Bankaların hatasını neden halk ödüyor?
By Tavit Kilimciyan on Ağu 24, 2013 in Ekonomi, Kapitalizm, Liberal Totalitarizm
“… İspanya’daki ekonomik kriz, özellikle çocukların hayatını olumsuz etkiliyor. Ülkede birçok okul, gelenlere en az bir öğün gıda sağlamak için kapılarını açık tutuyor. İşsiz aileler de çocuklarının sağlıklı beslenmesi için bu merkezlerin yolunu tutuyor. Ülkesinden kaçıp Avrupa’da kendilerine yeni hayat kurmaya çalışan gençler de büyük zorluklarla karşılaşıyor.
Uluslararası Para Fonu, (IMF) bütçe açığını kapatmak için yoğun çaba gösteren Fransa’yı uyardı. IMF, Fransa’nın büyümeyi desteklemek adına gelecek yıl vergileri arttırmadan kamu harcamalarını kısması gerektiğini duyurdu. Yapılan açıklamada ayrıca Fransa’da bu yıl üretimin hafifçe gerilemesinin ve 2014’te ılımlı bir büyüme göstermesinin beklendiği dile getirildi. Uluslararası Para Fonu, geçen ay da Fransa’da büyüme için rekabet gücünü arttırılması gerektiğini duyurmuştu …” (EuroNews)
… Bu konuda e-kitap okumak için…
Atina’da, Roma’da, Madrid’de ve Washington’da artık halkın değil bankaların dediği oluyor. Batı’da demokrasi geriliyor, yeni bir düzen kuruluyor. Alıp satma özgürlüğü nasıl oldu da halkı bankaların kölesi yaptı?
İnsanî değerlerin değil maddî değerlerin hakim olduğu her toplum kendi arsızlığı altında ezilmeye mahkûm aslında. Thomas Jefferson, George Washington, Max Weber, Hannah Arendt, Karl Marx ve Alexis de Tocqueville’in eserlerinde ısrarla üzerinde durulan bir mesele bu. Zenginleşmeye ve para ile daha çok haz almaya odaklanan insanlar bencilleşiyorlar. Siyasetten, cemiyetin dertlerinden uzak, oy kullanmaya bile üşenen bir güruh çıkıyor meydana.
Tam da bu yüzden Batı’da demokrasinin en büyük düşmanı batılı insan modeli oldu. Kendini özel hayatına hapseden, lüks tüketime, tatile, konfora odaklanan batılı insanlar politikadan uzaklaştılar. Bu refah toplumunun bireyleri diğer insanların dertlerine duyarsızlaştı. Para bu süreçte kutsallaştı. Yine bu yüzden bankalar ve bankacılar ilahlaşarak hukukun üstüne çıkabildiler.
İşte bu fikrî zemindir sermayeyi aşırı büyüten, savcıları, hakimleri bile etkisiz hale getiren. Bankacılarına söz geçiremeyen batı toplumları tıpkı 1980′lerde ordusuna söz geçiremeyen Türkiye’nin durumuna düştüler… Peki 2008 ekonomik kriz süreci nasıl gelişti? Krizi tetikleyen ve büyüten ne oldu?
Bize yansıtılanın aksine, 2008’de Amerikan emlâk sektöründen başlayan kriz öngörülemez bir felaket değildi. Yapılan düpedüz bir piyasa darbesi idi aslında. Tasarlanmış, planlanmış, yürürlüğe konmuş bir operasyon. Bu operasyonu yöneten insanlar daha 1980’lerde Batı adaletinin üzerine çıkmışlardı. Krizi frenleyecek yasal engelleri bir bir kaldırdılar, krizin küreselleşmesini sağlayacak mekanizmaları yine onlar kurdular. Yaklaşık 40-50 kişilik bir ekip. Kriz sürecinden zenginleşerek ve güçlenerek çıktılar. Banka kurtarma operasyonlarıyla halen zenginleşmekteler.
Elinizdeki 60 sayfalık bu e-kitap Batı’da demokrasinin gerileme sürecini sorguluyor:
- Demokrasinin zayıf noktaları nelerdir? Bankalar nasıl oldu da halkın iradesini ayaklar altına alabildiler?
- “Hukuk devleti” diyerek örnek aldığımız demokratik ülkeler neden bu Piyasa Darbesi‘ne engel olamadılar?
- Askerî darbelerden yakasını kurtaran Türkiye’de hükümet Piyasa Darbesi ile devrilebilir mi?