İsyan Ahlakı / Nurettin Topçu
By Ali P. on Haz 20, 2013 in birey, Devlet, devrim, Kitap Alıntısı, vicdan
“… Aslına bakılırsa fert devlette temsil edilmiş değildir;aksine o bütün haklarını devlete devretmiştir […] Devlet bir istismar makinesidir. […] Eğer adalet diye bir şey var ise insanlık bunu,evrensel sorumluluk iradesine sahip olanlarla birlikte,kendi nefislerinin esiri olarak diğer fertleri istismar etmeye çalışan hükümdar ve zorbalara bıkıp usanmadan karşı çıkanlara borçludur.
[…]
İsyan Allah’ın bizdeki hareketidir.Benlik,bu ikilikte Allah’ın iradesine boyun eğer. […] O halde hakiki hürriyet Allah’a aittir;o bizde gerçekleşmiş bir ölçüde bizim tarafımızdan gerçekleştirilmiş ilahi hürriyettir.İsyan hareketimizdeki bu hareketin teyidinden başka bir şey değildir.İnsanın isyanı herşeyden evvel kendi tabiatına karşı,kendi iç kuvvetlerine,dar ve bencil arzularına karşı isyandır.Böyle bir tabiat,doğrusunu söylemek gerekirse ,esareti teşkil etmektedir,hem de her çeşit esaretin kaynağıdır.İç kuvvetlerinin zorbalığından kurtulan insan,evrensel sorumluluk yüklenir ve insanlar arasındaki pasif dayanışmaya karşı,zorbaların hakimiyetine karşı isyan eder;bunu da bütün bir iradeyle hakiki bir dayanışma ve gerçek bir hakimiyet isteyerek yapar …”
… Devrim ve isyan konusunda okumak için …
Makale:
E-Kitap:
Etrafınızda “ben solcuyum” diyen kaç kişi var? Birgün Ya da Cumhuriyet Gazetesi, Türk Solu Dergisi okuyan? Yürüyüşlerde Marx, Lenin, Deniz Gezmiş ve Atatürk posterlerini yanyana taşıyan kişileri tanıyor musunuz? İşçi sendikalarında aktif rol oynayan dostlarınız var mı? Bu insanlar hasretle beklediğimiz sol muhalefeti kuramadılar bir türlü. Neden?
Marxist ve Marxçı (Marx’a dair ama marxist olmayan) miras ile yüzleşmedi Türk solcuları. Oysa Marx anlaşılmadan hiç bir sol projenin anlaşılmasına da imkân yok. Leninist, Stalinist, Maoist… Hatta Kuzey Avrupa’nın sosyal demokrat modellerini de çözemezsiniz. Marx’ın bıraktığı yerden devam edenleri anlamak için de gerekli bu okuma; dünya soluna bugünkü şeklini veren düşünürleri anlamak için: Rosa Luxemburg, Ernst Thälmann, Georg Lukács, Max Adler, Karl Renner, Otto Bauer, Walter Benjamin, Jürgen Habermas,… Buradan indirebilirsiniz.
İslâmcılık, Devrim ile Demokrasi Kavşağında
Müslümanca yaşamak için devletin de “Müslüman” olması mı gerekiyor? Bu o kadar net değil. Çünkü İslâm’ın gereği olan “kısıtlamaları” insan en başta kendi nefsine uygulamalı. Aksi takdirde dinî mecburiyet ve yasakların kanun gücüyle dayatılması vatandaşı çocuklaştırıyor ister istemez. İyi-kötü ayrımı yapmak, iyiden yana tercih kullanacak cesareti bulmak gibi insanî güzellikler devletin elinde bürokratik malzeme haline geliyor. 21ci asırda Müslümanca yaşamak kolay değil. Yani İslâm’ın özüne dair olanı, değişmezleri korumak ama son kullanma tarihi geçmiş geleneklerden kurtulmak. AKP’yi iktidara taşıyan fikrî yapıyı, Demokrasi-İslâm ilişkisini, İran’ı ve Milli Görüş’ü sorguladığımız bu kitabı ilginize sunuyoruz.Buradan indirebilirsiniz.