Dikkat Kitap: İslâm’da Mimar ve Şehir
By admin on Eyl 28, 2013 in Dikkat Kitap, mimari
Cumhuriyet’in ilânından beri yaşadığımız şehirler hızla tektipleşiyor. Betondan yapılmış kareler ve dikdörtgenler kapladı ufkumuzu. Trabzon, Aydın, Malatya… Anadolu’nun her yeri birbirine benzedi. Fakat Türkiye’ye has bir sorun değil bu. Batının “alternatifsiz” demokrasisi ve serbest piyasası mimarları da tektipleştirdi. Farklı düşünemeyen, yerel özellikleri eserlerine yansıtmayan mimarlar kutu gibi binalar dikiyor. Moskova, Tokyo, Paris, Hong Kong da tektipleşiyor ve çirkinleşiyor.
Bir kaç istisna dışında Amerikalı Frank Lloyd Wright’ın eserlerini Ruslardan, meselâ Trotsky, Melnikov ve Lissitzky’nin tasarımlarından ayırt etmek mümkün değil. Keza Fransız Le Corbusier … Hepsi tek bir mimar tarafından çizilmiş gibi renksiz, kokusuz, ruhsuz ve heyecansız binalar. Nasıl oluyor?
Yine ünlü bir mimar olan Ludwig Mies van der Rohe şöyle diyordu: “Asra hakim olan zihniyet mimarî vasıtasıyla mekâna dönüşür”. Peki ama biz bu asrın hakim zihniyetinden razı mıyız? 21ci asrın egemen güçlerine mağlup mu olduk yoksa ortak mı?
Çare? Binalara değil de mimara odaklanmak. Eşyayı ve sureti değil İnsan’ı ve sîreti merkeze almak. Zira bu bir norm ya da ekol meselesi değil: İslâmiyet’in ilk asırlarında bir şehir övüleceği vakit binalar değil yetiştirdiği kıymetli insanlar anılırmış. Biz de güzel binalarda ve güzel şehirlerde hayat sürmek için önce güzel mimarlar yetiştirerek başlamalıyız işe. İnsan gibi yaşamak için mimarî çirkinliklerden ve bunaltıcı tektipleşmeden kurtulmalıyız. Bu ise ancak Güzel Ahlâk ile Güzel Mimarî arasındaki bağı yeniden tesis etmekle olacak. Çare Mimar Sinan gibi cami yapmak değil Mimar Sinan gibi insan yetiştirmek. Kitabımızın maksadı ise teşhis ve tedaviye hizmet etmekten ibaret. Buradan indirebilirsiniz.