Avrupa’da Açlık Uzun Sürebilir
By Tavit Kilimciyan on May 16, 2013 in Avrupa Birliği, Ekonomi, Liberal Totalitarizm
1980’lerden beri Batı’da finansal suçlar ceza yasalarının kapsamı dışına çıkarıldı. Bankaların, borsaların ve sektör gazetelerinin kendi kendilerini denetleyecek kadar “zeki, çevik ve ahlâklı” olduğu inancı güçlendi. Finansal kurumlar bu şekilde hukukun üzerine çıkınca 2008 krizi patladı. Ama batılı ülkeler artık kravatlı eşkiyaları durduracak hukukî donanıma, kanun ve kurumlara sahip değiller.
Bankalara özgürlük, halklara sefalet ve açlık!
Tarım bakanlığını protesto etmek için bedava sebze ve meyve dağıtan pazarcılar ve yiyecekleri kapışırken birbirini ezen bir halk… Sadece Yunanistan’ın değil hasta adam Avrupa’nın yeni yüzü bu. Krizin yeni başladığı 2008’de sadece küçük bir azınlık açlık ile karşı karşıyaydı. Daha üst sınıflar kendilerini güvende hissediyorlardı. Oysa bugün EUROSTAT tarafından yapılan bir araştırmaya göre Yunan halkının %27’si fakirlik içinde yaşıyor, yani 10 milyonluk bir ülkede 3 milyondan fazla insan aç.
Bütün Avrupa Birliği’nde 115 milyon insan yani toplam nüfusun %24’ü “felaket derecede finansal sorun” yaşamakta. Romanya ve Bulgaristan’da bu rakam %41, Polonya’da %28. Sefalet içinde yetişen çocukların durumu daha da feci: Letonya %42, Macaristan %39, İspanya %30, İtalya %29, Birleşik Krallık %30, Portekiz %29…
Firmalara, özellikle de bankalara gem vuramayan Batı Avrupa demokrasisi kendi sermayesinin ağırlığı altında can veriyor. “Kemer sıkma” adı altında en meşru, en hayati kamu hizmetleri aksatılırken yüz milyarlar “banka kurtarma” adı altında savruluyor. Bu nereye kadar gider? Hırsız bile soymak için dürüst ve zengin insanlara muhtaç değil midir?
Gelecek yıllarda ırksal, bölgesel ve dinsel fanatizmin yükseldiği, demokrasi ve insan haklarının gerilediği bir Avrupa bizi bekliyor. Roosevelt’in dediği gibi “acziyet içindeki insanlar hür olamazlar”.
… Bu konuda e-kitap okumak için…
Bankacılarına söz geçiremeyen batı ülkeleri tıpkı 1980′lerde ordusuna söz geçiremeyen Türkiye’nin durumuna düştüler. Zira bize yansıtılanın aksine, 2008’de Amerikan emlâk sektöründen başlayan kriz öngörülemez bir felaket değildi. Yapılan düpedüz bir piyasa darbesi idi aslında. Tasarlanmış, planlanmış, yürürlüğe konmuş bir operasyon. Bu operasyonu yöneten insanlar daha 1980’lerde Batı adaletinin üzerine çıkmışlardı. Krizi frenleyecek yasal engelleri bir bir kaldırdılar, krizin küreselleşmesini sağlayacak mekanizmaları yine onlar kurdular. Elinizdeki 60 sayfalık bu e-kitap Batı’da demokrasinin gerileme sürecini sorguluyor:Demokrasinin zayıf noktaları nelerdir? Bankalar nasıl oldu da halkın iradesini ayaklar altına alabildiler? “Hukuk devleti” diyerek örnek aldığımız demokratik ülkeler neden bu Piyasa Darbesi‘ne engel olamadılar?Askerî darbelerden yakasını kurtaran Türkiye’de hükümet Piyasa Darbesi ile devrilebilir mi? Buradan indirebilirsiniz.
Liberalizm Demokrasiyi Susturunca
Halkın iradesi liberalizm ile çatışırsa ne olur? 2008′de başlayan ekonomik kriz sürmekte. Eğitim, sağlık ve güvenlik hizmetlerine ayrılan bütçeler kırpılırken batan bankaları kurtarmak için yüz milyarlarca dolar harcanıyor. Alın terinin finans kurumlarına peşkeş çekilmesini istemeyenler protesto ediyor. Ama batılı devletler polis copuyla finans sektörünü savunmaktalar. Ne oldu? Bütün nüfusun binde birini bile temsil etmeyen bankacıların çıkarları geri kalan %99.99′un önüne nasıl geçti? Alıp satma, üretip tüketme özgürlüğü nasıl oldu da halkı finans sektörünün kölesi yaptı? Mal, hizmet ve sermayenin serbest dolaşımı uğruna halkın iradesi çiğnenebilir mi?Okuyacağınız kitap demokrasi ile liberalizmin savaşı üzerinedir. Buradan indirebilirsiniz.
1930 model bir ulus-devletin, bir “devlet babanın”çocuklarıyız. Son derecede “Millî” bir eğitim gördük, öğrenim değil. Hayatta işimize yarayacak meslekî bilgileri ya da eleştirel bir bakışı öğrenmedik “millî” okullarda.“Varlığımızı Türk varlığına armağan etmek” için eğitildik, eğilip büküldük.
Liberallerin dilinden düşmeyen “Bireysel haklar ve özgürlükler” bizim gibi Kemalist çamaşırhanelerde yıkanmış beyinler için çok yeni. Türkiye’de yaşayan insanların ulus-devlet boyunduruğundan kurtulmasında önemli bir rol oynuyor liberaller. Biz de bu kitaptaliberalizmin temel tezleriyle uyumlu, bu fikir akımına doğrudan ya da dolaylı destek veren makaleleri birleştirdik. Buradan indirin.
Liberalizm asırlardır bir çok aşamalardan geçmiş, tarihi olaylarla kendisini imtihan etmiş bir düşünce geleneği. Değişmiş yanları var ama sabitleri de var. Bu sabitlerin içinde liberalizmin tehlikeli yönleri hatta YIKICI UNSURLARI da var. Bunları ortaya çıkarmak için “doğru” soruları sormak ve liberal perspektifte kalarak yanıt aramak gerekiyor… Büyük bir kısmı bu gelenekten olan düşünürlerin fikirlerinden istifade ederek liberalizmin kusurlarını ele alıyoruz bu kara kitapta: Adam Smith, Mandeville, John Stuart Mill, Hayek, Friedman, Röpke, Immanuel Kant, Alexis de Tocqville, John Rawls, Popper, Berlin, Mises, Rothbard ve Türkiye’de Mustafa Akyol, Atilla Yayla, Mustafa Erdoğan… Liberallere, liberalimsilere ve anti-liberallere duyurulur. Buradan indirebilirsiniz.
1 Yorum
Yazan:Derin Düşünce (@DDGrubu) Tarih: May 16, 2013 | Reply
Avrupa’da Açlık Uzun Sürebilir: http://t.co/ni1idgt5ji