
- 24 Kasım Öğretmenler Bayramı : Bir 12 Eylül icadı! (Bilal Sambur)
- Zihne tecavüz mü millî eğitim mi? (Haki Demir)
- Gülen’e ve Türk ögretmenlere dair (Mehmet Yılmaz)
- Zayıflamak istiyorsan daha çok yemelisin (Mehmet Yılmaz)
- Atam’ın Öğretmenleri (Ece Arı)
Türkiye’nin Ulus-Devlet Sorunu
Devlet gibi soğuk ve katı bir yapı bizimle olan ilişkisini hukuk yerine ırkımıza ya da inançlarımıza göre düzenleyebilir mi?
GERÇEK hayatı son derecede dinamik ve renkli biz “insanların”. Birden fazla şehre, mahalleye, gruba, klübe, cemaate, etnik köke, şirkete, mesleğe, gelir grubuna ait olabiliriz ve bu aidiyet hayatımız boyunca değişebilir. Oysa devletimiz hâlâ başörtüsüyle uğraşıyor, kimi devlet memurları “ne mutlu Türk’üm” demeyenleri iç düşman ilân ediyor, Sünnî İslâm derslerini zorla herkese okutuyor… Bizim paramızla, bizim iyiliğimiz için(!) bize rağmen…
Kürt sorunu, başörtüsü sorunu, Hıristiyan azınlıklar sorunu… Sıradan insanları sadece “insan” olarak göremeyen devletimizin halkıyla bir sorunu var. Türkiye’nin “sorunlarının” kaynağı sakın ulus-devlet modeli olmasın?
1870′lerde İtalya’da yaşayan etnik gruplar birleşerek Fransız işgaline son verdiler. Bir İtalyan ulusu yoktu ortada, Fransız zulmünden bıkmış insanların meşru müdafasıydı vardı. Ama o dönemin Avrupası’nda yükselen değer halk değil ulus-devlet idi. “Problemin” farkında olan Milli Kurtuluş Hareketi liderleri şöyle diyorlardı : “İtalya’yı yarattık, sıra İtalyanları yaratmaya geldi!”
Samsun’a bir “güneş gibi” doğanlar, Türk milletini yoktan var edenler(!) de acaba demişler midir “Türkiye’yi yarattık, sıra Türk Milletini yaratmaya geldi” diye? 80 sayfalık bu kitap Kurtuluş savaşı’ndan sonra Türkiye’ye giydirilmiş bir deli gömleğine işaret ediyor. Kral çıplak. Kral hep çıplaktı. Ne mutlu “insanım” diyene! Kitabı buradan indirebilirsiniz
1 Yorum
Yazan:@guncelhaberler Tarih: Eki 31, 2012 | Reply
Andımız, Hitler ve Mussolini: http://t.co/t0oT4hPN