Gezi halkı: Tok karınla tencere çalmak, 900 euro’luk ayakkabıyla solcu olmak, Hizbullah’a taşeronluk…
By Katrin Baskiotis on Haz 17, 2013 in Basın Özgürlüğü, Gezi Parkı terbiye edilebilir mi?, Türk Basını
Beyoncé gibi Christian Louboutin marka ayakkabı giyen BirGün Gazetesi yazarı Ece Temelkuran tam bir neo-solcu. Evine temizliğe gelen kadına verdiği parayla bir çift ayakkabı almış ve bunu ilân etmiş. 900 euro’luk ayakkabısıyla 1 Mayıs için Taksim’e de gitmiş. Ece Temelkuran şimdi de İngiliz BBC’ye yaptığı açıklamalarla kendinden söz ettiriyor. ‘Erdoğan’a diktatör demeye çekiniyorum beni hapse atar diye korkuyorum’ diyen Temelkuran’ı dış politika yazarı Ceren Kenar deşifre etti. Kenar, Temelkuran’ın Suriye’de Esad’ı destekleyen Hizbullah’a yakın Al Akhbar gazetesinde yazdığını açıkladı. Lübnan’da yayın yapan Al Akhbar gazetesinin İngilizce baskısında sürekli Türkiye’de otoriter bir Erdoğan iktidarı olduğu öne sürülüyor. Öte yandan gazete Suriye Lideri Beşar Esad’ın katliamlarını meşrulaştıran bir yayın çizgisine sahip.
… Bu konuda e-kitap okumak için…
Gazeteciler bizi bilgilendiriyor mu yoksa aldatıyor mu? Gazetecilik galiba dürüstçe yapılmasına imkân olmayan bir meslek. Çünkü birbirine zıt işlerin aynı anda icra edilmeleri gerekiyor: Habercilik, savcılık, komiklik, amigoluk… Gazeteci kendisine bilgi verebilecek herkesle iyi geçinmek için biraz politik davranmak daha doğrusu yalan söylemek zorunda. Ama aynı zamanda ondan gözü kara bir savcı gibi olayların üzerine gitmesi, iyi bir hâkim gibi dürüst olması da bekleniyor. Bir bilim adamı gibi konuları derinlemesine irdelemesi ama sıkıcı olmadan toplumun her kesiminieğlendirebilmesi… Gazetecilerden halkı aydınlatmaları isteniyor ama aynı zamanda da halka benzemeleri. Yoksa gazeteleri satılmıyor, TV kanalları izlenmiyor. Bu koşullarda“gazeteci gibi” gazetecilik yapılabilir mi? Derin Düşünce yazarları sorguluyor… Buradan indirebilirsiniz.
Aydın kimdir? Muhafaza’nın ve Değişim’in kimyası
Aydın konusu gerçekten sorunlu görülüyor. Her ideoloji, her grup kendi liderini, kahramanını aydını ilan ediyor çünkü. Tam da bu sebeple tanımından önce başka bir sıfata daha ihtiyaç duyuluyor: Reformist aydın, muhafazakar aydın, Kürt aydını, Türk aydını, vs.. Kısacası “aydın olmak” hem toprak(toplum) hem de tohum(aydın) gibi üzerinde durulup incelenmesi yazılıp çizilmesi gereken bir kavram. Değişimin adresi kabul edilen Aydın’ın tanımı konusunda muhafazakar olunabilir mi?” 130 sayfalık bu kitapta modernleşme sürecinde Aydın’ı ve Aydınlanma’yı sorgulayan bakış açıları bulacaksınız. Ama teori ile yetinmeyen, fikrin eyleme dönüşmesini, Cumhuriyet’i, demokrasiyi ve sivil itaatsizlik olgusunu da sorgulayan yazılar bunlar. Buradan indirebilirsiniz.
4 Trackback(s)