RSS Feed for This Post

Kâr ederse banka hepsini alır, zarar ederse halk hepsini öder

“… Avro Bölgesi, hükümetlerin derinleşen borç krizi ortamında daha sıkı bütçe kısıntılarına gitmesinin ardından, bu yıl son dört yıldaki ikinci resesyonuna girdi. Avrupa’da krizle boğuşan ülkelerin milli gelirlerine oranla kamu borçları da hızla artmaya devam ediyor; listenin başını ise Yunanistan, İtalya, Portekiz, İrlanda ve Belçika çekiyor.

Avrupa İstatistik Kurumu (Eurostats) verilerinden derlenen bilgilere göre, Avrupa’da birçok ülkenin borçluluk oranındaki yükseliş, ekonomik büyüme oranı ve işsizlik verileri kaygı verici boyutta. Avro Bölgesi Maliye Bakanları ve Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) anlaşmaya vararak 40 milyar avroluk borç silme ve 44 milyar avro mali yardım desteği kararı aldığı Yunanistan, krizin en zayıf halkası durumunda. Yunanistan’ın GSYH oranla kamu borcu geçen yıl yüzde 165’in üzerindeydi. Bu yılın ikinci çeyreğinde bu oran yüzde 144.5 seviyesinde seyretti. Avrupa Komisyonu, geçen yıl yüzde 7.1 oranında küçülen ülke ekonomisinin bu yıl yüzde 6, 2013’te yüzde 4.2 oranında daralacağını tahmin ediyor. Ülkede işsizlik Ağustos ayı itibariyle yüzde 25.4 oranında …”(Ekonomi Basını)

 

… Bu konudaki makaleler…

  1. Demokrasinin en büyük düşmanı halktır!
  2. Banka ordudan daha tehlikelidir
  3. Liberal yalanlar ve ekonomik gerçekler
  4. Özel banka isen kârlar senin, zarar halkındır
  5. Katil öldürdüğü kişinin malına mirasçı olunca
  6. Yeni kriz ne zaman çıkacak?.
  7. Krizin mimarları kim?
  8. Çocukları sokağa atma özgürlüğü
  9. Kriz çıkarma özgürlüğü
  10. Avrupa batmayacak, çoktan battı çünkü
  11. Sürdürülebilir Şerefsizlik: Çin ve Avrupa
  12. IMF neden Krizi körüklemek istiyor?
  13. Avrupa Muz Cumhuriyeti’nde darbe mevsimi…
  14. Piyasa Demokrasiyle Savaşırken
  15. Yunanistan kumar masasında ütülüyor…

 

 

Liberalizm Demokrasiyi Susturunca

Halkın iradesi liberalizm ile çatışırsa ne olur? 2008′de başlayan ekonomik kriz sürmekte. Eğitim, sağlık ve güvenlik hizmetlerine ayrılan bütçeler kırpılırken batan bankaları kurtarmak için yüz milyarlarca dolar harcanıyor. Alın terinin finans kurumlarına peşkeş çekilmesini istemeyenler protesto ediyor. Ama batılı devletler polis copuyla finans sektörünü savunmaktalar. Ne oldu? Bütün nüfusun binde birini bile temsil etmeyen bankacıların çıkarları geri kalan %99.99′un önüne nasıl geçti? Alıp satma, üretip tüketme özgürlüğü nasıl oldu da halkı finans sektörünün kölesi yaptı? Mal, hizmet ve sermayenin serbest dolaşımı uğruna halkın iradesi çiğnenebilir mi? Okuyacağınız kitap demokrasi ile liberalizmin savaşı üzerinedir. Buradan indirebilirsiniz.

Liberalizmin Kara Kitabı

Liberalizm asırlardır bir çok aşamalardan geçmiş, tarihi olaylarla kendisini imtihan etmiş bir düşünce geleneği. Değişmiş yanları var ama sabitleri de var. Bu sabitlerin içinde liberalizmin tehlikeli yönleri hatta YIKICI UNSURLARI da var. Bunları ortaya çıkarmak için “doğru” soruları sormak ve liberal perspektifte kalarak yanıt aramak gerekiyor… Büyük bir kısmı bu gelenekten olan düşünürlerin fikirlerinden istifade ederek liberalizmin kusurlarını ele alıyoruz bu kara kitapta: Adam Smith, Mandeville, John Stuart Mill, Hayek, Friedman, Röpke, Immanuel Kant, Alexis de Tocqville, John Rawls, Popper, Berlin, Mises, Rothbard ve Türkiye’de Mustafa Akyol, Atilla Yayla, Mustafa Erdoğan… Liberallere, liberalimsilere ve anti-liberallere duyurulur. Buradan indirebilirsiniz.

Trackback URL

  1. 1 Yorum

  2. Yazan:Güncel Haberler (@guncelhaberler) Tarih: Ara 5, 2012 | Reply

    Kâr ederse banka hepsini alır, zarar ederse halk hepsini öder: http://t.co/0Xk46sCU

  1. 1 Trackback(s)

  2. Şub 6, 2017: Sermaye – Savaş – Ticaret üçgeni ve Okyanuslar | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin