Yeraltından Notlar / Dostoyevski
By Aisha Benghazi on Ara 27, 2012 in Dostoyevski, edebiyat, Kitap Alıntısı, Roman Nedir?, Sanat
”Bu yazıları yazmamdaki asıl hedefim nedir? Yazmamın sebebi okuyucular değilse, anılarımı kağıda dökmemin bir anlamı var mı? Beynimde de tutabilirdim. Kağıt üzerinde görkemli duruyor. Öylece etkisi artmış olarak kendi kişiliğim hakkında daha ciddi olarak karar verebileceğim ve anlatımımın keskinliği de artacak, belki de içimdekileri kağıda dökmekle rahatlayacağım… anı yazmak da bir çeşit iş değil midir? Çalışmanın insanı iyi ve namuslu yapacağını söylerler. İyi, hiç olmazsa bu da bir şans. […] Notlar’ımı burada bitirsem mi? Zaten bunları yazmakla da yanlışlık yaptım, diye düşünüyorum. Bunları yazarken de utançla dolmaktan kendimi kurtaramıyordum. Belki de benimkisi, edebi bir yapıt yazmak değil de suçlarımın bedelini ödemek oldu […] Fakat bu çelişkiler içindeki hastanın Notlar’ı burada bitmiyor. O dayanamadığı için yazmayı sürdürmüştü. Fakat zannediyorum ki biz burada bir yolunu bulup durmalıyız artık…”
… e-kitap okumak için…
Roman nedir? Tarif dahi edilmesi zor bir kavram. Sanatçının İnsan’a bakışını, toplumla kurduğu ilişkiyi yansıtır sanat eserleri. Bu sebeple sanat her çağda yeniden icad edilir. Ünlü yazar Heinrich Mann’ın dediği gibi: “Bütün romanların ve hikâyelerin amacı kim olduğumuzu bilmektir, Edebiyatın önemli bir konuma sahip olmasının nedeni, sadece doğanın ve insanlar âleminin ayrıntılarını tek tek açıklaması değil, insanları hep yeni baştan keşfetmesidir.” Okuyacağınız bu eserle romanlarından da tanıdığınız değerli yazarımız Suzannur Başarslan Roman’ın derinliklerine giden bir seyahate davet ediyor sizi. Zaman’ın kullanımı, olay örgüsü, mekân, dil, üslup ve daha bir çok temel kavram edebiyatın dev isimlerinden örneklerle irdeleniyor. Buradan indirebilirsiniz.
Şiirlerim, Öykülerim / Cemile Bayraktar
İnsan ya zevkten yazar ya dertten yazar. Ama insan bazen dertli olduğunu kendi bile bilmez, derdini ve zevkini kendi yazar ama farkında değildir, derdini de, şevkini de bazen kendi yazmamışçasına, yazdığından okur, insanın kendinde bilmediği yansımıştır yazıya, insan dertten yahut zevkten yazarken herkes kadar kendini okur. İnsan önce kendi için yazar. O vakit yazdığı aynası olur. Buradan indirebilirsiniz.
“…Benim öyküm bir rivayetten ibaret, bu yüzden benden miş’lerle bahsediyor diğerleri. Beni, yaşamadığım sandıkları kocaman bir hayatı geri çevirmekle yargılıyorlar. Sorsalardı bana, derdim ki, beni yaşamadığım sandıkları kocaman bir hayatı geri çevirmekle yargılayanlara, evinden ayrılmayan/ayrılamayan, öyküsünü değil, hayallerini anlatır elbet, ya da masalları. Oysa bilmek yaşamak değildir her zaman, yaşamanın bilmek anlamına gelmeyeceği gibi her daim. Gözlerimde; bir şeyler yaşamış olanların, yaşamadıklarını sandıklarına olan o kendini beğenmiş, o her şeyi bilen bakışına rastlayamazsınız bu yüzden…”
Son romanı Bela’dan da tanıdığınız DD yazarı Suzan Nur Başarslan’ın öykülerini derlediği bu kitabını ilginize sunuyoruz. Buradan indirebilirsiniz.
İncitmeden söylemek istersin ama söz incitir bazen. Ağlatmak istersin bazen ama söz ağlatmaz. Bazen sesini sözle duyurmak istersin ama duyulmaz. Bazen birsindir, bin olmak istersin söz yetmez. Sözün söz; kelimenin kelime olarak kaldığı anlar bazen yetmez, bazen tam aksine düşer, öyle zamanların sihri sadece şiirdir… Tahran’dan, Washington’a; Beyrut’tan, Tokyo’ya; İstanbul’dan Şam’a; Paris’ten Kazablanka’ya; Filistin’den Keşmir’e kadar uzatabilir kollarımızı şiir, tel örgülere, mayınlı topraklara, kırmızı çizgilere mahkûm etmeden beşeri, uzanır uzanabildiğince…Buradan indirebilirsiniz.
1 Yorum
Yazan:Güncel Haberler (@guncelhaberler) Tarih: Ara 27, 2012 | Reply
Yeraltından Notlar / Dostoyevski: http://t.co/iZ5GBtjz