İslâm’da resim yasağı yoktur ama…
By my on Eki 8, 2013 in Akıl, Görmek, Göz, İslam, Resim Sanatı, Soyut Sanat Müslümanın Yitik Malıdır
Boyacı ile ressam arasındaki fark katil ile mücahid arasındaki fark gibidir
Tenzih kelimesi (تنزیه) pis şeylerden uzak tutmak anlamındaki “nezzehe” kökünden gelir. Müslüman bir sanatçı tenzih ettiğinde eserleri ALLAH’ın bütün kusurlardan kesinlikle ârî olduğunu gözlere, kulaklara ilân etmelidir. Zira Yaratan (haşa) yarattıkları gibi resmedilemez (=akledilemez). Tenzih Uluhiyet’in, aşkınlığın (fr. transcendance) bir beyânıdır. HAKK’ı arayan aklın gayb (bilinmezlik) karşısındaki doğal temayülü budur. Ama Tevhid’den uzak, beşerî akılla bina edilen bir tenzih sanatçıyı O’na yaklaştırmaz.
Teşbih (تشبيه) ise “şebbehe” kökünden gelir; fikren bir benzerlik / alaka kurmak anlamındadır. Kur’an’da beyan edildiği üzere mutlak hüküm bildiren ayetlerin yanı sıra müteşabih ayetler vardır. Yani benzetmeler, söz sanatları… Müslüman sanatçı Kur’an’daki mekânsal ifadelere bakarak tenzih ve teşbih arasında bir denge sağlar. Zira ima yoluyla da olsa ALLAH’ın “görmesi, işitmesi, eli ayağı olması, önü, arkası, vb” ifadelerin anlaşılması asgârî bir ilmî hassasiyet gerektirir. Teşbih ve tenzih arasındaki bu dengeyi anlamayan Müslüman sanatçı için iki tuzak vardır:
- Teşbihte ifrada (aşırıya) kaçıp O’nu değil insanımsı bir tanrı tasavvurunu ilâh edinmek,
- Tenzihte ifrada kaçıp insanın hiç anlamayacağı, hitab edemeyeceği, sevemeyeceği, iman edemeyeceği derecede mücerret (soyut), ideal ve ideel bir tanrı varsaymak ve yine şirke düşmek.
Özetle yegâne makbul duruş tenzîh ile teşbîhi bağdaştırmaktır. Yani Kesret’de Vahdet’i ve Vahdet’de de Kesret’i görebilmektir (=akledebilmektir).
Müslümanca resim yapmak
İslâm resmi teşbih ve tenzih arasında bir denge ister. Görünen ile görünmeyeni anlatmak. Resmedilen eşyanın tasviri amaç değil, maksad mânâyı adresine teslim etmek, yani kalplere O’nu hatırlatmak. Aslında Hristiyanlıkta da rastlanır bu yaklaşıma. Ama önce Vatikan, ardından Rönesans buldozer gibi geçtiler ressamların üzerinden. Avrupa resim sanatı manevî muhtevasını (içeriğini) tamamen yitirdi. “Mona Lisa Yalan Söylüyor” adlı makalemizde anlatmıştık:
“ …İncil metinleri ya da litürjik metinler gibi ikonlar da yazılır. Dolayısıyla ikonografi teknikleri de yazı ya da yazma teknikleridir. Yunanca graphein (γράφω), Rusça Pisat (писать) hem yazmak hem de resmetmek anlamına geliyor …” [1]
Biz modern insanlar için biraz zor bir durum. Zira biz modernler ya yazı yazarız, ya da resim çizeriz. Modern gözlerimizle ya bir resme bakarız ya da bir yazıyı okuruz. Görünene bakarak görünmeyeni “görmek” (=akletmek) kolay değil. Peki nasıl “çalışır” bu mekanizma?
İslâm resmine baktığımızda ilk dikkat çeken unsur tezyinî olması değil midir?(fr. ornemental) Sadece “tezyin” adına yapılmış nakış ya da bezemeden bahsetmiyorum. Hat, ebru… hatta mimarî eserler ve tabi ki minyatür. Bu resimlerde gözü tek bir noktaya hapsetmeyen bir çokmerkezlilik egemen. Yani resme bakan insan Rönesans manzaralarındaki gibi BEN’in bulunduğu tek bir notadan bakmaz.
Tıpkı doğadaki tezyin örnekleri (ing. pattern) gibidir İslâm resmi: Denizin dalgaları, ormandaki yapraklar, kıyıdaki çakıl taşları gibi. Birbirine benzeyen ama tıpatıp kopya olmayan, müzik notaları gibi kendini tekrar eden ama renk, şekil, büyüklük itibariyle sürekli dönen, değişen, görsel bir müziktir. Küçücük, neredeyse “anlamsız” parçalar birden bire muhteşem bir bütün oluşturur. Ama o “bütün” hep daha büyük, daha bütün bir bütüne açılan penceredir. Çok merkezli ve sürekli genişleyebilir bir bakış açısını davet eder bu resimler. (Bkz. Soyut görme: Teori ve Pratik(6) – Tarkovsky) Gökteki bulutlar ve kırlangıç sürüleri de böyledir. Adeta saba makamında bir ilâhînin nağmeleri cisme bürünmüş size bakıyordur.
Rönesans sonrası Avrupa resmindeki gibi tek bir merkezden hareketle bakmak gözü pasifleştirir. Bunun yerine çokmerkezli tasarlanmış bir resim gözü (=aklı) faal olmaya davet eder. İslâmî görseller hem gözle bakılan hem de akılla okunan eserlerdir. Müslüman sanatçı bakmak ve okumak fiillerini ayırmaz birbirinden.
İster Rus/Grek Ortodoks ikonlar olsun isterse Osmanlı/Fars minyatürleri, Yazı-Resim sanatı üzerine düşünürken Mısır hiyeroglifleri, tabiattaki silüetler yani gölgeler, ayak izleri vb unsurları da hatırlamak gerekir. Zira bunlar da yazı-resimler gibi “okunur” yani gözle görünen şey görünmeyeni akıla işaret eder. Bir başka türlü ifade edersek:
“Elifbenin yirmisekiz harfi, tanrının kudret kalemi ile insanın yüzüne yazdığı satırların izini sürdüğü içindir ki figüre dönüşen zülfikârlar, çifte vavlar ve arslanlar huruf-i mukattaa”da izi düşen dokunuşu imlerler. Bu türden bir dokunuşun benzeşen bir benzeşimle göze gelemeyeceği aşikârdır. Böyle benzeşmeyen bir benzeşim, ancak onu oluştura mekânın koşulları tarafından şekillenir.” [2]
Dipnotlar
1° Yeşim Tükel’in tercüme notu. Söz konusu kitap Pavel Florenski’nin “Tersten Perspektif” isimli eseri.
2° Zeynep Sayın’ın aynı tercümeye yazdığı önsözden alıntı.
… Bu konudaki makaleler…
- Soyut Sanat Müslümanın Yitik Malıdır
- Figüratif resim sanat mıdır?
- Âl-i İmrân Suresini Okusaydı İslâmcı Olmayacaktı!
- Müslümanca sanat bir yağmur duasıdır…
- Batıyı “normal” zanneden için İslâm anormal olur
- Güzel eşya ve güzel ahlâk
- Avrupa’nın sanattan istifa ettiği gün
- Benlik sanatı, bencillik sanatı
- İslâmî sanat kalbe hitab eder, batıda ise muhatab akıldır
- Mona Lisa Yalan Söylüyor!
- Piero della Francesca tanrıları gökten yere indirince…
- Kemalist mimarî neden güzel değil?
- İslâm’da Mimarî ve Şehircilik(1): Anıtkabir ve Türbeler
- İslâm’da Mimarî ve Şehircilik(2): Güzel Mimar Güzel Binaya Nasıl Nüfuz Eder?
- İslâm’da Mimarî ve Şehircilik(3): Sinan gibi cami yapmak veya Sinan gibi adam olmak?
- İslâm’da Mimarî ve Şehircilik(4): Mimar Olmak, Mutlu Olmak, Tatmin Olmak…
- Modern camiler neden çirkin?
… Soyut Görme Kabiliyeti Üzerine…
- Soyut görme: Teori ve Pratik(1) – Picasso
- Soyut görme: Teori ve Pratik(2) – Cézanne
- Soyut görme: Teori ve Pratik(3) – Ezan okur gibi resim çizmek
- Soyut görme: teori ve pratik(4) – Kandinsky
- Soyut görme: Teori ve Pratik(5) – Paul Klee
- Soyut görme: Teori ve Pratik(6) – Tarkovsky
- Soyut görme: Teori ve Pratik(7) – Nokta
- Soyut görme: Teori ve Pratik(8) – Giuseppe Tornatore
… İslâm sanatından örnekler …
Kaynak Metinler için bu kategori
… Bu konuda e-kitap okumak için…
Sanat Yoluyla Hakikat Bulunur mu?
İnanmak belki zor ama … eğer sınırsız görme kabiliyetine sahip olsaydık hiç bir şey göremezdik!güneşe dürbünle bakan biri gibi kör olurduk.Gözlerimizin sınırlı oluşu sayesinde görüyoruz dünyayı. Immanuel Kant’ın meşhur bir güvercini vardır, havayı iterek uçar ama havanın direncinden yakınır durur. “Hava olmasaydı daha hızlı uçabilirdim” der. Hakikat’i görmekte zorluk çekmemizin sebebi O’nun gizli olması değil tersine aşikar olmasıdır. Aksi takdirde Hakikat’i içeren, kapsayan ve perdeleyen daha hakikî bir Hakikat olması gerekirdi. İşte bu sebeple Hakikat’i görmek için Bilim’e değil Sanat’a ihtiyacımız var, bilmek için değil bulmak söz konusu olduğu için. Derin Düşünce yazarları Sanat-Hakikat ilişkisi üzerine yazdılar. Buradan indirebilirsiniz.
İnsan gözü daha verimli kullanılabilir mi? Aş, eş ve düşmanı gören Et-Göz’ün yanı sıra Hakikat’i görebilecek bir Derin-Göz açılabilir mi? Sanatçı olmayan insanlar için kestirme bir yol belki de Sanat. Çukurların dibinden dağların zirvesine, Yeryüzü’nden Gökyüzü’ne…Sanat’a bakmak için çeşitli yapıtlardan, ressamlardan istifade ettik: Cézanne, Degas, Morisot, Monet, Pissarro, Sisley, Renoir, Guillaumin, Manet, Caillebotte, Edward Hopper, William Turner,Francisco Goya, Paul Delaroche, Rogier van der Weyden, Andrea Mantegna , Cornelis Escher , William Degouve de Nuncques.
Peki ya baktığımızı görmek, gördüğümüzü anlamak? Güzel’i sorgulamak için çağ ve coğrafya ayırmadık, aklımızı uyaracak hikmetli sözlere açtık kapımızı: Mevlânâ Hazretleri, Gazalî Hazretleri, Lao-Tzû, Albert Camus, Guy de Maupassant, Seneca, Kant, Hegel, Eflatun, Plotinus, Bergson, Maslow, …Buradan indirebilirsiniz.