Ahmet Altan ve Murat Belge’nin köşelerini Yılmaz Özdil mi yazıyor?
By my on Ara 11, 2012 in Sitede Yaşam, Türk Basını
Yazar olmak isteyenler: Gazete okumayın sakın!
Son haftalarda çok sayıda genç yazarın makalesini geri çevirmek zorunda kaldık. Üzüldük ama şaşırmadık. Türkiye’de yazar olmak zor çünkü düşünmek zor. Türk köşe yazarları gençleri uyuşturuyor. Bozuk Türkçe, sığ mantık, akılsızlık ve bilgisizlik… Yılmaz Özdil gibi başladığı cümleyi bitirmekten aciz insanlar bile “yazar” diye ortalıkta geziyor. Hatta Özdil bu sürati sayesinde galiba Taraf’a taşeronluk yapmaya başladı!
Taraf’ta Elle tutulur 3-5 kişi vardı, onlar da “ulusal geyik” kervanına kapıldı gidiyor. Ahmet Altan ve Murat Belge’nin son yazıları içler acısı. 70’li senelerin bir nakaratı vardı: “amariga Aya gidiyo, biz taksime gidemiyoz”. Altan ve Belge onlarca yıllık kariyerin üstüne, bunca çileden, bunca acıdan sonra söyleyecek söz mü bulamıyor? Türkiye’yi bekleyen bu kadar fîrsat ve tehdit karşısında yaza yaza bu geyikleri mi yazabiliyorlar? Hangi kahve köşesinde, hangi entel barda duydular bu lafları?
Sedat Simavi’nin genç gazetecilere bir öğüdü vardı: “Gerekirse kalemini kır ama sakın satma”. Bugün yaşasa şöyle derdi: “Kalemini kır ama sakın okurun gözüne sokma”. Derin Düşünce sitesine makale göndermek isteyen genç yazarlara rica ediyoruz: Lütfen gazete okumayın. Kitap okuyun. Gazetecilerin zihni, (özellikle köşe yazanlar) günlük olaylara acil tepki vermekten hızla yalama oluyor. Yazdıklarını kendileri bile anlamıyorlar, zaten ertesi gün tam tersini yazcaklar. Neticede AKPci ya da anti-AKP-ci köşe amigolarının size verebileceği pek bir şey yok.
Siyaset ile ilgileniyorsanız bu sahada kendini ispat etmiş insanların eserlerini ve biyografilerini okuyun. Smith, Stirner, Habermas, Marx, Arendt, Tocqueville, ibn Rüşd, ibn Haldun, Farabi, Clausewitz, Machiavel vs. Yıllarca köşe yazısı takip etmek yerine dünya siyasetini etkilemiş insanların eserlerinden sadece birini okusanız daha kârlı çıkarsınız.
… Bu konuda e-kitap okumak için…
Gazeteciler bizi bilgilendiriyor mu yoksa aldatıyor mu? Gazetecilik galiba dürüstçe yapılmasına imkân olmayan bir meslek. Çünkü birbirine zıt işlerin aynı anda icra edilmeleri gerekiyor: Habercilik, savcılık, komiklik, amigoluk… Gazeteci kendisine bilgi verebilecek herkesle iyi geçinmek için biraz politik davranmak daha doğrusu yalan söylemek zorunda. Ama aynı zamanda ondan gözü kara bir savcı gibi olayların üzerine gitmesi, iyi bir hâkim gibi dürüst olması da bekleniyor. Bir bilim adamı gibi konuları derinlemesine irdelemesi ama sıkıcı olmadan toplumun her kesiminieğlendirebilmesi… Gazetecilerden halkı aydınlatmaları isteniyor ama aynı zamanda da halka benzemeleri. Yoksa gazeteleri satılmıyor, TV kanalları izlenmiyor. Bu koşullarda“gazeteci gibi” gazetecilik yapılabilir mi? Derin Düşünce yazarları sorguluyor…
Aydın kimdir? Muhafaza’nın ve Değişim’in kimyası
Aydın konusu gerçekten sorunlu görülüyor. Her ideoloji, her grup kendi liderini, kahramanını aydını ilan ediyor çünkü. Tam da bu sebeple tanımından önce başka bir sıfata daha ihtiyaç duyuluyor: Reformist aydın, muhafazakar aydın, Kürt aydını, Türk aydını, vs.. Kısacası “aydın olmak” hem toprak(toplum) hem de tohum(aydın) gibi üzerinde durulup incelenmesi yazılıp çizilmesi gereken bir kavram. Değişimin adresi kabul edilen Aydın’ın tanımı konusunda muhafazakar olunabilir mi?” 130 sayfalık bu kitapta modernleşme sürecinde Aydın’ı ve Aydınlanma’yı sorgulayan bakış açıları bulacaksınız. Ama teori ile yetinmeyen, fikrin eyleme dönüşmesini, Cumhuriyet’i, demokrasiyi ve sivil itaatsizlik olgusunu da sorgulayan yazılar bunlar. Buradan indirebilirsiniz.
5 Yorum
Yazan:Derin Düşünce (@DDGrubu) Tarih: Ara 11, 2012 | Reply
Ahmet Altan ve Murat Belge’nin köşelerini Yılmaz Özdil mi yazıyor?: http://t.co/eEJtbaFw
Yazan:Güncel Haberler (@guncelhaberler) Tarih: Ara 11, 2012 | Reply
Ahmet Altan ve Murat Belge’nin köşelerini Yılmaz Özdil mi yazıyor?: http://t.co/oXb0pisV
Yazan:Altan, Osmanlı ve uçkur problemi Tarih: Ara 11, 2012 | Reply
Osmanlı denilince insan sorar değil mi ? Bu adamlar Cezayir’den Hindistan’a, Kırım’dan Sudan’a kadar nasıl nüfuz ettiler ? Ya eyalet ya da himaye altındaki krallıklar vs yoluyla bu kadar farklı ırkı, inancı nasıl 600 yıl yönettiler ?
Osmanlı denilince Ahmet Altan’ın aklına padişahların uçkuru, sultanların yatak odası geliyor. Adamın cinsel problemleri var. Türkiye’nin de aydın sıkıntısı var !
Yazan:oryantalist taraf Tarih: Ara 11, 2012 | Reply
Murat Belge mi? Oryantalist. Adam bid’at kelimesinin dinî sahaya ait olduğunu bile bilmiyor. Teknik ilerleme ile, icad ile bid’at arasında paralellik kurmuş. Mürekkep yalamış cehaletin böylesi! Bak Murat Efendi, meselâ 3cü asırdan itibaren Vatikancılar konsillerde oylama yaparak incil’i “update” etti. Hz İsa’yı önce Tanrı’nın oğlu, sonra Tanrı’nın kendisi ilân ettiler. Buna denir bid’at. Yoksa cep telefonu innovasyondur. Bre cahil! Yahu kimlere kaldık. Üstelik bunlar Türk aydın(!) sınıfının kaymak takımı. Frenkçe felan da bilirler ha!! Ama “arapça yazılı yeşil örtü” bilmezler 🙂 Düşün kardeşim bu milletin yakasından. Gidin Patagonya’da gastecilik oynayın yahu!
Yazan:my Tarih: Ara 11, 2012 | Reply
evet, bunlarin problemi oryantalizm. geçenlerde Ahmet Altan tutturmustu, “operaya giden namaz kilmaz, baleye giden camiye gitmez, niye gitsin ki….” bu türlü zirvalari yazmak için galiba CLUB MED gibi bir yerde yasiyorlar. fildisi kulelerinden indikleri vakit bayagi bir sasiracaklar 🙂